Freitag, 30. April 2021

hdp'LİLERE SOYKIRIM UYARISI!

hdp'LİLERE SOYKIRIM UYARISI!

 

hainleri cezalandıracak olan ALLAHın adıyla

 

Partinizin Merkez Yürütme Kurulu tarafından 1915 olaylarıyla ilgili yaptığınız açıklamada: "Ermeni Soykırımı bu topraklarda yaşandı" diyor ve adaletin sağlanmasını istiyorsunuz. Madem adalet sizin için bu kadar önemli, o halde 1915'de soykırım yapıldığını hukuksal olarak isbatlayın, biz de gereken adaleti sağlayalım.

Madem elinizde hukuksal bir delil yok, o halde hangi hakla Türkiye'nin geçmişini suçluyorsunuz? Bu suçlama ile Türkiye'ye ihanet ettiğinizin farkında mısınız?

Şimdi siz şuna cevap verin: Türkiye için mi varsınız, yoksa ABD ve Ermenistan için mi? Eğer varlığınız Türkiye içinse, Türkiye'nin karşısında olma hakkınız yoktur. Eğer Türkiye ve geçmişinde bir suç varsa, bunu önce isbatlamalı sonra da iddiada bulunmalısınız. Veya iddianız varsa, deliliniz de olmalı.

Ama siz, delilsiz bir iddia ile Türkiye'ye ve geçmişine iftira atıyorsunuz! Uluslararası bir mahkemeden iftiranızın haklılığını ve iddianızın doğruluğunu kanıtlayacak bir belgeyi ortaya sermediğiniz müddetçe sadece iftiracı olmazsınız. Aynı zamanda hain de olursunuz ve olmaktasınız! Çünkü Türkiye'nin yanında değil, düşmanlarının yanındasınız.

Eğer Türkiye'nin düşmanlarının yanında kalmaya devam edecekseniz, Türkiye'de varlık hakkınız kalmaz. Bu durumda Türkiye'yi terkedip onun şmanlarının yanına gitmelisiniz. Türkiye'ye karşı savaşınızı oradan yürütmelisiniz. Türkiye içinden Türkiye'ye karşı savaşanlar haindir. Böyle hainlerin hakları da en küçüğünden sınırdışı edilmektir.

Eğer "biz hain değiliz" diyorsanız, Türkiye'nin yanında durmaya ve onun düşmanlarına karşı savaşmaya mecbursunuz.  

Türkiye'ye ve geçmişine attığınız iftiradan dolayı bütün Türkiyelilerden özür dilemek zorundasınız. Ya bu özrü dilersiniz, ya da Türkiye'yi terkedersiniz. Eğer Türkiye'yi terketmek istemiyorsanız, haklılığınızı kanıtlayacak hukuksal belgeyi ortaya serersiniz. Delilsiz iddia ile hakçılık olmaz.

Eğer Türkiye'de particilik yapmak istiyorsanız, hak ve adaleti temel yapmaya mecbursunuz. O halde hak ve adaletin ilkelerine boyun eğiniz, biz de sizin legal bir parti olduğunuzu kabullenelim. Bu kabul için de, terör örgütü Pkk ile bağınızı koparmak zorundasınız. Bu bağı koparmak istemezseniz, Türkiye'deki particiliğiniz son bulur. Particiliğinizin son bulmasını istemiyorsanız, hizmetinde olduğunuz terör örgütünü reddettiğinizi hemen ilan etmelisiniz. Bu ilan yapılmadığı takdirde, partinizi kapatmak hak olur. Madem hak, hukuk istiyorsunuz, alın size hukuk! Bu hukuku çiğneme hakkınız yoktur.

Eğer hizmet ettiğiniz terör örgütünün elebaşları Türkiye'ye teslim olmayı kabul ederlerse, siz de buna razı olursanız, bu takdirde partiniz legaliyet ve meşruiyet kazanır. Ya bu kazancı sağlarsınız, ya da particiliğinizi sonlandırırsınız. Sizin için başka yol yoktur. Seçiminizi yapınız ve Türkiye'ye duyurunuz. Ama hemen!

Türkiye'nin ve Türkiyelilerin hainlere ve alçaklara ihtiyacı yoktur.

İmza: Mehdiyet ve Hilafet Makamı.

 

Not 1: Açıklamanızın başında demişsiniz: "24 Nisan 1915 günü, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin örgütü Teşkilat-ı Mahsusa tarafından 250 Ermeni aydın ve siyasetçi evlerinden alınarak zorla sürgüne gönderildi ve katledildi."

Eğer bu tür öldürmelere "soykırım" denilecekse, o zaman Pkk'nızın katliamları soykırım olmaz mı? Bu halde Pkk'nızın soykırımını neden durdurmuyorsunuz? Madem soykırım sizi rahatsız ediyor, o halde Pkk'nıza silah bıraktırın ve teslim oluşa çağırıp, haklılığınızı isbatlayın. Bu isbatı neden yapmıyorsunuz? Neden soykırımcı bir örgütle bağınızı koparmıyorsunuz? Neden bu soykırımcı örgüte karşı savaşmıyorsunuz? Neden hâlâ bu örgüte hizmet etmekte, suç işlemektesiniz? Neden!

Türklere ve Kürtlere karşı savaşmakta olan bir örgütün yanında ne işiniz var? Siz kimsiniz? Soykırımcı bir örgütün yanında durmakla Türkleri mi temsil ediyorsunuz, yoksa Kürtleri mi?

Siz, Pkk'dan başkasını temsil etmiyorsunuz! Madem Pkk'lısınız, Türkiye'den defolun! Eğer Kürtleri temsil etmek istiyorsanız, bu halde kendi zihniyetinden olmayan Kürtleri katletmiş bulunan Pkk'nın yanında işiniz olamaz!

Ya doğru safınızı belirlersiniz, ya da Türkiye'yi terkedersiniz! Sizin için başka yol yoktur!

Not 2: Pkk ile yolunu ayırmamış bir hdp ile Türkiyeli hiçbir partinin ittifak kurma hakkı yoktur. CHP, İP, Saadet, Güven ve Deva partileri bu hakkı gözetmek zorundadır. Eğer "Türkiye'nin Partisi" olarak kalmak istiyorlarsa. Eğer "biz ABD'nin, Pkk'nın ve Avrupa'nın partisi olacağız" derlerse, bu takdirde Türkiye'de particilik yapma hakları son bulur.

Evet, bir partiyle ittifak kurmak haktır. Ama Pkk'nın partisiyle değil! Türkiyeli partilerin bir meşruiyet çizgisi olmalı ve bu çizgi aşılmamalıdır. Bu çizgiyi aşanlar suç işlemiş olur ve hainlikle damgalanır. Damgalanmak istemeyenler haddini, hududunu bilmeli ve ona göre siyaset ve particilik yapmalıdır.

İktidara gelmek de hakkınızdır. Fakat bu hakkı gayrimeşru yollarla kazanamazsınız. Çünkü Türkiye'nin Anayasa ve Kanunu'nda Pkk terör örgütüne meşruiyet tanınmamıştır. Eğer tanınmışsa, bu takdirde onun partisiyle ittifakınız meşru olur.

Not 3: (Adaleti sağlayalım, ama geçmiştekiler bir suç işlemişse, o suçu şimdiki biz Türkiyeliler işlemedi ki! Kimse bizi işlemediğimiz bir suçla yüzleşmeye zorlayamaz. Adalet isteyenler önce adaletin ilkelerini iyi öğrenmeli, ondan sonra eğer hakkı varsa suçlamasını yapmalıdır. Fakat biz, geçmişteki mazlumlar için rahmet, zalimler için de lânet okumayı biliriz. Ama bizim yaptığımızı, ABD yönetimi yapamıyor, soykırımcı atalarını lânetleyemiyorlar. Bir de kalkıp bizim geçmişimize küfrediyorlar, atalarımızı soykırımcılıkla suçluyorlar! Hem de ellerinde hiçbir geçerli kanıt olmadığı halde! İftira atmayı hak görüyorlar. Adaleti ezip geçiyorlar. Bu geçişle de diktatörleşiyorlar! Yıkılsın diktatörlükleri!)

Not 4: 1915 yılında meydana gelen o göçe mecbur bırakma ve bu göç esnasında meydana gelmiş ölümlere "soykırım" diyen ABD Başkanı Biden'a ve yönetimindekilere soruyoruz: Bu göçü "soykırım" olarak kabul ettiğinize göre, Suriye diktatörü Esad'ın Suriyelileri göçe mecbur bırakmasını ve 1 milyon vatandaşını katletmesine de "soykırım" demek zorundasınız. Peki, bu halde Esad'ın soykırımının hesabını neden görmüyorsunuz? Bu diktatörü neden devirmiyorsunuz? Yoksa siz de diktatör olduğunuz için mi?!

Madem soykırım arıyorsunuz, işte size gözünüzün önünde cereyan etmiş koskoca, capcanlı ve taptaze bir soykırım!

Bu soykırımın hesabını ne zaman soracaksınız, iftiracı bay Biden? 106 yıl önceki tarihte ne geziyorsunuz? İşte gözünüzün önünde meydana gelmiş bir soykırım! Bir dünya lideri olarak bunun hesabını sormanız gerekmez mi? Hesap sormanız için de bütün deliller ortada. Ama 106 yıl önceki olaylarla ilgili hiçbir hukuksal deliliniz yok. Hem Osmanlı'yı mahkeme önüne çıkaramazsınız, ama Esad'ı çıkarabilirsiniz.

Madem soykırım sizi üzüyor ve onu haksızlık olarak görüyorsunuz, o halde Esad'dan ve ona yardım etmiş olan Rusya ve İran'dan niçin hesap sormuyorsunuz? Onu ve yardımcılarını niçin hukuk önüne çıkarmıyorsunuz? Ne zaman harekete geçeceksiniz? Eğer harekete geçmezseniz, insanlığa karşı hain ve zalim olursunuz. Bu hainlik ve zalimliği kabul edecek misiniz? Eğer bunu kabul ederseniz, kendi diktatörlüğünüzü kanıtlamış olursunuz. Biz üç kıtanın milletleri de sizin bu diktatörlüğünüzü reddeder ve onu devirmek için savaşmak zorunda kalırız. Bizi bu zorunluğa mecbur bırakmayınız, diktatörlüğü terkediniz! "Ben güçlüyüm, istediğimi yaparım, kimse bana karışamaz" derseniz, diktatörlüğünüzü isbatlamış olursunuz! Diktatörlerin ise yönetim hakkı yoktur. Bu durum, iktidardan el çektirilmenizi gerektirir.

(Eğer "Esad'ın yaptıkları soykırım değildir" derseniz, bu durumda Osmanlı Hükümeti'nin göçe mecbur bırakması da soykırım olmaz. Hem bu takdirde Yahudilerin soykırıma uğradığını da reddetmiş olursunuz. Çünkü Hitler ırkçılığa dayanarak ve ırkını korumak için katliam yaptıysa, Esad da diktatörlüğünü korumak için katliam yapmıştır. İkisinin arasında fazla bir fark yok. Burada sonuç önemlidir. Türkiye'ye attığınız tokatla kendinizi tokatlamış oldunuz. İsrail sizi affeder mi? Çünkü onun çok önemli bir kozunun çürüğe çıkmasına sebep oldunuz. Bu işin ötesi de gelecek ve Almanya ırkçıları iktidara geldiğinde veya ortak olduklarında İsrail'e soykırım tazminatı ödemeyi kesecekler (eğer ödenmeye devam ediliyorsa); "Amerika Kızılderililere tazminat ödüyor mu ki biz ödeyelim?" diyecekler. Hem şunu da diyecekler: "Hitler hiçbir zaman Amerika gibi çok büyük bir soykırım yapmamıştır. Bizim liderimiz ırkımızı korumak için sadece küçük bir temizlik yapmıştır. Eğer Hitler Amerika gibi bir soykırım yapmış olsaydı bugün dünyada 15 milyon Yahudi ve İsrail devleti olmayacaktı. Madem Hitler bütün Yahudileri yoketmemiş, o halde soykırım da olmamıştır."

Gördüğünüz gibi, Biden'ın Türkiye'ye attığı tokat, İsrail'i de vurmuş oluyor ve onun Almanya'ya karşı kozunu işe yaramaz hale getiriyor, koz Alman milliyetçilerinin eline geçiyor. Bu kötülük karşısında İsrail Biden'in ayağını kaydırmak isteyebilir. Biden bundan sonra çok dikkatli olsun! Ayrıca Kızılderililer de ABD'den tazminat talep edebileceklerdir. Öyle ya, Yahudilere ödeniyor da, Kızılderililere neden ödenmiyor? Kızılderililer değersiz mi?)

Not 5: ABD yönetimi ve Başkanı 1915'deki göçe mecbur bırakmanın "soykırım" olduğuna dair hukuksal bir delil getirmediği için iftiracılığı devam ediyor. Joe Biden bu delili getirmediği ve gereken özür dilemeyi yapmadığı müddetçe biz de Hitler'in soykırım yaptığını kabul etmeyeceğiz. Çünkü Hitler bütün Yahudileri veya yarıdan fazlasını yoketmemiştir. Bugün dünyada 15 milyon Yahudi yaşamakta ve İsrail isimli bir de devletleri  vardır. Ama Kızılderililerin bir devleti yoktur. Sayıları da sadece 3-5 milyondur. ABD yönetimi isterse bir Kızılderili devleti kurarak "Kızılderililerin soykırıma uğramadığını" belki isbatlayabilir...

(Şimdiki 5 milyon Kızılderilinin, onların atalarına ait olan bütün ABD topraklarını geri isteme hakkı vardır. Bu hak, paraya çevrilerek de alınabilir. ABD yönetimi bu hakkı ödemeye hazır mı?)

Ha, bir de Zenciler için de bir devlet kurmalılar. Böylece onların ayrımcılığa uğramadığını isbatlamış olur, Floyd olaylarından da kurtulurlar.

İmza: Mehdiyet ve Hilafet Makamı.

 

Allah'tan başka ilah yoktur. Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.

 

Zaman: Yeni Çağ'ın yirmibiri, Nisan sonu.

Mekan: Avrupa.

Makam: Hakka dâvet ve uyarı.

Boyut: Muranizm.

 

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.

                        *   *   *

 

 

Keine Kommentare: