Dienstag, 5. Juli 2016

EY YERYÜZÜNDEKİ BÜTÜN MÜSLÜMANLAR!



  EY YERYÜZÜNDEKİ BÜTÜN MÜSLÜMANLAR!

                         acıyanALLAHınadıyla

Sahibiniz Allah'ın selâm ve rahmeti üzerinize olsun!

Ramazan'daki 30 günlük orucunuzla nefis ve şeyta-
nınıza galip gelerek 30 zafer kazandınız. Bu büyük
kazancınızla da, bayramı hakettiniz.Bu sizin, "büyük
cihad"ınızdı. Buradan anlamalısınız ki, zaferler yal-
nız kanlı savaşlarda kazanılmaz. Kansız savaşlarda
da zaferler kazanmak mümkündür. O halde sigara
ve alkollü içki gibi kötülükleri de terkederek, bütün
ömrünüzü kaplayacak büyük zaferler kazanabilirsi-
niz ve kazanmalısınız. Zira, yeryüzündeki bulunuş
amacınız da budur. Yani, sahibiniz Allah'ın göster-
diği doğrultuda zaferler kazanarak gerçek Sahibini-
zin rızâsına ermek ve cenneti haketmektir. Dünya
yaşamındaki en büyük hedefiniz de Rabbinizin rızâ-
sına ermek ve cennetini elde etmek olmalıdır. Bu-
nun için de; O'na ve âhiretine inanarak haklıca, adâ-
letlice, namusluca, ibadetlice, ahlâklıca, iyiliklice ve
kötülükleri terkedişçilikle bir yaşam kurup, bu yaşa-
mı ömür boyu sürdürmelisiniz ve sürdürmeniz ge-
rekiyor.

Eğer üzerinize farz olan bu gerekliği yerine getirir-
seniz, bir câzibe ve çekim alanı oluşturmuş olursu-
nuz. Oluşturduğunuz bu çekim alanı da, bütün in-
sanlığı büyük bir süratle size ve dininize çeker.
Böylece dininizin yaşatılan güzellikleriyle bütün in-
sanlığın dünyası cennete dönüşür. Bu da, insanlı-
ğın çok çok yaklaşmış olan kıyametten önceki "Al-
tın Çağ"ı olur. İşte sizler, bu çağı yaratmakla, inşa
etmekle memursunuz. Bu memuriyetinizi yerine ge-
tirdiğinizde yeryüzünün gerçek halifeleri olacaksı-
nız.

Ey Allah'a teslim olmakla "müslüman" kimliğini ka-
zanmış olan imanlılar! Allah'a olan teslimciliğinizle,
yani haklıca, adâletlice, namusluca, ibadetlice, ah-
laklıca, iyilklice ve kötülükleri terkcilikle dininizi can-
landırmış olmanızdan ve bu canlandırmayı yaşamı-
nıza temel yapmış olmanızdan dolayı sahibiniz Al-
lah, sizleri "dost" kabul etmiş ve O'nun katında "de-
ğerli kullar"sınız. O halde yeryüzünün "en önemlile-
ri" olduğunuzu bilmeli, kendinizi "gerici" ve "küçük"
görmemelisiniz. Demek oluyor ki sizler, yeryüzü-
nün gerçek ilericileri ve büyüklerisiniz. Bundan son-
ra büyüklük ve ilericilik isteyenler, sizin kurduğunuz
yaşam modeline dahil olmak için can atacaklardır.
Can atmayanlar ise, yeryüzünün en geri ve küçük
varlıkları olarak kalacaklardır. Siz onlara rahatlıkla:
"Gerici" diyebilirsiniz ve demek de hakkınızdır.

Ey Allah'ın dostları ve değerli kulları olan teslimci
müslümanlar! İnanç dünyanızda çok küçük bir azın-
lığın müslüman kimliğini takınarak terör estirmesi
ve bozgunculuk yapması, sizin inancınızı sarsma-
malı ve dininizden soğutmamalıdır. Zira onlar, doğ-
rulukta değil, sapıklıktadır. Çünkü onlar, egolarını
tanrı yapmış sapkınlardır. Onların sapmışlığının ka-
nıtı da şudur ki; Allah onlara: "Zihniyetinize uyma-
yanları katledebilirsiniz" şeklinde bir âyet indirme-
miş olmasıdır. Böyle bir âyet olmadığına göre, on-
ların sapıklığı ortadadır. Çünkü Allah, haksız öldür-
meyi haram etmiştir. Öldürülmesi gereken bir suç-
lu da, ancak devletin adâletiyle öldürülebilir. Her-
kes devlet gibi hareket edemez. Savaş açmak da,
bundan sonra Allah'ın Mehdisi'nin iznine tabidir. O-
nun izni haricindeki ferdî savaşlar yasak ve haram-
dır. Yani hiç bir ferd ve örgüt kendi keyfince sağa
sola savaş açamaz. (Ancak İslâmlı bir devlet haklı
olduğu veya saldırıya uğradığı takdirde ve bir zul-
mü ortadan kaldırmak için savaşa başvurabilir.) O
halde bunun dışında Mehdiniz'in izni olmadan sava-
şa kalkışmayınız. O izin verdiğinde de savaştan
kaçmayınız. Allah'ın Mehdisi de sizi haksız bir sa-
vaşa sürüklemez.

O halde ey teslimci müslümanlar! Yolunuz bellidir.
Sizin yolunuzdan çıkmış ve sizin kimliğinizi kullana-
rak terör estiren ve bozgunculuk yapanların yaptı-
ğından ve sapıklığından sorumlu değilsiniz. Kimse-
nin de onların yaptığından sizi sorumlu tutmaya
hakkı yoktur. O sapkınların dininizi kirletiyor olmaları
da sizi üzmesin. Zira çamura düşmüş bir pırlanta
lekelenmekle nasıl değer kaybetmezse, pırlanta
hükmünde olan dininiz de değer kaybetmez.

Çünkü yüce Allah, ebedî mutluluğunuzun kaynağı
olan dininizin temelini; hak ve adâlet, doğruluk ve
namus temelleri üzerine kurmuş, ibadeti de bu din
binanızın direği ve duvarı yapmış, güzel ahlâk ile
tavanını oluşturmuş ve iyilikçilikle kapı ve pencere
açmış ve kötülükleri terkçilikle de o binanızı koru-
muştur. Bunun için dininiz, eşsiz bir pırlanta hük-
mündedir. Çünkü bu dininiz, sonuç olarak sizi ebe-
dî bir mutluluğa götürüyor. Size sonsuz güzellikler-
le dolu bir cennet kazandırıyor. Sizi, azapla dolu bir
cehennemden kurtarıyor.

Ey Allah'a teslim olmuş ve olmak isteyen "müslü-
man" kimlikliler! Allah dininizi hak ve adâlet temel-
leri üzerine kurmuş olduğundan, iyi ile kötüyü, doğ-
ru ile yanlışı, faydalı ile zararlıyı bir tutmamıştır.
Onları birbirinden ayırmış ve sizlerin de ayırdedici
olmanızı istemiştir. Bu sebeple adâletli ve merha-
metli sahibiniz büyük Allah, iyi hıristiyan ve yahudi-
lerle kötü hıristiyan ve yahudileri bir tutmaz. Onların
iyileriyle kötülerini ayırır ve dinizle alay etmeyen ve
size düşmanlıkta bulunmayan hıristiyan ve yahudi-
lerle dostluk kurmanıza izin verir, yasaklamaz. Hatta
bu izin dolayısıyla size düşmanlık etmeyen ve dini-
niz hakkında alaycı olmayan inkârcı, dinsiz ve ate-
istlerle de yakınlık kurabilir, alış-verişte bulunabilir-
siniz.

Bu konuda Allah'ın koyduğu hak ve adâlet ölçüleri-
ni hiçe sayıp kendi keyflerince İslâm dışı toplumla-
rı düşman belleyen ve onlara karşı terör estirenler
de, zulüm ve sapıklık içinde olduklarını iyi bilmeli,
kötülüklerini terketmelidirler. Kötülüklerini terketme-
yenler ise, çok acı bir azapla cezâlandırılmaktan
kurtulamayacaklardır. Çünkü Allah'ın Mehdisi gel-
mişken ve gerçeği açıklamışken onların: "Biz bilmi-
yorduk" veya "biz Kur'andan bu hükmü çıkardık"
sözleri geçersizdir. Onların "müslüman" kimliğine
sahip olmaları da, onlar için kutarıcı olmayacaktır.
Kurtarıcı olan, ancak Allah'ın Mehdisi'ne itaattir.

O halde ey müslümanlar! Kitabınız Kur'anın gerçek
ile gerçek dışıyı ayırdedici olarak indirildiğini unut-
mayarak Allah'ın bildirdiği hak ve adâlete boyun e-
ğiniz. Mehdinize biat ve itaat ederek de, dininizi ve
iyi çalışmalarınızı geçersiz olmaktan koruyunuz ve
kurtarınız.

Ey "müslümanım" diyenler! Artık başsızlık ve başı-
boşluk ve başınabuyrukluk dönemi bitti. Çünkü
"doğruluğa götürücü" olan Allah'ın Mehdisi karşı-
nızdadır. Müslümanlığınızın geçerli olmasını ister-
seniz, ona itaat edersiniz. Ona itaatiniz, Allah'a ita-
attir. Allah da itaatlileri sever. O'nun sevdikleri de
cennetliktir.

Yüce Allah, hakettiğiniz bayramınızı kutlu etsin ve
dünyanıza mutluluk doldursun. Geleceğinizi de
cennet eylesin ve iyilik dualarınızı kabul buyursun.

En büyük Allah'tır. O'ndan başka ilah yoktur. O'na
hamdolsun!

İmza: Allah'ın Mehdisi Mehmed Nur'an.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Ramazan Bayramı
               birinci günü.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *




Keine Kommentare: