Sonntag, 26. Mai 2013

HİZBULLAH LİDERİNİN KONUŞMASINA CEVAP

HİZBULLAH LİDERİNİN KONUŞMASINA CEVAP

     insanların yeryüzündeki işlerini gören ve bilen
                            ALLAHın adıyla

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, İsrail'in Lübnan'ın
güneyinden çekilmesinin 13'üncü yıl dönümü kutla-
malarında, Suriye'de devam eden çatışmalarda
kazanan tarafın kendileri olmaması halinde İsrail'in
Lübnan'a gireceğini ileri sürerek, "Suriye düşerse,
Kudüs'ü de kaybederiz. Bu nedenle, Suriye'de ya-
şanan olaylara seyirci kalıp, sırt çeviremezdik" diye
konuşmuş.

Suriye konusunda saflarını belirlediklerini ve Esad'
ın yanında savaşacaklarını açıklayan Hizbullah lide-
rinin, kendilerine yanlış bir saf seçtiklerini ve öngö-
rüsünün de doğru olmadığını bildirmek zorundayız.

Çünkü Suriye'de Esad'a ve rejimine karşı yapılacak
savaşta düşen, Suriye değil, Esad ve rejimi olacak-
tır. Esad ve rejiminin düşmesi ise, Kudüs'ü kaybet-
tirmez. Çünkü İsrail, yakında Kudüs'ten elini çeke-
cektir ve çekmek zorundadır. Çünkü İsrail'in varlığı-
nın devamı, Kudüs'ten el çekmesi ve Filistinlilerin
bir devleti olmasına râzı gelmesindedir. İsrailliler
ve Filistinliler, Hak ve Adâlet neyi gerektiriyorsa
ancak onu alabilirler. Bu yüzden İsrail yönetimi, Hak
ve Adâlet'e boyun eğecek ve Kudüs'ten elini çeke-
cektir. Çünkü onun varlığının devamı, bu el çekme-
ye bağlıdır. İsrail, yok olmaya râzı olmayacak ve
varolmak için de, elinden gelen doğruyu yapacaktır.

Bu gerçekler sebebiyle Nasrallah, kendine yanlış
bir saf seçmiş bulunuyor ve bu safta savaşırken
katledeceği Suriyeli müslümanların hesabı da,kıya-
metten sonra kurulacak olan Büyük Mahkeme'de
onun boynuna asılacaktır. Aynı zamanda yüce Al-
lah'ın ve Hz. Ali'nin yüzüne de utançla bakacaklar-
dır. Gelecekteki bu utanç dolu tabloda yer almak
istemezlerse, Nasrallah ve ordusu, bulundukları
safı gözden geçirsinler ve derhal o safı terketsin-
ler. Aksi halde zâlim Esad safında kanlarını heder
etmiş, öldürdükleri müslümanların da katili olmuş
olacaklardır. Bu bildirimiz karşısında, yüce Allah'ın
huzurunda; "bizim niyetimiz iyiydi" deme haklarının
kalmadığını da iyi bilsinler.

Hizbullah'ın seçtiği yanlış ve zâlim saf yüzünden
Lübnan tehlikeye girebilir. Bu tehlikeye karşı Lüb-
nan halkı dikkatli olmalı ve Hizbullah'ın ordusuna
karşı yapılması gereken bir şey varsa yapmalıdır-
lar.

Eğer Hizbullah, seçtikleri zâlim safı terketmezse,
onun adı bundan sonra: "Hizbullah" değil, "Hizbul-
Esad" olacaktır.

Suriye hakkında yakında yapılacak olan Cenevre
toplantısında büyük bir ihtimalle olumlu bir sonuç
çıkmayacak ve Uluslararası Birleşik Ordu, Suriye'
ye girecek ve Esad'ı rejimiyle beraber devirmek
zorunda kalacaktır.

Hz. Mehdi'nin safı, diktatör Esad'a ve ordusuna kar-
şı savaşacak olan saftır. Akıllı müslümanlar ise as-
la Esad'ın safında yer almayacaklardır. Esad'ın sa-
fında savaşacak olan müslümanların hem müslü-
manlığı, hem de gelecekleri, yani öte dünyaları
tehlikeye girer.

Hazret-i Mehdi, "Alevî-Sünnî" tanımaz ve bunlarla
ilgili bir ayrım yapmaz. O yüce Kişi, ancak insanla-
rın haklı mı, haksız mı olduklarına bakar ve buna
göre hareket eder.

Çok yakında çıkacak olan savaşta İsrail, katliamcı
diktatörün safında olmayacaktır. Çünkü İsrail yöne-
timi, Esad'ın yanında olacak kadar akılsız değildir.
Ama bizim safımızda olması da doğru olmaz. Bu
durumda İsrail için en iyisi; İran, Hizbullah veya E-
sad rejimi tarafından kendisine bir tehlike ulaşma-
dığı müddetçe "tarafsız olmak"tır. Eğer İsrail bir
saldırıya uğrarsa, buna karşılık verebilir ve kendini
savunur. Fakat onun yapacağı bu savunma, onun,
bizim safımızda olduğu anlamına gelmez ve gel-
memelidir.

Eğer gelmekte olan Suriye Halkının Büyük Özgür-
lük Savaşı'nda İran, Esad'dan desteğini çekmez-
se, çok büyük zarara uğrar ve aynı zamanda bir
diktatörü ayakta tutmaya çalışmakla, geçmişte yap-
tığı devrimin ve Şah'ı devirmenin anlamını da kat-
letmiş olur. Ama İran yönetimi ve onların üzerinde
bulunan Ayetullahlar, böyle bir katliama izin verme-
yecekler, yüce Allah'la zıtlaşmayacaklardır...

Çok yaklaşmış olan savaşta eğer Rusya ve Çin,
Suriye diktatörüne vermekte oldukları desteklerini
kesmezlerse, yüce Tanrı, Rusya'nın tepesine yeni
"meteor bombaları" yağdırabilir ve Çin'i de doğal
felâketlerle kırbaçlayabilir. Bunun için Rusya ve
Çin, adımlarını çok dikkatli atacaklardır.

Amerika ise..; Suriye'de katledilenlerin sayısı 30-
35 bine ulaştığında onları uyardık; sessiz kalmaya
devam ederlerse, bu sayının çok artacağını, bu ar-
tışa, çaresiz insanların katledilişine seyirci kalma-
maları gerektiğini bildirdik. Ama ABD yönetimi, çe-
kimserliğini ve seyirciliğini sürdürmeye devam etti
ve Suriye'de katledilenlerin sayısı 80 bini buldu!
Bunun karşılığında da yüce Tanrı'dan, bir kasırgay-
la Oklahoma kırbacını yedi!.. Ama ABD, bundan
sonra, yeni bir kırbaç daha gelmeden hemen hare-
kete geçecektir.

Çok yakında Suriye'de Birleşik Ordular, büyük bir
savaş verecekler ve o ülkenin diktatörünü devire-
ceklerdir. Bütün insanlık, orada çıkacak savaşı iyi
izlesin. Çünkü bu savaş, yüce Tanrı'yla lânetlenmiş
şeytanın savaşı olacaktır. Herkes, bu savaşta ki-
min galip geleceğine iyi baksın...

Yüce Tanrı, yeryüzü ordularıyla bu savaşı kazan-
dıktan sonra, ikibin yıl önce göğe kaldırmış olduğu
elçisi ve mûcizesi olan İsa kulunu, Suriye'de bir ca-
minin minaresine veya avlusuna indirecektir. Tanrı
mûcizesi Hz. İsa da, kendini tanrı ilân edecek olan
Deccal'a karşı savaşacak ve onu ortadan kaldıra-
caktır. Böylece bir savaş bitecek ve başka bir sa-
vaş başlamış olacak ve Hz. İsa bu savaştan, yüce
Tanrı'nın yardımıyla galip çıkacaktır.

Sonuç olarak; insanca yönetilmek ve yönetimde
söz sahibi olmak, Suriye halkının hakkıdır. Bütün
milletler, bu halka ve onun vereceği savaşa saygı
duymalı ve haklarını gözetmelidirler.

                                   Tanrı tektir.
         İsa, Musa ve Muhammed; O'nun elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onüçü, Mayıs sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut:   Muranizm.

                                                  YAYINLAYAN
                                      AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                      *   *   *



Keine Kommentare: