Sonntag, 24. September 2017

ALMANYA'NIN BÜTÜN IRKÇILARINA DUYURU!



ALMANYA'NIN BÜTÜN IRKÇILARINA DUYURU!

       ırkçılığı ve haksız şiddeti yasaklamış olan
                        eşsiz ALLAHın adıyla


Ey Almanya ve Avrupa'nın bütün ırkçıları!

"Kur'an'ın şiddet içerdiğini" iddia etmektesiniz. Bu
iddianızın isbatlanabilmesi için önce şiddetin ne ol-
duğunu bilmek gerekiyor. Öyle ise bilelim. Şiddet:
"Haksız saldırı"dır. O halde haklı saldırıya, "şiddet"
diyemeyiz. Meselâ size haksızca saldırılırsa, bu
şiddet'tir. Ama siz bu saldırı karşısında siz de sal-
dıranın saldırdığı kadar saldırırsanız veya kendini-
zi korumak için saldırganları öldürürseniz, bu sa-
vunmanız "şiddet" değildir. Daha doğrusu "haklı
şiddet"tir. Yine meselâ: Devletin polis ve askerleri-
nin teröristlere saldırması ve onları öldürmesi bir
şiddettir. Fakat "haklı şiddet"tir. Demek kötü olan,
"haksız şiddet"tir. "Haklı şiddet"e kötü diyemeyiz.

İşte Kur'an da, haklı şiddete, yani şiddet içeren
haklı saldırı ve savunmaya izin vermiştir. Ama hak-
sız şiddete, yani haksız saldırıya izin vermemiştir.
Bu sebeple Kur'anın haksız saldırıya veya şiddete
izin verdiğini gösteren bir tek âyet getirin, biz dün-
yadaki bütün müslümanlar İslâmiyet'ten çıkalım!

Ama getiremezsiniz! O halde siz şiddeti kendiniz-
de arayın. Çünkü siz; Tevrat'ı, İncil'i ve Kur'anı indi-
ren Allah'ın yani tek ve gerçek Tanrı'nın yasakladığı
ırkçılıkta bulunuyorsunuz. Çünkü ülkenizdeki bütün
yabancı ırkların defolup gitmesini istiyorsunuz.Eğer
defolup gitmezlerse, onları zorla yani şiddet kulla-
narak ülkenizden atmak istiyorsunuz. Veya fırınlar-
da yakarak, depolarda zehirleyerek imha etmek is-
tiyorsunuz. Yani milyonlarca Yahudi'yi gaz odaların-
da zehirlemiş olan atanız Hitler'in yolundan gidiyor-
sunuz. Asıl şiddet içinde olanlar sizsiniz! Ama Kur'
an, sizin istediğiniz ve alkışladığınız bütün şiddeti
ve nefreti yasaklamıştır.

İçinizde bulunan büyük şiddeti ne zaman çıkaracak-
sınız? Eğer şiddet sizi rahatsız ediyorsa, ilk önce i-
çinizde yaşattığınız şiddeti çıkarıp ayağınızın altı-
na almanız ve onu ezmeniz gerekiyor. Bunu yapabi-
lir misiniz? Kendinizden olmayan ırkları kendinize
kardeş yapabilir misiniz? Onları bağrınıza basabi-
lir misiniz? İşte bunu yapabilirseniz, o zaman şid-
detten rahatsız olduğunuzu kanıtlamış olursunuz.
Kur'an da zaten sizden bunu istiyor. "Irkçılığı içiniz-
den çıkarın" diyor. "Sizler bir tek ana-babadan türe-
diniz. Hepiniz kardeşsiniz" diyor. Bu kardeşliği ka-
bul edebilecek misiniz? Madem şiddetten rahatsız-
sınız, o halde Kur'anın emrettiği kardeşliği kabul et-
melisiniz. Yani ırkçılığı terketmelisiniz.

Eğer ırkçılığı terketmezseniz, gerçek insan olamaz-
sınız. Eğer ırkçılığınız sebebiyle şiddete, yani hak-
sız saldırıya başvurursanız, cehenneme, yani yüce
Tanrı'nın ateşten hapishanesine atılacaksınız. Bu
hapishaneye girmeye hazır mısınız? Bu hapishane-
ye girdiğinizde, atanız Hitler'i de orada cayır cayır
yanarken göreceksiniz ve sizler de onunla birlikte
yanmaya devam edeceksiniz. Ateşte yanmaya da-
yanabilir misiniz? Eğer "asla dayanamayız" diyor-
sanız, Kur'anı dinleyiniz, o ateşten kurtulunuz.

"Biz öldükten sonra yok olup gideceğiz. Cehenne-
me falan girmeyeceğiz" mi diyorsunuz? Bu sizin
zannınızdır. Zan, gerçeğin yerine geçmez. Gerçek
şudur ki: Siz, öldükten sonra ve evrenin yıkılmasıy-
la bütün insanlar öldükten sonra, dünyada yaptıkla-
rınızın hesabını vermek için hepiniz diriltileceksiniz.
Çünkü sizi yaratan Tanrı böyle istiyor! O'nun bu is-
teğine karşı koyabilir misiniz? Meselâ doğumunuza
karşı koyabildiniz mi? Elinizde olmayarak ister iste-
mez dünyaya geldiniz. Aynı şekilde öldükten sonra
da ister istemez, elnizde olmayarak diriltileceksiniz.
Bu yeniden diriltilişe karşı koymanız münkün değil-
dir.

Eğer buna karşı koymanız mümkünse, o zaman
Tanrı'nın cehenneminden kurtulursunuz. Ama ölü-
me karşı koyamadığınız gibi, yeniden diriltilişe de
karşı koyamayacaksınız. O halde cehenneme atı-
lacak olmanız kesindir. Fakat öte dünya cehennem-
den ibaret değildir. Öte dünyada cennet de vardır.
Cennet, ebedî mutluluk yurdudur. Bu yurda girmek
isterseniz, ırkçılığı terkedip, yurdunuzun ve evreni-
nizin gerçek sahibi tek Tanrı'ya ve ötedünyasına i-
nanmanız ve o Tanrı'ya hakla, adâletle, namusla, i-
badetle, ahlâkla, iyilikçilikle ve bütün kötülükleri ter-
ketmekle teslim olmanız gerekiyor.

O halde teslim olunuz. Sakın şimdiki hayatınıza ve
gençliğinize güvenip de bu teslim oluştan kaçma-
yınız. Çünkü gençliğiniz sabit değil, ihtiyarlığa gidi-
yor. İhtiyarlıktan sonra da ölüm geliyor. Ölüm ba-
zen ihtiyarlıktan önce de gelebiliyor. Yani dünyada
ebedî kalış yoktur. Ölümden kurtuluş yoktur. Ölümü
öldürecek tek silah, Tanrı'ya ve ötedünyasına inanç-
tır. Bu inanç sizde varsa, ölümü öldürdünüz demek-
tir. Madem ölümü öldürmenin bir yolu vardır, o hal-
de siz de onu, o sizi öldürmeden öldürün ki, o sizi
yoketmesin. Yok oluştan kurtulursanız, ebedî var
oluşu yakalamış olursunuz. Sizin dünyadaki görevi-
niz de işte budur! Öyle ise, gerçek görevinize yö-
neliniz. Haksız şiddet ve nefret barındıran Irkçılık,
sizin göreviniz değildir. Göreviniz olmayan işi bıra-
kınız. İnsan oluşun gereği olan kardeşliğe yöneli-
niz. Diğer ırkları kardeş olarak kabul ettiğiniz an, e-
bedî yurt sizin olacaktır. Ama bu dünyada, bulundu-
ğunuz yurt ve vatanı ancak 60-70 yıl elinizde tutabi-
lirsiniz. Ondan sonra ne yurt kalır, ne de siz! Size
lâzım olan ise, "ebedî yurt" ve "ebedî mutluluk"tur.
Bunu da ancak İsa'nın, Musa'nın ve Muhammed'in
tek tanrısı Allah'a ve ötedünyasına inançta ve O'na
teslim oluşta bulabilirsiniz. Dünyadaki ölümlü yurda
ırkçılıkla sarılıp da, öte dünyadaki ebedî yurdu kay-
betmemelisiniz. Eğer onu kaybederseniz, "dünya-
nın en kötüleri" olarak cehenneme atılacaksınız.
Cehenneme girmemek isterseniz, ırkçılığı terkedi-
niz, kardeşliği seçiniz. Çünkü bütün ırkların ana-ba-
bası birdir. O ana-babanın Tanrısı da tektir. Bu
dünya da, o tek Tanrı'ya aittir. Tanrı'ya ait bir dünya-
da ancak O'nun emir ve isteklerine göre yaşayabi-
lirsiniz. Kendi keyfinize göre yaşamak istiyorsanız,
bu dünyayı terkedip başka bir evren aramalısınız.
"Başka bir evren yok" diyorsanız, evrenin sahibi
tek Tanrı'ya teslim olunuz, kurtulunuz!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: "Kur'anda haksız şiddet içeren âyetler bulun-
duğu" iddianızı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'
nde isbatlamanız gerekir. Bu Mahkeme de sizin is-
batınızı onaylarsa, o zaman Kur'anı Avrupa'da ya-
saklatabilirsiniz. Ama bunu yaptığınız vakit, Tevrat
ve İncil'i de o Mahkemeye götürmeniz gerekecek-
tir. Bunu yapabilecek misiniz? Fakat o kitapları o
mahkemeye götürmeden önce kendi içinizdeki kor-
kunç şiddetler içeren ırkçılığı ve yabancışmanlı-
ğınızı öldürmeniz gerekir. Bu öldürmeyi yapmadan
o kitapları o mahkemeye götürmeye hakkınız yok-
tur.

Not 2: Alman halkının dikkatine! Eğer ülkenizde ırk-
çı partiyi iktidara getirecek olursanız, bu ırkçı parti,
ülkenizde bulunan 3-5 milyon Rus'u da defetmeye
çalışacaktır. Eğer def edemezse, onları (Hitler'in
Yahudilere yaptığı gibi) imha edecektir. Bu imha
karşısında da Rusya, nükleer füzeleriyle Almanya
ve Avrupa'yı "ıssız kıta"ya döndürecektir. O halde
dikkatli olunuz!

Ey Almanyalılar! Yabancışmanlığı size kâr getir-
mez. Çünkü yüz yıl sonra kıyamet var. Kıyamet
koptuğunda elinizde ne Almanya kalacaktır, ne de
siz. Şu anda dünya cennetinde yaşıyorsunuz. Eğer
yabancışmanlığından vazgeçmez ve ırkçıları ik-
tidara getirirseniz, bu güzel cennetiniz, Rus füzele-
riyle cehenneme dönecektir. O halde elinizde olan
son yüzyılın kıymetini iyi bilin ve kıyamet kopma-
dan önce Rus kıyametini getirmeyin.

Not 3: Kur'ana ve insanlığa hizmet etmek isteyenler
bu bildirimizi süratle Alman halkına ve politikacıları-
na iletmelidir.


                                 Tanrı tektir.
   İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.


Zaman:  Yeni Çağ'ın onyedisi, Eylül sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *









Keine Kommentare: