Donnerstag, 26. Januar 2023

KUR'AN YAKMA İZNİ VEREN İSVEÇ YÖNETİMİNE ÜÇÜNCÜ UYARI!

KUR'AN YAKMA İZNİ VEREN İSVEÇ YÖNETİMİNE ÜÇÜNCÜ UYARI!

 

kötülüğe izin vermeyen, kötülük yapanları cezasız bırakmayan tekTANRInın adıyla

 

Siz İsveç yönetimi, faşist bir siyasetçinize Kur'an yakma izni vererek dehşetli bir hata ettiniz. Şimdi bu çok büyük hatanın içeriğinde neler var olduğunu göstermek istiyoruz.

Birincisi: Paludan'ın Kur'an yakma olayını "ifade özgürlüğü" olarak kabul ettiniz ve ona dünyadaki bütün müslümanlara hakaret etme izni verdiniz. Şimdi öfkeli bir müslüman kalkıp Paludan'ı öldürse ve: "Ben de ifade özgürlüğümü kullandım." dese, onu da hoşgörecek misiniz? Hoşgörebilir misiniz? Madem göremezsiniz, o halde 1,7 milyar müslümana hakaret edilmesini de hoşgöremezsiniz. Buna hakkınız yoktur! Madem bir haksızlık ettiniz, Müslüman Dünya'dan özür dilemek borcunuzdur.

İkincisi: Müslümanlara sempatinizi göndermeniz yeterli değildir. Çünkü Kur'an yakılmasına izin vermekle çok büyük bir suç işlediniz ve işlettiniz. Çünkü işlettiğiniz bu suç, 1,7 milyar müslümana hakaret içermektedir. Şahsa hakaretin cezası 6 ay hapis olsa, 1,7 milyar şahsa hakaretin cezası: 850 milyon yıl eder. Bir insanın ortalama ömrü 60 yıl olduğundan, o hakaretci şahsa 850 milyon yıllık bir ceza çektirilemez. Bu durumda 850 milyon yıllık cezayı bir insan ömrü olan 60'a böleriz. Sonuç: 14 milyon 166 bin'dir. Yani 850 milyon yıllık cezada 14 milyon tane insan ömrü vardır. O şahsa 850 milyon yıllık ceza çektirmek mümkün olmadığından, onu 14 milyon kere idam etmek gerekiyor. Fakat bu da mümkün olmadığından, onu en azından bir kere idamla cezalandırmak kaçınılmaz oluyor. O şahsa bu ceza verilmezse, "adaletsiz devlet" olursunuz.

Üçüncüsü: İdam edilmeyi haketmiş olan o şahıs, Tanrı'nın Kitabı'nı yakmakla yüce Tanrı'ya savaş açmıştır. Tanrı'ya savaş açanın cezası idamdır, öldürülmektir. Fakat öfkeli müslümanlar yüce Allah'ın: "O inançlılar kötülüğü iyilikle savsınlar" tavsiyesini dinleyerek, o hakaretci İslam düşmanının cezasını Allah'a bıraksınlar, Allah hesap görenlerin en iyisidir. Bu cezalandırma işini hukuksal yoldan halletmek daha doğrudur. Hem o şahsı idam etmek devletin hakkıdır.

Dördüncüsü: Fakat o Tanrı ve Kur'an düşmanını hukuksal yoldan cezalandırmak mümkün değildir. Çünkü ona suç işleme iznini veren, İsveç yönetimidir. Bu durumda İsveç yönetimi aleyhinde bir dava açmak gerekiyor. Bu dava da herhalde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde açılabilir. Bütün İslamî kurumlar birleşerek bu davayı açmalıdır. Bu, müslümanların hakkıdır. Bu dava açıldığında AİHM'nin insan haklarına ne kadar değer verdiğini de görmüş oluruz.

Beşincisi: AİHM'den iyi bir sonuç alınamayabilir. Bu durumda ve şimdiden itibaren bütün İslamlı Ülkeler İsveç yönetimine siyasal kapılarını kapatmak durumundadırlar. Bu kapılar ancak İsveç yönetiminin Müslüman Dünya'dan özür dilemesiyle açılabilir.

Altıncısı: İsveç yönetiminin Kur'an yaktırması, bir din savaşı çıkaracak boyutta bir olaydır. Şimdi biz bu olayı hukuksal daireye hapsederek bir din savaşı çıkmasını önlemek zorundayız. Bunun için de, bütün dünya ülkeleri düşmanlıkla Kur'an, İncil, Zebur ve Tevrat yakacak olanlara ebedi hapis cezası vermek durumundadır. Bu suçu işleyecek olanlar bu cezayı göze almak durumunda kalacaklardır. Bu ceza konmazsa, din savaşı kaçınılmaz olur. O halde en başta Türkiye ve bütün İslamlı Ülkeler bu cezayı yasalarına hemen işlemelidirler.

Yedincisi: Kur'an yakarak 1,7 milyar müslümana hakaret etmiş olan Paludan, İslamlı Ülkeler'e giriş yaptığında hemen tutuklanmalı ve ebedi hapis cezasına çarptırılmalı. Bu çarptırmayla Kur'an'ın değersiz bir Kitap, müslümanların da değersiz insanlar olmadığı kafalara sokulmalıdır. Kur'an yaktıran Avrupa yönetimleri de bunu kafalarına iyi kazımalıdır!

Sekizincisi: İsveç yönetimi, üzerine düşen görevi yapmalıdır. Yapmalıdır ki, Rusya'nın tehdidi altında olan Avrupa ülkeleri bir de İslam Dünyası'nın tehdidini üzerlerine çekmesin.

Dokuzuncusu: Özgürlüklerinizi hak, adalet ve namus ilkeleriyle sınırlamalısınız. Hak, adalet ve namus ilkelerine uymayan özgürlükler özgürlük değil, azgınlıktır. Azgınlığa izin verilemez.

İmza: Mehdiyet ve Hilafet Makamı.

 

Not 1: Siz İsveç yönetimi, NATO'ya girmenizi engelleyen Türkiye yönetimine kızmamalısınız. Çünkü Türkiye sizden kötü birşey istemiyor. Sadece teröristlerin iadesini istiyor. O teröristleri iade etmemek ve yargılanmalarını engellemek, insan haklarına tecavüzdür. Adaleti işletmemekle suç işlemektesiniz ve suçlu durumdasınız. Bu suçtan arınmanız gerekiyor. Teröristler adaletten üstün olamaz!

Not 2: Avrupa ülkeleri üzerlerine düşen görevi yapmazsa, kendini yanlızlaştırmış olur. Yani, Rusya'yla arası bozulmuş olan Avrupa bir de Müslüman Dünya ile arasını bozmamalıdır. Bozarsa, yalnızlığı ikiye katlanır. Birileri Avrupa'yı yalnızlığa düşürmek isteyebilir. Dikkat!

Not 3: Kur'an yakan o bozguncu şahıs öldürülmeyi haketmiş olsa da biz HİLAFET MAKAMI, onun fertler tarafından öldürülmesine izin vermiyoruz. Bütün müslümanlar bu karara uymak zorundadır.

Not 4: Tevrat, İncil ve Zebur; Kur'anla uyuşmayan yerleri olsa da onlar biz Kur'anlı müslümanlar için değerlidir. Bu değerlere düşmanlık edenler, düşmanımızdır.

Not 5: Adalet gereği olarak biz kur'anlılar, Avrupa'yı ikiye ayırıyoruz: İyi Avrupalılar, kötü Avrupalılar. Kur'ana düşmanlık etmeyen ve ettirmeyen iyi Avrupalılar dostumuzdur. Kur'ana düşmanlık eden ve ettiren Avrupalılar ise dostumuz olamaz. Dostumuz olmak isterlerse, kötülüklerini terketmeleri ve Müslüman Dünya'dan özür dilemeleri gerekiyor.

Not 6: Kur'ana saldıran faşist ve ateistler şunu iyi bilsin: "Kur'an güneş gibidir, üflemekle sönmez." Hem Kur'an ışık gibidir, ateşle yanmaz. Çünkü ateş ışığı yakmaz. Miladi 610 yılında doğmaya başlayan ve 14 asır ona inananların iç dünyasını aydınlatmış ve hâlâ aydınlatmakta olan Kur'an Güneşi, 2080 yıllarında batacaktır. Bu batışın ardından 43 yıl sonra da kıyamet başlayacaktır. Kur'an düşmanları bu vakte kadar iyi yaşasınlar. Eğer kıyametten sonra da ikinci bir hayat olsun isterlerse, bunu ancak Kur'anda ve Kur'anlı oluşta bulabilirler. Seçim onların!

Not 7: Avrupalı ırkçılara mesaj! Üzerinde yaşamakta olduğunuz Avrupa toprakları önce Tanrı'ya, sonra O'na inanıp teslim olanlara aittir. Yüce Tanrı O'na inanmayan faşist ve ateistlere de, azgınlık ve taşkınlık ve bozgunculuk yapmamaları şartıyla yaşam ve oturum izni vermiştir. Eğer azgınlık ve taşkınlık yapacak olurlarsa, doğal felaketlerle ve düşman saldırısıyla onları ortadan kaldırır. O halde uslu olsunlar ki yüce Tanrı onlara acısın, oturum izinlerini iptal etmesin. Ama onlar Tanrı'nın Kitabına saldırarak azgınlık etmekte, bir devlet de onların bu azgınlığını teşvik etmekte, izin vermekte. Kitabına saldırı yapılan o ülkeye Tanrı neden acısın? Düşman ordularını onların üzerine neden göndermesin? Avrupa ülkeleri şu anda nükleer tehdit altındadır. Elinde binlerce nükleer silah bulunan o düşmanın bir tek düğmeye basmasıyla bütün Avrupa buhar olabilir. Bu durumda olan bir Avrupa'yı Tanrı'nın koruması istenirse, Avrupalılar O'nun Kur'an isimli Son Kitabı'na saldırı ve saygısızlık yapılmasına izin vermemelidir.

Not 8: Ey insanlar! Dünya ve evren ve içindekiler size ait değil, Tanrı'ya aittir. Çünkü onları siz yaratmadınız. O halde yeryüzünü babanızın çiftliğiymiş gibi kullanamazsınız. Onu ancak mülk Sahibi'nin izniyle kullanabilir ve O'nun koyduğu kurallar dairesinde yaşayabilirsiniz. Bu kuralların ne olduğunu, sizin niçin ve nasıl yaşamanız gerektiğini ve evrenin sahibinin Kim olduğunu, yüce Tanrı Muhammed Peygamber'e gönderdiği son Kitap Kur'anla bildirmiştir. Bu bildiriyi kabul edip uyanlara ötedünyada ölümsüz ikinci bir hayat verilecektir. Kabul etmeyenler için de ebedi bir ceza kaçınılmaz olacaktır. Ölüm gelmeden önce seçiminizi iyi yapınız, "kazanan" olunuz. "Kaybeden" olmayınız. Dünyanın ebedi olmadığını da unutmayınız. Çünkü her geçen saniye ömrünüzü tüketmektedir. Siz ise bu saniyeleri durduracak güçte değilsiniz. Eğer ölümü öldürecek gücünüz varsa, keyfinizce yaşayabilirsiniz. Madem ölümü öldüremezsiniz ve madem ebedi bir hayat istersiniz, o halde sizin için en iyi çare, Kur'anlı olmak ve Kur'anlı yaşamaktır. KUR'AN; İncil ve Tevrat'ın özetini içeren ve onları tamamlayan eşsiz bir KİTAP'tır. Bu Kitap'tan başka bir kitap gönderilmeyecektir. Çünkü kıyamet çok yaklaşmıştır.   

Not 9: Bu bildiri uluslararası diplomatik platformda paylaşıldı.

İmza: Mehdiyet ve Hilafet Makamı.

 

EVRENİN SAHİBİ TANRI TEKTİR

İSA MUSA VE MUHAMMED TEK TANRI'NIN KULU VE ELÇİSİDİR

 

Zaman: Yeni Çağ'ın yirmiüçü, Ocak'ın üçüncü haftası.

Mekan: Avrupa.

Makam: Hakka davet ve Uyarı.

Boyut: Muranizm.

 

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.

(Muranist: Modern Kur'anlı.)

                       *      *      *

 

  

Keine Kommentare: