Donnerstag, 16. April 2015

ERMENİLERE AVRUPA ÜLKELERİNE VE VATİKAN'A DUYURU!

     ERMENİLERE VE ONLARIN İDDİALARINA
    DESTEK VEREN AVRUPA ÜLKELERİNE VE
                        VATİKAN'A DUYURU!

            hak ve adâlete boyun eğenleri seven
                              TANRInın adıyla

Eğer bugün Türkiye'de 100 bin Ermeni yaşıyorsa
ve eski Rusya bölgesinde de "Ermenistan" diye bir
ülke varsa, Osmanlı soykırım yapmamış ve asla
soy kırımcı olmamış demektir. Eğer Osmanlı soy
kırımcı olsaydı, Türkiye'deki 70 veya 100 bin Er-
meninin ve Rusya'daki Ermenistan'ın varlığından
bahsedemezdik.

Evet, 1915 yılında Ermenilerle Türkler arasında ba-
zı acılar yaşanmış ve 1 milyondan fazla Ermeni gö-
çe zorlanmış. Göçe zorlananların çoğu da kötü
şartlar nedeniyle kırılmış. Fakat bu kırılmanın tek
sorumlusu o zamanki Türkler ve hükümet değildir.

Keşke 1900-1915 yılları arasında Rusya, İtalya, İn-
giltere, Fransa ve diğerleri Osmanlı'ya saldırma-
saydı. Keşke onu parçalamaya, paylaşmaya kalk-
masalardı. Keşke Ermenileri kışkırtmasalardı. Kış-
kırtmasalardı da o göçe zorlama ve katliamlar ya-
şanmasaydı.

Biz bu zamanın müslüman Türkleri ve Türkiyelileri,
Ermenilerin geçmişe ait acılarını insaniyeten payla-
şıyoruz. Kırım ve katliama uğrayan atalarının iyileri
için Tanrı'dan rahmet, inançlı kötüleri için de şefaat
ihsan etmesini diliyoruz.

Ama bilinmelidir ki, geçmişte olanlar yüzünden bu-
gün Türkiye'yi mahkûm etmeye kimsenin hakkı yok-
tur! Zaten buna dair bir hukuk da yoktur ve olamaz.
Çünkü 1915'te olanların sebebi, bugünün Türki-
yesi ve Türkiyelileri değildir.

1915'te olanlar da; bir "soykırım" değil, "çaresizli-
ğin çaresi"dir. Eğer Osmanlı, o göçe zorlananları
göçe zorlamak yerine onları (suçsuz oldukları hal-
de) gaz odalarında imha etseydi veya kurşuna diz-
seydi veya çarmıha gerdirseydi, o zaman bu işe
"soykırım" denebilirdi. Bu sebeple, dâvâya tarafsız
ama gerçeğe taraftar tarihçi ve bilginlerin ve hukuk-
çuların görüşünün alınacağı ve uluslararası bir
mahkemeden "bunlar soykırımdır" şeklinde kesin
bir karar çıkmadıkça, Türkiye, "soykırım" ve "katli-
am" ifadelerini asla kabul etmeyecektir. Kabul e-
denleri de protesto etmek veya onlar hakkında
dâvâ açmak hakkıdır.

Not 1: Papa Francesco Hazretleri, hak ve adâlet
konusunda çok titiz olmalıdır. Yoksa o makamda
oturmamalıdır.

Not 2: Ermenilerin, Osmanlı dönemindeki hükü-
metten hesap sormaya hakları olabilir. Fakat bu-
günkü Türkiyeden hesap sormaya hakları yoktur.

Not 3: Ey Avrupa Ülkeleri'nin sayın yöneticileri!
1915'teki olaylarla olgili olarak öne sürdüğünüz
iddialarınız içindeki "soykırım" ve "katliam" ifadele-
rini kabul etmek mümkün değildir. Çünkü elinizde
iddialarınız içindeki ifadeleri kanıtlayacak kesin bir
deliliniz yoktur. Eğer kesin bir deliliniz varsa, he-
men ortaya seriniz. Ortaya serdiğinizde, buna karşı
Türkiye tarihçi ve bilginleri de gereken savunmala-
rını yapacaklardır. Ancak bu savunmadan sonra or-
taya çıkacak gerçeklere göre yeni bir karara vara-
bilirsiniz. Aksi halde bütün iddialarınız size geri iade
edilecek ve "iftiracı" damgasını yiyeceksiniz. Bu da
ayrı bir dâvâ konusu olacaktır. O halde koskoca
parlamentonuzu daha fazla rezil etmeyiniz. Önce
iddialarınız içindeki ifadelerinizin gerçek olup olma-
dığını, yani "göçe zorlama hangi hallerde soykırım
sayılabilir ve yapılan fiil haksızca mı, yoksa haklıca
mı yapılmıştır ve katliam denilen fiillerin haklılık,
haksızlık derecesinin ne olduğu"nu tesbit ediniz. E-
ğer yapılanların haklılık gerekçesi varsa, zaten söy-
leyecek sözünüz kalmaz. Eğer yapılanlar haksızca
yapılmışsa, o zaman o suçluları kınayabilirsiniz. İş-
te biz de o vakit sizin kınamalarınıza katılabiliriz.
Yoksa dâvânız geçersizdir. Bu dâvâyı daha fazla
deşerseniz, tarihî gerçekler dâvâyı aleyhinize dön-
dürebilir ve onun altında kalırsınız. Vakit varken bu
dosyayı kapatmak, sizin lehinize olmaz mı?

Eğer inadınızı sürdürürseniz, Türkiye savunmasın-
dan vazgeçmeyecektir!

Eğer "biz de haksızlığımızda kararlıyız" diyorsanız,
buyurun o zaman "soykırım" deyin, "katliam" deyin!

Not 4: Ey Türkiye'yi mahkûm ettirmeye çalışan Er-
meniler! Eğer atalarınız haksızca katledildiyse, on-
lar yüce Tanrı'dan haklarını alacak ve suçlular da
cezâlarını bucaklardır. Eğer Tanrı'ya ve âhiretine
inancınız yoksa, zaten siz çok büyük bir kayıptası-
nız! Çünkü sizi karşılayacak olan ebedî bir cehen-
nem var. O halde büyük kayıp içinde olanların kü-
çük kayıplar peşinde koşması doğru mu? Eğer a-
talarınızın haksızca katledildiğini isbatlayan kesin
bir deliliniz varsa, getirin delilinizi, biz de size arka
çıkalım. Yoksa, haksızlık içinde olduğunuzu gör-
meli ve buna son vermelisiniz. Aksi halde Tanrı
katında cezâ göreceksiniz.

Hem Tanrı'ya bırakılması gereken uzak geçmişe
ait hukuksal dayanağı olmayan bir dâvâyı sizin üst-
lenmiş olmanız akıllıca bir iş midir?

İster akıllıca bir iş yapın, ister akılsızca bir iş yapın;
ama elinizde geçmişte zarar görmüş atalarınızın
haklılığını isbatlayan kesin bir delil olmadan, Türki-
yelileri ve atalarını suçlamaktan vazgeçin!

Mehdiyet Makamı

                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onbeşi, Nisan ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Duyuru ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *


Keine Kommentare: