EVRIM NEDEN OLMAMISTIR?
(Yazarimiz Hüseyin Avdic cevapliyor.)
gercegi ögreten ALLAHin adiyla
Allah'a inanmayan bir insan, evren ve dogaya ve onlardaki
i$lere baktigi zaman, her seyin "kendikendine" olup bittigini
zanneder. Tabii bu sadece bir "zan"dir, "gercek"i ifade etmez.
I$te böyle bir insan canli ve cansizlarin "nasil olustugu"nu
merak ettiginde, kendi aklinca bir "evrim" uydurmak zorunda
kalir. Yani: "Sudan bitkiler, bitkilerden hayvanlar, hayvanlar-
dan da insanlar türemistir" der. Veya: "Sudan balik, baliktan
kurbaga, kurbagadan kertenkele ve bu sekilde zincirleme
sürüp giden hayvansal evrimin son halkasi olan maymundan
(veya primattan) da insan türemistir" diyebilir ve diyorlar.
Fakat, adina "evrim" denen böyle bir dönüsüm ve türeme ol-
mamistir ve olamaz. Neden olamaz?
Cünkü her seyden önce bu evren ve icindekiler "sahipsiz" de-
gildir. Evrenin Sahibi ise; bir "Yaratici", hem bir "Ya$atici" ve
hem de bir "Yönetici" olan "Allah"tir. Allah varsa, "kendikendi-
ne" olusum yoktur. Kendikendine olusum yoksa, her sey bil-
gili Biri'nin emir ve istegi altinda demektir. Gercek bir sanat-
kâr olan Allah ise, yaraticilikta uzun yollari degil, kisa yollari
secer. Yani bir emirle bir seyden birdenbire cok seyi yarata-
bilecekken, milyonlar yil gerektiren bir "evrimsel sürec"e yö-
nelmez. Bunun icin Allah "evrimle" degil, "birdenlik"le yarat-
mistir. Bu "Birdenlik Teorisi"ne göre Allah, kâinati da "Büyük
Patlama" ile degil, "Okyanus Kaynamasi" ile yaratmistir. Ya-
ni O'nun yaraticilik, ya$aticilik ve yöneticilik tahtini ta$iyan ve
kâinatin temelini olusturan ve adina "esir" veya "sicim" denen
"kozmik yaratis okyanusu"na, Allah, kâinati yaratmak istedi-
gi zaman bir emir ve enerji vererek onu ISItmis. Bu isinma so-
nucunda meydana gelen buharlasmalardan da bir anda tril-
yonlarca yildizi meydana getirecek gaz bulutlari olusmus. Bu
gaz bulutlarindan da, -buluttan simsek ve yagmurun cikmasi
gibi- on milyar trilyon yildiz meydana gelmis ve gelmektedir.
Bu meydana gelis de Allah'in hesabinca sadece "iki gün"
yani "kirksekiz saat" sürmüstür. Sonsuz bir kudretle i$ gören
bir yüce Yaratici icin bu sür'atli yaratis imkânsiz degildir. Kâ-
inattaki "genisleme" ise, yaratilan yildizlarin kozmik okya-
nusa verdigi "baski" ve "agirlik" tan meydana gelmektedir.
Her yeni bir yildizin yaratilisinda genisleme artmaktadir. Ve
bütün yildizlar boslukta degil, kozmik yaratis okyanusunda
"yüzmekte"dir. (Bu teori bana aittir).
Demek, kisa yol varken uzun yollara basvurmak, sanatkârlik
degil, cahilliktir, akli yetmezliktir. Bunun icin evrim mümkün
degildir. Cünkü ve hem basit bir organizmadan, ondan daha
mükemmel bir organizma cikamaz. Böyle bir seyin olabilme-
si icin, o basit organizmanin DNA'sinda ondan türeyecek da-
ha mükemmel organizmanin programinin bulunmasi gerekir.
Bu programi da o basit organizma kendi ba$ina üretemez.
Ya ona "verilmis" olacaktir, ya da kendinde bulunanin üstüne
cikamayacaktir.
Bir radyodan bir televizyon cikarmak mümkün degildir. Gerci
televizyonu meydana getirecek transistör, direnc, kondansa-
tör, diyot, bobin gibi bazi element ve parcalar radyoda bulun-
maktadir, fakat onlar yeterli degildir. Televizyon icin daha bas-
ka parcalarin ve yeni devre ve ekran veya ekran tüpünün bu-
lunmasi ve yeni bir hesaplamanin yapilmasi gerekir. Radyo
biyolojik bir aygit olsa dahi bu durum degismez.
(Ama bunun tersi mümkündür. Yani bir televizyondan bir rad-
yo cikabilir. Cünkü radyoyu meydana getirecek gerekli parca-
lar fazlasiyla bir televizyon cihazinda bulunmaktadir. Ayni se-
kilde bir insan DNA'sindan bir maymun cikabilir. Fakat bir
maymun veya primat DNA'sindan bir insan cikamaz. Bir tek
sartla cikabilir, eger primat insandan daha üstün bir varlik ise).
Bunun icin hic bir ilim ve teknoloji adami radyodan televizyon
cikarmaya calismaz ve hic bir akilli insan da bir radyonun ken-
di kendine bir televizyona dönüsmesini beklemez. Giderler,
bir atölyede önce televizyon icin gerekli olan malzemeyi imal
ederler. Sonra elde ettikleri parcalari bir devre üstünde gerekli
hesaplari yapip birlestirerek televizyonu yaparlar. Daha sonra
da bunun büyük bir fabrikasini kurarak seri imalata gecerler.
Canlilardaki olusum da bu örnekten pek farkli degildir. Yani
kendi kendine olusum ve evrim mümkün degildir. Ancak Allah'
in mustakil yapim ve yaratimiyla farkli türler ve varliklar mey-
dana gelebilir. Bir de bunlara; bitkilerde "a$ilanma" ve hayvan-
larda farkli türlerle "ciftlesme" ve "melezlenme"yi katabiliriz.
Meselâ bir elma agaci bir armut agaciyla a$ilansa, bu a$ila-
madan elmadan daha üstün bir meyve elde edemeyiz. Elde
edebilecegimiz ürün ancak elma ile armut arasi bir meyve
olacaktir.
Veya; bir at ile bir e$egi ciftlestirsek, bu ciftlesmeden attan
daha üstün bir hayvan cikmaz, ancak ikisinin ortasi bir katir
cikar.
Ayni sekilde bir gorilden veya primattan da hic bir zaman bir
insan türeyemez. Cünkü bir gorilin veya primatin DNA'sinda,
ondan daha üstün ve gelismis bir varlik olan "insan" programi
yoktur. Ancak di$i bir gorilin veya primatin rahmine bir insan
embriyosu veya zigotu a$ilayarak onlardan bir insan yavrusu
cikartabiliriz.
Bir insan ile bir gorilin ciftlestirilmesinden de, insan üstü bir
varlik türemez. Ancak insan ile goril arasi bir varlik türeyebilir.
Bu da, insanin evrim gecirerek daha üstün bir varliga dönüse-
meyecegini gösterir.
I$te bu üc örnek evrimin mümkün olmadigini isbatlamaya ye-
terdir.
Bir ciftci, bir tarladan mahsül alabilmek icin önce bir tohum
ekip, sonra ondan alacagi ürünlerin tohumlarini da öteki se-
ne ekerek ilerlenecek bir cogaltma sistemiyle ugrasmaz.
Önce bir milyon tohum bulur, sonra bunu bir günde ekerek
bir ay sonra da bir milyon bitki elde eder. Ancak bu ciftcinin
elinde bir taneden baska tohum yoksa, bu halde o tohumu
cogaltmaya mecbur kalir.
Her seyin yaraticisi olan Allah ise, fakir bir varlik olmadigin-
dan ve her seye gücü yettiginden, ilk bitki ve hayvan türlerini
bir anda ve basit bir su ve topraktan veya onlarin karisimin-
dan (ama evrimle degil, müstakilen) ve sirasiyla yani önce
bitkileri, sonra hayvanlari, sonra da insanlari yaratabilir ve
yaratmistir ve yaratmaktadir.
Bu yarati$i ve Allah'i kabul etmeyenler ise, bir asli ve gercek-
ligi olmayan bir "evrim" uydurmaya mecbur kalacaklardir ve
kalmislardir. Kalmislardir ama, bunu 150 yildir isbatlayama-
mislardir ve asla isbatlayamayacaklardir.
Allah'i kabul etmeyen ve evrime inanan darwinciler simdi de
milyonlarca yil sürecegini düsündükleri "insanin evrimlesme-
si" ni beklemektedirler! Halbuki dünyanin cok az bir ömrü
kaldi. (Bkz: Google'de ara: Kiyametname/Kuranisthaber ve
Dabbename/Kuranisthaber). Yani -olamaz olan- bekledikleri
evrimi asla göremeyeceklerdir, milyonlarca yillik ömürleri
olsa da...
(Bilim adam ve kadinlari, insan DNA'sini acip iyi okusunlar.
Eger bu programda insandan daha üstün bir canlinin bilgisi
varsa, demektir ki insan evrim gecirecektir. Eger gerekli bilgi
yoksa, bu halde insanin baska bir türe dönüsümü olmaya-
caktir).
Bu durumda tek care; Allah'i ve yaratisi kabul edip, "gercek
insan" mertebesine yükselmektir. Bu yükselis icin gayret
göstermeyenler ise, bitkisel ve hayvansal ya$am seviyesin-
de bir diken ve kertenkele gibi sürünüp gidecekler ve sonun-
da da ölüp mezardaki böceklere yem olacaklar demektir.
Tabii "akli" olanlar bu tür bir sürünüse ve sona hemen isyan
edecekler ve gercek insan olusa gececeklerdir.
Son söz olarak, bir $airin biraz Osmanlica olan iki misraini
türkcelestirerek:
"Hayvan evrimlesmeyle olmaz asla bir insan.
Insan alcalma ile olur en adi hayvan!"
diyorum ve evrimcilerin gercek insaniyet mertebesine yüksel-
melerini diliyorum.
Not 1: $u soruyu da sormaliyiz: "Bir amacligi olmayan bitki
ve hayvanlar hangi saikle bulunduklari alt konumdan bir üst
konuma atladi veya evrimlesti?"
Evrimciler veya evrimci olmayanlar buna $öyle bir cevap vere-
bilir: "Hayat sartlari ve ihtiyaclari onlari bu evrimlesme ve iler-
lemeye itiyordu."
Biz de buna cevap olarak diyoruz ki: Bitkiler ve hayvanlar sa-
dece biyolojiden ibaret varliklar degildir. Hayvanlarin bir de
"ruhu" vardir. Bu ruh programlarinda da, aclik ve tehlike anin-
da nasil hareket edecekleri kayitlidir. Bunun icin hayvanlarin
"gelisim"e ihtiyaclari yoktur. Ruh programlarinda bulunmayan
bazi bilgiler de yüce Yaratici tarafindan onlara "ilham" edil-
mekte ve böylece ya$amlarini kolaylikla sürdürebilmekte ve
ne yapacaklarini bilmektedirler. Yani evrimlesmeye ihtiyac-
lari yoktur. Tabii Allah'a inanc olmayinca, evrime inanc sart
olmaktadir!
Darwin'in "Hristiyan" yani "inancli" olusu ise, bu hükmü boz-
maz. Cünkü insanlar inancli olsa da yanlis gözlemler yapa-
bilir, isbatsiz teoriler üretebilir. Veya, inanclari cürük olabilir.
Not 2: Bir de yeryüzü ve kâinattaki yaratis, ya$atis ve yöne-
tis faaliyetleri, "ba$ibos kalmis i$ler" degildir. Bütün bu i$ ve
faaliyetler; Allah'in verdigi emirlere göre, yine O'nun ak i$in
yani nur'dan yarattigi "gercek uzaylilar" ve kâinat i$cisi ve
memurlari olan "melekler" tarafindan yürütülmektedir. Mese-
lâ yikis ve yaratis faaliyetleriyle "Israfil" isimli melek; ya$atis
ve rizk yetistiris faaliyetleriyle "Mikail" isimli melek; yeryü-
zündeki canlilarin ölüm i$iyle "Azrail" isimli melek ve Allah
ile canlilar arasindaki iletisim faaliyetleriyle de "Cebrail" i-
simli melek görevlendirilmis durumdadir. Bunlarin da milyar-
lari gecen bir nüfusu bulunmakta ve mekânlari da yildizlardir.
Allah'a ve Melekleri'ne inanmayanlar icin ise; kendikendine-
lige, tesadüfe, dogal ayiklama ve amacsizliga dayanan bir
"evrim teorisi"ne inanmaktan baska care yoktur.
Not 3: "Evrim olmussa, haydi kanitini gösterin" demeyece-
gim. Cünkü olmayan bir seyin kaniti olmaz. Cünkü bu âlem-
de "kendikendinelik" yoktur. Cünkü her seyin üzerinde bir üst
etkileyici vardir. "Tesadüf" de yoktur. Cünkü tesadüf icin ye-
terli zaman yoktur. Bunlari daha önceki makalelerimde isbat-
lamistim. (Bkz: Google'de ara: Evrimname/Kuranisthaber ve
"Yaratilmislari Tesadüf Mü Yaratiyor?"/Kuranisthaber). Kendi-
kendineligin ve tesadüfün ve amacligin olmadigi bir yerde de
evrim olamaz. Bir de Allah varsa, hic olamaz. Bunu da bu
makalede gösterdim. Her seyi bilen ve yapabilen bir yüce
Yaratici olmadan evrimin olabilmesi icin, evrim gecirecek
varliklarin mucizekâr birer yaratici olmalari icabeder. Yoksa,
olamaz!
Bütün bunlardan anlamaliyiz ki, evrim teorisi'nin temelinde
bilim degil, dinsizlik vardir, zan vardir, cehâlet vardir! I$te biz
bu cehâlet ve dinsizlige teslim olmamaliyiz. Teslim olunacak
gercek kucak ise, Kur'an ve onun bu asirdaki yeni sözcüsü
olan "Kur'anizm'in ögretisi"dir. Ancak Kur'anizm'in Ögretisi,
"isbatlanmis bilim"i reddetmez, kabul eder. Ama isbatlanma-
mis teorileri de isbatlamis gibi gösterip propaganda yapanlar
da ancak kendilerini aldatmis olurlar. Aldatmak ise, büyük
bir ahlâksizliktir. En büyük zulüm ve ahlâksizlik ise, Allah'i
inkâr etmektir. Insaniyeten yücelmek isteyenler ise, bu inkâr-
ciliga son vermek zorundadir.
Hüseyin Avdic
***
Bildirilerimize ulasabileceginiz adres:
www.kuranisthaber.blogspot.com
Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Mart ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Inceleme ve Cevaplama.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *
Montag, 16. März 2009
Abonnieren
Kommentare zum Post (Atom)
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen