Montag, 11. Juli 2016

PKK'NIN BÜTÜN ŞEFLERİNE MESAJ TEL HAMİS DEVRİMCİLERİNE TEŞEKKÜR



         PKK'NIN BÜTÜN ŞEFLERİNE MESAJ
    TEL HAMİS DEVRİMCİLERİNE TEŞEKKÜR

       zâlimleri kahreden, mazlûmları ödüllendiren
                              ALLAHın adıyla

Tel Hamis Devrimcileri Taburları Özel Operasyon-
lar Birimi tarafından "Bahoz Erdal kod adlı Fehman
Hüseyin'in öldürüldüğü" haberini aldık. Bu haberi
dünyaya ulaştıran ve o terör şefinin ölümünü Türki-
ye ve Suriye şehitlerine armağan eden Tel Hamis
Tugayları Sözcüsü Halid el Hasekavi'ye ve sözcü-
lüğünü ettiği tugayın kahramanlarına Suriye ve Tür-
kiye'nin toplam nüfusu olan yüz milyon kere teşek-
kür ediyoruz. Türkiye ve Suriye'yi büyük bir zâlim-
den kurtardığınız için Allah katındaki ödülünüz çok
büyük olacaktır. Keşke IŞİD'liler de sizin gibi yarar-
lı işler yapsa ve Beşar Esad'ı devirebilse de bütün
Müslüman Dünya'nın takdir ve tebriğini alabilse...

(Türkiye Cumhuriyeti Devleti, PKK'nın şeflerinin
yalnız dirisine değil, ölüsüne de ödül koymalıdır.
O şefleri diri olarak getirene tam ödül, ölü olarak
getirene de yarım ödül verilmelidir. Ayrıca liderle-
rini ihbar edecek PKK'lılara da af ve ödül vaadet-
melidir. Bu şekilde PKK şefleri daha hızlı şekilde
ele geçirilebilir.)

Ey Tel Hamis Devrimcileri! Fehman Hüseyin'i yok
etmekle, Türkiye içindeki bir iki milyon Türkiye düş-
manı haricindeki bütün Türkiyelileri sevindirdiniz. Al-
lah da sizleri sevindirsin. Fakat Fehman Hüseyin'in
kellesini almış olmanız yeterli değildir. Eğer gücü-
nüz yeterse, sizden bütün PKK şeflerinin kellelerini
istiyoruz. Çünkü müslüman Kürd'ün ve Türk'ün ve
Suriyeli Arapların düşmanı olan PKK'lıların yaşa-
maya hakları yoktur.

Ey PKK'nın bütün şefleri! Adamınız Fehman Hüse-
yin'in öldürülüşü size ibret olmalıdır. Çünkü sıra siz-
lerde! Sıra size gelmeden gelin, Türkiye Devleti'
ne teslim olun. Eğer teslim olursanız, 5-10 yıl daha
fazla yaşarsınız.Bir dakika da olsa, hayat ölümden
elbette ki daha kıymetlidir. Bu kıymeti kaçırmamalı-
sınız. Çünkü IŞİD'liler peşinizde. Suriye muhalifleri
peşinizde. Ve Türk Ordusu da peşinizde. Öldürül-
meniz kaçınılmazdır.Bundan sonra artık ABD'ye de
güvenmeyin. Çünkü ABD yönetimi size arka çıkarak
Müslüman Dünya ile arasının bozulmasını istemez
ve bundan sonra istemeyecektir. Çünkü Müslüman
Dünya ile ve onun doğal lideri hükmünde olan Tür-
kiye ile arasını bozacak olursa, dünya liderliğini kay-
bedecektir. ABD yönetimi elbette bu kayba rızâ
gösteremez. Bu yüzden daha fazla korunmayacak-
sınız ve hepinizin hayatı tehlikede. Bu tehlikeden
kurtuluşunuz ancak Türkiye Devleti'ne teslim olma-
nızla mümkündür. Geliniz, vakit geç olmadan tes-
lim olunuz. Geri kalan 5-10 yıllık hayatınızı kurtarı-
nız. Eğer Evrenin Sahibi Allah'a inanıp O'na teslim
olursanız ve Türkiye'ye karşı düşmanlığınızı bırak-
tığınızı ve ona dost olmaya karar verdiğinizi açıklar-
sanız, devlet tarafından affedilmeniz de gündeme
gelebilir. Bu güzel fırsatı kaçırmamalısınız.

Eğer bu fırsatı değerlendirmeye karar verirseniz ve
Allah'a inanmak ve teslim olmak hakkında O'nun
varlığı, birliği ve yönetim başında olduğu hakkında
bilgi isterseniz, bu konuda sizlere şunları söyleye-
biliriz: Durmadan üretim yapan dünyanın çok büyük
bir fabrikasını düşünün.Bu fabrika tarafından ortaya
çıkarılmakta ve satışı yapılmakta olan çok sayıda
mal ve ürün karşısında; bu farikanın patronsuz oldu-
ğunu ve fabrikanın da kendi kendine oluştuğunu ve
kendi kendine çalışmakta olduğunu hiç kabul ede-
bilir misiniz? Eğer kabul ederseniz, size "akıllı" de-
nebilir mi? Madem denilemez, öyle ise şimdi iyi dü-
şünün: Evren mülkünün Samanyolu Galaksisi'ndeki
Güneş Sistemi'nde bulunan "Dünya" isimli yer küre
fabrikasında hergün yüz milyarlarca bitki, yüz mil-
yonlarca hayvan ve onbinlerce insan üretilmektedir.
Şimdi bu kadar sayısız denecek kadar çok üretimin
ve bu üretimin yapıldığı Dünya isimli büyük ve eş-
siz fabrikanın sahipsiz olduğunu düşünebilir misiniz,
mümkün mü? Üstelik Tevrat ve İncil gibi kitaplardan
sonra Kur'an isimli kitabıyla da bütün yarattıklarına
sahip çıkan ve çıkmakta olan bir Allah varken, Dün-
ya fabrikasının ve üretiminin sahipsiz, başıboş ol-
duğunu kabul etmek, hiç akıllılık kabul edilebilir mi?
Kabul eden, hayvandan da daha aşağı düşmez mi
ve ondan daha akılsız olmaz mı? Madem olur, o
halde büyük evrenin "canlılar şehri" ve mahşer yeri
olan ve hem İlâhî Sanat Galerisi vazifesi gören
Dünya fabrikasının ve bu fabrikanın bütün üretimi-
nin biricik sahibi Allah'ın varlık ve birliğini kabul et-
meniz ve haklıca, adâletlice, namusluca, ibadetlice,
ahlâklıca, iyiliklice ve kötülükleri terkcilikle özetli bir
Kur'anist yaşamla O'na teslim olmanız gerekmez
mi? Bu gerekliği yerine getirmediğinizde size hiç
"insan" denebilir mi? İnsan dense bile iyi ve ma-
sûm insan olabilir misiniz? Size zâlim insan den-
mez mi? Ve sizin gibi zâlimleri cezâlandırmak adâ-
let olmaz mı? Ve bu adâleti gerçekleştirebilmek i-
çin ölümünüzden sonra tekrar diriltilmeniz gerek-
mez mi? Ve bu gereklik için sizi daha önce sperma
denen bir damla su çekirdeğinden yaratmış ve her
an binlerce canlıyı yeniden yaratmakta olan ve ya-
ratılışınızın bütün bilgileri elinde bulunan bir Allah'ın
sizi diriltmesi zor ve imkânsız olur mu? Ve siz bu
diriltilişe engel olabilir misiniz? Doğumunuza engel
olabildiniz mi?

Madem engel olmanız mümkün değildir, o halde
sizi tekrar diriltip hesap soracak olan ve sorgusun-
dan kaçış mümkün olmayan sahibiniz Allah'a inan-
mayı kabul ediniz, insanlık kazanınız. Bu kazancı-
nız da sizi cennete götürsün ve cehennemden kur-
tarsın. Bu kurtuluşla da şimdi içinde yüzdüğünüz
bütün geçmiş günahlarınız silinsin. Bu silinmeyle
de devletin affına da mazhar olabilirsiniz.

Dünyanıza ve "çok güçlü" sandığınız dünyalı dost-
larınıza güvenip bu teklifi reddederseniz, çok kötü
bir akibet sizi bekliyor olacaktır. Çünkü yakında Be-
şar Esad ve rejimi devrilecek. O devrildikten sonra
nereye kaçacaksınız? Avrupa'ya ve Amerika'ya sı-
ğınamazsınız. Çünkü Türk Devleti sizi oralarda ba-
rındırmaz. Hem AB ve ABD, Müslüman Dünya ile
bozuşmamak için sizi kabul etmek istemezler.
Rusya'ya mı kaçarsınız? Peki onlar Müslüman Dün-
ya ile bozuşmak ister mi? Bozuşmak istese bile on-
ların ülkesindeki Müslüman cihadcılar sizi rahat bı-
rakır mı? Her taraftan kuşatılmış olduğunuzu göre-
biliyor musunuz?

O halde geliniz, aklınızı başınıza toplayınız. Tekilifi-
mizi kabul ederek geri kalan beş-on senelik ömrü-
nüzü kurtarınız, kendinizi insanlaştırarak da öte dün-
yaya iyi ve temiz insanlar olarak göç ediniz. Eğer
"zâlimler" olarak göç ederseniz, yurdunuz cehen-
nem olacaktır. Böyle bir yurt da sizin için çok ge-
reklidir. Çünkü bu dünyada onbinlerce Türk'ün ve
Kürd'ün hayatını cehenneme çevirdiniz. Bu çeviri-
nizin elbette bir karşılığı olacaktır.

Çünkü madem dünya fabrikası var, bu fabrikanın
sahibi ve işleticisi olarak Allah da vardır. Madem Al-
lah var, inkâr etmekle yok olmaz; O'nun memurları
olan melekleri de vardır. Madem melekleri vardır,
bu melekler aracılığıyla gönderilen Allah sözleri o-
lan Kitaplar da vardır. Madem Tevrat ve İncil'den
sonra gönderilmiş olan Kur'an vardır, bu Kur'anın
gönderildiği Hazret-i Muhammed de vardır. Madem
Muhammed vardır, onun dâvâsını kıyamet çağının
bir öncesi çağ olan yirmibirinci asırlılara duyuracak
Mehdi'si de vardır. Ve o Mehdi de şu an karşınız-
dadır. Madem Mehdi vardır ve karşınızdadır, o
Mehdi'nin Kur'ana ve Sahibine dayanarak haber
verdiği Âhiret vardır ve varlığı kesindir.

Demek Allah'ı ve Elçisini inkâr etmekle bir yere va-
ramazsınız. O halde Allah'a iman edip Kur'anist bir
yaşamla O'na teslim olmanız gerekmez mi? Elbet-
te gerekir! Fakat bu gerekliğe sizi zorla sokamayız.
Bu noktada seçim sizindir. İstediğinizi seçmekte
özgürsünüz.

Bu özgürlügünüzü çok dikkatli kullanmalısınız. Çün-
kü sonuçta ebedî bir saadetin kaybı ve kazanılması
var. Şu an "akıllı olmak" çağındasınız. Şimdiye ka-
dar akılsızlık ettiniz.Çünkü AB'ye ve ABD'ye güven-
diniz. Şeytanınıza güvendiniz. Bu güvenle de Türki-
ye'ye savaş açtınız. Türk ve Kürt halklarının hayat-
larını kararttınız. AB yönetimlerinin ve Fethullah Gü-
len'in talimatlarıyla hareket ederek Türkiye'yi böl-
meye ve Erdoğan'ı devirmeye kalktınız. Bu kalkış-
manıza da 7 bin savaşçınızı kurban verdiniz. Artık
sizi koruyacak askeriniz de kalmadı! Ne büyük ha-
talar ettiğinizin farkında mısınız?

Oysa sizin dâvânız Kürt halkına hizmet etmek olma-
lıydı. Ama siz hizmetkârlığı değil, PKK diktatörlüğü-
nü ve hükümdarlığını seçtiniz. Fakat diktatörlük ve
hükümdarlık etmek istediğiniz Kürt halkının çoğun-
luğu "müslüman"dı. Bu müslüman çoğunluk elbet-
te sizin diktatörlüğünüzü ve hükümdarlığınızı kabul
edemezdi. Kabul edemez olduğu için de başarısız
kaldınız.

Şimdi başarılı olabileceğiniz tek şey kaldı. O da:
Yaratıcınız ve yaşatıcınız olan Allah'a inanıp "Kur'
anist yaşam"ına teslim olarak hakiki bir insan olma-
ya çalışmak ve bu çalışmanın sonucunda da cen-
neti kazanmak. Bu kazanç için çalışmazsanız, ce-
hennem sizi bekliyor olacaktır. Ölümü öldürmeniz
mümkün değildir ki, ölümden kaçasınız. Doğmayı
engelleyemediniz ki, tekrar diriltilmeyi engelleyebi-
lesiniz. Demek cehennemden kaçışınız mümkün
değildir. Ama bu dünyada cehenneme gitmemek
şu an elinizdedir. Bunun için de sahibiniz Allah'a i-
nanıp O'na teslim olmanız gerekiyor. Teslim olacak
mısınız?

Sakın gerçek sahibiniz Allah'tan kaçıp da sizi kurta-
ramayacak olanlara sığınmayınız. Çünkü o sığın-
dıklarınız hep ölümlüdür ve yüce Allah'ı tahtından
indirecek güçleri de yoktur ve hiç bir zaman da ol-
mayacaktır. Ölümü öldürmek konusunda bilim a-
damlarına da güvenemezsiniz. Çünkü kıyametin
kopmasına 105 yıl kadar bir zaman kaldı. (Evrenin
bir sahibi var. Allah isimli bu Sahip, istediği zaman
kıyameti koparabilir. Bu konu, bilim adamlarının ve
kadınlarının keyf ve isteğine kalmış değildir.) Bu
105 yıl kadar az bir zaman içinde bilim adamlarının
ölümü öldürmeleri meçhuldür. Ölümü öldürebilecek
olsalar bile sizin 5-10 yıllık bir ömrünüz kaldı. Bilim
adamları ölümün öldürülüşünü size yetiştiremezler.
Yetiştirseler bile, hiç bir bilim adamının kıyameti
durdurmaya gücü yetmeyeceğinden, onların ölümü
öldürecek olmalarının bir kıymeti yoktur. Yani bilim-
den size hayır ve kurtuluş yoktur. Kurtuluşunuz sa-
dece ve sadece ölümsüz olan Allah'tadır. O halde
Allah'a kaçın, kurtulun!

Size şu uyarıyı da yapmak zorundayız: Suriye top-
raklarının yüzde sekseni, Suriyeli müslüman Arap-
lara aittir. O halde hakkınız olmayan topraklara el
uzatmaktan uzak durun. Haksızlıkla gasbettiğiniz
topraklar ise, Suriye'de işler düzeldikten sonra eli-
nizden mutlaka alınacaktır. Suriyeli müslüman ço-
ğunluğun rızâsı olmadan da bir Kürt devleti kondur-
maya kalkmayın. Ne özerklik, ne de federasyon!
Ancak Suriyeli müslüman çoğunluk râzı geldikten
sonra istediğiniz devleti kurabilirsiniz. Bunun dışın-
da ABD'ye de güvenmemelisiniz. Çünkü ABD, bir
dünya lideri olarak "adâletli" olmak zorundadır. E-
ğer adâletsizliğe kayacak olursa, o, dünya liderliği-
ni kaybedeceğini bilir. Dolayısıyla haksızlık ve adâ-
letsizlik yolu sizin için kapalıdır.

Eğer Hazret-i Mehdi'nin hak ve adâlet Düzeni'ne u-
yarsanız, işleriniz kolaylaşır ve hakettiğinizden faz-
lası da size verilebilir. Aksi halde haksızlık ve adâ-
letsizlikle kuracağınız yapılar başınıza yıkılır ve
yıkılacaktır.

Suriye'de Kürtler icin özerk ve benzeri bir yapı için
Suriye'nin düzelmesini beklemeniz gerekiyor. Bu
düzelme için de, Beşar Esad'ın ve rejiminin devril-
mesi şarttır. Eğer çalışacaksanız, siz bu şart için
çalışmalısınız. Bunun için de Suriyeli muhaliflerle
anlaşmanız gerekiyor. Eğer Suriye'de muhalifler
yenilgiye uğratılırlarsa, büyük bir kıyamet sizi bek-
liyor!

Ey Suriyeli muhalifler! Dişinizi biraz daha sıkınız.
Allah'ın yardımı, melekler ordusuyla birlikte size
mutlaka gelecektir.

Müslüman Dünya'nın dindarları, her namaz arasın-
da ve sonunda şöyle dua etmelidir: "Allah'ım! Suri-
yeli muhaliflere yardımını yetiştir."

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Temmuz'un ikinci
               haftası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *



Keine Kommentare: