Montag, 26. April 2021

YİRMİBİRİNCİ YÜZYILIN EN BÜYÜK İFTİRACISI JOE BİDEN VE YÖNETİMİNE AÇIK MEKTUP!

YİRMİBİRİNCİ YÜZYILIN EN BÜYÜK İFTİRACISI JOE BİDEN VE YÖNETİMİNE AÇIK MEKTUP!

 

iftiracıları cezalandıracak olan tekTANRInın adıyla

 

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı ve yardımcısına,

106 yıl önce Osmanlı dönemindeki Ermenileri göçe zorlama olayında meydana gelen ölümlere "soykırım" diyerek 21. yüzyılın en büyük iftiracısı oldunuz. Sizin bu iftiracılık şampiyonluğunuzu kıyamete kadar kimse geçemeyecektir. Ama siz bu iftiracılığınızla kendi bacağınıza kurşun sıkmış oldunuz. Bu kurşun, siz ölünceye kadar bacağınızda kalacaktır.

Sarfettiğiniz o "soykırım" ifadesi neden iftiradır? Çünkü o olayın soykırım olduğuna dair elinizde hukuksal bir delil yoktur. Deliliniz olmadığı için de iftiracı oluyorsunuz. Çünkü delilsiz suçlama, iftiradır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde bir karar çıkarttırmış da değilsiniz. Yani keyfi hüküm veriyorsunuz. Yani, haksız ve adaletsiz bir yönetim içindesiniz. Bu durumda olan yöneticilere "diktatör" denir. Siz de o haksız, hukuksuz ifadeyle yeryüzünün en büyük diktatörü oldunuz! Memnun musunuz?

Hak ve adalete teslim olmadığınız müddetçe diktatörlükten kurtulamazsınız. Kurtulmak isterseniz, hak ve adaletin ilkelerine teslim olmalısınız, onları çiğnemekten vazgeçmelisiniz. Vazgeçmediğiniz müddetçe siz bir diktatör olarak kalacaksınız. Sözde demokratlığınız ise, bir maske olmaktan öte geçemeyecektir. Bu sahtekarlık içinde kalmaya devam edecek misiniz? Buna razı olacak mısınız? 

Eğer buna razı olursanız, öte dünyada yüce Tanrı'ya vereceğiniz bir hesap olacaktır. Ve tabii cezasız da kalmayacaksınız.

Sözlerinizi geri alarak o cezadan kurtulabilirsiniz. Eğer sözlerinizi geri almazsanız, 83 milyon Türkiyelinin haklarını çiğnemiş ve çok büyük bir suç yüklenmiş olacaksınız ve olmaktasınız. Türkiyeli çoğunluk size iftira davası açacak olsa, bu cezanın altından kalkamazsınız.

Gördüğünüz gibi, sarfettiğiniz o söz, basit bir söz değildir. Yani bir avuç radikal Ermeniyi memnun etmek için 83 milyon Türkiyeliye kötülük ediyorsunuz! Sarfettiğiniz o haksız hukuksuz sözünüzü geri alarak ve Türkiye'den özür dileyerek kötülüğünüzden kurtulabilirsiniz. İstediğiniz opsiyonu seçmekte özgürsünüz!

İmza: Mehdiyet ve Hilafet Makamı.

 

Not 1: Soykırımın bir ölçüsü olmalı. O ölçü de şudur: Eğer bir milletin yüzde elliden fazlası veya tamamı kasıtlı olarak katledilir ve yok edilirse, buna "soykırım" denir. Amerikan yerlileri olan Kızılderililerin yüzde doksandokuzu kasden katledildiği için, onlar soykırıma uğramış oldu ve bu yüzden bugünkü Amerikalıların ataları da "soykırımcı" damgasını hakediyorlar.

Hitler'in Yahudi katliamları ise, yüzde ellinin altında kaldığı için o katliamlara soykırım denemez. Çünkü bugün dünyada 15 milyon Yahudi yaşamaktadır. Bu sayı, ABD'de yaşamakta olan 3-5 milyon Kızılderiliden 2-3 kat daha fazladır.

Not 2: Eğer ABD yönetimi 1915'teki Ermenilerin göçe zorlanmasında meydana gelen ölümlere "soykırım" derse, bu takdirde Irak'a "nükleer silahı var" yalanıyla girip yüzbinlerce masum Iraklı'yı katletmiş olmakla kendisinin de "soykırımcı" olduğunu daha fazlasıyla kabul etmiş olur. Dolayısıyla Afganistan'da 100 bin masum Afganlı'nın katledilmiş olması da "soykırım" sayılacaktır. Demek ABD yönetimi, o sözünü geri almazsa, Ortadoğu'da yaptığı katliamlar sebebiyle kendinin "soykırımcı" olduğunu kabullenmiş olur. ABD yönetimleri şu anda "soykırımcı" durumdadır. ABD yönetimi o sözü geri almazsa, (geçmişteki yönetimlerin yaptığı katliamlar sebebiyle) "soykırımcı" olarak kalacaktır.

Şimdi ne oldu? Türkiye'yi suçlamaya kalkarken kendini soykırımcı yaptı! Daha doğrusu kendinin soykırımcılığını ortaya serdi. Bütün dünya görsün! Demek, Amerikalıların yalnız ataları değil, şimdiki yönetimleri de soykırımcıdır!

O sözü sarfetmekle galip mi geldiniz? Hayır! Kendi kendinizi mağlup ettiniz! Yenilgiye uğradınız! Yalnız kendinizi değil, İsrail'i de yenilgiye uğratmış oldunuz. Çünkü bundan sonra Hitler'in yaptıklarına "soykırım" denmeyecek, "katliam" denecek.

Yenilginiz kutlu olsun!

Not 3: Diktatör kime denir? Diktatör'ün en anlaşılır tanımı şudur. Diktatör: Hak ve adaleti dinlemeyen, keyfi yönetim yapan, kendinden başkalarına yönetim hakkı tanımayandır.

Bu tanımlamaya göre, ABD yönetimlerinin de bir diktatörlük olduğuna hükmedebiliriz. Çünkü hak ve adalete boyun eğmiyorlar, onları çiğneyerek yönetim yapıyorlar. Ellerinde kesin bir delil olmadan 83 milyon Türkiyelinin atalarına "soykırımcı" demeleri, Irak ve Afganistan'a hukuksuz yollarla girmeleri, milyonlarca insanları katletmeleri, ülke ve milletleri haksız yaptırımlarla ezmeleri, çıkarı için demokrasileri darbelemeleri, diktatörleri desteklemeleri; bunların hepsi, ABD yönetimlerinin ve yöneticilerinin diktatörlüğünü gösterir.

Biz Asyalı, Afrikalı ve Ortadoğulu halklar ve milletler ABD'nin dünya diktatörlüğünü reddediyoruz! Bu diktatörlük artık gitmeli ve bitmeli!

Not 4: 1915'deki Osmanlı Hükümeti'nin Ermenileri göçe zorlamasında meydana gelen ölümler, ne katliamdır, ne de soykırımdır. Bu olay, yani göçe zorlama, Ermeni çetelerinin katliamları karşısında meydana gelmiş bir mecburiyettir. Acaba Amerika'daki Ermenilerin bir kısmı ayaklansa, "özerk bir devlet istiyoruz" deyip, Amerikalıları katletmeye başlasalar, Rusya ve Çin de onlara destek verse ve Amerika'ya saldırıya geçseler, ABD yönetiminin cevabı ne olur? ABD yönetimi bunları iyi düşünsün!

Not 5: İçinde öldürme bulunan bir eyleme ister katliam densin, ister soykırım; önemli olan bu eylemin haklılıkla mı, yoksa haksızlıkla mı yapıldığıdır. Öldürme eylemi haklılıkla yapıldıysa, suç olmaktan çıkar. Ama haksızlıkla yapıldıysa, suç olur. Suç da cezayı gerektirir. Ama bir suçsuzu da cezalandırmaya kalkmak, adaletsizliktir.

1915 olaylarını yargılamak ABD yönetimine düşmez. Biden ve Harris de bu olayların şahidi değillerdir. Bu dava mahkemenin işidir. Dolayısıyla Biden'in kendi kafasına göre verdiği karar ve suçlama reddedilir. Biz de reddediyoruz! Eğer kendisini haklı görüyorsa, uluslararası bir mahkemeden haklılığını isbatlayacak bir delil getirsin. Bu delil gelmediği müddetçe ABD yönetimi haksızlıktadır. Bu haksızlık da bir suçtur! Bütün dünya devletleri bu haksızlığa şahit olsun ve ABD'nin suçuna ortak olmasın!

Not 6: Joe Biden'a son uyarı!

İftiracı bay Biden! Türkiye'nin 106 yıl önceki tarihini soykırımla suçlayarak bir iftira attınız. Suçlamanızı kanıtlayacak kesin bir deliliniz olmadığı için suç işlemektesiniz. Bu suçla 83 milyon Türkiyelinin hakkını çiğnemektesiniz. Yani sizin bir tek iftiranız, 83 milyon iftira olmaktadır. Bu 83 milyon iftirayla büyük bir günah kazanmaktasınız. Bu günah ile de 5-10 yıl içinde dünyayı terkedecek ve Tanrı'nın eline düşeceksiniz. Eğer dünyada hak ve adalete uygun bir hayat yaşamışsanız, kabriniz aydınlık olacak. Eğer Tanrı'nın hak ve adaletine zıt hayat yaşamışsanız, ruhunuz yer altında karanlık bir odaya atılacak ve orada tekrar diriliş gününe kadar Tanrı'nın gardiyanları tarafından tokatlanacak ve azarlanacaksınız. Hesap Günü'nden sonra da Tanrı'nın ateşli hapishanesine atılacaksınız. Bu en kötü akibete uğramak istemezseniz, hayatınızı düzeltmeli ve günahlarınıza tövbe etmelisiniz. Bu tövbe için de Türkiyelilere attığınız iftiradan dolayı onlardan özür dilemelisiniz. İsterseniz bu özrü gizli bir diplomasiyle de halledebilirsiniz. Bu özrü bir hafta içinde yaparsanız, BİZ TÜRKİYELİLER sizi affederiz.

Eğer "insan hakları"na gerçekten önem veriyorsanız, özrünüzü geciktirmezsiniz. Bir kaç milyon haksız ve intikamcı Ermeni için Türkiyelilere haksızlık etmek sizin gibi Tanrı'ya inanan bir adama yakışmaz. Tanrı'nın gazabından korkmalı, haksızlık ettiğiniz Türkiyelilerden hemen özür dilemelisiniz. Özür dilemek istemiyorsanız, sizi haklı çıkaracak kesin delilinizi AİHM'de ortaya serersiniz. Bu delili ortaya sermediğiniz takdirde iftiracılığınız kesinleşmiş olur. 83 milyon Türkiyelinin haklarını çiğneyerek dünyaya iyilik ve barış getiremeyeceğinizi bilmelisiniz.

AK SARAY özrünüzü ve tövbe mekanı olarak da AYASOFYA sizi bekliyor. Gecikmeyiniz...

Not 7: Gerekli özür gelene kadar Türkiye yönetiminin ABD ile görüşme yapmamak hakkıdır.

Not 8: Bu bildiri ABD'nin bütün siyasetçilerine, aydınlarına, medya ve basınına iletilmelidir.

Not 9: Bu bildiri uluslararası diplomatik platformda paylaşılmıştır.

İmza: Mehdiyet ve Hilafet Makamı.

 

Tanrı tektir. İsa, Musa ve Muhammed tek Tanrı'nın elçisidir.

 

Zaman: Yeni Ç'ın yirmibiri, Nisan sonu.

Mekan: Avrupa.

Makam: Hakka davet ve uyarı.

Boyut: Muranizm.

 

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.

                        *   *   *

 

 

Keine Kommentare: