KUR'AN YAKTIRTAN İSVEÇ YÖNETİMİNE VE ONU BÜNYESİNDE BARINDIRAN AVRUPA BİRLİĞİ'NE UYARI!
Kur'an
yakan ve yaktırtanları cezâlandıracak olan tekTANRInın adıyla
İsveç yönetimine ve Avrupa Birliği'ne uyarı,
Geçtiğimiz
günlerde, ülkenizde bir siyasetçiye, polis koruması altında Kur'an yakma izni verdiniz. Verdiğiniz bu izinle Kur'anı yakan ve yaktıran ülke oldunuz. Kur'anı yaktırmakla birbuçuk milyar müslümana hakaret ettiğinizin farkında mısınız? Bu hakarete ne hakkınız var?
Müslümanlara hakaret etmek fikir özgürlüğü değil, ancak "fikir barbarlığı" olabilir. Bu barbarlığa izin vermekle uygarlıktan vazgeçtiğinizi mi
bildirmek istiyorsunuz? Uygarlıktan vazgeçmiş değilseniz bu barbarlığı durdurmanız, onu engellemeniz gerekmez mi? Yoksa
müslümanlara hakaret etmek bir insan hakkı mıdır? Eğer insan hakkıysa, bir müslüman da sizin Başbakanınıza, kralınıza, kraliçenize hakaret etme hakkına sahip midir? Eğer sahip değilse, siz müslümanlara hakaret etme ve
ettirme hakkını kimden alıyorsunuz? Lütfen, kaynağınızı açıklayınız.
Şunu iyi
bilmelisiniz: Kur'an bütün insanlık için çok kıymetli bir kitaptır. Çünkü Kur'an, insanlığı ebedî bir hayata dâvet eder ve bu hayatı kazanmanın şartlarını açıklar ve verdiği emirlerle de insan hayatını düzene
sokar. Bu düzen ile de barışı sağlar. Barışı bozanlar ise, Kur'anı dinlemeyenler ve onu yaktıranlardır.
Kur'anı yaktırarak barışı niçin bozuyorsunuz? İyi insanlar barış için çalışır. Kötü insanlar ise barışı bozmak için uğraşır. Bu bozgunculuk size fayda değil, zarar getirir.
Bu zarardan dönmeniz gerekmez mi?
Eğer bu zarardan dönmezseniz, yüce Tanrı sizin birliğinizi bozar, gücünüzü yok eder ve
ekonomik felâkete uğratır. Bu olumsuzluklara râzı değilseniz,
Tanrı'nın kitabına saygılı olursunuz
ve müslümanlara hakaretten vazgeçersiniz.
"Biz
Kur'an yaktırmıyoruz" dememelisiniz. Çünkü Kur'an yakanlara engel olmadığınız ve onları koruduğunuz
için, "Kur'an yaktıran" oluyorsunuz. Kur'an yakanların da bunu, düşmanlıkla ve müslümanlara hakaret etmek için yaptıklarını unutmamalısınız.
Kur'an yaktırmaya son vererek müslümanlara hakaret
etmekten vazgeçeceğinizi umuyoruz.
İmza: Mehdiyet ve
Hilâfet Makamı.
Not 1: Eğer ölümü öldürdüyseniz, kıyameti durdurabilecekseniz veya başka bir evren yaratıp Tanrı'ya ait bu evreni terkedebilecekseniz, bu
takdirde Kur'ana ihtiyacınız kalmaz. Fakat Tanrı'ya ait bir varlık olduğunuzu da unutmamalısınız. Tanrı'ya ait bir varlık, kendini Tanrı'dan ayıramaz. Tanrı'dan ayrılabilmeniz için önce kendinizi yok etmeniz ve sonra da
kendinizi yeniden yaratmanız gerekir.
Bunları yapmanız mümkün değilse, Tanrı'ya inanıp O'na teslim olmaktan başka çıkar yol kalmaz. Tanrı'yı tanımanın ve O'na
teslim olmanın yolu da Kur'andan
geçer. Kur'ana sahip çıkanlar da öte dünyada mükâfatlandırılır, cenneti yani mutluluk içinde ebedî bir hayatı kazanır.
Bu kazancı reddetmemelisiniz. Çünkü dünyada ölümlüsünüz. Bedensel ölümü öldürseniz bile kıyameti durduracak gücünüz yoktur. Yüce
Tanrı ise ölümünüzden
sonra sizi tekrar diriltip hesap soracak ve cezâlandıracak güce sahiptir. Evreni yaratabilmiş ve onu yönetebilmekte olan bir Tanrı, sizi ölümden sonra tekrar diriltemez
mi? Dünyada hergün 300 binden fazla bebek dirilten ve her yıl kışta ölmüş bitkiler âlemini bahar ile hayatlandıran bir Tanrı, sizi de tekrar diriltemez mi? Diriltebilir
ve diriltecektir. Bu diriltme için de dolaylı dolaysız binlerce
defa vaadde bulunmuştur. Tanrı vaadettiyse, doğrudur. Yani bütün geleceğiniz Tanrı'nın
elindedir. Tanrı'nın elinden kaçmanız mümkün değildir. Madem mümkün değildir, O'na teslim olmalısınız. Ancak bu teslim oluşla geleceğiniz garanti kazanır. Gelmişiniz de, ölüm ve yokoluş korkularından kurtulur. Kurtuluş istemez misiniz? Kalbiniz "ben
ebedî bir hayat istiyorum" demiyor mu? Madem diyor, işte kurtuluş kitabınız Kur'an
sizi bekliyor! Kur'anı yakan ve yaktırtanlar ancak kendilerini yakmış ve yaktırmış olur. Çünkü Kur'anı yakan ve yaktırtanlar için ölümden ve kıyametten sonra ebedî bir cehennem var! Akıllı insanlar
bu cehenneme girmemek için çalışır. Yüce Tanrı diyor: "Aklınızı iyi kullanın! Akılsızlık etmeyin!"
Not 2:
Kur'anı yaktırarak ne kadar büyük bir kötülük içinde olduğunuzu şu hesabı yaparak görebilirsiniz: İsveç kanunlarında bir şahsa hakarete verilen cezanın 3 ay olduğunu farzedelim. Dünyada ise 1,7 milyar
müslüman yaşamaktadır. Şimdi bu
rakamı 3 ay cezâ ile çarpınız. Çıkan sonuç, Kur'anı yaktırarak bütün müslümanlara hakaret etmekte
olan İsveç yönetimindekilerin alacağı cezâyı gösterir. Bu kadar büyük bir cezânın altından kalkabilir misiniz? Madem kalkamazsınız, o halde
Kur'an yaktırarak müslümanlara
kötülük etmekten uzak durmanız gerekmez
mi?
Hani sizin
adâletiniz? Bir devlet ve yönetim adâletsiz olabilir mi? Adâleti olmayan bir
devlete devlet denebilir mi? Yoksa adâletin ne olduğunu bilmiyor musunuz? Eğer bilmiyorsanız söyleyelim. Adâlet: Haklıya hakkını vermek,
onun hakkını çiğnememektir.
Adâletin arka yüzü ise: Suçluları hakettikleri kadar
cezâlandırmaktır.
Halkınıza vereceğiniz fikir özgürlüğünün, hak ve adâleti çiğnememesi
gerekmez mi? O halde fikir özgürlüğünü kötüye
kullananları niçin cezâlandırmıyorsunuz?
Onlara neden fırsat veriyorsunuz?
Yoksa fikir özgürlüğünü adâletten üstün
mü tutuyorsunuz? ABD de çıkarlarını adâletten
üstün tutarak bütün insanlığa kötülük etmektedir. Siz de Kur'an yaktırarak bütün müslümanlara kötülük
etmektesiniz. Yoksa siz de ABD ile "adâleti çiğneme yarışı"na mı girdiniz? Bu kötülükçü spor sizin ülkenizin vücudununa fayda
verir mi? Barış getirir mi?
İşte dünya barışını bozan en
birinci sebep budur: "Çıkarları adâletin üzerine çıkarmak." Çıkarlarınızı ve özgürlüğünüzü adâletin altına indirmeniz gerekmiyor mu?
Not 3:
Kur'an her şeyden önce dünya ve
kâinatın tek sahibi olan
yüce Tanrı'ya ait bir kitaptır. Bu sebeple yüce Tanrı: "Benim kitabımı yakan ve
yaktıranları Ben de yakarım" dese ve üzerinize bir meteor fırlatsa, ne yaparsınız? Yapacağınız hiç birşey yok! Mahvolur gidersiniz. Mahvolmamak
isterseniz, haddinizi bilirsiniz ve bilmelisiniz!
O halde şimdi size düşen görev: Önce Tanrı'dan, sonra da bütün müslümanlardan özür
dilemektir. Bu özrü dilemek, medeniyetin ve insan oluşun gereğidir. Ne kadar medenî ve insan olduğunuzu göstermelisiniz!
Artık Kur'anın basit bir kitap olmadığını anlamalısınız. O kitabın Sahibi yüce Tanrı'yı
öfkelendirmekten uzak durmalısınız ve uzak
durunuz. Çünkü O'na ait bir
Dünya ve Evrende yaşamaktasınız. Yüce
Tanrı, Dünya ve Evren'in
sahipsiz olmadığını da Kur'anla bildirmiştir. Bu güne kadar da başka bir Sahip ortaya çıkmamıştır. Yani
Dünya ve Evren'in Sahibi tektir. Kur'anlı
müslümanlar da O Tek Sahib'e (en yüce ve gerçek Tanrı) anlamında ALLAH der.
Not 4:
Bedensel ölümü öldürmekle ölümsüzlüğü kazanacağını
zannedenlere uyarı! İnsan organlarını
yenileyerek bedensel ölümü öldürmek, mutlak anlamda ölümsüzlüğü kazanmış olmak değildir. Ölümsüzlüğü tam kazanabilmek için kıyameti durdurabilmek gerekir. Kıyameti durduramayanlar, ölümsüzlüğü kazanmış olmaz. Bu sebeple ölümsüzlüğü tam kazanabilmek için öte dünya inancına sahip olmak gerekir. Bu dünyada ölümü
öldürmenin faydaları varsa da, insanlığa zararları daha çoktur. Bu zararlara düşmemek gerekir. Çünkü ölüm olmazsa, insanlık dünyaya sığmayacak kadar çoğalır. Bu çoğalma karşısında da azınlıkta olan çok akıllı dinsiz
zenginler, çoğunlukta olan fakirleri yok etmek zorunda
kalır. (Bu konuda çok güzel bir film de yapılabilir.)
Şu da unutulmamalıdır: 101 yıl sonra kıyamet kopacaktır. Yani bugün ölümü öldürebilecek olanlar
ancak bir asır yaşayabilecektir. Yani bütün insanlığın sadece 101 yıllık ömrü kalmıştır. Çünkü 2123 yılında kıyamet başlayacaktır. Yüce Tanrı tarafından bunun bilgisi bize öğretilmiştir.
Not 5: Bu
bildiri uluslararası diplomatik
platformda paylaşılmıştır.
İmza: Mehdiyet ve Hilâfet Makamı.
Tanrı tektir. İsa, Musa ve
Muhammed tekTanrı'nın elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın yirmiikisi, Nisan sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka dâvet
ve uyarı.
Boyut: Muranizm.
(Muranist: Modern
Kur'anlı)
Yayınlayan: Avrupa
Muranistleri.
* * *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen