ABD YÖNETİMİNE SORUYORUZ: 11 EYLÜL TERÖR EYLEMİNİ KİM YAPTIRDI?
zalimlerden hesap soracak olan tekTANRInın adıyla
Yukarıdaki suali sormakta haklıyız. Çünkü İtalya eski Cumhurbaşkanı Francesco
Cossiga, Aralık 2007’de Corriere dela Serra gazetesine aynen şöyle demiş:
“11 Eylül 2001 saldırılarının ABD ve İsrail istihbaratı tarafından yapıldığı gerçeği,
dünyadaki bütün istihbarat örgütlerince biliniyor.
11 Eylül, İslam dünyasını suçlamak ve Batılı güçleri Irak’a ve
Afganistan’a müdahaleye tahrik etmek için planlanıp gerçekleştirilmiştir...”
Biz de şimdi ABD yönetimine soruyoruz: İtalya eski
Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga'nın söyledikleri doğru mu? Eğer söylenenler doğruysa, ABD'nin çok büyük bir suç işlediği ortaya çıkar. İşlenen bu suçun da hesabının sorulması gerekir. Biz de dünyadaki müslümanların temsilcisi olan Hilafet Makamı olarak gereken hesabı sormak istiyoruz. Çünkü istihbaratınız tarafından yaptırılmış olan 11 Eylül Saldırısı'nın
neticesinde Bush yönetimince Irak'a ve Afganistan'a yaptığınız saldırılarda 5
milyon insan öldü. Bunların çoğunluğu masum sivillerdi. Bu sivillerin çoğunluğu da kadınlar ve çocuklardı. Adalet ise, bu masumların haklarının
ödenmesini gerektirir. Lütfen bu hakkı ödeyiniz. Çünkü onlara karşı suçlusunuz. İşlenen suç da cezalandırılmanızı
gerektirir. Bu gereklik de, şimdiki ABD
yönetiminin, geçmişteki Bush yönetiminden ve istihbaratından hesap sormasını
gerektirir. Bu hesabı sormalısınız. Tabii "biz bir hukuk
devletiyiz" diyorsanız.
Ama geçmişteki
yönetimlerinizin icraatlarına baktığımızda
devletinizin bir "hukuk devleti" olmadığı anlaşılıyor. Çünkü Bush yönetimi 11 Eylül Saldırısı'nın
üstlenicisi El Kaide liderini Taliban'dan istediğinde Taliban, o terör liderinin bir
uluslararası mahkemede yargılanmasını teklif
etti. Bush yönetimi ise bu teklifi reddedip Afganistan'a saldırdı. Bu saldırı haksız bir saldırıydı. Çünkü Bush yönetiminin Taliban'ın teklifini kabul edip hukuk yolunu
gözetmesi gerekirdi. Fakat ne yazık ki bu
gerekliğe uyulmadı. Bu sebeple Bush yönetimi suçludur, hesap vermesi gerekir. Şimdiki ABD yönetimi de o suçlu yönetimden hesap sormalıdır. Çünkü Afganistan'a yapılan saldırıda korkunç bir adaletsizlik var. İkiz kulelere yapılan saldırıda 3000 kişi öldüyse, Afganistan'a yapılan saldırıda 3 buçuk milyon Afganlı öldürüldü. Ayrıca -asılsız olduğu sonradan anlaşılan- "nükleer silahı var" denilerek Irak'a da saldıran Bush yönetiminin ordusu orada da 1 buçuk milyon Iraklıyı katletti.
Halbuki Irak ordusunun nükleer silahı olsaydı bile ABD'nin Irak'a saldırma hakkı olamazdı. Bu hakkın olabilmesi için Irak ordusunun ABD'ye karşı harekete geçmesi veya savaş ilan etmesi gerekirdi. Irak diktatörünün
böyle bir ilanda ve harekette bulunduğunu kimse
duymamıştır.
Görüldüğü gibi, eski Bush yönetiminin suçluluğu apaçık ortadadır. Ortada bir suçlu varsa, şimdiki ABD yönetimine de o suçludan hesap sormak düşer. Bu hesap sorulmalıdır. Irak ve
Taliban yönetimleri de bu hesabı
uluslararası bir mahkemeye taşıyabilir.
İmza: Mehdiyet ve
Hilafet Makamı.
Not 1:
Irak'a yapılan saldırı sonucunda
Irak parçalandı. Bu parçalanma ise İsrail'in önünü açmaktadır. Yani yapılan saldırı İsrail'e yaramış görünüyor. Eğer Türkiye ve İran da parçalanırsa, İsrail'in önü tamamen açılmış olacak. Yıllar önce
Condoleezza Rice da demişti:
"22 ülkenin sınırları değişecek." Bayan Rice'ın söyleminden ve Irak'taki sonuçtan da anlaşılıyor ki, New
York'taki İkiz Kuleler'e yaptırılan saldırı, ABD ve İsrail istihbaratının işi. Bush yönetiminin de bu işte parmağının olduğunu Rice'ın söylemi ele veriyor. Bunlardan da anlamalıyız ki, İtalya'nın eski Cumhurbaşkanı'nın sözleri boş ve yalan değil. Ama Afganistan'da 2 binden fazla
askerini ve iki trilyon dolarını kaybeden ABD yönetiminin Afganistan saldırısından nasıl bir kâr elde ettiğini bilmiyoruz. Yoksa bu saldırıyı yaptırtanlar silah tüccarlarını zengin
etmek mi istemiştir? ABD 30 trilyon
dolar borca batarken silah tüccarlarını zenginleştirmenin anlamı nedir? Amerikalılar bunun hesabını
sormayacaklar mıdır? Sormaları gerekmez mi?
Not 2: Çok büyük bir soru işareti de şudur: Her ülkede gözü, kulağı olan ve hangi ülkede terör eylemi yapılacağını hemen
haber alıp ilgili ülkeye
bildiren ABD istihbaratı, kendi yurdunda
yapılacak terör
eylemini neden görmedi? Neden gözlerini kapatıp kulaklarını tıkadı? Bu göz
kapatıp kulak tıkama da, 11 Eylül'ün arkasındaki asıl planlayıcının ABD istihbaratı olduğunu gösteriyor.
Not 3: Her yıl dünya ülkelerindeki insan hakları ihlalleriyle ilgili raporlar hazırlayan ABD'nin "insan hakları"yla ilgili kurumu, Irak ve
Afganistan'da 5 milyon katliam yapan ve çoğunluğu kadınlar ve çocuklar olan yüzbinlerce masum sivilin
hayatına son veren Bush
yönetiminin yaptığı haksızlıklar hakkında bir rapor hazırlamalı ve o yönetimdekilerden hesap sormalı değil mi?
Not 4: ABD ve İsrail istihbaratı tarafından yaptırıldığı anlaşılan 11 Eylül Saldırısı gösteriyor ki, büyük hedeflere
varabilmek için ABD istihbaratı, kendi insanlarını dahi
kurban edebiliyor. 11 Eylül Saldırısında kurban
edilmiş 3 bin ABD'li
vatandaşın hesabının da Bush
yönetimindekilerden ve istihbaratından
sorulması gerekir. Bu
kurbanlar için Suudi
Arabistan'dan alınmış tazminatlar da geri ödenmelidir.
Not 5: ABD
yönetimleri Irak'a ve Afganistan'a haksızlıkla saldırdıkları için bu ülkelerde katledilen masumların kan bedelini ödemek gerekmektedir.
Katledilen her kişinin maddi degeri 1
milyon dolardır. 5 milyon kişi için 5 trilyon dolar ödenmesi
gerekmektedir. ABD yönetimi bu bedeli ödemek zorundadır. Ayrıca Irak ve Afganistan'da yapılan yıkımın bedeli de hesaplanmalıdır. ABD eğer bu bedelleri ödemezse, en büyük
barbarlığı yapmış olur. Barbarlığı kesinleşmiş olan,
adaleti olmayan bir ülke ise dünyaya lider olamaz. Bütün ülkeler ABD'ye:
"Artık geri dur. Kendi sınırlarında kal ve kendi içine kapan" demelidir.
Not 6:
ABD'nin Irak ve Afganistan'da haksızlıkla katlettiği canların bedeli 5 trilyon dolar ediyor. O
ülkelerde yapılan yıkım ve
tahribat da 5 trilyon tutar. Toplam olarak 10 trilyon dolarlık bir zarar var. Yani ABD Ortadoğu'da 10 trilyon dolarlık çok büyük ve çok korkunç bir cinayet işlemiştir. Bu 10 trilyon dolarlık cinayetin hesabının Birleşmiş
Milletler'de sorulması gerekiyor. Birleşmiş Milletler
hukukçularını göreve çağırıyoruz!
Not 7: Bu
bildiri uluslararası diplomatik
platformda paylaşılmıştır.
Özel Not:
"22 ülkenin sınırları değişecek"in anlamı: "22 ülke parçalanacak" demektir. Parçalanacak olan ülkeler ise, İsrail dışındaki "Ortadoğu ülkeleri"dir. Şimdi İsrail'in önündeki en büyük engel,
Türkiye'dir. ABD'nin 15 Temmuz Darbesi'ni yaptırmasından da anlaşılıyor ki, ABD
yönetimi 22 ülkenin parçalanması hedefinden vazgeçmiş değildir. Darbede başarılı olamayan ABD yönetimi şimdi de PKK'lı muhalefet ile yani "millet ittifakı"yla hedefine varmaya çalışıyor. PKK'lı muhalefet iktidara
geldiğinde Türkiye
mutlaka parçalanacaktır. Belki de CHP ile ABD yönetimi bu
konuda anlaşmış olabilir. CHP'nin HDP ile ittifaktan
vazgeçmemesi de bunu
gösteriyor. Ama HDP'nin kapatılmasıyla ABD'nin planı bozulabilir. Türkiyeli vatanseverlerin,
Türkiye'nin parçalanmasına izin vermeyeceklerini umuyoruz.
İmza: Mehdiyet ve
Hilafet Makamı.
Tanrı tektir. İsa, Musa ve Muhammed tekTanrı'nın elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın yirmibiri, 11 Eylül'ün 20. yıldönümü.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka davet ve uyarı.
Boyut: Muranizm.
Yayınlayan: Avrupa Muranistleri.
*
* *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen