Dienstag, 26. Oktober 2021

TÜRK YARGISI ÜZERİNDE BASKIDA BULUNAN ON ÜLKEYE UYARI!

TÜRK YARGISI ÜZERİNDE BASKIDA BULUNAN ON ÜLKEYE UYARI!

 

haksızlık ve adaletsizlikten hoşlanmayan ve onları yasaklamış bulunan adaletli ALLAHın adıyla

 

ABD Büyükelçiliği'nin internet sitesinde yayımlanan ve Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ile Yeni Zelanda Büyükelçilikleri'nin imzası bulunan açıklamada, Osman Kavala'nın derhal serbest bırakılması yönünde Türkiye'ye çağrıda bulunuldu. Açıklamada, şu ifadelere yer verilmiş:

 

"Osman Kavala'nın tutuklanmasının üzerinden dört yıl geçti. Davanın, farklı dosyaların birleştirilmesi ve beraat kararından sonra yeni davaların yaratılması yoluyla sürekli geciktirilmesi, Türk yargı sisteminde demokrasiye saygıyı, hukuk devleti ve şeffaflık ilkelerini gölgelemektedir. Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda Büyükelçilikleri olarak Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleriyle ve milli kanunlarıyla uyumlu şekilde, bu davanın adil ve hızlı biçimde sonuçlandırılması gerektiği kanısındayız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu husustaki kararları doğrultusunda Osman Kavala'nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye'ye çağrıda bulunuyoruz."

Bu çağrıya karşı Türkiye yönetimi de bir açıklama yapmış. Onun açıklamasına karşı da 10 Büyükelçi, DW Türkçe'nin servis ettiği habere göre, şu cevabı vermiş:

"Biz görevimizi yapıyoruz, yapmayı da sürdüreceğiz. Türkiye, Osman Kavala'yı serbest bırakmazsa, ağır yaptırımlarla karşılaşması kaçınılmaz."

Türkiye yargısı üzerinde baskı kuran, tehditte bulunan 10 Büyükelçi'ye Türkiye yönetimi gerekli cevabı vermiş bulunuyor. Biz ise, Büyükelçiler'in hatalarını göstermek istiyoruz.

10 Büyükelçi'ye soruyoruz: Serbest bırakılmasını istediğiniz Osman Kavala Türkiye'nin adamı mı, yoksa sizin adamınız mıdır? Türkiye'nin adamıysa, onun hukuksal durumundan size ne? Hangi hakla Türk yargısı üzerinde baskı kurmaya çalışıyorsunuz? Yoksa ülkelerinizin hukuku Türk yargısından üstün müdür? Bu üstünlük nereden geliyor? Eğer o kişi sizin adamınızsa, bunu açıkça söyleyin: O kişi sizin bir ajanınız mıdır ki, ısrarla onun serbest bırakılmasını istiyorsunuz? Eğer o kişi sizin adamınız ve ajanınız değilse, onun işini Türk yargısına bırakmanız gerekmez mi?

Tutuklu ve sanık durumda bulunan Osman Kavala isimli şahsın bir avukatı yok mu? Yoksa Türkiye yönetimi onun bir avukat tutmasına izin vermemiş de sanığı savunmak görevi size mi kalmış?

Ey 10 ülkenin Büyükelçileri! İnsan hakları ve hukuk sizin için çok mu önemlidir?

O halde kadın ve çocukların çoğunlukta olduğu yüzbinlerce masum Suriyeli sivilleri katletmiş, onbinlercesini iskenceden geçirmiş, binlercesinin evlerini başına yıkmış ve milyonlarcasınıçe mahkum etmiş olan Suriye diktatörü Beşar Esad'a niçin engel olmadınız? Haydi diyelim ki Rusya ve İran'dan korktunuz ve büyük bir savaş çıkmasını istemediğiniz için Esad'a engel olmadınız. Ama şimdi onu, işlediği çok büyük suçlardan dolayı yargı önüne neden çıkarmıyorsunuz? Yoksa yine mi Rusya ve İran'dan korkuyorsunuz? Siz Esad'ı yargı önüne çıkarırsanız çok büyük bir savaş mı çıkar? Hâlâ korkuyor musunuz? Bu korkuya sahipseniz NATO'nun varlığının ne anlamı kalır?

Mısır diktatörü Sisi bütün dünyanın gözleri önünde diktatörlüğe hayır diyen 3 bin eli silahsız masum sivili katlederken niçin sessiz kaldınız? Onu durdurmaya gücünüz yetmez miydi? Elbette yeterdi! Ama siz gerekeni yapmadınız. 3 bin masumun hakkını çiğnettiniz. Çaresiz miydiniz, yeterli gücünüz yok muydu? Sisi sizden güçlü müydü? Ama şimdi onu yargı önüne çıkarabilirsiniz. Yoksa yine mi yeterli gücünüz yok? Yeterli gücünüz olduğuna göre hukukun gerektirdiği işlemi neden yapmıyorsunuz? Yoksa Sisi size bir rüşvet verdiği için mi onun hukuksuzluklarına katlanıyorsunuz? Susmanız karşılığında Sisi size ne ödedi? Esad size toprak mı vaadetti?

Amerika Birleşik Devletleri uydurma sebeplerle Irak'a saldırıp 1 milyondan fazla masum sivili katletti. ABD ve Britanya'dan bu katliamların hangi hakla yapıldığının hesabının sorulması gerekmez mi? Bu hesabı onlardan (ve kendinizden) neden sormuyorsunuz? Madem hak ve hukuk, insan hakları ve adalet sizin için çok önemlidir, o halde o katliamcı ülke yönetimlerinin yakasına neden yapışmıyorsunuz?

ABD hukuksuz yollarla Afganistan'a saldırdı. Orada da onbinlerce masum sivili katletti. Bunların hesabının sorulması gerekmez mi? Bu hesabı niçin sormuyorsunuz? Ne zaman soracaksınız? ABD Irak ve Afganistan'da yaptığı haksızlık, hukuksuzluk ve katliamların hesabını vermek zorunda değil mi?

Hoca maskeli Fetullah Gülen ve çetesi Türkiye'de bir darbe girişiminde bulundu ve 252 masum sivili katledip, 2200 kişiyi de yaraladı. Katledilen ve yaralanan masumların hesabının sorulması ve verilmesi gerekmiyor mu? Gerekiyor ama ABD o darbe suçlularını Türkiye'ye iade etmiyor. Onları adaletten kaçırıyor, suç işliyor. Bu suçun hesabını ne zaman soracaksınız?

Sorulması gereken hesabı sormadığınız müddetçe Türkiye'den hesap sorma hakkınız olamaz! Ajanınız Kavala'nın hukukunu korumak ve kurtarmak istiyorsanız, önce ABD'den, Sisi'den ve Esad'dan hesap sorarak hak kazanmalısınız. Bu hakkı kazanmadığınız müddetçe Türkiye yargısını suçlama hakkınız olmayacaktır.

Eğer haksızlık, hadsizlik ve iftiracılık içinde olan 10 Büyükelçi'nin mensup olduğu ülke yönetimleri Türkiye'den özür dilerlerse, haddini aşmış bulunan o elçilerin "istenmeyen adam" olmaları önlenmiş olur. Bir özürle o kişiler bir kereye mahsus affedilebilir.

İmza: Mehdiyet ve Hilafet Makamı.

 

Not 1: Mısır demokrasisini yıkmış olan diktatör Sisi'nin, demokrasiye razı olmayan ve demokrasinin gelmesine engel olmak için 400 binden fazla Suriyeli Arabı katleden Esad'ın, Türkiye'de demokrasiyi yıkmaya çalışmış bulunan Fetullah Gülen'in ve hukuksuzca Irak ve Afganistan'ı yıkıp halklarını katliamdan geçirmiş olan ABD ve yardımcılarının hesap vermesi gerekiyor. Ya bu hesabın sorulmasını sağlarsınız, ya da biz onlardan hesap sormaya kalktığımızda buna müdahale etmezsiniz. Çünkü adalet bunu gerektiriyor.

Not 2: Sizin hakkınız sözkonusu olunca adalet işlesin istiyorsunuz. Ama haksızlığınız sözkonusu olduğunda adalet kör olsun, sizden hesap sorulmasın arzu ediyor, hesap vermekten kaçıyorsunuz. Artık sadece sizin çıkarlarınıza göre işleyen bir dünya bitmiştir. Bundan sonra bütün milletlerin çıkarlarını nazara alan adaletli bir dünya başlamıştır. Barış içinde bir dünya isterseniz, bu yeni starta engel olmaz ve takoz koymazsınız. Eğer savaş ve boğuşma içinde bir dünya isterseniz, bu sizin çıkarınıza hizmet etmez. Hem kıyametin kopmasına da sadece yüzyıl kaldı. Dünyanın iyileşmesi için çalışmanız sizin çıkarınıza olur. Çünkü bundan sonra elimizde değer verilmesi gereken sadece 40 yıl var. Bundan sonra insanlığın en kötü günleri başlıyor. Şimdi elli yaşında olanlar o kötü günleri görmeyecek, ama yirmi yaşında olanlar görecek. Şimdiki torunlarımızın torunları da kıyametle karşılaşacak.

Not 3: Mısır zindanlarında sırf diktatöre muhalif oldukları için tutulan 100 bin masum insanın serbest bırakılması gerekiyor. Ayrıca İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunan Filistinli siyasetçi, aydın ve gazetecilerin de kurtarılması gerekmektedir. İnsan haklarını çok düşündüğünü gösteren ve bu hassasiyetlerinden dolayı Türk yargısına saldıran 10 Büyükelçi acaba İsrail ve Mısır yargılarına ne zaman saldıracak? Bu saldırının biran önce yapılması gerekmiyor mu? Yoksa Mısır ve İsrail zindanlarında haksız yere tutulan masumlar, 10 Büyükelçi'nin ve ülkelerinin adamı olmadığı için değersiz mi görülüyor?

Not 4: Avrupa ve Amerika'nın 10 diplomatı, Türkiye yönetimini küçük düşürmek, aşağılamak ve onu aciz bırakmak için Türk yargısına saldırmış olabilir. Fakat unutulmamalıdır: Türkiye yönetimi ve Başkanı, zorbalıkla iktidar olmadılar. Tam aksine, yüzde elli ikilik bir millet çoğunluğun rızasıyla yönetime geçtiler. Meşru yönetime saldırı, onları seçenlere de saldırıdır. Millet çoğunluğuna saldırı ise, demokrasiye saldırı hükmündedir. Türkiye demokrasisine saldırıda bulunmuş olan 10 diplomat, ya kendi ülkelerindeki demokrasiyi bitirsinler, ya da Türkiye demokrasisine saldırıdan ve onu yıkmaya çalışmaktan vazgeçsinler. Eğer asıl amaçları Türkiye'nin uluslararası bir liderlik kazanmasını engellemekse, şu unutulmasın: Yüce Tanrı, dünya yönetimini "iyiler"in yapmasını istemektedir. Yoksa çıkarlarını adalet yapmış olanların değil. Dünyayı ve ülkeleri yönetme hakkı, adalete teslim olanlarındır. Çıkarlarına teslim olanların yönetme hakkı yoktur. Çıkarlarına teslim olmaktan kurtulamayanlar dünyayı yönetmekten vazgeçmelidir. Vazgeçmeyenler, Tanrı katında ve adalet isteyen insanlık huzurunda suçludur. Bu suçlular da Tanrı'nın tokadıyla karşı karşıya olduklarını bilmelidirler.

Not 5: Dünyayı yönetmek isteyen bir ülke, adaletli olmak ve çıkarlarını adaletin altında tutmak zorundadır. Amerika Birleşik Devletleri ise, kendi çıkarlarını adaletin üstünde tuttuğu ve başta Irak ve Afganistan olmak üzere birçok ülkede yıkım ve bozgunculuk yaptığı için dünyayı yönetme hakkı kalmamıştır. ABD bu haksızlığını daha fazla sürdürmemelidir.

Not 6: Kendi çıkarlarına uymadığı için Türkiye'nin meşru yönetimini yıkmaya çalışan ABD yönetimine tavsiye: Bu gayrimeşru işten uzaklaşınız. Dünya, sizin çıkarlarınız etrafında dönmek zorunda değildir. Ama siz, adaletin etrafında dönmeye mecbursunuz. Bu mecburiyeti Tanrı koymuştur. Tanrı'ya itaat etmezseniz, O da sizin devletinizi yıkar.

Duamız: Gönderdiği elçi ve kitaplarla evrenin ve içindekilerinin tek sahibi olduğunu bildirmiş olan Allah'ımız! Zulüm ve kötülüklerinden vazgeçmeyen devletlerin servetini yok et. Ülkelerini yıkıma uğrat. Cezalarını ver. Onları durdurmazsan, kötülüklerine devam ederler. Duamızı kabul et.

Not 7: Osman Kavala'nın cezası nedir?

Eğer bu şahıs, meşru hükûmeti yıkmak için milleti ayaklandırma çalışmasında bulunmuşsa, bozgunculuk yapmışsa, onun cezası idam veya ülkeden sürülmektir. Fakat ülkeden sürüldüğünde Türkiye aleyhinde çalışmaya devam etme ihtimali büyükse, ya idam edilir, ya da ebedi hapis cezası verilir.

Not 8: Türkiyeli siyasi muhaliflerin dikkatine! "Yurtta sulh cihanda sulh" sözü eskimiştir. Yeni söz şudur: Devletlerde adalet olmadan dünyada barış olmaz.

Not 9: Bu bildiri uluslararası diplomatik platformda paylaşılmıştır.

Bildirimiz, 25 Ekim 2021 tarihinde Avrupa saatiyle 21,42'de yayına girmiş ve Büyükelçiliklere ulaştırılmıştır.

İmza: Mehdiyet ve Hilafet Makamı.

 

Tanrı tektir. İsa, Musa ve Muhammed tekTanrı'nın elçisidir.

 

Zaman: Yeni Ç'ın yirmibiri, Ekim'in son haftası.

Mekan: Avrupa.

Makam: Hakka davet ve uyarı.

Boyut: Muranizm.

 

Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.

(Muranist: Modern Kur'anlı)

                        *   *   *

 

 

Keine Kommentare: