ORUCUN GİZLİ KALMIŞ BİR SIRRI VE ALLAH'IN MEHDİSİ'NİN MESAJI!
gizli sırları açığa çıkaran büyük ALLAHın adıyla
Allah'ın Mehdisi, Oruç'un gizli kalmış bir sırrını açıklıyor:
Yaz aylarına denk gelen bir Oruçta sahur ile iftar arasında 15 saat kadar bir zaman vardır. Bir oruçlu bu zaman süresince ibadettedir. 30
günlük Ramazan'da günde 15 saatten 450 saat ibadet edilmiş oluyor.
Namaz ise
günde 5 kere 1 saat kadar zaman tutuyor. Yani 1 yılda 365 saat ibadet yapmış oluyorsunuz.
Bir yıllık Namaz
ibadetiyle 30 günlük Oruç'un müddetini karşılaştırdığımızda Oruç'ta Namaz'dakinden daha fazla ibadet
edildiği görülür. Yani 30
günlük Oruç ibadeti, 1 yıllık Namaz
ibadetini içine almakta ve onu
(yaz aylarında) geçmektedir. Kış aylarına denk gelen Ramazan'da ise günde 10
saat kadar süren Oruç, 30 günde 300 saat
yapar. Bu da hemen hemen 1 yıllık Namaz ibadetine yakındır. Yani 30
günlük Oruç, 1 yıllık Namaz
ibadetine denk gelmekte, aşağı yukarı eşitlenmektedir.
Demek Oruç, çok kıymetli bir ibadetmiş.
Siz
Allah'a(cc) inanmış ve O'na ibadetle
teslim olmuş değerli müslümanlar kesinlikle bilmelisiniz
ki, açlık ibadeti olan 30 günlük oruçla 30 zafer kazandınız. Bu 30
günlük açlık ibadetiyle nefis ve şeytanınıza galip
geldiniz. Oruçtan kaçanlar ise, nefis ve şeytanlarına mağlup oldular, bayram yapma hakkını
kaybettiler. Siz ise, kazandığınız 30 zaferle bayram
yapma hakkı kazandınız. İşte aranızdaki fark budur!
Bayram
yapma hakkını tam kazanabilmek içinse, varsa günahlarınıza tövbe
etmelisiniz. Çünkü günahlarına tövbe etmeyenleri Allah,
"zâlim" sayıyor. Üzerinde zulüm
bulunanların bayram yapma hakkı yoktur, olamaz!
(Âciz,
fakir, muhtaç ve ölümlü bir kulu
olarak) Allah'ın Mehdisi ben Mehmed Nur'an, Allah'a
inanmış ve teslim olmuş ve olmak isteyenlerin Ramazan Bayramı'nı tebrik
ediyor, Allah'ın dininin galip
geleceği günler diliyorum.
Allah'ın Mehdisi Mehmed Nur'an
Not 1: Mehdi bekleyen
fakat kime inanacağını bilmeyen ve Mehdiyeti reddedenler şunu iyi bilmelidir: Geçmişte yüce
Allah bütün toplum ve topluluklara bir elçi ve haberci göndermiş ve bunları, onlardan inanmış olanlara mânevi lider yapmıştır.
Peygamberimiz(sav)den sonra da her yüzyılda İmamları vazifelendirip, müslümanlar mânevî
yönden başsızlıktan kurtarılmıştır. Şimdi ise müslüman dünya birbuçuk milyarı geçmiştir. Bu
kadar büyük bir topluluğu Allah hiç başsız bırakabilir
mi? Evet müslümanlar uzun bir müddet başsız kaldı. Fakat bu müddetin bir nihayeti yok
mudur? Vücudu başsız, arıyı beysiz,
aileyi reissiz ve ülkeleri başkansız bırakmayan
Allah, milyarlık bir dünyayı başsız bırakabilir
mi? Bu başsızlığı kıyamete kadar
sürdürebilir mi? Elbette sürdürmez! Bunun için de kıyamete çok çok yaklaştığımız ve kıyamet belirtilerinin çoğunlukla gerçekleştiği şu dönemde son olarak Mehdi'sini gönderecek,
gökteki Mesih'ini indirecektir.
Mesih'in
kim olduğunu, kim olacağını biliyoruz.
O da, 2030'lu yılların başında yeryüzüne indirilecektir. Mehdi'yi
ise insanlar değil, Allah seçer ve belirler. Mehdiliğin işareti ise; Allah tarafından seçilmesi, ona bilgi ve ışık verilmesidir. Mehdi, Allah tarafından görevlendirilen kişidir. Onun görevi, yollarını sapıtmış veya bulamamış olanları doğruluğa götürmektir.
Peki,
kendini Mehdi gören onlarca kişi arasında gerçek Mehdi'yi nasıl bileceğiz?
Gerçek Mehdi; en başta Allah'a, Kitabı'na, son Elçisi'ne zıt hareket etmez. Daima müslümanlar lehine
çalışır. Onlara liderlik etmede hak ve adâlete
dayanır. Kendisine
verilen bilgi ve ışıkla islâmlıların yollarını açar ve aydınlatır. Ve o bilgiyle İslâmiyet'i korur. İslâmiyet de ancak Allah'ın verdiği bilgiyle korunur. Bu koruma gereği olarak eğer şartlar değişmişse, İslâmî anlayışı yeniler. Bu yenileme Allah'ın sünnetidir. Bu sünnet gereği olarak Allah da daima elçiler göndererek ve toplumların hayat şartlarını nazara alarak
dinini yenilemiştir. Şimdi de görevlendirdiği Mehdisi'yle gerekli yenilemeyi yapmak
istemektedir.
Sorulabilir:
"Hz. Mehdi'nin gelip gelmediğini nasıl anlayacağız?"
Hz.
Peygamber'in gelecekle ilgili verdiği
haberlerden yapılan çıkarım ve hesaba
göre, 2030'lu yılların başlarında İsa Mesih gökten yere indiriliyor.
Peygamberimiz de Mehdi'nin İsa
Mesih'den önce geleceğini bildirmiştir. Buradan da Mehdi'nin gelip gelmediğini anlayabilirsiniz.
Not 2:
Benim Mehdiyetime gıyaben bağlananlar ve bağlanacak olanlar bilmelidir ki; bağlanmalarıyla onlar benim çok kusurlu şahsıma değil, Allah'tan aldığım bilgi ve ışığa bağlanmış olurlar.
Mehdi
bekleyen bütün imanlılar bilsin ki, artık Mehdiyet Dönemi başlamıştır. Bundan sonra
dünyada herşey değişecektir.
Dünyayı, herşeye hâkim olan Allah'ın Kudsileri devralacaktır. Birinci Kudsî, Allah'ın Mehdisi ve ona bağlananlardır. İkinci Kudsî
ise, Meryem oğlu İsa Mesih ve ona tabi olanlardır.
Şimdi artık "Allah'ın Planı" devrededir. Önümüzdeki günlerde hoş görünmeyen dünya olaylarıyla karşılaşacağız. Fakat şer gibi görünenlerden Allah'ın hayr çıkardığı unutulmamalıdır. Hem yeni
devrin başlayabilmesi için eskinin yıkılması gerekiyor. Sahibimiz Allah, zulümlü
devri kapatıp, adâletli devri açmak ve başlatmak istiyor.
Artık Mehdi arayışı ve bekleyişi sona ermeli birliğe girilmelidir. Birliğiniz, tevhid ile ve tevhid edenlerledir.
Bu sebeple zihniyet ve mezhebinizi, tarikat ve ekolünüzü tevhidin altına indirip Tevhid ve Mehdiyet etrafında birleşmelisiniz. Birliğiniz olmazsa hepiniz kaybedersiniz.
Kazancınız birliktedir. O halde şimdi bir tek cemaatiniz vardır. O da, bütün cemaatleri içine alan Tevhid ve Mehdiyet Cemaati'dir.
Sizleri bu büyük cemaat içinde birliğe dâvet ediyorum.
Birliği ve birleşmeyi kabul ettiyseniz artık bundan sonra dinde ve siyasette her
kafadan ayrı ses çıkma dönemi bitmiş demektir ve bitmelidir. Bitmelidir ki,
milletin kafası karışmasın.
Bizim
dinimiz; evrenin ve içindekilerinin sahibi Allah'ı birlemek,
Elçisi'nin ölçüsüne uymak ve Mehdisi'nin yenileyiciliğini kabullenmektir.
Bizim
siyasetimiz ise; hak ve adâlet ve namus'u ve bunlara uygun özgürlüğü yönetimde temel ve egemen yapmak ve bu
egemenliği kabul etmiş liyakatli Başkan adayını da millet çoğunluğunun seçmesine bırakmaktır. Seçim milletin, egemenlik hak ve adâletin,
yönetim ise liyakatlinindir. Hak ve adâlet ancak Allah'a dayanır, insanların keyfine değil. Bu sebeple zâlim ve zorbalar, hain ve
diktatörler, çıkarlarını hak ve
adâletin üstünde tutanlar reddedilir.
Hiç bir İslâmlı Ülke'de siyaset müslümanlara
yasaklanamaz. Dolayısıyla "siyasal İslâm", İslâmlı Ülkeler'in bir gerçeğidir. Bu
gerçek reddedilemez. Bu
gerçeği reddedenler, İslâmiyet'e ve müslümanlara savaş açmış olur. Biz de bu haksız savaşı reddedenleriz. Çünkü İslâmlı bir ülkede müslüman olmayanların müslümanları din ve inanç özgürlüğünden mahrum etme hakkı yoktur.
Duamız şöyle olsun:
Allah'ım! Kusurlarımı affet.
Noksanlıklarımdan arındır. Bizde rızânı hâkim kıl. Bizi hak ve adâlet ve namusu
koruyanlardan yap, çiğneyenlerden yapma. Zâlim devletlerin
gücünü yok et. Aleyhimizde faaliyet gösteren bozguncuların işini boz,
onlara daha fazla fırsat verme. Sana
dönüşümüzü güzel eyle.
Amin.
Not 3:
Uygun görülürse bu mesajım İslâmlı Dünya'nın bütün câmilerinde okunabilir ve okunmalıdır.
Allah'ın Mehdisi Mehmed Nur'an
Allah'tan başka
ilah yoktur. Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni
Çağ'ın yirmiikisi, Nisan sonu.
Mekan:
Avrupa.
Makam:
Hakka dâvet ve uyarı.
Boyut:
Muranizm.
Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.
*
* *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen