ALLAH'IN MEHDİSİ VE HALİFESİ
MEHMED NUR'AN'DAN
VATİKAN LİDERİNE AÇIK MEKTUP
görünmezin bilgisi yalnız onun yanında olan
ALLAHın adıyla
Önce şu gazete haberlerini okuyalım:
[Papa Fransuva, 3 yıl önce yazdığı bir
kitapta Türk-
leri Nazilere benzetmiş. Papa seçilmeden önce
Jorge Mario Bergoglio adını
kullanan Arjantinli kar-
dinalin, 2010 yılında
Arjantinli Haham Abraham
Skorka ile birlikte kaleme aldığı
"Cennette ve Yer-
yüzünde" (Sobre el Cielo y la Tierra) adlı kitabı,
geçtiğimiz günlerde gözden geçirilerek bir kez
daha yayınlandı.
Papa kitabın "Dinler" bölümünde, "20.
yüzyılda ken-
dilerini tanrılar olarak görenler, tüm
köyleri yerle bir
ettiler. Türkler Ermenilere yaptı,
Naziler de Yahudi-
lere. İnsanları
öldürmek için tanrısal niteliklere atıfta
bulunan söylemler kullandılar" ifadesini
kullanıyor.
Papa kitapta, büyük güçlerin Ermeni soykırımı ko-
nusunda "ellerini yıkayarak" başka
tarafa baktıkları-
nı, çünkü aynı
dönemde Osmanlı İmparatorluğu-
nun da güçlü olduğunu savunuyor.] (Çeşitli
gazete-
ler.)
Sayın Papa Hazretleri üç yıl önce
yazdığı bir kita-
bında, Ermenilerin 1915 yıllarında uğradıkları felâ-
kete, Adolf Hitler'in Yahudilere yaptığı
zulümle bir
tutarak "soykırım"
demektedir. Aşağıdaki haber
paragrafı da, onun bu inançta
olduğunu göster-
mektedir:
[Buenos Aires Kardinali olduğu 2006 yılında,
Buenos Aires'te 1915'te hayatını
kaybedenlerin a-
nıldığı 24 Nisan törenini yönetmişti.
Panarmenian.
net sitesinin haberine göre, Bergoglio
törende
Türkiye'den Ermeni iddialarını kabul etmesini
iste-
mişti. Bergoglio, "Ermeni soykırımını Osmanlı
Türkiyesi'nin Ermeni halkı ve tüm insanlığa
karşı
işlediği korkunç bir suç olarak, koşulsuz
biçimde
tanımalı" çağrısı yapmıştı.]
(Eğer bu haberler doğruysa),
şimdi biz de soruyo-
ruz: Acaba sayın Papa Hazretleri bu
kesin hükme
nereden varmıştır?
Çünkü bugüne kadar tarih bilginleri kendi aralarında
toplanarak bu konuda kesin bir hükümde bulunma-
mışlardır.
Peki, ortada uzmanlarının
kesin bir hüküm bildirme-
diği bir konuda siz o hükmü nasıl
bildiniz? Çünkü
siz, Türkiye Tarihi uzmanı da değilsiniz!
O halde Er-
meni Diaporasının tek
taraflı yakınmalarına nasıl al-
dandınız?
Hâkimler, hem zanlıyı, hem
mağduru dinleyerek ve
gerekliyse uzman bilirkişilerin raporlarını
inceleye-
rek bir hükme varırlar. Ama siz, bir hâkim
gibi ola-
mamışsınız.
Çünkü Ermenilerin Osmanlı
Türkiye'sinde uğradık-
ları felâketle, Hitler'in Yahudi ırkına
yaptığı katliam
eşit değildir.
Çünkü Ermenilerin, onların
Türklere yaptıkları iha-
net ve katliamlarından dolayı mı
sürgüne mecbur
bırakıldıkları,
yoksa onlar suçsuz oldukları halde
ırksal bir düşmanlık
sonucu mu o felâkete uğradık-
ları hakkında kesin bir bilgi
bulunmamaktadır. En a-
zından tarih bilginleri arasında bu
konuda verilmiş
kesin bir hüküm yoktur. Kesin bir hüküm yoksa,
sizin bu felâkete "Türklerin soykırımı"
hükmünü
yapıştırmanız
büyük bir haksızlıktır! Ayrıca o
felâ-
keti Hitler'in zulmüyle bir tutmanız da
adâletsizliktir!
Haksız ve adâletsiz bir Papa'nın
Vatikan'ın başında
bulunması ise, yüce Tanrı'nın hoşuna
gitmez.
O'nun hoşuna gitmek isterseniz, hak ve adâletteki
noksanınızı
telâfi edersiniz. Bunun için de gereken
özrü yapmanız isabetli olacaktır. Yok
Tanrı'nın ho-
şuna gitmek gibi bir derdiniz yoksa, bu halde
yüce
Tanrı'nın yeryüzündeki koltuğundan
inmek zorun-
dasınız. Çünkü
bu koltuk; haklı ve adâletlilerin ve i-
nançlı iyilikçilerin
koltuğudur. Gerekeni yapmadığı-
nız takdirde, yüce Tanrı sizi
bu koltuktan düşüre-
cektir.
Allah'ın Mehdisi ve Halifesi:
Âhirüzzaman
Mehmed Nur'an
Not 1: Biz burada, Papa Fransuva'nın geçmişte
yazdığı ve söylediklerinin hesabını
sormuyoruz.
Tam aksine, şimdi yeni kazanmış olduğu
papalık
makamı dolayısıyla geçmişte
söylediklerinin anla-
mı değişmiş
oldugu için ve geçmiş geçmişte
kal-
mayıp şimdi söylenmiş gibi
aktuellik ve önem ka-
zanmış olması sebebiyle onun üzerine
yapışmış
bulunan haksızlık ve
adâletsizliğin giderilmesine
çalışıyoruz. Eğer sayın Papa
Hazretleri; "geçmiş-
te Türkler hakkında söylediklerim geçmişte
kaldı,
şimdi aynı düşüncede
değilim" veya "o sözlerin
yazarı ben değilim,
ikinci yazardır" şeklinde bir dü-
zeltme yaparsa ve doğruyu söylerse ve
"hakkında
kesin bir hüküm bulunmayan bir konuda Türklerin
soykırım yaptıklarını
söylemem adâletsizlik olur ve
olmuştur" diyerek özür beyan ederse, onun
üzerine
yapışmış olan haksızlık ve
adâletsizlikten kurtul-
muş olur.
Not 2: Geçmişi bugüne getirip hesap
soracaksanız,
adâletli olmak zorundasınız.
Dedenin yaptığı hatanın
hesabını torunundan sora-
cak olursanız, adâletsizlik yapmış
olursunuz.
Not 3: Ermenilerin 1915'te uğradığı
felâketle Hitler'
in Yahudi ırkına yaptığı
katliam eşit tutulamaz. Çün-
kü, Ermenilerin uğradığı
felâket hakkında iki ihtimal
vardır: Ya onlar Türklere yaptıkları
ihanet ve katliam-
lar sonucunda suçlu bulunarak zorunlu göçe tabi
tutuldular, ya da suçsuz oldukları halde
ırksal bir
düşmanlık nedeniyle sürüldüler.
Osmanlılara hâkim olan din, İslâmiyetti.
Müslüman-
lıkta ırkçılık ve ırklara
düşmanlık yasaktır. Bu
se-
beple, yetmiş ırkı asırlarca
yönetmiş bir Osmanlı yö-
netiminin soykırım
uygulaması mümkün değildir.
Böyle bir şeyi kimse isbatlayamaz. Bu durumda ge-
riye kalıyor iki şık. Birisi: Ermeniler, Türklere ihanet
ve katliamlarından dolayı suçlu bulunup sürüldüler.
İkincisi: Osmanlı yönetimini ele geçiren bazı dinsiz
zâlimler, ırksal düşmanlık nedeniyle onlara soykı-
rım uyguladı. Veya açlık, kıtlık, fakirlik nedeniyle de
göçe zorlama meydana gelmiş olabilir. Fakat kim-
senin elinde hangi şıkkın geçerli olacağına dair ke-
sin bir bilgi yoktur. Bilgi yoksa, bu
konuda tek taraflı
kesin bir hükümde bulunmak da doğru
olamaz. Bu
durumda özel bir mahkeme kurularak ve tarih bilgin-
lerinin üzerinde birleştikleri çıkarıma
dayanarak ke-
sin bir hükme varılabilir. Böyle bir şey yapılmadığı
müddetçe de, kimse kesin bir yargıda
bulunamaz.
Bulunduğu takdirde iftira etmiş olur.
İftira edenler
hakkında da dâvâ açmak ve
hesap sormak bir hak-
tır.
Ellerinde kesin bir bilgi ve belge bulunmadığı
hal-
de Türklere "soykırımcı"
diyenler ve geçmişte o-
lanların hesabını
şimdiki Türklerden sormaya kal-
kanlar, açıkça hadlerini aşmaktadırlar!
Kesin bir
mahkeme kararı olmadan hiç bir
Türk, geçmişte
işlenilmiş (hata sanılan)
hataları tanımak zorunda
değildir!
Not 4: Uluslararası özel bir mahkemede 1915
Er-
meni olayları yargılanıp sonuçta o
zamanın yöneti-
mi suçlu çıkarsa, bu takdirde şimdiki
zamanın yö-
netimi, bu hatayı kabul ettiğini ve
suçluları kınadığı-
nı açıklayabilir ve bu açıklamayı
yapmak bir insanlık
borcu olur. Ama ortada suçlu kim, suçsuz kim tam
kesin belli olmadığı halde bütün Türkleri "soykırım-
cı" ilân etmek, büyük bir hata, suç ve günahtır!
Not 5: Acaba Papa Fransuva, Ermenilerin
iddiaları-
ni dinlerken Türklerin savunmasını aldı mı?
Alma-
dıysa, onları toptan nasıl soykırımcılıkla suçlayabil-
mektedir? Geçmişteki
bir yönetimin kesinleşme-
miş bir hatasının
cezâsını bütün Türklere kesmek,
hangi adâlet kitabında yazmaktadır?
Not 6: Eğer koskoca bir
kardinalin adâlet anlayışı
buysa, Vatikan o kardinali papalık
makamına oturt-
makla çok büyük bir hata etmiş
demektir!
Not 7: Madem geçmiştekilerin
hesabını şimdikiler-
den sormak âdet olmuş, o halde Papalık
Makamı
gereken özrü yerine getirinceye kadar Vatikan ile
ilgili şu bilgiler açığa çıkarılmalıdır:
Adolf Hitler Ya-
hudileri katlederken Vatikan'dan yardım aldı mı ve
fetva istedi mi? Eğer istememişse,
Vatikan'ın bu
faşist soykırıma
tepkisi ne olmuştur? Yoksa tepki-
siz mi kalmıştır?
Not 8: 1915 yılları,
Osmanlı imparatorluğunun
çö-
küş, bitiş,
yıkılış
yıllarıdır.
Eğer Osmanlı
"soykırım-
cı"
olsaydı, en kuvvetli ve kudretli zamanlarında
is-
tediği ırkı
yok edebilirdi. Bunu o zamanlar yapma-
dıysa, en zayıf anında nasıl yapsın? Müslümanlığı
izin
vermez ki yapabilsin! Dolayısıyla Papa Hazret-
leri'nin
kardinalken yazdığı
kitaptaki o sözler, gerçe-
ği
tam aksettirmekten uzaktır.
Zaman: Yeni Çağ'ın onüçü, Mayıs başı.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hak ve Adâlet.
Boyut:
Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen