Montag, 4. Mai 2009

"ASKER KIZAR" NE DEMEKTİR?

(Bu bildiri, 2007 yilinda yayinlandi.)

"ASKER KIZAR" NE DEMEKTIR?

Cumhurbaskanligi icin Abdullah Gül'ün aday gösterilmesi
veya gösterilecek olmasi karsisinda "asker korkusu"na da-
yanilarak Gül'ün adayliginin önlenebilmesi icin tereddütler
üretilmektedir. Yani "A. Gül cumhurbaskani olursa; asker
kizar, bürokrasi rahatsiz olur ve sonucta kriz cikar" denil-
mektedir.

Burada hemen sormaliyiz: "Asker nicin kizar"mis?

"Askerin kizacagi"ni kabullenmek, daha ilk basta askerî
bir yönetimi veya onun yönetime ortakligini kabullenmek
demektir. Bu kabullenme ise, demokrasi olamaz ve bunu
derhal reddetmek zorundayiz.

Asker, devlet ve hükûmet üzerinde bir makam ve mevkide
mi bulunuyor ki, onun kizmasi söz konusu olabilsin! Madem
asker, devlet ve hükûmetin üstünde degil, altinda olan bir
makamda ve "vatanin koruyucusu" mevkiindedir; o halde
üsttekilerin alttakilerden korkup cekinmesi veya üsttekileri
alttakilerle korkutmanin ne anlami olabilir!?

Madem Türkiye padisahlikla degil, cumhuriyetle yönetiliyor,
o halde askeri, padisahlik makamina cikartir vaziyetlerden
de uzak durmaliyiz.

Eger asker kendini devlet ve hükûmet üzerine cikarirsa,
haddini a$mis olur. Bu a$ma ise, ona itaat etmeyi ve önün-
de elpence divan durmayi degil, cezalandirilmayi gerektirir.
Bazi laikci askerler basörtüsünden veya onun kamusal alana
sokulmasindan hoslanmayabilirler. Ama bu hosnutsuzluk,
onlarin devlet görüsü degil, ancak sahsî görüsü olarak kala-
bilir. Sahsî görüslere de itaat söz konusu degildir. Cünkü
devletin görüsü "Anayasa"dir. Anayasa'da "cumhurbaskani-
nin esi basörtülü olamaz" diye bir hüküm veya madde yok-
tur. Yok olan fakat var kabul edilmek istenen bir hüküm-
den dolayi nicin kriz ciksin? Kriz cikaranlar ve cikartmak
isteyenler Türkiye'ye kötülük yapmis olmazlar mi ve olmu-
yor mu?

Demek kriz cikaranlar ve cikartmak isteyenler, demokratik
sonuclari hazmedemeyenlerdir. Fakat gercekten Türkiye'
nin iyiligini isteyenler, demokrasinin ortaya cikardigi sonuc-
lari hazmederler. Ve kriz cikarmak ve üretmekten de uzak
dururlar.

Kadinlarin basörtüsü, Türkiye'nin yok edilemez (ve yok e-
dilmesi de gerekmeyen) bir gercegidir. A. Gül'ün esinin bas-
örtüsü yüzünden kriz cikarmak isteyenler bu gercekleri ka-
bul etmek zorundadirlar.

Henüz vazifesinden ayrilmamis olan cumhurbaskani A.
Necdet Sezer'in esi basörtüsüzdür. AKP milletvekilleri:
"Bu kadinin basi nicin örtülü degil" diye bir sorun cikardilar
mi? Cikarmadilar! Onlar bunu hazmetmeyi bildiler. Simdi
hazmetme sirasi (demokrasinin hakki olarak) AKP karsit-
larindadir.

CHP'liler A. Gül'e "hayir" diyebilirler. Bu da demokrasinin
geregidir. Ama CHP'liler hayir diyor diye veya bazi laikci
asker ve bürokratlar rahatsiz olur diye cogunlugun kabul
ettigi bir kimsenin seciminden vazgecilemez. Madem halk
cogunlugu A. Gül'e "evet" demistir, o halde "kriz cikacagi"
ndan korkmanin da bir anlami olamaz ve kalamaz.

A. Gül'ün adayligindan korkulmamali ve rahatsiz olunma-
malidir. Cünkü A. Gül o makama cikarsa, orada ebediyen
kalmayacaktir. 4 veya 7 sene sonra oraya baska biri gele-
cektir. O zaman da halk isterse, oraya esi basörtüsüz bir
kimseyi getirir. Basörtüsü ise, Türkiye kadinlarinin yaridan
fazlasinin kullandigi bir aractir. Bu aracin bir dinî yönü var-
dir, bir de dinî olmayan yönü vardir. Eger siz bu araca düs-
manlik ederseniz, Türkiye kadinlarinin yaridan fazlasina
düsmanlik etmis olacaksiniz. Bu da demokrasi anlayisiyla
ve insanlikla bagdasamaz. Demek, laikciler kendilerini
"insanliga" dâvet etmelidirler. Bu dâveti bizim yapmamiza
gerek yoktur.

Askerin, bürokratlarin ve muhalefetin, esi basörtülü bir cum-
hurbaskanina hayir deme haklari vardir. Ama kriz cikarma-
ya haklari yoktur. Kriz cikaranlar, Türkiye'ye kötülük etmis;
kriz cikarmaktan uzak duranlar ise, demokrasiye hizmet
etmis olacaklardir.

Eger asker demokrasinin arkasinda durursa, ona karsi düs-
manlik söz konusu olmaz. Fakat bunun aksine fasist ve dar-
beci bir tavir sergilerse, buna da tepki göstermek boynumu-
zun borcu olur. Ama biz inaniyoruz ki, Türk Askeri bir kac
kücük akilli ve ideoloji perest gazetecinin pesinden gidecek
kadar akilsiz degildir.

Türkiye'nin ve milletinin iyiligini isteyenler, bütün tavizi karsi
taraftan beklemezler. Kendileri de tavizkâr olurlar. Bir cum-
hurbaskaninin esinin basörtülü olmasi, ne demokrasiye, ne
laiklige, ne hürriyete ve ne de cumhuriyete aykiridir. Madem
aykiri degildir, bu degerlerin hakki verilmelidir, gasbedilme-
melidir.

Cünkü Türkiye'de demokrasi, (halk cogunluguyla) esi basör-
tülü bir cumhurbaskanina "evet" diyor. Laiklik ise; "devleti
dinsel otoriteyle yönetmeye kalkmazsan, ben de senin dinsel
ya$antina müdâhale etmeye kalkmam" diyor. Hürriyet ise;
"ne sen bana zarar ver, ne de ben sana zarar vereyim" diyor.
Cumhuriyet de; "Türkiye, padisahlikla yönetilemeyecegi gibi,
askerî vesayetle de yönetilemez" diyor. Bize de: "Dogru söy-
ledin ey Demokrasi, Laiklik, Hürriyet ve Cumhuriyet" demek
kaliyor ve "kisaca" deyip, noktaliyoruz:

A. Gül'ün esinin basörtülü olmasi nedeniyle kriz cikaracak
olanlar, Türkiye'ye kötülük etmis olacaklardir. "Hainlik"le
damgalanmak istemeyenler, kriz cikarmaktan uzak durma-
lidirlar. Böylece basörtülüleri ve dolayisiyla dinlerini ve din-
darlarini da asagilamaktan kurtulmus olurlar.

AKP de, üzerine yüklenmis olan demokrasi mücâdelesinde
tavizkâr olmamak zorundadir. Aksi halde millî iradeye iha-
net etmis olacak ve halk cogunlugunun destegini kaybede-
rek cezalandirilacaktir.

Not 1: Yeni secilen Millet Meclisi Baskani'na CHP'lilerin
"evet" demesi, "esi basörtülü bir cumhurbaskanina hayir"
demektir. Dolayisiyla CHP lideri sayin Deniz Baykal, "iyi-
lik melegi" falan degildir. CHP lideri ne zaman "A. Gül'ün
adayligina evet" derse, o zaman Deniz Bey'i de bir iyilik
melegi olarak görmeye baslayabiliriz.

Not 2: Vatan Gazetesi'nden Can Atakli Bey: "Asker darbe
yaparsa, ne yaparsiniz" diye sormus. Biz cevap verelim.
Birincisi: Darbeye "hosgeldin" demeyiz.
Ikincisi: Darbeleri darbelemeye yeminliyiz.
Ücüncüsü: Darbe yaptiranlar ve taraftarlari kendilerine de-
mokratik olmayan bir ülke aramak zorunda kalirlar.
Dördüncüsü: Bütün darbeciler (idam kaldirilmis oldugu icin)
ebedî hapse mahkûm olurlar.

Not 3: Eger (muhalefet olarak): "Tek aday göstererek da-
yatmada bulunuyorsunuz" derseniz, bu halde siz de MHP
ve CHP veya disaridan bir aday gösterebilirsiniz. Ama
AKP'lilerin kendi iclerinden iki aday göstermesi dogru ol-
maz. Onlarin adaylari zaten ortadadir. Gösterilecek aday-
lardan hangisi en yüksek oyu alirsa, cumhurbaskanligini o
kazanir. Biz, ortaya cikacak demokratik sonuca (aleyhimi-
ze olsa da) raziyiz. Cünkü bizim icin önemli olan demokra-
sinin kazanmasidir. Siz de buna razi olmalisiniz. Gizli hesap
pesinde oldugumuzu da düsünmemelisiniz. Yani "AKP'liler-
in oy sayisi nasil olsa fazladir" gibi icten pazarlikli degiliz.
Cünkü AKP'liler icinden de sizin adayiniza oy verebilecek
kimselerin cikmasi mümkün ve Gül'ün kaybetmesi de ihti-
mal dahilindedir. Eger bir aday göstermezseniz, "AKP'liler
dayatmada bulunuyor" demekten de vaz gecmelisiniz.

Not 4: Son haberlere göre CHP lideri, A. Gül'ün adayligi-
na, esinin basörtüsünden dolayi degil, gecmisteki günahla-
rindan dolayi karsi cikmakta oldugunu söylemis. Yani A.
Gül'ü, "Türkiye'yi AIHM'ye sikayet ettigi ve rejim aleyhin-
de bazi konusmalar yaptigi" gerekcesiyle "eski günahlar"i
sebebiyle idam etmeye calisiyor!

Eger biz kusursuz ve günahsiz bir aday aramaya kalkarsak,
gecmisi günahsiz ve kusursuz adami nereden bulabiliriz ki!
Kaldi ki, bu, bir cumhurbaskani adayinda aranan birsey de
degildir. O halde, CHP'liler kendi iclerinden veya disaridan
bir aday göstereceklerse gösterirler. Göstermezlerse, bu
saatten sonra AKP'liler CHP liderini dinlemek zorunda de-
gildirler. CHP lideri zaten yeteri kadar kötülük yapmis bu-
lunuyor. Bundan sonra onun yapmasi gerektigi sey, sesini
kismak olacaktir. AKP de, CHP liderinin keyfine göre de-
gil, Anayasa'nin gösterdigi sekilde bir aday gösterecek ve
demokratik ilkelere göre hareket edecektir. Gerisi, seyta-
nin oyununa gelmektir!

Not 5: Vatani ve demokrasiyi korudugu müddetce Asker
dostumuzdur. Fakat demokrasiye zarar verdigi an bu dost-
luk yok olur. Eger Asker, laikligi düsündügü kadar demok-
rasiyi de düsünür ve onu korursa, sorun kalmaz, dostlugu-
muz bozulmaz. Biz dindar demokratlar da, bu dostlugun
bozulmamasindan yanayiz.

DEMOKRATLAR, ASKERIN KIZMASINDAN DEGIL,
DEMOKRASININ KIZMASINDAN KORKARLAR!

Zaman: Yeni Cag'in yedisi, Agustos ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Mücadele.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: