İRAN'I YÖNETENLERE UYARI!
zâlimlerle dostluğu yasaklayan ALLAHın adıyla
Gelecek sözlerimizin sizi rahatsız edeceğini çok iyi biliyoruz. Fakat hak ve adaleti esas
alarak bakarsanız bize hak vereceksiniz. Eğer hak ve adalet umurunuzda değilse, bize düşman
olabilirsiniz. Hak ve adalete dayanmayan bir düşmanlık ise, şeytana
dostluktur. Böyle bir dostluk ise, "İran İslâm Cumhuriyeti" yöneticileriyle bağdaşmaz. O halde
sizin için doğru yol, hak ve adaleti çiğnememektir.
Ama ne yazık ki hak ve adaleti çiğnemekten kaçınmıyorsunuz. Çünkü Azerbaycan gibi müslüman bir ülkenin yanında olmanız gerekirken, bu
ülkenin topraklarını işgal etmiş bir Ermenistan'ın yanında duruyor, ona destek oluyorsunuz. Azerbaycan işgal edilmiş topraklarını kurtarmaya çalışırken siz bu çalışmaya destek değil, köstek oldunuz. Bu düşmanlığı hangi hak ve hukukla yaptınız, yapmaktasınız? Üstün olan
ulusal çıkarlar mı, yoksa hak ve adalet mi? Üstünlük hak ve adaletin olduğuna göre, Azerbaycan'ın işgal edilmesine engel olmanız gerekmez miydi?
Eğer siz bu gerekliği yerine getirseydiniz, Azerbaycan'ın İsrail'den yardım ve destek almasını önlemiş olurdunuz.
Gerekeni yerine getirmediğiniz için İsrail'den alınan desteğe kızma hakkınız yoktur. Çünkü bu durum,
Azerbaycan'ın yanında olmadığınızdan kaynaklanmıştır.
Kur'an'da büyük Allah: "Zâlimlere meyletmeyin" derken siz, işgalci zâlim
Ermenistan'a nasıl destek verebiliyorsunuz? Onun karşısında olmanız gerekmez miydi?
Böyle "İslâm Cumhuriyetçiliği" olur mu? İslâm'ın ismini hangi
hakla kirletiyorsunuz? Eğer zâlimlerin yanında durmaya devam
edecekseniz, İslâm ismini kullanma hakkınız kalmaz ve kalmamıştır. Bu kutsal ismi
yönetiminizin adı olmaktan çıkartmalısınız. Çünkü zâlimlerin yanında durmayı sonlandırmıyorsunuz! Çünkü hâlâ zâlim
diktatör Beşar Esad'a desteğiniz devam ediyor. Yüzbinlerce
Suriyeli masum müslümanın katledilmesine yardım etmiş bir ülke, "İslâm
Cumhuriyeti" olamaz! Artık Cumhuriyetinizin adını değiştirmek zorundasınız.
Cumhuriyet'inizin adını değiştirmek istemiyorsanız, bu takdirde zâlimlere desteğiniz son bulmak
zorundadır. O halde derhal katliamcı Esad'ın arkasından çekiliniz ve Suriye'den çıkınız! Bunu yapmazsanız, bundan sonra
hiçbir İslâmlı Ülke sizi bir "Müslüman Devlet" olarak kabul etmeyecektir.
Bundan sonraki yönetim adınız ancak "İran Şii
Cumhuriyeti" olabilir. Ama sormak gerekir: "Hz. Ali sizin zâlimlerle
olan dostluğunuza onay verir mi?" Vermeyeceğine göre, ona ait
ismi de kullanamazsınız!
"Ulusal çıkarlar"ın hak ve adaletin altında kalması gerekmez mi? Çıkarları için Hak ve
Adalet'i çiğneyen Amerika gibi olmak şeytanlık değil mi? Şeytanlarla dostluğa devam edenler için cehennem
gerekmez mi? Elbette gerekir!
Cehenneme düşmek istemezseniz, zâlim Esad'a desteğinizi çekersiniz. Aksi
halde rakibiniz Allah'tır. Allah da zâlimleşmiş İran Cumhuriyeti'ni başınıza yıkar.
İmza: Mehdiyet ve Hilafet Makamı.
Not 1: Suriye topraklarının Suriyeli Araplara ait olduğunu, o
topraklarda bir hakkınız bulunmadığını çok iyi biliyorsunuz. Halkının yüzbinlercesini katleden zâlim bir
diktatörün söz ve dâvetinin Allah katında hiçbir kıymeti yoktur.
Müslüman bir yönetim olarak sizin göreviniz, halkına zulmeden Esad'ın yanında durmak değil, zulüm gören
Suriyeli Arapların yanında olmaktı. Ama siz, hakkın emrine değil, şeytanın emrine uydunuz. Şeytanın emrine uymakla ulusal çıkarlarınız kurtulmuş mu oldu? Kazandığınız zulümle ulusal çıkarlarınız kurtulmuş olmaz! Kurtuluş, zulüm gören
halkların yanında olup, zâlimin karşısında durmaktır. Sizin için yol ikidir: Ya
Esad'a desteğinizi çeker ve Suriye'yi terkedersiniz, ya da İslâm kelimesini
yönetiminizin adı olmaktan çıkarırsınız. Bunları yapmayan bir yönetim zâlimdir! Zâlimlerin hakkı da yıkılmaktır!
Not 2: Eğer İran yönetimi Esad'a verdiği desteği sonlandırmazsa, İsrail ve ABD İran'a herhangi
bir nedenle saldırdığında İslâmlı Ülkeler'in İran yönetiminin yanında ve arkasında olma hakkı yoktur. İran yönetiminin
hakkı bundan sonra düşmanlarının karşısında yalnız bırakılmaktır.
Not 3: İran yönetiminin Suriye'de işlediği zulümlerin hesabının sorulmasını Allah'a bırakıyoruz. Hesap
görücü olarak Allah yeter.
Not 4: Hiçbir devlet yöneticisi bilhassa İslâmlı Ülkeler'in kral ve başkanları şu ilkeyi
unutmamalıdır: Hak ve Adalet herşeyin üstündedir. Ulusal çıkarlar hak ve
adaletin üzerine çıkarılamaz. Ulusal çıkarlarını hak ve adaletin üzerine çıkaran devletler,
"haydut devletler"dir. Haydut devletlerin ise millet yönetme hakkı yoktur. Milletler ancak hak ve adaletle
yönetilir. İslâmlı Ülkeler ve milletler arasında ise "ulusal çıkar" değil, ancak "kardeşlik" ve "yardımlaşma" geçerlidir.
İmza: Mehdiyet ve Hilafet Makamı.
Allah'tan başka ilah yoktur. Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın yirmibiri, Ekim başı.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka dâvet ve uyarı.
Boyut: Muranizm.
Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.
*
* *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen