Sonntag, 26. September 2010

ATEİSTLER SORUYOR KUR'ANİSTLER CEVAPLIYOR 18

ATEISTLER SORUYOR
KUR'ANISTLER CEVAPLIYOR 18

(Bu bildiride, yazarımız Hakkı Hakperest'in, www.mustafaakyol.
org sitesinde ateist tartışmacılara verdiği cevapları bulacaksınız.)

Allah'ı İnkârın Geçerliği Yoktur

Ateistlerin Allah'ı inkârı geçersizdir. Onların inkârının geçerli ola-
bilmesi için, bütün kâinatı tarayıp elekten geçirmeleri, hattâ kâina-
tın mânevî ötesine de geçip, orayı da taradıktan sonra: "Biz hiç
bir yerde Allah isimli bir Tanrı'ya rastlamadık" demeleri gerekir.
Ama böyle bir işlemi ateistler hiç bir zaman yapamayacaklardır.
Çünkü onlar daha Mars'a bile çıkabilmiş değillerdir. Oraya çık-
salar bile, onları daha her birinde yüz milyar yıldız bulunan yüz
milyar galaksi beklemektedir! Çok güvendikleri "Bilim"in de bu
konuda eli kısa, gücü sınırlıdır. Yani bilim bücüründen de onla-
ra fayda yoktur. Bu durumda onların yapabileceği en kârlı şey,
"agnostik" olmaktır. Agnostikliğe razı olmayıp inkârcılıkta diretir-
lerse, gerçekliği ezip geçmiş olacaklardır. Böyle kural tanımaz
ateistlerin ise, ciddiye alınacak bir tarafı kalmaz.

Ey ateist bay ve bayanlar!

Siz önce on milyar trilyon yildızı tarayın, eğer Allah ile karşılaşmaz-
sanız, o zaman "Kur'anın indirilmediği"nden dem vurabilirsiniz. Hay-
di bakalım, on milyar trilyon yıldız taranmak için sizi bekliyor! Önce
onları tarayın, ondan sonra "Kur'anın uydurma olduğu" iddianızı in-
celeme altına alabiliriz...

***

"Kıyameti durduracak bir gücünüz olmadığına göre, bu gerçek
geçerli kalacaktır" şeklindeki sözüme karşı ateist demiş:

"Bu sacmasapan cumleleri nereden buluyorsunuz ayiptir sormasi?
Kiyameti durdurmak, dogumlari engellemek, ayi ikiye bolmek
vs. vs."

Sana açıklayayım, mustafaakyol sitesinin ateist komedyeni:

Doğmamaya gücün olmamış olduğu gibi, tekrar diriltilmemeye de
karşı koyacak gücün yoktur. Kıyameti durduracak gücün yoksa,
ölüme mahkûmsun demektir. Böyle çok büyük bir mahkûmiyet
içinde bulunan bir insancığın Allah'ı inkâr etmesi, dünyanın en bü-
yük komikliği olmuyor mu? Bu komedyenliğe ne zaman son vere-
ceksin? İstersen son verme de, kahkahasız kalmayalım, eğlen-
meye devam edelim!..

***

Emre demiş:

"Olumu bir mahkumiyet olarak gormuyorum ki; hayatin bir parcasi.
Olumlu olmasak yasayacak ve yiyecek kitligindan birbirimizi oldu-
rurduk. Bunu hic dusundunuz mu? Dunyanin belli bir kapasitesi var.
Sizlerde olmayan bir yetenegim varmis bak: mantikli dusunmek."

Cevap: Sizdeki bu zekâya ve mantıklı düşünme(!)ye maymunlar
kurban olsun! Keşke bu mantıklı düşüncenizi ve zekânızı, ölümsüz-
lük peşinde koşan ve ölümü öldürmeye çalışan bilim adamları da
görseydi!...

Ey bilim adamları! Emre'nin zekâsını kafanıza geçirin, sorunlarınız
hemen çözülür!

***

Emre demiş:

"(Kur'ani) inceledik ve sonuc ortada: masallar bunlar. Siz de Eski
Yakin Dogu dinlerini inceleyin, ayni sonuca varin. Yahudilik yuzyil-
lar suren bir caba sonucunda ortaya cikmistir. Sozde ayni tanrinin
eseri… Incil de oyle; bir cok kisi tarafindan yazilmistir. Bunlar
batinca Kuran da ne yazarsa yazsin batiyor."

Cevap: Daha önce de söylemiştim: Bu inceleme geçerli olamaz.
Çünkü önce Allah'ın var olup olmadığını anlaman için bütün evre-
ni taraman gerekir. Eğer "Allah" diye bir İlah'a rastlamazsan, zaten
Kur'an diye bir Kitap olamaz. Bunun için Kur'anı incelemen bey-
hudedir. Sen önce evreni elekten geçir. Allah'ı mutlaka göreceksin.
Hadi sana kolaylık olsun: Evreni elekten geçirmek yerine, 7 milyar
ışık yılı evrenin merkezine doğru git. Eğer oraya kadar gidebilirsen,
bir melek gelip seni alacak ve Allah'ın saltanat dairesine çıkaracak.
Ve sen Allah'ı göreceksin...

Eğer bu yolu "çok uzun" bulursanız, sizi Allah'a çıkaracak çok
kısa bir yol vardır. O da: Kalbinizi Allah'a açmaktır. Fakat siz bu
yolu bilimsel(!) bulmazsınız. Bu yüzden de önceki gösterdiğim
yola girmeniz gerekir. Eğer "Allah mutlaka yoktur" varsayımını a
priori yaparsanız, bilimde namussuzluk yapmış olursunuz. Bilimde
namuslu olabilmeniz icin de önce; deney, gözlem, araştırma, ince-
leme ve bütün kâinatı tarama gibi işlemleri yapmanız gerekir. Bu
işlemleri yapmadıkça, "bilimin namusu"na uymamış olursunuz.
Bilimin namusuna uymadıkça da, "Kur'anı inceleme" ameliyesine
başlayamazsınız.

Sizin için şimdi iki çıkış yolu vardır: Ya "Allah'ın varlığı mümkün
olabilir" diyeceksiniz, ya da bilimin namusuna uyup, evreni süzgeç-
ten geçirdikten sonra (eğer O'nunla karşılaşmazsanız) "Allah isimli
bir İlah'a rastlamadım" diyeceksiniz. Eğer bilim adamları da sizin
araştırmanızı tekrarlayıp tasdik ederlerse, artık bize de "Kur'anın
bir masal olduğu"na inanmak kalır... Aksi halde; "Kur'an bir ma-
saldır" demeniz, bir "masal" olacaktır. Ve şu anda siz bir "masal"
okumaktasınız.

Okuyun, minimini birler, okuyun! Yakında ortaya, liseye, üniversi-
teye geçersiniz... Kur'an da "okuyun" diyor: "Yükselirsiniz"!

***

Emre; “evreni elekten geçirmek yerine, 7 milyar ışık yılı evrenin
merkezine doğru git. Eğer oraya kadar gidebilirsen, bir melek
gelip seni alacak ve Allah’ın saltanat dairesine çıkaracak” şek-
lindeki sözlerime karşı demiş:

"Bu masalla kimi kandirabileceginizi saniyorsunuz? Bir cocuk
sakasi sanki."

Cevap: Şaka değil, gerçek! Ama siz bu gerçeğin gerektirdiği iş-
lemi yapabilecek kudrete sahip olmadığınız için, sözlerime "masal"
damgası basıp, kendinizi kurtarmaya çalışıyorsunuz. Ama kurtu-
lamazsınız. Ya acizliğinizi görüp Allah'ı inkârdan vazgeçeceksiniz,
ya da kâinatı elekten geçirip iddiamın "masal" olduğunu isbatlaya-
caksınız. İsbatlayamıyorsanız, "masal" demeyi bırakacaksınız. Bı-
rakmadığınız takdirde, bilimsel bir namussuzluk yapmış olacaksı-
nız ve yapmaktasınız.

Emre; "çünkü önce Allah’ın var olup olmadığını anlaman için bü-
tün evreni taraman gerekir. Eğer 'Allah' diye bir İlah’a rastlamaz-
san, zaten Kur’an diye bir Kitap olamaz" şeklindeki sözlerime
karşı demiş:

"Mantiginiz curuk.. Bir kere Kuran’in varligi kesin. Ama Tanri
yoksa Kuran uydurmadir. Tanri varsa yine de uydurma olabilir
(ki oyledir, cunku Yahudilik uydurmadir)."

Cevap: Kur'an varsa, Allah da vardır. Ama Allah olduğu halde
Kur'an bir "uydurma" olamaz. Çünkü Allah'ın olduğu bir evrende
uydurma bir Kitap barınamaz. Bunun için Allah, Kur'anıyla Tev-
rat ve İncil'in uydurmalarını imha etmiştir. Ama, Kur'anın "uydur-
ma" olduğunu kanıtlayacak bir "Kitap" ortada yoktur.

Bakın, Kur'anda 6 bin ikiyüz küsur ayet vardır. Ben sizden bun-
ların hepsinin teker teker "masal"(!) olduğunu isbatlamanızı iste-
miyorum. Sadece "Allah'tan başka ilah yoktur" sözünün bir "ma-
sal"(!) olduğunu bana isbatlayın, yeter. Bunu isbatlamanız için de,
uzayda, dünyamızdan ayrı başka bir dünya yaratın. Eğer bu yarat-
mayı başarırsanız, "Allah'tan başka ilahlar olabileceği"ni isbatlamış
olursunuz. Bu da, Kur'anın bir "masal" olduğunu göstermiş olur...

Aksi halde, sizin bir "masal" okumakta olduğunuz ve "bilimsel na-
mussuzluk" içinde bulunduğunuz belirgin hale gelecektir, belki de
gelmiştir! Bu gelmişlikten de ancak Allah'ı inkârdan vazgeçmekle
kurtulabilirsiniz. Tabii kurtulmak isterseniz... Kurtulmak istemez-
seniz, bu sitede artık ancak bir "komedyen" olarak kalabilirsiniz.
Tabii tartışmacı arkadaşlar sizin komedyenliginizi kabul ederlerse...
İsterseniz bir "referandum" da yaptırabilirsiniz. Bakalım; "Emre bir
komedyen olarak kalsın mi, gitsin mi?"

Senin işin çoktan bitmiş Emre. Sür eşeğini kemikli köye!

Pardon! Pardon! Pardon! Yeni söylemim şöyle olacaktı: Bin ışık-
tan eşeğine; sür onu evrenin merkezine veya en yakın kâinat sını-
rına. Orada Allah'ı göreceksin. Eğer görmezsen, bana istediğin
hakareti edebilirsin...

Emre'ye not: "Uzayda yeni bir Dünya yaratma" çalışmasında,
Hawking de dahil bütün bilim adam ve kadınlarını ve bunlarla
birlikte tesadüf, kendikendinelik, tabiat ve seleksiyon tanrılarınızı
da yardıma çağırabilirsiniz...

***

Ateist Emre demiş:

"Kuran varsa niye Allah da var olmak zorundadir? Kuran’in
uydurma ise Allah niye var olsun ki?"

Cevap: Allah'tan başka ilah olmadığı için Kur'an vardır. Eğer
Allah'tan başka ilah olsaydı, Kur'an olamazdı. Önce sen uzayda
bir dünya yarat, Allah'tan başka ilah olabileceğini isbatla; bu isba-
tın da Kur'anın "masal" olduğunu kanıtlasın. Bu kanıtlamayı yap-
madığın müddetce, "beyninin yikanmış olduğu"nu isbatlamış ola-
caksın!

Sen önce kendi beynini yıkanmışlıktan kurtar! Bak, bilimsel yeni
bir bulgu; Kur'anda geçen "Hz. Musa'nin denizi yarma olayı"nın
"masal" olmadığını gösteriyor:

http://www.hurriyet.com.tr/planet/15837993.asp?gid=286

Daha bunun gibi onlarca "bilimsel" desteğin bulunduğunu da
unutma!

Sen önce evreni tara; kâinatı yöneten bir Allah'ın bulunmadığını
isbatla, ondan sonra "Kur'an masal mı, değil mi" onu tartışalım.
Yoksa 1 buçuk milyar insan bu "masal"(!)a inanmaya devam
edecek ve yakında bu 1 buçuk milyara bir 1 buçuk milyar daha
eklenecek! Durdur, durdurabilirsen...

Senin işin çoktan bitmiş Emre. Bin ışıktan eşeğine, sür onu evrenin
merkezine. O merkezde de Allah'ını bulacaksın.

***

Emre demiş:

"Dogustan sakat veya hasta bir cocugun ailesi ne yapsin peki?
Bu neyin sinavidir? Bir cocuk bunu nasil haketmis olabilir?"

Cevap: Gereken cevabı "Candaroğlu" vermiş. Ben de şunları
ekleyebilirim:

Doğuştan sakat bir çocuk, onu "hakettiği" için değil, anne-baba-
sının kullandığı içki ve sigara veya yanlış beslenme, yanlış ilaç ve-
ya radyoaktif etkilenme sonucu sakatlanmış olabilir. Dolayısıyla
bu sakat doğmanın günahı Allah'a yüklenemez. Allah isteseydi
her halukârda çocukların sağlam doğacağı bir sistem kurabilirdi.
Ama şimdiki durumdaki gibisini tercih etmiş. O'nun bu tecihine
itiraz etme hakkımız yok. Çünkü bu dünyada sakatlık ve noksan-
lıkları olanların sorumlulukları da azalmakta ve ötedünyada da
alacakları bir mükâfât bulunmaktadır. Hem bu durum "istisnaî" bir
durumdur. Siz, genel durum olan sağlam doğuşlara bakın! Onlar,
"sağlam doğma"yı haketmişler miydi? Dolayısıyla bunda bir "ada-
letsizlik" de yoktur. Sizin meseleniz; "inançsızlık"tır. İnançsızlıkta
kaldığınız müddetçe, sakat doğan çocuğunuz size acı verecek ve
isyan ettirecektir. Ama inançlı insan bu durumda kadere teslim
olup, alacağı mükâfâtla teselli bulacaktır. Hangisi daha iyi durum?

Tıp bilginleri de, "o çocuğu nasıl sağlamlaştırabilirim" diye, kafa
yoracak, bilimde ilerleme ve ustalık kazanacaktır. Fena mı? Sakat
doğumlar, hastalıklar ve sakatlanmalar olmasaydı bilim nasıl ilerle-
yecekti? Cennet gibi bir dünyada yaşamaya ne hakkımız var?
Böyle bir hakkı nereden kazandık ki? İnsan, "kazanarak" haket-
meli değil mi? Dünya da tam buna uygun bir yer değil mi? Elbette
ki öyle! O halde Allah "hata" etmemiştir ve hiç hata etmez. Çünkü
O, "mutlak kusursuz"dur, "kusurdan arınmış"tır. O'nda kusur bu-
labilmeniz icin önce kusursuz bir dünya yaratmalı, sonra da işte
"O'nun kusuru budur" diyebilmelisiniz. Ama bunu hiç bir zaman
diyemeyeceksiniz! Bunlar da netice verir ki: Allah'tan başka ilah
yoktur.

Dolayısıyla kurtuluş, ancak Allah'a inançta ve O'na teslim olmak-
tadır.

Not I: Bunlardan anlaşılmalıdır ki; eğer dünya bir cennet gibi, ya-
ni herşey mükemmel, noksansiz olsaydı; "bilim" diye birşey olma-
yacaktı.

Not II: Bana verdiğiniz cevabın başında: Verdiğim cevapların
"mantıksız" olduğunu iddia etmişsiniz. Cevaplarımda bir mantık
bulamayışınızın sebebi, mantığınızın tersinden işlemesindendir.
Şeytan tarafından ele geçirilmiş olduğu için de mantığınız tersin-
den işlemektedir. Bu sebeple, sözlerimizdeki mantığı görebilme-
niz için önce içinizdeki seytanı çıkarmanız gerekmektedir. Bunun
için de: "Allah yoktur" önyargısını veya "peşin inkâr"ı bırakmanız
ve niyetinizin de "gerçeği bulmak" olması gerekiyor. Bizim hata-
miz ise: Sizi ciddiye almamızdır. Sizi ciddiye alıp cevap veriyoruz
ki, şeytanî zekânız karşısında inançlılar apışıp kalmasın...

Zaman: Yeni Çağ'ın onu, Eylül sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *

Keine Kommentare: