ARAKAN'DAKİ KATLİAMLARIN SORUMLUSU
ALMANYA İNGİLTERE VE MYANMAR
YÖNETİMLERİNE UYARI!
zâlimleri uyaran yüce TANRInın adıyla
Almanya, İngiltere
ve Myanmar yönetimleri önce şu
haberi
okusunlar:
"Sömürgeci
Batılı ülkelerin iğrenç Rohingya planı
gün yüzüne çıktı. İngiliz ve Alman madencilik dev-
leri, Arakan’da devasa altın, gümüş, bakır ve çinko
rezervleri tespit edince Myanmar hükümetiyle Müs-
lümanların bölgeden çıkarılması için anlaşmaya
vardı."
Almanya, İngiltere ve Myanmar yönetimleri!
Size
soruyoruz:
Bu haber doğru
mu? Eğer
Arakan'da
önemli
madenler varsa ve orada siz Almanya ve
İngiltere'nin
madencileri bulunuyorsa, bu haberin
doğruluk ihtimali çok yüksektir ve o haber doğru
demektir.
Bu korkunç
doğruluk
karşısında ne diye-
ceksiniz?
Bu haberi yalanlayabilecek misiniz? Ama
katliamcı ve sömürgeci geçmişiniz belli olduğu için
bu haberi
yalanlamanız
hiç
kolay değildir.
Arakan'da
kıymetli
madenler için
yaptığınız veya
Myanmar
hükümetine yaptırdığınız katliam ve sür-
günlerin
"insanlık
dışı
işler"
olduğunu
biliyor ve gö-
rüyorsunuz
değil
mi? Ama kahrolası çıkarlarınız bu
zulüm ve
kötülükleri size güzel ve haklı gösteriyor
öyle mi?
Ama bu
yaptığınız ve yaptırmakta olduğunuz kötü-
lüklerin
bir "savaş
sebebi" olduğunu
ve terör üre-
teceğini de bilmelisiniz ve biliniz!
Belki size savaş
açacak bir ülke çıkmaz, ama terör üretip üzerinize
salacak
bir ülke çıkar.
Meselâ ABD ile aranızda bir
düşmanlık başgösterdiğinde Amerikan casusları
bu durumu
çok
iyi kullanır
ve kullanmaktadır
ve bu
konuda da
çok
maharetlidirler. Yani hemen bir te-
rör
örgütü kurarlar, "müslüman" etiketini üzerine
yapıştırırlar ve hedeflerinin de
"Arakanlı
mazlumla-
rın intikamını almak" olduğunu söylerler. Siz de kor-
ku içinde yaşamak zorunda kalırsınız.
Eğer Arakan'da ektiğiniz zulüm ve kötülük tohumla-
rının yeşerip sizi zehirlemesini
istemezseniz, Ara-
kanlı müslümanlardan elinizi çekiniz! Madem onla-
rın topraklarındaki kıymetli madenlerde gözünüz
var ve
onlardan faydalanmak istiyorsunuz, o halde
bu
faydalanmanın
hakkını o zulmetmekte olduğu-
nuz
zavallı
insanlara ödeyiniz. Ödeyiniz ki, Tanrı ve
insanlık karşısında yüzünüz ak olsun! Hem de sa-
vaş ve terör belâsına karşı korunmuş olasınız.
Çıkarlarınız için kötülük etmekte olduğunuz o çare-
siz
insanlara insanlık
etmeniz zor değildir.
Zor olsa
bile bu
zorluğa
katlanmak zorundasınız. Çünkü o
insanların mekan tutmakta olduğu topraklardaki ma-
denlerden
faydalanacaksınız. Bu faydalanmanın
bedelini
de onlara ödemek zorundasınız. Öyle ise
ya bu
bedeli ödeyin, ya da onların bulundukları top-
rakları terkedin!
Eğer: "O topraklar onlara ait değil" diyorsanız, biz
ve
yeryüzündeki bütün iyilikçi insanlar da: "O insan-
lara
zulmetmek ve onları sürgün etmek hakkınız
değildir" diyoruz! Bu halde ya o
insanlar için
güvenli
bir yer
bulur ve onları
oraya yerleştirirsiniz,
ya da
onların bulundukları toprakları terkedersiniz. Bu iki-
sinden
birini yapmakla yükümlüsünüz.
Eğer Myanmar, İngiltere ve Almanya gibi ülkeleri-
nizin
güzel geleceğini
isterseniz, Arakanlı mazlum-
lara
merhametli olunuz. Madem onların ikamet et-
mekte
olduğu
topraklardaki madenlerden faydala-
nacaksınız, o halde o insanları Almanya ve İngilte-
re'nize
getirerek sorunu çözebilirsiniz.
Türkiye 3
milyon
Suriyeli göçmeni
barındırabilirken siz Al-
manya ve İngiltere 500'er bin Arakanlıyı barındıra-
maz mısınız? Elbette barındırabilirsiniz! Hatta bu
bir
milyonluk rakamı
27 AB ülkesine paylaştırarak
da sorunu
kolaylıkla
çözebilirsiniz.
Niye çözmüyor-
sunuz? İnsanlık bunu gerektirmiyor mu? Evet, ge-
rektiriyor!
O halde siz de gerekeni yapın.
Bu
gerekeni yapmak yerine o insanları Bangladeş'
e sürmeye
de kalkmayın.
Çünkü
Türkiye'nin beşte
bir toprağına sahip olan bu fakir ülkenin azıcık top-
raklarında Türkiye veya Almanya nüfusunun
iki katı
çok
kalabalık
bir nüfus bulunmaktadır. Arakanlı
mazlumları Bangladeş'e sürmeye kalkmak, Bang-
ladeşlilere de zulümdür. O halde
zulmünüzü ikiye
katlamaktan
da çekinmelisiniz.
Eğer
çekinmezse-
niz,
bunun bedelini yüce Tanrı size çok pahalıya
ödetir.
Çünkü
zulüm çoğunluk kazandığında yüce Tanrı,
doğal felâketleri devreye sokmakta ve
mazlumla-
rın intikamını almaktadır. Ülkelerinizin doğal bir fe-
lâkete uğramasını ister misiniz? Böyle bir felâke-
tin acısını yaşamak istemezseniz, Arakanlı maz-
lumlara
reva gördügünüz zulmü sona erdirirsiniz.
Aksi
halde büyük bir felâkete uğramanız kaçınıl-
mazdır. O halde "bizi bir uyaran
olmadı"
demeyin!
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Duamız: Ey evrenin Sultanı! Ey İsa'nın, Musa'nın
ve
Muhammed'in tek ve gerçek Tanrısı! Almanya,
İngiltere
ve Myanmar yönetimindekileri cehenneme
düşürecek olan kötülükten uzaklaştır. Onlara, cen-
nete
götürecek olan iyilikçiliği kolaylaştır. Bu dua-
mızı kabul buyur.
Not 1: Bu
konuyla ilgili olarak Birleşmiş Milletler ve
Avrupa İnsan Hakları örgütleri; Myanmar, İngiltere
ve
Almanya yönetimlerinin yakasına yapışmak, he-
sap
sormak ve gerekeni yaptırmak zorundadır. Bu
zorunluğu yerine getirmeyen örgütler
kendilerini
derhal lağvetmelidir.
Not 2: Eğer "Dünya Lideri" sayılan Amerika Birleşik
Devletleri
yönetimi, hem kendi kötülüklerini hem de
Almanya, İngiltere ve Myanmar yönetiminin
kötülük-
lerine
bir son vermezse, yüce Tanrı çok yakında
ABD'nin
dünya liderliğine
son verecektir.
Not 3:
Sömürme, katliam ve soykırım; Tanrı katın-
da en
kötü ahlâktır.
Bu kötü ahlâkı
terketmeyen ülke
ve devlet
yöneticileri için
ebedî bir cehennem var-
dır. Ey Angela Merkel, Theresa May ve
Aung San
Suu Çii!
Cehenneme girmeye hazır mısınız? Cen-
nete
girmek istemez misiniz? Eğer cennete girmek
isterseniz,
Arakanlı
mazlumlara yaptığınız kötülüğü
terketmelisiniz.
Not 4: Ey
İslâmiyetten
korkan Budistler! Kesinlikle
bilmelisiniz
ki; çok
yakında
kopacak olan kıyamet
karşısında başka bedenlerde yaşayıp gitme şansı-
nız yoktur. Bu gerçek ise, siz Budistleri ebediyet-
ten
mahrum eder. Bunun için siz Budistlerin, ebe-
diyet
getiren ve ebedî saadete yani cennete götü-
ren bir
din aramanız
gerekir. O din ise ancak İslâ-
miyet ve
onunla uyuşan
İsevîlik
ve Musevîliktir. İsa'
nın ve Musa'nın gerçek dinlerini de ancak Kur'anda
bulabilirsiniz.
Ey ebedî
cennete muhtaç
olan Budistler! Ebedî bir
cennette
yaşamak
ile, ölüp başka
bedenlerde yaşa-
maya
devam etmek arasında
dağlar
kadar fark var-
dır. Gerçek ebediyet ve saadet, öte dünya
inancın-
dadır. Siz Budist veya Hinduistlerin
reenkernasyonu
sahte bir
ebediyettir. Zandan ibaret olan bu ebedi-
yetin
ömrü ancak kıyamet
kopana kadardır.
Bundan
sonra ise
size gerçek
bir ebediyet lâzımdır. Gerçek
ebediyeti
ise, size ancak, sizi yaratıp yaşatmakta o-
lan ve
öldükten sonra da diriltmeye kudreti yeten ve
bütün
evrene hükmedebilen tek Tanrı verebilir. O
çok
yüce Tanrı'yı bilmeli ve bulmalısınız. Çünkü si-
zin kıyameti durduracak ve evrene
hükmedecek bir
kudretiniz
ve sonsuz bir hayatınız yoktur. Madem
bu güçten sonsuz derecede mahrumsunuz, o
hal-
de sonsuz
güce sahip tek Tanrı'nıza teslim olmalı-
sınız. O tek Tanrı'yı da ancak Kur'anda bulabilirsi-
niz.
Ey
Arakan'daki müslümanların çoğalmasından kor-
kan
Budistler! Korkmayınız! Çünkü yüz yıl sonra kı-
yamet
kopacaktır.
Bu yüz yıl
içerisinde
Arakanlı
müslümanların sayısı ancak üç milyona çıkar. Ama
siz
Myanmarlıların sayısı 63 milyon veya daha faz-
lası olacaktır. 63 milyonluk nüfusunuz karşısında
Arakanlı müslümanların 3-5 milyonluk nüfusu,deve-
de kulak
gibidir. Bu kulaktan korkmanız hatadır. On-
ların sayısı 63 milyona çıksa ve sizin sayınız da 3
milyona
düşecek
olsa dahi korkmamalısınız.Çünkü
onların dini, iyilikçi olmayı ve kötülükçülükten kaçın-
mayı emreder. Böyle bir dine sahip
insanlardan ni-
çin
korkasınız ki! O halde o âciz ve çaresiz kalmış
insanlara
siz de iyilikçi
olun ki, yüce Tanrı da size
öte
dünyada iyilikçi
olsun ve sizi ebedî cennetine
alsın. Madem dünyada ebedî bir hayatınız yoktur,
o halde
öte dünyadaki ebedî hayata muhtaçsınız
demektir.
Madem muhtaçsınız -çünkü kalbiniz bunu
çok
istiyor- o halde bu ihtiyacınızı karşılayacak dini
bilmeli
ve bulmalısınız. O din ancak İslâmiyet'tir.
Çünkü
evrene hükmedemeyen bir kimse sizin tan-
rınız olamaz. Evrene hükmedebilen tek
Tanrı
ise,
İslâmiyet'i
gönderen Tanrı'dır. Bu tek ve gerçek
Tanrı, Kendini Kur'an ile tanıtmış ve evrene ve o-
nun içindekilere sahip çıkmıştır. Herşeyin sahibi
olan o
tek Tanrı'ya
siz de inanmalı
ve O'na teslim
olmalısınız. Tabii ölümden sonra diriltilip
ebedî
bir
cennete konuk edilmek istiyorsanız. Ama bunu
reddederseniz,
ebedî bir cehenneme atılacağınızı
da
bilmelisiniz. Madem kıyamet ve ölümü durdura-
cak bir kuvvetiniz
yoktur, cehennemin gelecekliği
kesin
demektir ve inkârcıları beklemektedir. O hal-
de öte
dünyayı
inkârdan sakınınız! Cenneti isteyi-
niz ve
sizi cennete götürecek işlere yöneliniz. Kur-
tuluş bundadır, yani tek Tanrı'ya teslim oluştadır.
O tek
Tanrı'nın indirdiği kitap da, Kur'an'dır.
Eğer Kur'anı ve onunla oluşan İslâmiyet'i inkâr e-
derseniz,
biz size birşey
yapamayız,
yapmamıza
da gerek
yoktur. Çünkü
sizin hesabınızı görecek
çok
adâletli eşsiz
bir Tanrı
vardır.
Biz sizi, O'na
bırakırız. Hayatınız da, ölümünüz de, tekrar diril-
tilmeniz
de O'nun elindedir. Ama Arakanlı müslü-
manlara
zulmetmeye devam ederseniz, birbuçuk
milyarlık Müslüman Dünya'nın size savaş açmak
zorunda
kalabileceğini
de unutmamalısınız.
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Not 5: Bu
bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.
Tanrı
tektir.
İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın
onyedisi, Eylül başı.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen