Samstag, 2. Mai 2009

DİN, AKIL, ÖZGÜR İRADE VE KADER HAKKINDA ATEİST BİR BAYANLA YAPILAN TARTIŞMA

(Yazarimiz Hüseyin Avdic'in, mustafaakyol.org sitesinde
ateist bir bayanla yaptigi tartisma.)

DIN, AKIL, ÖZGÜR IRADE VE KADER HAKKINDA
ATEIST BIR BAYANLA YAPILAN TARTISMA


Nilgün Hanim,

Az akillilar, en akillinin güdümüne girer. Gerekiyorsa,
dindarlar da yönetici olabilir.

Bir yerde zulüm ve saldiri varsa, savunma ve savas da
kacinilmazdir.

Dindarlar yalniz ibadetle ugrasmazlar, dünya ile de
ugrasirlar. Cünkü onlar bir "din robotu" degildirler.

Bir "yaratik" oldugunuzu unutmamalisiniz. Dolayisiyla
"Yaratici"nizi bilmeli ve O'nun emir ve isteklerine göre
ya$amalisiniz. Yani kendi keyfinize göre dünyaya
düzen vermeye hakkiniz yoktur. Öyle ise kendinize
sormalisiniz: "Ben kim oluyorum"?

Hüseyin Avdic

***

Nilgün Hanim,

Tanri isteseydi, meleklere söz gecirdigi gibi, diger
yarattiklarina da sözgecirirdi. Demek ki, istememis!
Istememesinin sebebi, onlari sinamak istemesidir.
Yoksa insanlari da melekler gibi veya bir robot gibi
yaratabilirdi. Iyi ki robot degiliz. Eger robot gibi
yaratilmis olsaydik, siz bir ateist olamayacaktiniz!

Tanri hem bilir, hem de bildirmistir. Bildirisi de Kur'
andir.

Hüseyin Avdic

***

Sayin Nilgün Hanim,

Okuldaki bir ögretmen, sinifindaki ögrencilerin hal ve gidislerine,
tembellik ve caliskanliklarina bakarak hangi ögrencilerin sinifta
kalacagini veya gececegini bilir. Simdi böyle bir ögretmen tem-
bel ögrencilerine yönelip: "Sizler sinifta kalacaksiniz" dese, o
ögrenciler de gercekten sinifta kalsalar, acaba ögretmene:
"Biz senin bilmen yüzünden sinifta kaldik. Senin bilmen,
bizim irademizi köreltti!" veya "senin bilgin olmasaydi
biz sinifimizi mutlaka gecerdik; sinifta kalisimizin tek
sorumlusu sensin!" diyebilirler mi? Derlerse, hakli
cikabilirler mi?

Demek, hersey "felsefe mantigi"ndan ibaret degildir.
O halde "gercekler"i görelim. Gercekleri göremeyen,
"celiski"den kurtulamaz...

H.A

***

Sayin Nilgün Hanim,

Tanri, sizin keyfiniz icin cahil kalamaz. Siz istiyorsunuz ki,
Tanri sizin geleceginizi bilmesin. Ve ancak O'nun bu bilgi-
sizligi sayesinde sizin de özgür iradeye sahip olabileceginizi
düsünüyorsunuz!

Bir ögretmenin, sinifindaki ögrencilerden kimin sinifta kala-
cagini ve kimin sinifi gececegini bilmedigini farzedelim. Ne
degisir ki? Dersine calisan ögrenci yine sinifini gececek,
calismayan ise yine kalacaktir. Demek ögrencinin gelecegini
belirleyen, ögretmenin ögrencinin gelecegini bilip bilmemesi
degil, bilâkis ögrencinin iradesini hangi yönde kullanacagidir.

Tanri karsisinda insan da bu durumdadir. Insan, iradesini
hangi yönde kullanirsa, o sonucu alacaktir. Tanri da insanin
hangi yönü sececegini ve hangi sonucu kazanacagini bilir,
bu bilgiye göre de onun kaderini yazar. Yoksa Tanri ne
yazmissa, insan onu yapmaz. Aksine, insan neyi yapacaksa,
Tanri onu yazmistir, bilmistir.

Eger insanin elinde tek bir secenek olsaydi, o zaman insanin
irade özgürlügünden bahsedemezdik. Bu halde insan ya tüm-
den iyilikci olurdu, ya da tümden kötülükcü olurdu. Tanri da
insanlari tümden ya cennete koyardi, ya da cehenneme atardi.
Simdiki halde ise durum farklidir. Isteyen Tanri'ya inanir cenneti
kazanir, isteyen de O'nu inkâr edip cehennemlik olur. Sizin ko-
lunuzu baglayan yoktur. Ikisinden birisini secmekte özgürsünüz.
Tanri'nin sizin neyi sececeginizi bilmis olmasi, sizin iradenizi
yok etmiyor. Siz $u anda kendi iradenizle inancsizligi sectiniz,
Allah da sizin sectiginiz $eyi yaratmaktadir. Öte tarafta da
sectiginizin sonucuna katlanmak zorundasiniz.

Tanri'nin herseyi önceden bilmesinin bir hikmeti $udur: Önce-
den hesabedilmedik seyler, sonradan kaos yaratmasin. Bir
mimar bir gökdelen in$a ederken, herseyin herseyle olan
irtibatini iyi bilmek ve hesaplamak zorundadir. Bu bilgi ve he-
saplama da "plan" olarak ortaya cikar. Bu plan, o gökdelenin
bir cesit "kaderi" durumundadir. Tanri da kac kisinin cennete
ve kac kisinin cehenneme girecegini önceden bilir ve buna
göre de yeterli bir cennet ve cehennem in$a eder ve etmistir
ve edecektir. Bizim icin "olacak" olan, O'nun icin "olmus-bitmis"
tir.

Ve ayrica Tanri'nin, dünyaya ne kadar insan girip cikacagini
önceden bilmesi gerekir ki, buna göre bir Dünya hazirlansin.
Böyle bir önbilgi ve hesap olmasaydi, hersey kaosla sonucla-
nirdi. Bu da Tanriliga zit bir durumdur. Cünkü herseyi bilmeyen
ve herseye gücü yetmeyen, Tanri olamaz. I$te bizim "Allah"
inancimiz budur: Herseyi bilmeyen Tanri'ya "Allah" demeyiz.
Siz de mantiginizi "düzden" i$lettiginizde bu gercekleri
göreceksiniz. Secenek sizin!

Hüseyin Avdic

***

Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Mayis ba$i.
Mekan: Avrupa.
Makam: Tartisma.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: