Donnerstag, 26. März 2009

DE M O K R A S İ N A ME

Dünya Devletlerine Duyuru!

D E M O K R A S I N A M E

(Bu Demokrasiname, hem bir Adaletname hem bir Siyasetname'dir.)

adalet ve merhametle yöneten ALLAHin adiyla

(Bu bildiri ilk defa 1993 yilinda yayinlandi.)


Demokrasi'nin ne oldugunu anlamak icin, Demokrasi'den "ne" istedi-
gimize bakmaliyiz. Demokrasi'den istenen ise: "Insanin insanca ida-
resi"dir. Demek insanin insanca idaresine "Demokrasi" deniyor ve
denilebilir. Zaten Demokrasi'nin lügatik anlami: "Halk iktidari" demek-
tir. Halkin iktidar olmasi ise; "halkin, kendi kendini idare etmesi" de-
mektir. Peki, halk kendi kendini nasil idare edebilir? Bu konuda uya-
cagi ölcü ne ve nasil olmalidir? Böyle bir ölcü halkta mevcut mudur?
Mevcut degilse nereden bulacaktir? Simdi bu suallere özet halinde
yorumlu bir cevap sunacagiz. Bakalim uygun olacak midir?

"Halk iktidari" demek olan demokrasiden istenen insanin insanca i-
daresi ancak "Adalet"le mümkündür. Adalet ise ancak insan üstü
yüksek bir "Akil" ile olabilir. Böyle bir akil da ancak "Kanun" seklinde
olur. Böyle bir kanun sahibi de ancak insanin "Yaraticisi"dir. Yaratan'
in "Son Yasasi" KUR'AN oldugundan, hakiki adalet ancak "Kur'aniyet"
iledir. Demek; siyasetin esasi demokrasi, demokrasinin esasi adalet,
adaletin esasi Kur'aniyet'tir. Demek gercek demokrasi, ancak "Kur'a-
nizm" ile mümkün olur, mükemmellik bulur, temel ve gerceklik kaza-
nir.

Kâinat Sultani'na dayanmayan, yani Kur'anist olmayan demokrasiler,
temelsiz ve dayanaksizdir. Halk ve devlet demokrasiye, demokrasi de
halk ve devlete temel ve dayanak olamaz. Cünkü halk, devletin vücu-
du; devlet, halkin "ruhu" oldugundan, ikisi bir "insan" gibidir. Demok-
rasi ise, bu devletik insanin "akli" hükmünde bir idare sistemidir. De-
mokrasi, bu devletik insana temel ve dayanak yapildigi zaman, o in-
san kendi aklina, yani kendi kendine dayanmis olacagindan boslukta
kalir ve bosluktadir. Onun bu bosluktan kurtulabilmesi, ancak o aklin
"Akli" olan Yaratan'in Yasasi'na dayanmak iledir. Cünkü akil, bir co-
cuk gibidir. Elinden tutulmaya muhtactir. Onun elinden tutacak olan
da ancak ve ancak onu Yaratan'dir. Demek demokrasinin halk ve dev-
lete dayanak yapilabilmesi icin, demokrasinin Kur'anizm'e dayandi-
rilmasi ve Kur'anist olmasi sarttir.

Cünkü, cahil olarak dünyaya gönderilen insanlar, insanca bir ya$am
icin gerekli olan ihtiyaclarini saglamada muhtac olduklari adaleti ya-
pabilmek icin Ilâhî bi AKL'a muhtactirlar. Cünkü insanin Sahibi, cüz-i
ihtiyari denen insanin kücük seckisiyle insanlasmasini saglamak i-
cin onun akil, öfke ve $ehvet kuvvetini sinirlamayip saliverdiginden, o
kuvvetleri dizginleyip zulmüne engel olacak bir yasaya onlari muhtac
etmistir. Onlarin muhtac oldugu böyle bir yasayi da ancak yine Ken-
disi koyabilir. Cünkü insani en iyi bilen, onu Yaratan'dir. Yasa koyma
ve onu yönetme hakki da ancak O'nundur. Insanlar da kendi keyflerini
terkedip bu hakki gözettikleri nisbette mutlu olurlar.

Yukarida aciklanan sosyolojik yapisi nedeniyle bes cocuk bir araya
gelse, bogusmaya baslarlar. Cünkü adaleti bilmezler ve adalet edebi-
lecek durumda degillerdir. Ebeveynleri tarafindan ellerinden tutulmaya
muhtactirlar. I$te insanlik da bir cocuk grubu gibidir. Uyulmasi gere-
ken hakiki adaleti bilmediklerinden, ellerinden tutulmaya muhtactirlar.
Onlarin elinden tutacak olan da, insanin Yaraticisindan baskasi de-
gildir. Bu elden tutus ise, ancak Yaratan'in Yasalari'yla olabilir. Bu ya-
salar insanliga Peygamberler vasitasiyla duyurulur. Yaratan'in iki türlü
yasasi vardir. Birincisi: O'nun "irade sifati"na dayanan evrensel kanun-
lardir. Bu kanunlar, tabiat ve kâinatin calistirilmasinda kullanilan Ilâhî
Yasalar'dir. Fizik, kimya kanunlari; itim-cekim yasalari gibi. Ikincisi i-
se: O'nun "Kelam ve konusma sifati"na dayanan kanunlardir. Bunlar
da, insanin idarî i$lerini düzenleyen yasalardir. Bu ikinci yasalar, in-
sana "nasil" ve "nicin" ya$iyacagini ögretir. Bu yasalari bilmeyen ve
dinlemeyen insanlar, hem kendilerini, hem dünyayi yikima götürürler.
Cünkü Dünya'nin denge ve düzeni, Ilâhî Yasalar'a göre ayarlanmis
durumdadir.

Demek dünyanin yikilisa gitmesini önlemek icin, Yaratan'in Yasalari'
ni bilmek ve dinlemek gerekiyor. Bunun icin de, o yasalarin sahibi o-
lan o Sultan'a baglanmak lâzim. Eger, bir cocuk hükmünde olan o
devletik insan, esas Sahibi olan Kâinat Sultani'na baglanip dayansa
ve O'nun yasalarini kendine akil yapip ba$ina gecirse, o vakit tipki
siradan bir insanin askere kaydolup bir ordu kadar kuvvetlenmesi gi-
bi, o da birden bire bir imparatorluk kazanir. Bu kuvvet onu dünyaya
hâkim kilar, sultan yapar. Sonra bu sultanlikla, yikilisa giden Dünya'
nin kötü gidisini durdurabilir. Bundan baska daha Kâinat Sultani'na
olan o baglilik ile o devlet bosluktan ve ba$ibosluktan da kurtulur,
me$ruluk kazanir. O'na olan bagsizlik ise, o devleti gayri me$ruluga
düsürür. Cünkü o devletin üzerinde bulundugu vatan ve o vatanin
fertleri olan halk, Kâinat Sultani'na aittir. O'na ait topraklar üzerinde
barinabilmek ve o halka sahip cikabilmek icin, o Sultan'in iznini al-
mak gerekir. Bu izin icin de, O'na baglanmak sarttir. Bu sart da, O'
nun yasalarini kabul etmekle olur.

Demek Yaratan'i bilip O'na baglanmadan ve O'nun Yasalari'ni cigne-
yerek demokrasi olmaz. Olursa, gayri me$ru olur ve cok zararlar do-
gurur. Dünya'nin denge ve düzenini bozmakta olan gayri me$ru de-
mokrasilerin bu cirkinlikten kendilerini arindirmalari; yüksek uygarli-
gin geregi olan hak ve hakikatin, bilim ve aklin, vicdan ve fitratin ge-
regidir. Gayri me$ruluktan arinmak ve me$ru bir demokrasiye yürü-
mek, simdi sözde demokrasilerin en birinci görevidir. Bu konuda de-
mokrasiler; hakki bilmemis, dinlememis, isyan etmis atalarin yolun-
dan gitmeye mecbur degillerdir.

Simdi, demokrasinin sistematiginde ne var, ne yok onu görelim.

Üc türlü yönetim sistemi vardir. Bunlar: Aczibrokrasi, Demokrasi ve
Istibdokrasi'dir. Aczibrokrasi, acizlik yönetimidir. Yani kendini idare-
den aciz olup baskasina bagimli olan veya halkina söz geciremiyen
devlet demektir. Demokrasi, insanin insanca yönetimidir. Bu yöne-
timde halk, Ilâhî Yasa'yi kendi aklina i$ik yapar. Bununla karanlik ve
sapikliklara düsmekten korunur ve kurtulur. Istibdokrasi ise; zulüm
ve zorbalik idaresidir. Demokrasinin alti aczibrokrasi, üstü istibdok-
rasidir. Demokrasi, bunlarin ortasi ve normalidir. Demokrasi, Hakk'a
bagimliligin dogrulugu; aczibrokrasi ve istibdokrasi ise, Hakk'tan
kopmanin sapiklik ve a$iriligidir. Bir devlet ancak Kur'anin ölcüleriyle
aczibrokrasi ve istibdokrasiden kurtulup demokrasiye ulasabilir ve o
ölcülere uydugu müddetce demokraside kalabilir. Yaratan'in ölcüsüy-
le ölcmeyenler; haklinin hakkini, haksizin cezasini tam vermemis o-
lacaklari gibi, Hakk'in hakkini da cignemis olurlar.

Demokrasinin en önemli üc esasi: Hak ve Adalet ve Namusluluk'tur.
Bu üc esastan mahrum olan yönetim sistemine demokrasi denemez.
Demokrasiyi bir insan suretine sokacak olursak; Hak onun ruhu, A-
dalet kalp ve akli, Namusluluk ise kol ve bacaklari olur. Demokrasi-
nin Hak'tan koptugu yerde demokrasi ruhunu kaybeder. Bu ruhsuzluk
o demokrasiyi, demokrasi olmaktan cikarir, ya$ayan bir ölüye dön-
dürür. Hakk'in vücudu okul ve mabedtir. Adaletin vücudu, devlet ve
saltanattir. Namuslulugun vücudu, aile ve yuvadir. I$te hürriyet, bu üc
kuruma itaattir. Bu itaatten, üstün bir ahlâk ortaya cikar. Bu cikanda,
insanin ve insanligin öz kültürü vardir.

Devletin de, halkin da Hakk'a boyun egmesiyle gercek demokrasi
gerceklesir. Demek demokrasi, Hakk'in hâkimiyetinden cikar. Hakk'
in mahkûmiyetinden ise, aczibrokrasi ve istibdokrasi cikar. Madem
idarede Hakk'in hâkimiyetinden demokrasi ve mahkûmiyetinden ac-
zibrokrasi ve istibdokrasi cikar; öyle ise, simdi ismi "demokrasi" o-
lan siyasetlerin en önemli icraati, Hakk'i halkta hâkim kilmak olma-
lidir.

Bir devlet dünyaya ya zulüm ile hâkim olur, ya da adaletle. Hakiki
hâkimiyet adalet ile olur. Adalet ise, "Hakkaniyet" iledir, nefsaniyet
ile olmaz. Hakkaniyette olanin adalet icin delili, Allah'tir, Kur'andir.
Nefsaniyette olanin adalet icin bir delili yoktur. Bugünkü nefsaniyet-
in devletik adi, "laiklik"tir.

Idarede Hakk'in hâkimiyeti olmazsa, adaletsizlik hâkimiyet kurar,
hâkimiyet adaletsizligin eline gecer; herkes kendi aklini kanun ya-
par. Hakk'in hâkimiyeti olmazsa, haksizlik hâkim olur. Hakk'in hâ-
kimiyetinde halkin idaresi kolaylasir. Halk kendi kendini idare ede-
bilecek bir seviye kazanir, idare kolaylasir. Cünkü o zaman, insan
üstü merkezî bir akil hükmettiginden herkes haddini hududunu bilir.
Devlet, acizlik veya zorbaliktan kurtulur. Eger devlet Hakk'a dayan-
mazsa, Hakk'i halkta hâkim kilmaya calismazsa, o vakit acze ve-
ya zulme düser. Devlet bu sekilde halkin dizginini elinden kacirmis
olur. Halk devleti dinlemez, devlet de kendini halka dinletemez, en
sonunda zorbaliga basvurur veya acze yuvarlanir. Idarede Hakk hâ-
kim olmazsa veya Hakk'in hâkim olmadigi idarede adalet olmaz,
idare acze veya zorbaliga düser. Cünkü o zaman insan üstü bir a-
kil hükmetmediginden herkes bildigini okur.

Haklilarin hakkini, haksizlarin cezasini vermek demek olan adalet,
eger Kur'aniyet ile olmazsa veya o adalet Kur'aniyet ile uyusmazsa,
tam bir zulmiyet olur. Bu zulmiyete düsmemek, düsmüsse kurtul-
mak icin Kur'aniyeti adalete temel ve esas yapmak zorunludur. Bu
zorunluga uymak, adaletin "A"si ve esasidir. Cünkü en büyük ve en
kücük hakiki hak sahibi Allah'tir. Allah'in hakki verilmemekle en bü-
yük haksizlik, zulüm ve adaletsizlik i$lenmis olur. Simdi demokra-
siler, bu haksizlik, zulüm ve adaletsizlikle yüklüdür ve bu yük
altinda ezmekte ve ezilmektedirler.

Allah'in hakkini vermemek, insan haklarini cignemektir. Meselâ; ze-
kât vermek ve faizi terketmek, Allah'in bir emri ve hakkidir. Insana
yükledigi bir görevdir. Ve bu görev, âhirete inanmak kadar önemlidir.
Zekât, belirli bir zamani ve ölcüsü olan bir yardimlasma vasitasidir,
zenginlere sart kilinmis bir vazifedir, fakirlerin zenginler üzerindeki
bir hakkidir. Toplum barisinin saglanmasi, zenginlerle fakirlerin ba-
ristirilmasi, bu hakkin ödenmesine baglidir. Bu hak ödenmedigi za-
man fakirlerin hakki cignenmis oluyor. Bu cigneme de, ihtilâlleri do-
guruyor. Komünizm ve sosyalizm dahi, fakirlerin hakkinin cignen-
mesinin neticesidir. I$te bir tek Allah hakkinin cignenmesiyle cigne-
nen insan haklari ve onun aci ihtilâlik neticeleri!

Demek insanlari, Yaratan'in Yasalari'yla yönetmek lâzimdir ki, insan
haklari cignenmekten kurtulsun. Böylece insanin insanca idaresi
mümkün olsun. Zaten Allah'in cok mühim bir hakki da; insanlari, O'
nun yasalariyla yönetmektir. Yönetimde Yaratan'in Yasalari'ni esas
almamak, Allah'i inkâr etmek derecesinde cok büyük bir suc ve deh-
setli bir hata ve haksizliktir. Allah'in haklarini cigneyen devletler aca-
ba "bir hukuk devleti" olduklarini iddia edebilirler mi? Allah'a inanan
devlet idarecileri bu konuda cok dikkatli olmalari ve üzerlerine düsen
sorumlulugu yerine getirmeleri icabeder. Idare sistemleri, insanin in-
sanca idaresi icin sadece bir aractir. Hangi sistem insanin insanca
idaresi icin hak ve elverisli ise, sirayi o alir, o ba$a gecer.

Allah haklarinin cignenmesiyle cignenen insan ve mahlûkat haklarina
daha genis ikinci bir misâl: Allah'i bilmek ve O'na inanmak, Allah'in
insanlik üzerindeki en önemli ve en birinci hakkidir. Bu hakki cigne-
yen bir insan ve cigneten bir devlet, kâinattaki bütün yaratik ve ya$a-
tiklarin hakkini ezip gecmis olur. Cünkü kâinatlilarin hakki, ancak Al-
lah'in bilinmesi ve O'na inanilmasiyla kurtulur. Allah'i bilmeyen ve O'na
inanmayan bir insan, kâinatlilarin kiymetini katleder. Cünkü onlarin
sahibini tanimadigindan; her seyi hiclige verir, kendine veya asli olma-
yan sahte ilahlara maleder. Kâinati sahipsiz görünce, kâinatlilar üze-
rinde kendi keyfince tasarrufta bulunmak ister. Meselâ; kadinlari ken-
dine mal, insanlari köle, varliklari ganimet yapar. Bununla hepsinin
kiymeti kaybolur. Kiymetsiz seyin hakki da olmaz. Bu sekilde bütün
kâinat ve kâinatlilarin hakki ayaklar altinda kalir, yok olur. Ama Allah
bilinince; her seyin bir mânâsi, bir vazifesi, bir hakki, bir kiymeti oldu-
gu görülür. Insan, bunlar üzerinde ne sekilde tasarruf edebilecegini
ögrenir. Her seyin ve herkesin hak ve hukukuna riayet eder. Aksi hal-
de ne dehsetli bir cezaya carpilacagini bilir, kendini dizginler. Bu diz-
ginle Dünya'nin denge ve düzeni korunmus olur.

I$te bunlardan anlasiliyor ki, bu dünyayi kendi keyflerine göre yönet-
meye kalkanlar, dünyayi nasil felâkete götürüyorlar ve götürmüsler!
Insanliga ve mahlûkata ne kadar büyük bir kötülükte bulunuyorlar ve
bulunmuslar! Demek büyük insan olan devletler ve kücük devlet olan
insanlar, Allah'i bilip O'nun hakkini vermedikce gercek demokrasiyi
kazanamazlar. Demek insanlik, hak yememeyi basardigi an, demok-
rasiyi kazanmis olacaktir.

Madem insanlik demokrasi istiyor, yani insanca yönetilmek arzu edi-
yor, o halde bu isteklilerin ve o arzuke$lerin her seyden önce kendi-
lerine insan üstü merkezî bir akil bulmalari ve Ona baglanip uymalari
gerekir. Alti milyar insanin birbirine ters cocuksu akliyla gercek ada-
let yapilamaz. Ve ona uymaya kimse zorlanamaz. Bunu istemeye
kimsenin hakki yoktur. Yaratan'in Söz'ü dururken, yaratilanlarin sözü
nasil gecer!

Madem ortada koskoca bir uygarlik ve imparatorluga akil olmus Kur'
an gibi insan üstü merkezî bir akil var, ve madem bu Evrensel Akl'in
hakkaniyeti, yüzbinler Âlim ve Evliya'dan baska, Avrupa ve Amerika'
nin en büyük akilci, siyasiyatci ve edebiyatcilari tarafindan da tasdik
ve isbat edilmis ve edilmektedir, o halde bu Büyük AKL'i kücük kafa-
miza gecirip, "Büyük Adam" olmaliyiz. Kücüklükten kurtulmamiz,
o Büyük AKL'i kafamiza gecirmemize baglidir. Gercek demokrasinin
gelmesi icin dünya devletlerinin, Kur'ansal akli alip kafalarina gecir-
meleri gerekir. Kur'an akilli olmayanlarin, demokrasisi olmaz. Olursa,
ya aczibrokrasisi, ya istibdokrasisi, ya da sapikrokrasisi olur!

Simdi Kur'ansal Akl'in evrensel temsilcisi Kur'anizm'dir. Gecmiste ko-
münizm Rusya'ya merkez oldugu gibi, simdi ve gelecekte de Kur'a-
nizm Amerika'ya merkez olmalidir. Cünkü Amerika, Dünya'nin "Kafa-
si"dir. Hak ve Adalet ve Namus'ta bozulmus ve batmis olan bu Kafa'
nin tekrar sihhatine kavusmasi, Kur'anizm'e sarilmak iledir. Eger bu
Kafa aklini oynatirsa, vücudu olan bütün Dünya Devletleri mahvolur.
Cünkü vücud kafaya, kafa vücuda baglidir. Bunun icin o Kafa'nin "Vü-
cudu" olan bütün Dünya Devletleri birlik olup, Kur'anizm ile bu Kafa'
nin kurtarilmasina calisilmalidir. Artik bundan sonra Dünya'nin ayakta
ve hayatta kalisi ancak Kur'anizm ile mümkündür.

Vakit gec olmadan gereken yapilmalidir. Bütün devletler, kendilerinin
o Kafa'nin vücudu oldugunu unutmasinlar. Kafa giderse, vücud da kal-
maz. Kafa hastaysa, vücud da hastadir. Vücudda olan bir hastalik da,
kafayi bozar. Demek hepsi birbirine baglidir. Birinin hastaligi, hepsinin
hastaligi demektir. Simdi bütün hastalarin ve hastaliklarin doktoru,
Kur'anizm'dir. Demek bütün devletler Kur'anizm'e muhtactir. Ve ancak
Kur'anizmle ayaga kalkabilirler ve ancak Onunla ayakta kalabilirler.

Sihhatli bir kafa icin, sihhatli vücud lâzim. Sihhatli bir vücud icin, sih-
hatli bir kafa lâzim. Kalbi de unutmamak gerekir. Bu kalbin, "Türkiye"
oldugunu farzetsek, ne yazik ki, o da hasta! Allah saklasin, bu kalp
bir dursa, bütün Dünya duracak! En kötüsü de, kimsenin kimseyi
kurtaracak hali kalmamis... Cok sükür ki, insanligin elinden tutacak
bir KUR'ANIZM var ortada. Allah Dünyamiza sifalar versin, amin.


(LÂ HÂKIME ILLALLAH-LÂ HEKIME ILLALLAH)
YOKTUR ALLAH'TAN BASKA PADISAH
YOKTUR ALLAH'TAN BASKA $IFA$AH


Not: Bu bildirinin altina bir insan vücudu haritasi koymustuk ve altina
da sunlari yazmistik: Yeni Dünya ve Haritasi.

Insan vücudu haritasinin kafasina: Amerika/USA
Sol akciger kismina:Asya
Sag akciger kismina: Avrupa
Kalp kismina: Türkiye
Karaciger kismina: Avusturalya
Mide kismina: Afrika
Bagirsak kismina da: Antartika'yi yerlestirmis ve

Bunlarin altina da sunlari yazmistik: Ey Dünya, dikkat et! Hayatin,
bütün organlarinin sihhatine ve mutlulugun, kendinle barisikligina
baglidir. Kendini koru.

Not 2: Bu konuyla ilgili okunmasi gereken bildiriler:

Hakname/Kuranisthaber
Düzenname/Kuranisthaber
Degisimname/Kuranisthaber
$eriatname/Kuranisthaber
Cagname/Kuranisthaber
Kuranistname/Kuranisthaber

Bu bildirileri, Google'den veya www.kuranisthaber.blogspot.com
isimli blog-siteden bulabilirsiniz.

Not 3: Kur'anizme hizmet etmek isteyenler, bu bildirimizi cesitli
dünya dillerine cevirerek yayinlayabilirler.

Bütün bildirilerimize ulasabileceginiz adres:
www.kuranisthaber.blogspot.com

Dünya Kur'anistleri Adina
Z/AHIRÜZZAMAN
MEHMED NUR'AN

Zaman: Yeni Cag'a yedi kala.
Mekan: Avrupa.
Makam: Demokrasi.
Boyut: Kur'anizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

1 Kommentar:

Unknown hat gesagt…

akıllı ol akıllı, bırak bu ısleri de cehenemlik olma