Sonntag, 10. September 2017

ARAKAN'DAKİ KATLİAMLARIN SORUMLUSU ALMANYA İNGİLTERE VE MYANMAR YÖNETİMLERİNE UYARI!



  ARAKAN'DAKİ KATLİAMLARIN SORUMLUSU
         ALMANYA İNGİLTERE VE MYANMAR
                    YÖNETİMLERİNE UYARI!

           zâlimleri uyaran yüce TANRInın adıyla


Almanya, İngiltere ve Myanmar yönetimleri önce şu
haberi okusunlar:

"Sömürgeci Batılı ülkelerin iğrenç Rohingya planı
gün yüzüne çıktı. İngiliz ve Alman madencilik dev-
leri, Arakan’da devasa altın, gümüş, bakır ve çinko
rezervleri tespit edince Myanmar hükümetiyle Müs-
lümanların bölgeden çıkarılması için anlaşmaya
vardı."

Almanya, İngiltere ve Myanmar yönetimleri! Size
soruyoruz: Bu haber doğru mu? Eğer Arakan'da
önemli madenler varsa ve orada siz Almanya ve
İngiltere'nin madencileri bulunuyorsa, bu haberin
doğruluk ihtimali çok yüksektir ve o haber doğru
demektir. Bu korkunç doğruluk karşısında ne diye-
ceksiniz? Bu haberi yalanlayabilecek misiniz? Ama
katliamcı ve sömürgeci geçmişiniz belli olduğu için
bu haberi yalanlamanız hiç kolay değildir.

Arakan'da kıymetli madenler için yaptığınız veya
Myanmar hükümetine yaptırdığınız katliam ve sür-
günlerin "insanlık dışı işler" olduğunu biliyor ve gö-
rüyorsunuz değil mi? Ama kahrolası çıkarlarınız bu
zulüm ve kötülükleri size güzel ve haklı gösteriyor
öyle mi?

Ama bu yaptığınız ve yaptırmakta olduğunuz kötü-
lüklerin bir "savaş sebebi" olduğunu ve terör üre-
teceğini de bilmelisiniz ve biliniz! Belki size savaş
açacak bir ülke çıkmaz, ama terör üretip üzerinize
salacak bir ülke çıkar. Meselâ ABD ile aranızda bir
şmanlık başgösterdiğinde Amerikan casusları
bu durumu çok iyi kullanır ve kullanmaktadır ve bu
konuda da çok maharetlidirler. Yani hemen bir te-
rör örgütü kurarlar, "müslüman" etiketini üzerine
yapıştırırlar ve hedeflerinin de "Arakanlı mazlumla-
rın intikamını almak" olduğunu söylerler. Siz de kor-
ku içinde yaşamak zorunda kalırsınız.

Eğer Arakan'da ektiğiniz zulüm ve kötülük tohumla-
rının yeşerip sizi zehirlemesini istemezseniz, Ara-
kanlı müslümanlardan elinizi çekiniz! Madem onla-
rın topraklarındaki kıymetli madenlerde gözünüz
var ve onlardan faydalanmak istiyorsunuz, o halde
bu faydalanmanın hakkını o zulmetmekte olduğu-
nuz zavallı insanlara ödeyiniz. Ödeyiniz ki, Tanrı ve
insanlık karşısında yüzünüz ak olsun! Hem de sa-
vaş ve terör belâsına karşı korunmuş olasınız.

Çıkarlarınız için kötülük etmekte olduğunuz o çare-
siz insanlara insanlık etmeniz zor değildir. Zor olsa
bile bu zorluğa katlanmak zorundasınız. Çünkü o
insanların mekan tutmakta olduğu topraklardaki ma-
denlerden faydalanacaksınız. Bu faydalanmanın
bedelini de onlara ödemek zorundasınız. Öyle ise
ya bu bedeli ödeyin, ya da onların bulundukları top-
rakları terkedin!

Eğer: "O topraklar onlara ait değil" diyorsanız, biz
ve yeryüzündeki bütün iyilikçi insanlar da: "O insan-
lara zulmetmek ve onları sürgün etmek hakkınız
değildir" diyoruz! Bu halde ya o insanlar için güvenli
bir yer bulur ve onları oraya yerleştirirsiniz, ya da
onların bulundukları toprakları terkedersiniz. Bu iki-
sinden birini yapmakla yükümlüsünüz.

Eğer Myanmar, İngiltere ve Almanya gibi ülkeleri-
nizin güzel geleceğini isterseniz, Arakanlı mazlum-
lara merhametli olunuz. Madem onların ikamet et-
mekte olduğu topraklardaki madenlerden faydala-
nacaksınız, o halde o insanları Almanya ve İngilte-
re'nize getirerek sorunu çözebilirsiniz. Türkiye 3
milyon Suriyeli göçmeni barındırabilirken siz Al-
manya ve İngiltere 500'er bin Arakanlıyı barındıra-
maz mısınız? Elbette barındırabilirsiniz! Hatta bu
bir milyonluk rakamı 27 AB ülkesine paylaştırarak
da sorunu kolaylıkla çözebilirsiniz. Niye çözmüyor-
sunuz? İnsanlık bunu gerektirmiyor mu? Evet, ge-
rektiriyor! O halde siz de gerekeni yapın.

Bu gerekeni yapmak yerine o insanları Bangladeş'
e sürmeye de kalkmayın. Çünkü Türkiye'nin beşte
bir toprağına sahip olan bu fakir ülkenin azıcık top-
raklarında Türkiye veya Almanya nüfusunun iki katı
çok kalabalık bir nüfus bulunmaktadır. Arakanlı
mazlumları Bangladeş'e sürmeye kalkmak, Bang-
ladeşlilere de zulümdür. O halde zulmünüzü ikiye
katlamaktan da çekinmelisiniz. Eğer çekinmezse-
niz, bunun bedelini yüce Tanrı size çok pahalıya
ödetir.

Çünkü zulüm çoğunluk kazandığında yüce Tanrı,
doğal felâketleri devreye sokmakta ve mazlumla-
rın intikamını almaktadır. Ülkelerinizin doğal bir fe-
lâkete uğramasını ister misiniz? Böyle bir felâke-
tin acısını yaşamak istemezseniz, Arakanlı maz-
lumlara reva gördügünüz zulmü sona erdirirsiniz.
Aksi halde büyük bir felâkete uğramanız kaçınıl-
mazdır. O halde "bizi bir uyaran olmadı" demeyin!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Duamız: Ey evrenin Sultanı! Ey İsa'nın, Musa'nın
ve Muhammed'in tek ve gerçek Tanrısı! Almanya,
İngiltere ve Myanmar yönetimindekileri cehenneme
şürecek olan kötülükten uzaklaştır. Onlara, cen-
nete götürecek olan iyilikçiliği kolaylaştır. Bu dua-
mızı kabul buyur.


Not 1: Bu konuyla ilgili olarak Birleşmiş Milletler ve
Avrupa İnsan Hakları örgütleri; Myanmar, İngiltere
ve Almanya yönetimlerinin yakasına yapışmak, he-
sap sormak ve gerekeni yaptırmak zorundadır. Bu
zorunluğu yerine getirmeyen örgütler kendilerini
derhal lağvetmelidir.

Not 2: Eğer "Dünya Lideri" sayılan Amerika Birleşik
Devletleri yönetimi, hem kendi kötülüklerini hem de
Almanya, İngiltere ve Myanmar yönetiminin kötülük-
lerine bir son vermezse, yüce Tanrı çok yakında
ABD'nin dünya liderliğine son verecektir.

Not 3: Sömürme, katliam ve soykırım; Tanrı katın-
da en kötü ahlâktır. Bu kötü ahlâkı terketmeyen ülke
ve devlet yöneticileri için ebedî bir cehennem var-
dır. Ey Angela Merkel, Theresa May ve Aung San
Suu Çii! Cehenneme girmeye hazır mısınız? Cen-
nete girmek istemez misiniz? Eğer cennete girmek
isterseniz, Arakanlı mazlumlara yaptığınız kötülüğü
terketmelisiniz.

Not 4: Ey İslâmiyetten korkan Budistler! Kesinlikle
bilmelisiniz ki; çok yakında kopacak olan kıyamet
karşısında başka bedenlerde yaşayıp gitme şansı-
nız yoktur. Bu gerçek ise, siz Budistleri ebediyet-
ten mahrum eder. Bunun için siz Budistlerin, ebe-
diyet getiren ve ebedî saadete yani cennete götü-
ren bir din aramanız gerekir. O din ise ancak İslâ-
miyet ve onunla uyuşan İsevîlik ve Musevîliktir. İsa'
nın ve Musa'nın gerçek dinlerini de ancak Kur'anda
bulabilirsiniz.

Ey ebedî cennete muhtaç olan Budistler! Ebedî bir
cennette yaşamak ile, ölüp başka bedenlerde yaşa-
maya devam etmek arasında dağlar kadar fark var-
dır. Gerçek ebediyet ve saadet, öte dünya inancın-
dadır. Siz Budist veya Hinduistlerin reenkernasyonu
sahte bir ebediyettir. Zandan ibaret olan bu ebedi-
yetin ömrü ancak kıyamet kopana kadardır. Bundan
sonra ise size gerçek bir ebediyet lâzımdır. Gerçek
ebediyeti ise, size ancak, sizi yaratıp yaşatmakta o-
lan ve öldükten sonra da diriltmeye kudreti yeten ve
bütün evrene hükmedebilen tek Tanrı verebilir. O
çok yüce Tanrı'yı bilmeli ve bulmalısınız. Çünkü si-
zin kıyameti durduracak ve evrene hükmedecek bir
kudretiniz ve sonsuz bir hayatınız yoktur. Madem
bu güçten sonsuz derecede mahrumsunuz, o hal-
de sonsuz güce sahip tek Tanrı'nıza teslim olmalı-
sınız. O tek Tanrı'yı da ancak Kur'anda bulabilirsi-
niz.

Ey Arakan'daki müslümanların çoğalmasından kor-
kan Budistler! Korkmayınız! Çünkü yüz yıl sonra kı-
yamet kopacaktır. Bu yüz yıl içerisinde Arakanlı
müslümanların sayısı ancak üç milyona çıkar. Ama
siz Myanmarlıların sayısı 63 milyon veya daha faz-
lası olacaktır. 63 milyonluk nüfusunuz karşısında
Arakanlı müslümanların 3-5 milyonluk nüfusu,deve-
de kulak gibidir. Bu kulaktan korkmanız hatadır. On-
ların sayısı 63 milyona çıksa ve sizin sayınız da 3
milyona düşecek olsa dahi korkmamalısınız.Çünkü
onların dini, iyilikçi olmayı ve kötülükçülükten kaçın-
mayı emreder. Böyle bir dine sahip insanlardan ni-
çin korkasınız ki! O halde o âciz ve çaresiz kalmış
insanlara siz de iyilikçi olun ki, yüce Tanrı da size
öte dünyada iyilikçi olsun ve sizi ebedî cennetine
alsın. Madem dünyada ebedî bir hayatınız yoktur,
o halde öte dünyadaki ebedî hayata muhtaçsınız
demektir. Madem muhtaçsınız -çünkü kalbiniz bunu
çok istiyor- o halde bu ihtiyacınızı karşılayacak dini
bilmeli ve bulmalısınız. O din ancak İslâmiyet'tir.
Çünkü evrene hükmedemeyen bir kimse sizin tan-
rınız olamaz. Evrene hükmedebilen tek Tanrı ise,
İslâmiyet'i gönderen Tanrı'dır. Bu tek ve gerçek
Tanrı, Kendini Kur'an ile tanıtmış ve evrene ve o-
nun içindekilere sahip çıkmıştır. Herşeyin sahibi
olan o tek Tanrı'ya siz de inanmalı ve O'na teslim
olmalısınız. Tabii ölümden sonra diriltilip ebedî
bir cennete konuk edilmek istiyorsanız. Ama bunu
reddederseniz, ebedî bir cehenneme atılacağınızı
da bilmelisiniz. Madem kıyamet ve ölümü durdura-
cak bir kuvvetiniz yoktur, cehennemin gelecekliği
kesin demektir ve inkârcıları beklemektedir. O hal-
de öte dünyayı inkârdan sakınınız! Cenneti isteyi-
niz ve sizi cennete götürecek işlere yöneliniz. Kur-
tuluş bundadır, yani tek Tanrı'ya teslim oluştadır.
O tek Tanrı'nın indirdiği kitap da, Kur'an'dır.

Eğer Kur'anı ve onunla oluşan İslâmiyet'i inkâr e-
derseniz, biz size birşey yapamayız, yapmamıza
da gerek yoktur. Çünkü sizin hesabınızı görecek
çok adâletli eşsiz bir Tanrı vardır. Biz sizi, O'na
bırakırız. Hayatınız da, ölümünüz de, tekrar diril-
tilmeniz de O'nun elindedir. Ama Arakanlı müslü-
manlara zulmetmeye devam ederseniz, birbuçuk
milyarlık Müslüman Dünya'nın size savaş açmak
zorunda kalabileceğini de unutmamalısınız.

İmza: Mehdiyet Makamı.

Not 5: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.


                                 Tanrı tektir.
   İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.


Zaman:  Yeni Çağ'ın onyedisi, Eylül başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *






Keine Kommentare: