YİRMİBİRİNCİ YÜZYILIN EN BÜYÜK İFTİRACISI JOE BİDEN VE YÖNETİMİNE AÇIK MEKTUP!
iftiracıları cezalandıracak olan tekTANRInın adıyla
Amerika
Birleşik Devletleri Başkanı ve yardımcısına,
106 yıl önce Osmanlı dönemindeki Ermenileri göçe zorlama olayında meydana gelen ölümlere "soykırım"
diyerek 21. yüzyılın en büyük iftiracısı oldunuz.
Sizin bu iftiracılık şampiyonluğunuzu kıyamete kadar kimse geçemeyecektir. Ama siz bu iftiracılığınızla kendi bacağınıza kurşun sıkmış oldunuz. Bu kurşun, siz ölünceye
kadar bacağınızda kalacaktır.
Sarfettiğiniz o "soykırım"
ifadesi neden iftiradır? Çünkü o olayın soykırım olduğuna dair elinizde hukuksal bir delil
yoktur. Deliliniz olmadığı için de iftiracı oluyorsunuz. Çünkü delilsiz suçlama, iftiradır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde bir karar çıkarttırmış da değilsiniz. Yani keyfi
hüküm veriyorsunuz. Yani, haksız ve
adaletsiz bir yönetim içindesiniz. Bu durumda olan yöneticilere "diktatör" denir.
Siz de o haksız, hukuksuz
ifadeyle yeryüzünün en büyük diktatörü oldunuz! Memnun musunuz?
Hak ve
adalete teslim olmadığınız müddetçe diktatörlükten kurtulamazsınız.
Kurtulmak isterseniz, hak ve adaletin ilkelerine teslim olmalısınız, onları çiğnemekten
vazgeçmelisiniz. Vazgeçmediğiniz müddetçe siz bir diktatör olarak kalacaksınız. Sözde
demokratlığınız ise, bir maske olmaktan öte geçemeyecektir. Bu sahtekarlık içinde kalmaya devam edecek misiniz? Buna
razı olacak mısınız?
Eğer buna razı olursanız, öte dünyada yüce Tanrı'ya vereceğiniz bir hesap olacaktır. Ve tabii cezasız da kalmayacaksınız.
Sözlerinizi
geri alarak o cezadan kurtulabilirsiniz. Eğer sözlerinizi geri almazsanız, 83 milyon Türkiyelinin haklarını çiğnemiş ve çok büyük bir suç yüklenmiş olacaksınız ve
olmaktasınız. Türkiyeli çoğunluk size
iftira davası açacak olsa, bu cezanın altından kalkamazsınız.
Gördüğünüz gibi, sarfettiğiniz o söz, basit bir söz değildir. Yani bir avuç radikal Ermeniyi memnun etmek için 83 milyon Türkiyeliye kötülük
ediyorsunuz! Sarfettiğiniz o haksız hukuksuz sözünüzü geri alarak ve
Türkiye'den özür dileyerek kötülüğünüzden
kurtulabilirsiniz. İstediğiniz opsiyonu seçmekte özgürsünüz!
İmza: Mehdiyet ve
Hilafet Makamı.
Not 1: Soykırımın bir ölçüsü olmalı. O ölçü de şudur: Eğer bir milletin yüzde elliden fazlası veya tamamı kasıtlı olarak
katledilir ve yok edilirse, buna "soykırım"
denir. Amerikan yerlileri olan Kızılderililerin yüzde doksandokuzu kasden
katledildiği için, onlar soykırıma uğramış oldu ve bu yüzden bugünkü Amerikalıların ataları da "soykırımcı" damgasını
hakediyorlar.
Hitler'in
Yahudi katliamları ise, yüzde ellinin
altında kaldığı için o katliamlara soykırım denemez. Çünkü bugün dünyada 15 milyon Yahudi yaşamaktadır. Bu sayı, ABD'de yaşamakta olan 3-5 milyon Kızılderiliden
2-3 kat daha fazladır.
Not 2: Eğer ABD yönetimi 1915'teki Ermenilerin göçe zorlanmasında meydana gelen ölümlere "soykırım"
derse, bu takdirde Irak'a "nükleer silahı var" yalanıyla girip yüzbinlerce masum Iraklı'yı katletmiş olmakla kendisinin de "soykırımcı" olduğunu daha fazlasıyla kabul etmiş olur. Dolayısıyla
Afganistan'da 100 bin masum Afganlı'nın katledilmiş olması da "soykırım" sayılacaktır. Demek ABD yönetimi, o sözünü geri
almazsa, Ortadoğu'da yaptığı katliamlar sebebiyle kendinin "soykırımcı" olduğunu kabullenmiş olur. ABD yönetimleri şu anda "soykırımcı" durumdadır. ABD yönetimi o sözü geri almazsa, (geçmişteki
yönetimlerin yaptığı katliamlar
sebebiyle) "soykırımcı"
olarak kalacaktır.
Şimdi ne oldu?
Türkiye'yi suçlamaya kalkarken
kendini soykırımcı yaptı! Daha doğrusu kendinin soykırımcılığını ortaya serdi.
Bütün dünya görsün! Demek, Amerikalıların yalnız ataları değil, şimdiki yönetimleri de soykırımcıdır!
O sözü
sarfetmekle galip mi geldiniz? Hayır! Kendi
kendinizi mağlup ettiniz!
Yenilgiye uğradınız! Yalnız kendinizi değil, İsrail'i de yenilgiye uğratmış oldunuz. Çünkü bundan sonra Hitler'in yaptıklarına "soykırım"
denmeyecek, "katliam" denecek.
Yenilginiz
kutlu olsun!
Not 3:
Diktatör kime denir? Diktatör'ün en anlaşılır tanımı şudur. Diktatör: Hak
ve adaleti dinlemeyen, keyfi yönetim yapan, kendinden başkalarına yönetim hakkı tanımayandır.
Bu tanımlamaya göre, ABD yönetimlerinin de bir
diktatörlük olduğuna hükmedebiliriz.
Çünkü hak ve adalete
boyun eğmiyorlar, onları çiğneyerek
yönetim yapıyorlar. Ellerinde
kesin bir delil olmadan 83 milyon Türkiyelinin atalarına "soykırımcı" demeleri, Irak ve Afganistan'a
hukuksuz yollarla girmeleri, milyonlarca insanları katletmeleri, ülke ve milletleri haksız yaptırımlarla
ezmeleri, çıkarı için demokrasileri darbelemeleri,
diktatörleri desteklemeleri; bunların hepsi,
ABD yönetimlerinin ve yöneticilerinin diktatörlüğünü gösterir.
Biz Asyalı, Afrikalı ve Ortadoğulu halklar ve milletler ABD'nin dünya
diktatörlüğünü reddediyoruz!
Bu diktatörlük artık gitmeli ve
bitmeli!
Not 4:
1915'deki Osmanlı Hükümeti'nin
Ermenileri göçe zorlamasında meydana gelen ölümler, ne katliamdır, ne de soykırımdır. Bu olay, yani göçe zorlama, Ermeni çetelerinin katliamları karşısında meydana
gelmiş bir mecburiyettir.
Acaba Amerika'daki Ermenilerin bir kısmı ayaklansa, "özerk bir devlet
istiyoruz" deyip, Amerikalıları katletmeye başlasalar, Rusya ve Çin de onlara destek verse ve Amerika'ya
saldırıya geçseler, ABD yönetiminin cevabı ne olur? ABD yönetimi bunları iyi düşünsün!
Not 5: İçinde öldürme bulunan bir eyleme ister
katliam densin, ister soykırım; önemli olan bu eylemin haklılıkla mı, yoksa haksızlıkla mı yapıldığıdır. Öldürme eylemi
haklılıkla yapıldıysa, suç olmaktan çıkar. Ama haksızlıkla yapıldıysa, suç olur. Suç da cezayı gerektirir. Ama bir suçsuzu da cezalandırmaya kalkmak, adaletsizliktir.
1915
olaylarını yargılamak ABD yönetimine düşmez. Biden ve Harris de bu olayların şahidi değillerdir. Bu dava mahkemenin işidir. Dolayısıyla
Biden'in kendi kafasına göre verdiği karar ve suçlama reddedilir. Biz de reddediyoruz! Eğer kendisini haklı görüyorsa, uluslararası bir mahkemeden haklılığını isbatlayacak bir
delil getirsin. Bu delil gelmediği müddetçe ABD yönetimi haksızlıktadır. Bu haksızlık da bir suçtur! Bütün dünya devletleri bu haksızlığa şahit olsun ve
ABD'nin suçuna ortak olmasın!
Not 6: Joe Biden'a son uyarı!
İftiracı bay Biden! Türkiye'nin 106 yıl önceki tarihini soykırımla suçlayarak bir
iftira attınız. Suçlamanızı kanıtlayacak kesin bir deliliniz olmadığı için suç işlemektesiniz. Bu suçla 83 milyon
Türkiyelinin hakkını çiğnemektesiniz. Yani sizin bir tek iftiranız, 83 milyon
iftira olmaktadır. Bu 83 milyon iftirayla büyük bir günah kazanmaktasınız. Bu günah ile
de 5-10 yıl içinde dünyayı terkedecek ve Tanrı'nın eline düşeceksiniz. Eğer dünyada hak ve
adalete uygun bir hayat yaşamışsanız, kabriniz aydınlık olacak. Eğer Tanrı'nın hak ve
adaletine zıt hayat yaşamışsanız, ruhunuz yer altında karanlık bir odaya atılacak ve orada
tekrar diriliş gününe kadar Tanrı'nın gardiyanları tarafından tokatlanacak
ve azarlanacaksınız. Hesap Günü'nden sonra da Tanrı'nın ateşli hapishanesine atılacaksınız. Bu en kötü
akibete uğramak istemezseniz, hayatınızı düzeltmeli ve günahlarınıza tövbe
etmelisiniz. Bu tövbe için de Türkiyelilere attığınız iftiradan dolayı onlardan özür
dilemelisiniz. İsterseniz bu özrü gizli bir diplomasiyle de halledebilirsiniz.
Bu özrü bir hafta içinde yaparsanız, BİZ TÜRKİYELİLER sizi affederiz.
Eğer "insan hakları"na gerçekten önem
veriyorsanız, özrünüzü geciktirmezsiniz. Bir kaç milyon haksız ve intikamcı Ermeni için Türkiyelilere
haksızlık etmek sizin gibi Tanrı'ya inanan bir adama yakışmaz. Tanrı'nın gazabından korkmalı, haksızlık ettiğiniz
Türkiyelilerden hemen özür dilemelisiniz. Özür dilemek istemiyorsanız, sizi haklı çıkaracak kesin
delilinizi AİHM'de ortaya serersiniz. Bu delili ortaya sermediğiniz takdirde
iftiracılığınız kesinleşmiş olur. 83 milyon Türkiyelinin haklarını çiğneyerek dünyaya
iyilik ve barış getiremeyeceğinizi bilmelisiniz.
AK SARAY özrünüzü ve tövbe mekanı olarak da AYASOFYA sizi bekliyor.
Gecikmeyiniz...
Not 7:
Gerekli özür gelene kadar Türkiye yönetiminin ABD ile görüşme yapmamak hakkıdır.
Not 8: Bu
bildiri ABD'nin bütün siyasetçilerine, aydınlarına, medya ve basınına iletilmelidir.
Not 9: Bu bildiri
uluslararası diplomatik
platformda paylaşılmıştır.
İmza: Mehdiyet ve
Hilafet Makamı.
Tanrı tektir. İsa, Musa ve
Muhammed tek Tanrı'nın elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın yirmibiri, Nisan sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka davet ve uyarı.
Boyut: Muranizm.
Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.
*
* *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen