Mittwoch, 19. September 2012

AVRUPA VE AMERİKA HÜKÜMETLERİNE DİNLER HAKKINDA BİR DUYURU

     AVRUPA VE AMERİKA HÜKÜMETLERİNE
             DİNLER HAKKINDA BİR DUYURU

                  (Avrupa ve Amerika halklarının
      üç büyük din ile muamelesi nasıl olmalıdır?)

   Tevrat, İncil ve Kur'an'ın sahibi ALLAHın adıyla

Avrupa ve Amerika'da -azınlık da olsalar- milyonlar-
ca müslüman yaşamaktadır. Yine İslâmlı ülkelerde
de azınlık halinde Hıristiyanlar ve Musevîler bulun-
maktadır. Bu inançlı insanlar dinlerine hakaret edil-
mesini istemezler ve bunu kabullenemezler. Fakat
bunun bir ölçüsü olmalıdır. Acaba Müslümanlık, Hı-
ristiyanlık ve Musevîlik karşısında Avrupalı ve Ame-
rikalı halkların muamelesi nasıl olmalıdır? Bu dinle-
re hakaretin ölçüsü nedir?

Bir Müslüman, dinine, kitabına ve peygamberine
hakareti "cinayet" sayar ve cinayetin cezası da din-
darlar arasındaki hukuka göre "idam"dır. Fakat
müslümanların böyle bir cezayı Avrupa gibi ülkeler-
de vermesi mümkün değildir, buna hakları yoktur.
Gerekli cezayı ancak o ülkenin kanunları belirler ve
verebilir.

Toplumlar arasındaki barışı korumak ve sağlamak
için de dinlerle ilgili muamele konusunda koruyucu
ve yasaklayıcı kanun maddelerine ihtiyaç vardır. Bu
ihtiyacı karşılarken uyulacak ölçü ise şunlar olabilir:

Avrupalı ve Amerikalı halklar ve bu ülkelerdeki di-
ğer toplumlar; İslâmiyet'i, Hıristiyanlığı ve Musevî-
liği kabul edip etmemekte özgürdürler. İsterlerse
bu dinlere inanmayı reddedebilirler, inkâr da ede-
bilirler. Red ve inkâr ve kabulsüzlük, Tanrı katında
"en büyük suç" olmasına rağmen, bu suçun ceza-
sını ancak yüce Tanrı verebilir. Bu dinlerin bağlıları
ise bu suçlarla ilgili bir cezalandırmada bulunamaz-
lar ve hakları da yoktur. Çünkü dinde zorlama ya-
saktır. Bütün insanlar inanıp inanmamada özgürdür.
Onların din hakkında yaptıkları seçimin karşılığını
da ancak yüce Tanrı verebilir.

Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Musevîlik hakkında e-
leştiri yapmak mümkündür. Eleştiri, hakaret sayıla-
maz. Ancak hakaret kasdıyla yapılacak bir eleştiri
kabul edilemez. Yani hakaret, eleştiri kılıfına sokul-
mamalıdır. Ayrıca bu dinler hakkında soru sormak
ve tartışma yapmak mümkündür, serbesttir ve bir
insanlık hakkıdır.

Ama bu dinler ve onların değerleri hakkında alay,
küfür ve hakaret kabul edilemez, suçtur. Bu suç da,
cezayı gerektirir.

Bu üç dinin üç milyar civarında bağlısı ve inananı
olduğu unutulmamalıdır.Bu üç din ile ilgili yapılacak
bir alay, küfür ve hakaret; üç milyar insanın hakkına
tecavüzdür. Üç milyar insanın hakkına tecavüz ise,
en büyük cinayettir. Böyle büyük bir cinayet ise, ce-
zasız kalamaz. Bu cezanın verilebilmesi için de, bir
kanun gereklidir. Bu gerekli kanunu çıkarmayan ül-
keler, toplumsal barışa kasdetmiş ve onu öldürmüş
olurlar. Böyle bir öldürmeye hiç bir hükümetin hakkı
olmasa gerek.

Kur'an; Tevrat ve İncil'in gerçeğe uymayan yönleri-
ni eleştirmiştir. Ama bu kitapların doğrularını ve on-
ların peygamberlerini korumuştur, kabul etmiştir.
Bu kabul sebebiyle bir Müslüman, Tevrat ve İncil'e,
İsa'ya ve Musa'ya ve Kur'anda gecen diger Pey-
gamberlere yapılacak bir alay, küfür ve hakareti
kabul edemez. Bu üç dinin değerleri hakkında işle-
necek suçlar ve suçlular hakkında bir Müslümanın,
bir Hıristiyanın ve bir Musevînin suç duyurusunda
bulunma hakkı vardır. Ancak bu hak, kanunsuz
bir şekilde kullanılamaz. Kanunsuz hareket eden-
ler de, cezasını bulur.

"Dinlere hakaret suç sayılamaz" diyecek olan ülke-
ler ise, bazı Avrupa ülkelerinin holocost'u inkâr et-
meyi bile suç sayıp, kanunlaştırmış olmalarını unut-
mamalıdırlar. 5 milyon insanın -hakla ilgisi olmayan-
bir hakkını çiğnemek suç olur da, 3 milyar insanın
en doğal hakkını çiğnemek nasıl suç olmaz? Üç
din ve onların bağlılarının hukuku, holocost gerçe-
ğinden daha mı değersiz?

İyi bir yönetim için, toplumlar arası barışı sağlamış
olmamız ve sağlamamız gerekir. Bu sağlama için
de, adı geçen üç dine ve onların değerlerine haka-
ret etme ve ettirmeye son vermeliyiz.

Gerekli kanunları çıkarmayan ülke yöneticileri, ileri-
de başlarının ağrıyacağını iyi bilmelidirler.

Tanrı tektir. İsa, Musa ve Muhammed; Tanrı'nın
elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onikisi, Eylül ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Düzen ve Düzenleme.
Boyut:   Muranizm.

                                                  YAYINLAYAN
                                      AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                      *   *   *

Keine Kommentare: