Sonntag, 2. November 2008

A-B/N A M E-B i R L i K N A M E

(Bu bildiri, 2004 yilinda yayinlandi.)

(Avrupa, Türkiye'nin AB'ye girmesinden korkmali
midir? Türkiye AB'ye alinmali midir?)

A-B/N A M E-B I R L I K N A M E

birlestiren Allah'in adiyla


Bugün Türkiye'nin nüfus büyüklügü ve milletinin Müslü-
man olusu Avrupa'yi korkutabilir. Fakat, acaba bu kor-
ku, yerinde bir korku mudur? Acaba Türkiye'nin kalaba-
lik olusu ve Müslümanligi, Avrupa'nin vehmettigi kadar
korkutucu mudur? Önce bunu tesbit edelim, saptayalim.

Türkiye'de $u an Islâmiyet'i ya$ayan yüzde yirmi civa-
rinda dindar insan bulunmaktadir. Geri kalan yüzde
sekseni ise, Islâmiyet'ten uzak "Avrupaî bir hayat"
ya$amaktadir. Yani bugün Türkiye'nin yüzde sekseni
"Avrupali"dir, diyebiliriz.

(Not: O yüzde seksenlik cogunluk tam Avrupa seviye-
sinde bir hayat ya$ayamasa da, biz bu konuda büyük
$ehirlere bakmaliyiz. Cünkü bir ülkede ba$i büyük
$ehirler ceker.)

Evet, Türkiye'deki bu "Avrupali" halk, "Hiristiyan"
degildir. Fakat -Islâmiyet'i ya$amadigi icin- "Müslü-
man" da degildir. (Allah'a inanmasi ise baska seydir.)
Adinin "Müslüman" olmasi ise, gercegi degistirmez. A-
dI Müslüman, fakat ya$ayisi Avrupali olan bir cogunlu-
gu zorla Müslüman sayamayiz. Allah'a inanan, fakat Is-
lâmiyet'i ya$amayan insanlara nasil "Müslüman" diyebi-
liriz? Demek bu farki görmek zorundayiz. (Bu husus,
"Hiristiyanlik Dünyasi" icin de gecerlidir. Yani, Av-
rupa'nin yüzde yüzü "Hiristiyan" degildir. Belki yüzde
doksani "seküler"dir.)

O halde Türkiye'nin kalabalikligi, "Islâmî" bir kala-
balik degil, "Avrupaî" bir kalabaliktir. Avrupa, bu
"Avrupaî" kalabaligin nesinden ve neresinden korkmak-
tadir? Demek, Avrupa "kendinden" korkmamalidir.

(Not:Türkiye'nin dörtte ücü, Islâmiyet'ten uzaklasarak
"Bizans'in torunlari" veya "Osmanli'nin Avrupali ahfa-
di" olmustur. Bütün Türkiye'yi, "Osmanli'nin torunla-
ri" olarak görmek mümkün degildir. Cünkü Osmanli,
"dindar Müslüman"di. Görülüyor ki, artik karsimizda
-cogunluk olarak- Osmanli'ya uzak, Bizans'a yakin bir
Türkiye var. Yani simdi karsimizda: "Osmali'nin dogur-
dugu bir Avrupa" var. "Ihtiyarliga giden" Avrupa, bu
"yavru"sunu reddedemez. Cünkü Avrupa'nin "gelecegi"
bu "genc" yavrudadir.

Not 2: Avrupa'nin Türkiye hakkinda tasidigi korkularin
bir benzerini Avrupa'ya karsi tasiyan Türkiye'nin de,
malum korkularindan siyrilip, Fener Patrigi'nin evren-
sellik sifatini tanimasi gerekir. Avrupa Birligi'ne
girmek isteyen ve -ileride- Asya Islâm Birligi'ne ön-
derlik edecek bir Türkiye'nin, Fener Patrigi'nin ekü-
menliginden korkusu olmaz ve olmamali. Türkiye bu si-
fattan korkacak kadar kücük olmadigini -bilmiyorsa-
bilmelidir.

Not 3: Eger ABD, Istanbul Patrigi'nin ekümenlik sifa-
tini taniyorsa, Türkiye de taniyabilir. Bunda bir sa-
kinca yoktur, olmamalidir.)

Avrupa Müslümanlik'tan da korkmamalidir. Cünkü, artik
Avrupaî hayat, Avrupalilari tatmin etmemektedir. Fran-
siz Ihtilâli'yle laiklesen, Aydinlanma'yla degisen,
sosyalizm ve kapitalizmle 20. yüzyili kapatan Avrupa,
Avrupaliliga doymustur, "yeni bir arayis" icindedir.
Fakat aradigini Hiristiyanlik icinde de -belki- bula-
mamaktadir. Bunun icin gelecekte -politik gözlemcile-
rin tesbitlerine göre- Avrupa ülkelerinin halklarinin
yüzde sekseni Müslümanlasacaktir. (Nasil Türkiye'nin
yüzde sekseni Avrupalilastiysa...) Cünkü yenilesmis
bir Islâm'in icinde Avrupalilar aradiklarini bulabile-
ceklerdir ve simdiden bulmaktadirlar. Tek engel, "Is-
lâm" maskeli radikal dincilerin ürettikleri "terör du-
vari"dir. Bu duvar da yakinda yikilacak veya a$ilacak-
tir. Özetle: Avrupa "Ikinci Aydinlanma"sini ya "Yeni
Islâmiyet" ve "Gercek Isevîlik"le yapacak ya da
"karanliga" mahkûm kalacaktir...

Avrupa, Aydinlanma'dan daha aydinlatici bir i$ik bul-
dugu zaman buna "hayir!" diyemez. Derse, kendini el-
bette karanlikta birakmis olur. Roma ve Yunan medeni-
yetlerine dayanmak, Avrupa'yi bu karanliktan ne kadar
kurtarabilir?

Aydinlanma'nin i$igini tüketmis bulunan Avrupa'nin ye-
ni i$igi, ancak modernlesmis Islâmiyet'te ve bilim ve
akilla bütünlesmis Isevîlik'tedir. Avrupa, bunlarin
disinda bir i$ik bulamayacaktir.

(Not: Fakat yenilesmis bir Islâm ve hatalarindan arin-
mis bir Hiristiyanlik, Allah'in "Gercek Din"ini orta-
ya cikarir. I$te bu iki dinin birlesmesi Avrupa icin
kurtarici olabilecektir.)

Avrupa Islâm'dan korkmamalidir. Cünkü Islâm, insanli-
ga iyiligi, ibadeti, adaleti ve yardimlasmayi emreder.
Bunun icin "normal Islâm" olan "ilImli Islâm"a kucak
acilmalidir. Sorunlarini terörle cözme egiliminde o-
lan "radikal Islâm" ise, yüzde yarim nisbetindedir,
belki ondan da azdir. Bunlar, ilImli Müslümanlarca
kontrol altina alinabilir. Bütün Müslümanlari "radi-
kal dinci" veya "terörist" olarak görmek dogru degil-
dir, büyük hatadir. Bu hataya düsülmemelidir.

Avrupa, Ortadogu ülkelerinin AB'ye girecek olmasi en-
disesinden de uzaklasmalidir. Cünkü o ülkeler AB'ye
girmeyeceklerdir. Buna gerek yoktur. Onlar, Türkiye'
nin önderliginde kendi birliklerini kuracaklardir.
Türkiye'nin AB'ye girecek olmasi ise, gelecekte Asya
ile Avrupa'nin birlesmeleri icin bir basamak olacak-
tir, olabilir. "Asya Birligi" kurulana kadar Türkiye
AB'ye alinmali ve o vakte kadar AB'de kalmali. Sonra
iki büyük birlik birlesmeye gitmelidir, gidebilir.

(Not: Avrupa Türkiye'yi 5 yil icinde tam üyelige al-
sin. "Asya Birligi" kurulana kadar Türkiye üyelikte
kalsin. Bu "süreli üyelik" sona erdiginde Türkiye'nin
durumu yeniden düsünülsün. 10 yil sonra gelecek bir
AB üyeliginin Türkiye'ye belki bir faydasi olmayacak.
Cünkü o vakte kadar Asya Birligi kurulmus olacak. Ge-
lecegin iyi hesaplanmasi gerekmektedir. En iyisi Tür-
kiye'nin üyeligini hizlandirmaktir.)

$imdi $u soru sorulmalidir: Avrupalilarin Hiristiyan-
likta bulamadiklari mânevî ihtiyaclarini karsilamada
ve Türkiyeli Avrupalilarin da hem Islâmiyet'ten hem
de Hiristiyanliktan uzak oluslari karsisinda ne yap-
maliyiz?

Yapilacak $ey $udur: "Müslümanlari nasil Hiristiyan-
lastirabiliriz?" veya "Hiristiyanlari nasil Müslüman-
lastirabiliriz?" seklindeki bir düsünce atilmali ve
yerine: "Bu insanlari nasil dindarlastirabiliriz? Na-
sil iyilige, adalete, barisa ve kardeslige götürebili-
riz? Yüce Yaraticiya nasil yaklastirabiliriz?" düsün-
cesi konulmalidir. Cünkü bütün Peygamberlerin fikri
ve gayreti bu olmustur. Öyle ise biz de, üc son Pey-
gamberi "esasta" birlestirerek, aramizdaki bölünmeyi
kaldirmaliyiz.

Bugün insanligin sorunlari, birlik ve beraberlikle cö-
zülebilir. Bunun icin de karisip görüsmeye, yani "di-
yalog"a ihtiyac var. Diyalog da, "insanligin iyiles-
tirilmesi", "yüce Yaratici'ya yaklastirilmasi" gaye
ve temel yapilarak gerceklesebilir. Yani, "nasil Hi-
ristiyanlastirabilirim, nasil Müslümanlastirabilirim"
kurnazligini atarak, tilkiligi birakarak, gercek in-
sanligi takinarak.. yani "samimiyet"le.

Her iki dinin de özü, esasi; iyilik, adalet, yardim-
lasma ve insanlasma'dir. Öyle ise her iki din esasta
birdir, birlesmektedir. I$te biz bu birlik ve birles-
meyi esas alarak, din ayriligini ortadan kaldirmali-
yiz. "Senin peygamberin benimkinden a$agi, benimki se-
ninkinden yukari" yari$ini ve "Isa Allah'in ogludur-
degildir" kavgasini da birakmaliyiz. Hiristiyanlar,
"Isa, Allah'in elcisi ve mucizesidir" demekle hic bir
sey kaybetmezler. Ama kazanclari cok olur.

(Not: Hiristiyanlar, "Isa Allah'in ogludur" fikrini
kendilerine saklayarak ve onun yerine "Isa, Allah'in
elcisi ve mucizesidir" inancini koyarak, Türkiye ve
diger Islâmli Ülkeler'de misyoner faaliyetlerini sür-
dürebilirler. Böyle bir faaliyetten Müslümanlar rahat-
siz olmaz ve olmamalidir. Yalniz, Hiristiyanlar $una
riayet etmelidir ki: Hz. Isa, Incil'de kendini "insan-
oglu" olarak belirtiyor. Pavlus ise onu, "Allah'in og-
lu" olarak tanitiyor. Bu halde Hiristiyanlar, -bu ko-
nuda- Pavlus'un fikirlerini degil, Hz. Isa'nin söyle-
diklerini öne cikarmalidir.

Müslümanlar ise, Hz. Isa'yi hem severler hem kabul e-
derler. Bunun icin onlarin, Avrupa'da Islâmî faaliyet-
lerini sürdürmelerinde bir sakinca yoktur.

Not 2: Bazi Müslümanlar da Türkiye'deki misyonerlik
faaliyetlerinden korkmamalidir. Cünkü Müslümanliktan
uzaklasan Türkler, Avrupali veya anarsist olmayi ka-
bul ettiler, ama Hiristiyan olmayi kabul etmediler.
Neden? Cünkü yüksek bir dinin mensuplari, kendi dinle-
rini terkettiklerinde, onun asagisinda olan dinlere i-
tibar etmezler. Acaba seksen yillik laiklesme süreci
icerisinde Türklerin yüzde kaci Hiristiyan olmustur?
Bir hesabedin! Kaldi ki, herkesin din secme hürriyeti
vardir. "Türkler, Müslümanliktan baska bir dine gire-
mezler" diye bir sart konulamaz.)

Türkiye'nin Avrupa Birligi'ne alinmasini gerektiren
ikinci önemli husus ise: "Dünya liderligi" meselesi-
dir. Eger gelecekte Amerika, gücünü ve liderligini
kaybedecek olursa, -muhtemelen öyle olacak veya olabi-
lir- bunun yerini doldurmak gerekiyor. Bosalan yeri
dolduracak olan da: "Asya Islâm Birligi" ile "Avrupa
Hiristiyan Birligi"dir. Bu iki birlikten sadece biri-
nin dünyaya liderlik etmeye gücü yetmez. Bunun icin
de her iki birligin birliklerine gerek var. Asya Is-
lâm Birligi'ne de -üc önemli özelliginden dolayi- an-
cak Türkiye önderlik edebilir. Büyük bir birligin bü-
yük bir temsilcisini AB'ye almamak ise, Avrupa'yi
"dünya liderligi"nden geri birakir. Bu ise kabul edi-
lemez. Cünkü dünya liderliginin; mafyanin, terörizmin
veya kötülerin ve kötülükcülerin eline gecmesini önle-
mek zorundayiz. Bu da, Türkiye'nin AB'ye alinmasini
gerekli kilar, kiliyor.

(Not:Gelecekte "Dünya Liderligi"nin kötü ellere gecme-
mesi veya bu liderligin kötüye kullanilmasini önlemek
icin "Asya Islâm Birligi"nin kurulmasi, bunun icin de
Ortadogu'nun demokratiklesmesi gerekmektedir.

Not 2: AB ve ABD ve Islâmli Ülkeler, dünya liderligi-
nin, dinden uzak [meselâ Rusya, Cin, Hindistan gibi]
bir gücün eline gecmesini ister mi? Isteyemeyecekle-
rine göre, gereken birligin ve birlesmenin yapilmasi
gerekiyor.

Not 3: ABD, ileride dünya liderliginin kendinden son-
ra Islâm ve Hiristiyan Birlikleri'ne gececek olmasin-
dan korkmamalidir. ABD'nin asil korkacagi $ey, lider-
ligin "tehlikeli eller"e gececek olmasi olmali ve bu-
na meydan vermemek icin gelecekteki o iki birligin
destekcisi ve yardimcisi olmalidir.

Not 4:"Dinli" olduklarindan ne AB, ne ABD, ne de Is-
lâmli Ülkeler, dinsiz veya bâtil dinli bir gücün dün-
yaya egemen olmasini istemezler. I$te bunun icin her-
kes, -kendi menfaatini düsünecek olsa da- bu strate-
jiyi korumak zorundadir. Bu da, üc gücü birbirleriyle
yardimlasmaya itmekte ve dâvet etmektedir. O halde I-
lâhî dinli-Kitapli ve Peygamberli büyük gücler bir-
birlerine oyun oynayamaz, tuzak kuramaz, $eytanlik ya-
pamaz. Hak ve Adalet neyi gerektiriyorsa, o uygulan-
malidir.

Not 5: ABD'nin, Türkiye'nin AB'ye girmesini istemesin-
deki niyetini bir de bu acidan degerlendirelim ve her-
kes niyetini düzeltsin.

Not 6: Buradaki strateji ve fikirleri benimseyenler,
"KÜRESEL BARI$ STRATEJISI ANLA$MASI"nin altina imza
atmis olacaklardir.)

Eger bu birlige (AB'ye) alma ve birlesme gerceklesmez-
se, her iki tarafin da kaybedecegi cok sey var. Hem
Türkiye hem Avrupa bu hataya düsmemelidir. Her iki ta-
raf da birbirlerini zora sokan calismalara ve catisma-
lara son vermelidir. Hem, Müslümanlar Hiristiyanlari,
Hiristiyanlar da Müslümanlari dislamamali, düsmanlik
etmemelidir. Birligimizi bozacak olanlara firsat ve-
rilmemelidir. Herkes $eytanini zincire vurmalidir.

(Not: Müslümanlar, bazi Hiristiyan radikallerin hazir-
ladiklari "Gercek Furkan" isimli kitap yüzünden moral-
lerini bozmasinlar. Müslümanlara düsen, "olumlu olmak"
tir. Bunun geregi olarak onlar da, Kur'an, Incil ve
Tevrat'tan; insanlari iyilige, insanliga, dostluk ve
kardeslik, birlik ve barisa götürecek sözlerden der-
lenmis "Kutsal Baris" isimli [baska bir isim de olabi-
lir] bir kitap ortaya cikarsinlar. Bu kitabin Besmele-
si, yani 'Tanri adiyla baslama'si: "Isa, Musa ve Mu-
hammed'in Allah'inin adiyla" olmali.)

Gelecege yönelik küresel dengeler acisindan baktigi-
mizda Türkiye'nin de, AB karsisinda Avrupa'ya karsi
mustagni olmasina yariyacak artilari vardir ve olacak-
tir. Fakat magruriyete dayali kararlar her iki tarafi
da zarara ugratir. Türkiye de o artilarini, kücük he-
saplar ugruna zayi etmemelidir.

Ucunu göstermeye calistigimiz siyasal-küresel gercek-
ler, artik bundan sonra Türkiye'nin de eline büyük
kozlar veriyor. Bu kozlar karsisinda Avrupa'nin "yan-
lis yapma" dikkatsizligine ve keyfîlige serbestligi
kalmamaktadir.

Dünyayi insanlar yönetse de, yüce Yaratici'nin insan-
lik icin cizdigi bir "kader sinirlari" var. Bu sinir-
lari bozmaya ve a$maya calisanlar mahvolurlar, belki
dünyayi da mahvederler. Demek bu sinirlari korumak zo-
rundayiz.

Evet yüce Allah insanliga bir özgürlük vermistir. Fa-
kat bu özgürlügü sinirsiz birakmamistir. Dünyamiz ve
insanlik "kader sinirlari"yla, özgürlük de; Hak ve A-
dalet ve Namus ile sinirlanmistir. Bu sinirlari cig-
nemeye özgürlügümüz varsa da, hakkimiz yoktur. Hepi-
miz dikkatli olmak zorundayiz... Vazifemizi "Hak" ve
"Dogruluk"la yaptigimiz an, dünyamizi kurtarmis olaca-
giz. Insanlik da bu kurtulusa muhtactir.

EY ASYALILAR VE AVRUPALILAR! KURTULU$UNUZ BIRLIKTEDIR
SIZINKI ISE EY ORTADOGULULAR! DEMOKRATIKLESMEDEDIR.
ÖYLE ISE:DEMOKRATIKLE$INIZ-BIRLE$INIZ-KURTULUNUZ!

Zaman: Yeni Cag'in dördü, Aralik ayinin ilk haftasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Birlik ve Birlestirme.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: