103 AMİRALE VE ARDINDAKİLERE AÇIK CEVAP VE e-MUHTIRA!
güce tapan
zalimleri cezalandıracak olan ALLAHın adıyla
(Bildirimizi
okurken şu müzik parçasını dinleyebilirsiniz): https://www.youtube.com/watch?v=JSPDZdNoRhE
Sayın emekli Amiraller,
"Yüce
Türk Milleti'ne" diye başlayan BİZ MİLLET'e
hitaben yazdığınız tehdit dolu, darbe kokulu bildiri şeklindeki mektubunuzu aldık. Fakat çok öfkelendik. Şimdi sinirlerimize hakim olmaya çalışarak cevabımızı yazıyoruz.
İlk önce karşınızda yüzde
doksanı
"müslüman" olan bir "millet" varolduğunu unutmayın.
İkinci olarak,
"BİZ MİLLET"i tehdit etme hakkınız yoktur.
Madem bizi darbe ile tehdit ediyorsunuz, biz de soruyoruz: Siz "kim"
oluyorsunuz? Siz emekli amiraller, BİZ MİLLET'e ayar verme hakkını kimden alıyorsunuz? Kimin adına konuşuyorsunuz? Dayanağınız nedir?
Montrö
Antlaşması'nı bahane
ederek vatan-millet hassasiyetinde, onların hayrına hareket eden kimseler olduğunuzu gösteriyorsunuz. Madem gerçekten vatan-milleti dert ediniyorsunuz, o
halde derdinizi, gidip niçin Savunma Bakanlığı'na iletmiyor da darbeciler gibi hareket ederek BİZ MİLLET'i ve
dolayısıyla seçtiğimiz
Hükümet'i tehdit ediyorsunuz?
Tehdit
ediyorsunuz, çünkü BİZ MİLLET'e
güvenmiyorsunuz. Çünkü yüzde doksanımız
"müslüman" olduğu için. Partiniz CHP'ye de güvenemiyorsunuz. Çünkü millete güvenmeyip ABD ve PKK'ya
güvenen partinizin iktidara gelemeyeceğini ve
sizin keyfinizce ve zihniyetinizce yönetim yapamayacağını düşünüyorsunuz. Bu sebeple de gücünüze
güvenmekten başka çare bulamayıp tehdide yöneliyorsunuz, darbe yapmayı düşünüyorsunuz.
Ama şunu unutmayın: Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki güç, BİZ MİLLET'e ait bir güçtür. Çünkü Türk Ordusu'ndaki erler, BİZİM ÇOCUKLARIMIZdır. Bize ait olan gücü, BİZ MİLLET'e karşı kullanma hakkınız yoktur.
Sizin
vazifeniz, vatanı, milleti korumaktır; milleti tehdit etmek ve onların seçtiklerine zihniyet ve ideoloji dayatmak
değildir.
Üçüncü olarak, hukuk ve adaletin bir
ilkesidir: "Şartlar değişince
hükümler değişir." Aksi halde adalet kaybolur.
Adalet kaybolunca da barış bozulur. Bu sebeple şartlara
göre hüküm vermek zorundayız. Bu
sebeple Montrö Antlaşması bugünkü şartlarımızda yeterli
olmadığı takdirde onu iptal
etme ve değiştirme hakkımız vardır. Bu hakkımızı elimizden alma hakkınız yoktur.
Hem haklarımızı koruyan ve
bize tam bağımsızlık kazandıran daha iyi bir sözleşmeyi neden yapamayalım?
Dördüncü
olarak; bize ve seçtiğimiz Hükümet'e Atatürk'ün ilke ve
inkilaplarını dayatıyorsunuz. Buna da hakkınız yoktur. Çünkü BİZ YİRMİBİRİNCİ ASIR TÜRKİYESİ VE MİLLETİ, Atatürk devrinde yaşamıyoruz.
Fatih Sultan devrinde de yaşamıyoruz. Hz. Muhammed döneminde de değiliz. BİZ KENDİ ASRIMIZDA, KENDİMİZE AİT BİR ZAMANDA
yaşıyoruz. Yani
kendimize göre şartlarımız var. Siz
BİZE ve SEÇTİĞİMİZ HÜKÜMET'e
Kemalizm'i dayattığınızda, adaletsizliğe düşmüş oluyor ve
adaletsizlik yapıyorsunuz. Sizin
adaletsizliğinize kimse boyun eğmek zorunda değildir. BİZ MİLLET de
boyun eğmeyeceğiz!
Çünkü egemenlik kayıtsız şartsız BİZ MİLLET'indir.
Madem
egemenlik BİZ MİLLET'indir, o halde darbecilerin yaptığı Anayasa'yı da reddediyoruz. Egemenliğimizin verdiği hakla yeni bir Anayasa'yı kendimiz yapmak istiyoruz. Bu hakkımıza kimsenin
engel olma hakkı yoktur.
Madem
egemenlik BİZ MİLLET'indir, o halde siz darbe dilli
Amiraller, BİZİM SEÇTİĞİMİZ HÜKÜMET'e itaat
etmek zorundasınız. Eğer itaat etmek istemiyorsanız, Türkiye'yi terkedebilirsiniz. Seçtiğimiz
Hükümet, sizin keyfinize ve ideolojinize göre yönetim yapmak zorunda değildir.
Beşinci olarak; şu noktayı iyi bellemelisiniz: Şartlara göre hükümler değiştiği için (Tanrı'ya ait olsa da) hiç bir hüküm ezeli ve ebedi değildir. Ebedi olan (yeniden diriltiliş gününün sonuna kadar) ancak adalettir.
Bu gerçeğe göre Atatürk'ün hükümleri de geçerliğini yitirmiştir veya yitirmiş olabilir. Yani Atatürk'ün hükümleriyle
ülke yönetilemez. Bu durumda BİZ MİLLET kendi şartlarımıza uygun
hükümleri çıkarıp, bu hükümlere uygun bir yönetim kurma
ve isteme hakkına sahibiz.
Eğer siz 100 yıl öncesinin hükümleriyle yönetilmek
istiyorsanız, partinizi kurar,
seçim kazanırsınız ve istediğiniz yönetimi getirirsiniz. (Tabii gericiliğe razıysanız.) Bunu sizin partiniz CHP de yapabilir.
Ama önce seçim kazanması şarttır. Seçim kazanamıyorsanız, BİZ MİLLET'in seçtiğini
kabullenmek zorundasınız. Çünkü egemenlik kayıtsız şartsız BİZ MİLLET'indir!
Altıncı olarak;
kendinizde, "Atatürk adına"
diyerek ülkeye kendi keyfinizce ve zihniyetinizce nizam verme hakkı görebilir ve darbe yapmak
isteyebilirsiniz. Fakat size böyle bir hak verilmemiştir.
Çünkü size verilen
vazife, ülke ve milleti korumaktır. (Yani
bodygardlıktır. Millet patrondur. Siz de bu patronun koruyucususunuz.
Kendinizi "patron" olarak göremezsiniz. Eğer bodygardlık hoşunuza gitmiyorsa, askerliği bırakırsınız. Sizlere bu sözleri söylüyoruz ki, gerçek seviyenizi göresiniz, haddinizi
bilesiniz!) Yönetim ise, siyasetçilere aittir. Eğer
"Atatürk bize darbe yapma hakkı vermiştir" diyorsanız, BİZ MİLLET de
size sorarız: Atatürk kimdir?
Bunun cevabı şudur:
Atatürk Cumhuriyet'in kurucusu, Türkiye'nin düşman işgalinden kurtulmasında kumandanlık etmiş bir asker ve millet çoğunluğunun rızasını almadan müslüman millete karşı inkilap yapmış bir tek adam, tek lider ve tek Cumhurbaşkanı'dır. Onun Cumhurbaşkanlığı da tek partiyle (veya partisiz)oluştuğu için o, CUMHURİYET'İN İLK PADİŞAHI'dır. Bu padişahlık o
ölünceye kadar sürmüştür. Cumhuriyet'in
ikinci padişahı İsmet İnönü'dür. Bilgi için bak: https://www.yenisafak.com/yazarlar/mustafa-armagan/cumhurbaskanlari-nasil-secilmisti-2037095
(Bu sözleri
hakaret için değil, gerçeği göstermek
için söylüyoruz.
Sözlerimizde bir yanlışlık varsa, isbatlanırsa, onları geri almaya hazırız. Eğer Atatürk Cumhurbaşkanlığı seçimine iki partiyle katılmış olsaydı, ona "ilk
padişah" deme hakkımız olmayacaktı. Şimdiki Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlere onlarca partiyle birlikte katıldı. Şimdi ona, "diktatör",
"padişah" deme hakkınız var mı? Haksızlığınızı görebiliyor musunuz? Adalete boyun eğmeniz gerekmez mi? Bu gerekliği niçin yerine getirmiyorsunuz? Yoksa insanlıktan istifa edip şeytanlığa mı razı oldunuz? Siz kimsiniz? Kimliğinizi gösteriniz!)
Yani
Atatürk, BİZ MİLLET içinden bir ferttir. Onu ilahlaştırma hakkınız yoktur. Çünkü Atatürk Türkiye'yi işgalden kurtarma öncülüğü yaparken yalnız değildi, arkasında MÜSLÜMAN MİLLET'in erleri vardı. Cumhuriyet'i ilan ederken de yanında MÜSLÜMAN MİLLET'in vekilleri vardı. Gördüğünüz gibi, Atatürk ilahlaştırılacak bir insan değildir. Zaten bir insanı ilahlaştırmak da doğru değildir. Çünkü bir insanda; bir evren yaratma ve
yönetme gücü, bilgisi, ömrü ve serveti yoktur. Hem zaten evrenin ve içindekilerinin bir Sahibi vardır. BİZ MİLLET,
Kendini Kur'an ile tanıtmış o eşsiz Sahib'e "Allah" diyoruz. O
halde madem Atatürk tanrı olamaz,
onu ilahlaştırmak da doğru olmaz. Madem Atatürk tanrı değildir, o
halde o, askerlere darbe yapma hakkı da
veremez. Zaten Atatürk hayatta değildir, onun
emir ve hükümlerinden bahsedilemez. Madem evrenin bir Sahib'i vardır, biz önce o evren Sahibi'nin ne dediğine bakmalıyız. O tek
Sahib yönetenlere ve yönetilenlere diyor ki: "Haklı, Adaletli ve Namuslu olun!"
BİZ MÜSLÜMAN MİLLET de evrenin sahibi Allah'ın dediğine bakacak ve buna göre bir yönetim
isteyeceğiz ve istiyoruz.
Yani bizi yönetecek olanlar haklı, adaletli
ve namuslu olmak zorundadırlar. Bu üç şartı barındırmayanlar
bize yönetici olamazlar. Madem egemenlik BİZ MİLLET'tedir,
o halde sözümüz dinlenmeli. Madem Türkiye'nin yüzde doksanı müslümandır, o halde müslüman çoğunluk inkar
edilemez. Yani bu müslüman çoğunluğun inancı nazara alınmalı. Yani Türkiye, darbe isteyen
Amirallerden ve CHP'lilerden ibaret değildir.
Darbe isteyen Amiraller ve CHP'liler, BİZ MÜSLÜMAN
MİLLET'in egemenliğine boyun eğmek zorundadır. BİZİM EGEMENLİĞİMİZ'e boyun eğmek istemeyenler, Türkiye'yi
terkedebilir.
Egemenlik BİZ MİLLET'in
olduğuna göre, askerlere
darbe yapma hakkı tanımıyoruz.
Egemenliğimizi çiğnemeye kalkışacak olurlarsa, onlara karşı savaşmak zorunda kalırız. Bu da
onların yokedilişi olur! (15 Temmuz 2016'da silahsız halimizi gördünüz. Bir de silahlı halimizi görmek ister misiniz?)
Yedinci
olarak; BİZ MİLLET'e hitaben yazdığınız o mektubu
kime güvenerek yazdınız? Çünkü BİZ MİLLETİN SEÇTİĞİ HÜKÜMET'i devirmek için ABD Başkanı Biden, partiniz CHP'ye destek vaadetmişti. Bunun için soruyoruz: Sakın güvendiğiniz dayanak, ABD olmasın? Eğer ABD'ye güvenerek veya onlardan emir
alarak o bildiriyi yazdıysanız, siz artık Türkiye'nin amiralleri olamazsınız! Bu
durumda hakkınız, Türkiye'yi terketmek olur.
Hem ABD'ye
güvenerek darbe ve siyaset yapmamalısınız. Çünkü ABD artık "tarihsel aktör" değil, "aktörlüğü bitmek üzere olan"dır. On yıl içinde onun aktörlüğü bitecektir. Çünkü yükselen Çin, "Türkiye Liderliği"ni de getirecektir. Türkiye
Liderliği gelirken, AB ve
ABD egemenliği gidecektir.
Gelecekteki
egemenliğe göre hareket
etmeniz, menfaatiniz icabıdır. Yani ABD'ye daha fazla güvenemezsiniz.
Güveneceğiniz dayanak, BİZ MİLLET olmalıdır. (Çünkü patron biziz.) BİZ MİLLET'e
güvenmezseniz, Türkiye'yi terketmek zorunda kalırsınız.
O halde
geliniz, çocuklarınız ve
torunlarınızın geleceği için BİZ MİLLETİN EGEMENLİĞİNE teslim olunuz. Çünkü yakında egemenliğini kaybedecek olan ABD, sizin çocuklarınızı ve torunlarınızı reddedecektir, Meksikalı göçmenleri reddettiği gibi; Suriyeli mültecileri kabul etmediği gibi!
Son olarak;
darbe hepimize yetmez, ama demokrasi hepimize yeter. O halde anti-demokratik
eylem ve isteklerden vazgeçiniz.
Kötülüklerinizin
destekçisi ABD'ye de şunu söyleyiniz: Eğer darbeciliğinize verdiği desteği kesmezse, onun egemenliğinin yıkılışı daha hızlı olacak.
Daha hızlı yıkılmak istemiyorsa, Adalet'e ve
Demokrasi'mize teslim olsun. Kötülüklerinize destekten vazgeçsin. BİZ MİLLET'in,
imparatorluk aklına ve müslümanlık gücüne sahip olduğunu da unutmasın!
Meşru Hükümet'i yıkmaya çalışan TÜSİADçılarınıza da söyleyiniz: Haksızlık ve
adaletsizliklerinden vazgeçsinler. Eğer vazgeçmezlerse, Allah onların servetini yok eder. Onlarla ilgili duamız şudur: Ey
Karun'u yok etmiş Allah'ımız! Eğer haksızlık ve
adaletsizliklerinden vazgeçmezlerse, Türkiye'mize gizli operasyon çeken TÜSİADçı Karunların servetini yok et.
İmza: BİZ MİLLET.
Not 1: Bu
bildiri ve cevap, Mehdiyet ve Hilafet Makamı tarafından tasdik edilmiştir.
Not 2: Sayın emekli Amiraller! Partiniz CHP'ye güvenmemelisiniz.
Çünkü sizin
partiniz, BİZ MİLLET'e güvenmek yerine, Fetö'ye ve Pkk'ya güvenmektedir. BİZ MİLLET de
bize güvenmeyen, düşmanlarımıza güvenen
bir CHP'ye iktidar vermeyeceğiz. Pkk terör örgütünün partisiyle ittifak
kurarak Türkiye'ye Pkk terör örgütü için bedel ödetecek olan bir partinin varlığına BİZ MİLLET razı olamayız. Siz de razı olmamalısınız. Eğer partiniz o haince ittifaktan vazgeçmezse, onu yıkmak ve yok etmek hakkımız olur. Çünkü Türkiye'nin bir partisi, Türkiye'nin
düşmanlarıyla ortak olamaz. Ortak olduğu takdirde o parti düşmanımız olur.
Not 3:
ABD'ye güvenip de darbeciliğe de kalkışmamalısınız. Zira ABD imparatorluğunun ömrü azaldı. Çünkü Çin yükseliştedir. ABD bu yükselişi savaşla durduramayacaktır. Çünkü ABD'nin büyük güçlere karşı savaşma cesareti yoktur. Bunu da Rusya
Suriye'ye girdiğinde, Kırım'ı ilhak ettiğinde gördük. Rusya Ukrayna'ya saldırıp, orayı bölerken de göreceğiz. ABD Rusya'ya karşı savaşamayacaktır. Zaten Afganistan'da Taliban'ı dahi yenememiş bir ABD'nin Rusya'ya savaş açması düşünülemez. Bu sebeple Çin'e de savaş açamayacak olan ABD, imparatorluğunu kaybetmeye razı olacak, kontrollü bir batışa geçecektir. Egemenliğini kaybetmiş ve yakında kaybedecek olan bir ABD'de sizin
tuvalet kağıdı kadar değeriniz olmaz ve olmayacaktır.
Avrupa'ya
da güvenmemelisiniz. Çünkü orada da ırkçılık yükselişte ve AB de yakında çözülecektir. Yani Avrupa'nın kapısını çaldığınızda red cevabı alacaksınız. Sizin için sığınacak tek yer olarak, ABD'nin Suriye'de
YPG'liler eliyle kurmaya çalıştığı Kürt Terör Devleti kalıyor. Zaten sizler de YPG'li teröristleri
BİZ MÜSLÜMAN MİLLET'ten daha "iyi" gördüğünüz ve kabul ettiğiniz için onların arasında barınabilirsiniz. Bu barınağa razı mısınız? Eşleriniz ve çocuklarınız da razı
olacaklar mı? Dillerini
bilmedikleri insanlar içinde rahat yaşayabilirler mi? Huzur bulabilirler mi? (Yapmak istediğiniz darbe başarısız olacağı için Fetöcüler gibi kaçmaktan başka çareniz kalmaz, perişan olursunuz! Fetöcülerin hali size ders
olmadı mı?)
Not 4: Sayın muhtıracı Amiraller!
Gerçekten vatan-millet
severseniz partiniz CHP'nin Fetö ve Pkk ile olan ortaklığına neden bir muhtıra vermiyorsunuz? Yoksa BİZ MİLLET'in seçtiği hükümeti
ancak o hain ortaklıkla
devirebilecekleri için mi? Hani sizin
millet aşkınız, hani
demokrasi sevginiz? Gösterin de görelim! Bunu görebilmemiz için CHP'ye yazacağınız muhtıra öyle bir muhtıra olmalı ki, terör örgütünün partisiyle olan
ortaklığı derhal bıçak gibi kesilmeli. Vereceğiniz muhtırayı
bekliyoruz!
Not 5: Sayın emekli ve vazifeli Amiraller! Ülkeye ve
BİZ MİLLET'e ihanet içinde olan partiniz CHP'ye bir muhtıra vermek zorundasınız. Bu muhtıra şöyle
olabilir:
"CHP
Başkanı Sayın K. Kılıçdaroğlu,
Pkk terör
örgütünün partisiyle yapmakta olduğunuz
ittifak, ülke ve millete bir ihanettir. Bu ihaneti derhal sonlandırmalısınız. Sonlandırmadığınız takdirde
partinizin kapatılması ülke güvenliğinin gereği olacaktır. Hem Pkk'nın oylarıyla milletin meşru hükümetini devirmeye çalışmanız, anti-demokratik
bir eylemdir. Bu nameşru eylemden de derhal vazgeçmek zorundasınız. Aksi
halde demokrasiyi reddetmiş olur,
siyasetten çekilmeyi
kabullenirsiniz.
Saygılarımızla
İmza: Emekli 103
Amiral"
Sayın Amiraller! CHP'nize bu muhtırayı vermek
zorundasınız. Eğer vermezseniz, vatan-millet sevginiz
yalan olur ve asıl maksadınızın da "başka" olduğu anlaşılır, itibar
kaybedersiniz ve suçlu olursunuz. Eğer muhtıra verirseniz, BİZ MİLLET'in seçtiği hükümete
verdiğiniz muhtırayla vereceğiniz muhtıra eşitlenmiş olur. Bu, adaletin gereğidir. Adaletinizi göstermelisiniz. Çünkü seçtiğimiz
Hükümet'e muhtıra vererek bize borçlandınız. BİZ MİLLET,
CHP'nize bu muhtırayı vermenize izin veriyoruz. Bundan sonra
muhtıra verme ve
siyasete müdahale etme hakkınız yoktur. Eğer vatan ve millet güvenliğiyle ilgili bir sıkıntınız varsa,
bunu Milli Savunma Bakanlığı'na iletmelisiniz, haddinizi aşmamalısınız!
Doksan yıldan beri BİZ MÜSLÜMAN MİLLET'e yaptığınız
kötülükler ve her on yılda bir başımıza vurduğunuz darbeler artık yeter!
Eğer televizyona çıkıp BİZ MİLLET'ten
teker teker özür dilerseniz ve talep ettiğimiz muhtırayı CHP'nize
verirseniz, sizi affedebilir veya affınız için şefaatçi olabiliriz.
(Devletten
rica ediyoruz: BİZ MİLLET'ten özür dileyen muhtıracı amiralleri
affediniz. Televizyona çıkmak
istemeyen amiraller, Savunma Bakanlığı'na bir özür mektubu gönderebilir. Bu mektup ve özürler Resmi
Gazete'de veya televizyonda amirallerin isim ve resimleriyle birlikte yayınlanmalıdır. Özür
dilemeyenler de hakettiği cezayı almalıdır.
Özür
mektubu şöyle olmalıdır:
"Millete ve devlete verdiğimiz muhtırayla çok büyük bir hata ettiğimizi anladık. Bu hatanın bir daha tekrarlanmayacağına ve darbe yapmayacağımıza, yaptırmayacağımıza, engel
olacağımıza dair namus
ve şerefimiz üzerine
söz veriyoruz. Yüce Türk ve Müslüman milletimizden ve onların seçtiği
Hükümet'ten özür diliyoruz.)
Not 6:
Milli Savunma Bakanlığı'na duyuru ve
ihbar!
Milli
Savunma Bakanı Sayın Hulisi Akar,
Pkk terör
örgütünün partisi HDP ile ittifak kurmuş olan Cumhuriyet
Halk Partisi, Pkk'ya ödeyeceği bedelle
ülke bütünlüğüne ve güvenliğine zarar verecektir. Bu zararın önlenmesi için CHP'nin uyarılmasını, uyarının gereğini yapmadığında ise bu partinin kapatılması için gerekli girişimin başlatılmasını makamınızdan rica
ediyoruz.
İmza: BİZ MİLLET veya
72 milyon Türkiyeli çoğunluk.
Not 7: Sayın emekli Amiraller! CHP'nize söyleyin, eğer gerçekten erken seçim istiyorsa, bunun şartları vardır. Bu şartları yerine getirdiğinde ve Ülke Yönetimi de kabul ettiğinde seçime gidilebilir. Şartlar şunlardır: CHP'niz önce adayını belirlesin
ve bunu ilan etsin. İkinci olarak; Pkk
terör örgütünün partisi HDP ile müttefikliğini kesinkes bitirsin ve bu partinin
kapatılmasını beklesin.
Bu şartlar yerine
getirilmediği takdirde
partinizin erken seçim isteme hakkı yoktur. Hakka ve Adalet'e boyun eğmek borcunuzdur.
Not 8: BİZ MİLLET, sahip
olduğumuz "kayıtsız-şartsız" egemenlik hakkımızı bugünden itibaren şart ve kayıt altına alıyor ve bunu Hak, Adalet ve Namus ile sınırlıyoruz. Buna göre; haklı, adaletli ve namuslu olmadığımız takdirde
egemenlik hakkımız son bulur.
Haklı, adaletli ve namuslu olmanın içeriği özetle şudur:
Haklı olmak: Yaratan'ın yaratılışın ve yaratılmışların yasasına itaat etmek, onların hakkını çiğnememektir.
Bu ilkeye
göre; BİZ MÜSLÜMAN MİLLET, Allah'ın yasasını hayatımızdan dışlayamayız. Yaratılışın yasasına itaatin gereği olarak bilim adamlarını
"yaratılışın elçileri" olarak kabul eder, onların isbatlanmış bilimlerini reddetmeyiz. Yaratılmışların yasasına itaatin gereği olarak da; bitki, hayvan ve insan
haklarını korur, yapacağımız yasayı da Yaratan'ın, yaratılışın ve yaratılmışların yasasıyla uyumlu yaparız. Uyumsuz bir yasayı da reddederiz.
Adaletli
olmak: Haklıya hakkını, suçluya da cezasını
hakettikleri kadar vermektir.
Bu ilkeye
göre; BİZ MÜSLÜMAN MİLLET'in (siyasal) egemenlik hakkı; haklı, adaletli ve namuslu olduğumuz müddetçe çiğnenemez.
Bunu çiğneyecek olan darbeciler cezalandırılır veya onlara savaş açılır.
Namuslu
olmak: Aileyi korumaktır. Bu korumanın gereği olarak da BİZ MİLLET, zina
ve eşcinselliğe meşruiyet tanıyamayız. Bunlara meşruiyet isteyenler, Türkiye dışındaki ülkelere gidebilirler.
Not 9:
Bildirimizin üst taraflarında: "Şartlar değişince (Tanrı'nın da olsa)
hükümler değişir" demiştik. Evet, bu söz doğrudur, bir haddini aşmışlık değildir. Çünkü yüce Yaradan bize ve yöneticilere
"adaletli olmayı" emretmiştir. Bunun gereği olarak da ondört asır önce verilmiş bir hüküm (şartların değişmiş olmasıyla) bugün adaletsizliğe sebep oluyorsa, o hükmü adaletli hale
getirmek görevimizdir. Bunu da Allah'ın Mehdisi yapar.
EGEMENLİK ADALETLİ OLMAK KAYDIYLA BİZ MİLLETİNDİR!
İmza: BİZ MİLLET.
(Şairlerimizden rica ediyoruz; bir BİZ MİLLET şarkısı yazsınlar. Size ilham olsun diye biz şu kadarını yazıyoruz, gerisini veya daha iyisini siz
tamamlayınız:
Biz Millet,
bu ülkenin patronuyuz, Biz Millet. Darbeye darbe vurmuş kimseyiz, Biz Millet. Bitsin artık darbeler, iktidar olsun bu Millet! İlelebed, ilelebed!
Bu sözler,
yukarıda linkini verdiğimiz şarkının nakaratına monte edilerek de söylenebilir.)
Özel Not: Ey
insanlar! Kıyamet çok yaklaştı. Ölümünüz ise kıyametten daha yakındır. Ölümden ve kıyametten sonra
tekrar diriltilip Yaradıcı'nıza hesap vereceksiniz. İyi bir gelecek isterseniz, kötülüklerinize son
veriniz. Son vermezseniz, hakkınız, Allah'ın ateşli hapishanesine
atılmak olacaktır. Ölümü öldürmek ve tekrar diriltilişi önlemek
elinizde olmadığından hakettiğinizi mutlaka karşınızda bulacaksınız. Ölümü yok
edemediğiniz için bu gerçekleri inkar etmenizin bir faydası yoktur. Madem faydası yoktur ve madem
ölüm arslanı her saniye size yaklaştıkça yaklaşmaktadır ve hem madem
kalbiniz de yokoluşa razı değil ebedi bir hayat istemektedir, o halde yaradıcınız, yaşatıcınız ve yöneticiniz
Allah'a teslim olunuz ve teslim oluşlu bir hayat yaşayınız. Bu yaşam sizi ebedi
mutluluğa götürecektir.
Size hergün yirmidört saatlik bir hayat
vermekte ve bunun için de koskoca bir
evreni işletmekte olan yaşatıcınız Allah'a
teslim olmanın şartları şunlardır: Haklı olmak, adaletli olmak, namuslu olmak,
ibadetli olmak, ahlaklı olmak ve iyilikçi olup kötülükleri terketmektir.
Bu şartları yerine getirenler için çok güzel bir gelecek vardır. Bu güzel geleceği elinizden kaçırmamalısınız.
İmza: Allah'ın Mehdisi ve Halifesi Mehmed Nur'an.
Allah'tan
başka ilah yoktur. Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni
Çağ'ın
yirmibiri, Nisan başı.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka dâvet ve uyarı.
Boyut: Muranizm.
Yayınlayan: Avrupa
Muranistleri.
*
* *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen