ALMANYA BAŞBAKANI
ANGELA MERKEL'İN DİKKATİNE!
adâleti
ayakta tutanları
seven yüceTANRInın
adıyla
Sayın Angela Merkel,
Çok
dikkat etmeniz gereken bir nokta var. O nokta
da şudur: Türkiye'de bir Alman vatandaşı tutuklan-
dığında, Türkiye'yi yönetenlere:
"Onu hemen ser-
best bırakın" diyorsunuz. Ama "bu
vatandaşımız
niçin tutuklandı?" demiyorsunuz! Bunu niçin sormu-
yorsunuz?
Fakat önce bunu sormanız gerekirken;
"onu
hemen serbest bırakın" diyorsunuz. Sanki Tür-
kiye,
"insanları
suçsuz
yere hapse tıkan
hukuksuz
bir
ülke"ymiş
gibi tepki gösteriyorsunuz! Hayır An-
gela
Merkel! Türkiye, insanları suçsuz yere hapse
atan bir
hukuksuzluk diyarı
ve bir diktatörlük değildir.
Tam
aksine, suçluların cezâ gördüğü bir hukuk dev-
letidir.
Bu devleti tanımak
zorundasınız. Türkiye'
den ve
yöneticilerinden, suçluların cezâsız kalma-
sını isteyemezsiniz. Türkiye hukukunda
böyle bir a-
dâletsizlik
yoktur ve olamaz! Kim suç işlerse, cezâ-
sını bulur. Bu, ister Türk olsun, ister
Alman olsun
veya başka bir ülkenin vatandaşı olsun. Türkiye hu-
kukunda
suçlular
cezâsız
bırakılamaz.
O halde
Türkiye'yi suçlayıcı tepkileriniz neden?
Yoksa
"Almanlar suç
işlemez"
şeklinde
bir kaide
mi vardır ki siz, bir vatandaşınızın tutuklanmasını
haksızlık olarak görmektesiniz? Eğer böyle düşü-
nüyorsanız, çok büyük bir hata içinde olduğunuzu
görmeli
ve Türkiye'yi ve yöneticilerini suçlayıcı söz
ve tavırlarınızdan uzaklaşmalısınız. Ve, Türkiye'de
bir
vatandaşınız tutuklandığında ilk soracağınız şey:
"Bu
vatandaşımız acaba ne suç işledi?" olmalıdır.
Aksi
halde o suçlayıcı söz ve tavırlarınızla Almanya'
nın, "suçluların cezâsız bırakılmasını isteyen bir
hukuksuzluk
devleti" olduğunu göstermiş olursu-
nuz ve
göstermektesiniz! Buna hâlâ devam edecek
misiniz?
Bu devamla siz yeni bir iktidar kazanmak
değil, ancak iktidar kaybedersiniz ve
kaybedecek-
siniz ve şu anda kaybetmiş durumdasınız. Çünkü
Alman
halkı,
sizin gibi kendi vatandaşı için adâlet-
sizlik
isteyen, yani bir suçlunun adâletten kaçırılma-
sını bekleyen adâletsiz bir kimsenin başbakanlığını
kabul
edemez. Eğer
kabul ederse, o halk, halk ol-
maz.
Bunun için
eğer
Türkiye'ye karşı
adâletsizce
tepkilerinize
son vermezseniz, daha fazla iktidarda
kalamayacaksınız.
Hem siz,
Türkiye'nin iadesini istedigi 4500 teröristi
Türkiye'ye
iade etmezken, Türkiye, sizin serbest
bırakılmasını istediğiniz suç işlemiş bir Almanı niçin
serbest bıraksın? Çok büyük bir haksızlık ve adâ-
letsizlik
içinde
olduğunuzu
görebiliyor musunuz?
4500 teröristi
iade etmemekle suçluları adâletten
kaçırıyorsunuz. Onların cezâ almasını önlüyorsu-
nuz. Suçlulara, hem de azılı suçlulara yataklık yapı-
yorsunuz!
Var mı
hukukta, suçlulara
yataklık
yap-
mak? Var
mı
hukukta, suçluların cezâsız kalmasını
istemek?
Var mı
hukukta, suçluları adâletten kaçır-
mak? Yok
değil
mi? O halde adâlet ve hukuka tes-
lim olun
ve Türkiye'nin iadesini istediği o 4500 terö-
risti
Türkiye'ye iade edin. Ama hemen iade edin! İ-
ade edin
ki, sizin de Türkiye'den size ait suçluları
isteme
hakkınız olsun. Bu hakkı kazanmadan Türki-
ye'den
talepte bulunamazsınız.
O halde
haddinizi, hududunuzu bilmeli ve tepkileri-
nize iyi
ayar vermelisiniz. Yoksa bu ayarsızlıkla ve
bu haksızlık, hukuksuzluk isteklerinizle
iktidar kaza-
namayacaksınız. Çünkü bu gidişinizle ülkenizdeki
Türkiyelilerden
bir tek oy dahi almanız mümkün ol-
mayacaktır. Çünkü Türkiye'yi (veya demokratik ço-
ğunluğun seçtiği ve sizin haksızlıklarınıza boyun
eğmeyen Erdoğan'ı) dövelim derken, ülkenizdeki
Türkiyelileri
de dövmektesiniz. Sizden dayak ye-
mekte
olan Türkiyeliler size niye oy versin? Onlar
aptal mı? Onları aptal sanarak, aptal olmayın lütfen!
Hakkı ve hukuku çiğnemediğiniz takdirde saygıları-
mızla. Hakkı ve hukuku çiğneyenlere saygımız yok-
tur. İsterse başbakan olsun!
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Not
1: Haksızlık ve hukuksuzluk istemekte olan Sa-
yın Angela Merkel! Eğer adâletin ne olduğunu bil-
miyorsanız ve öğrenmek isterseniz, adâlet şudur:
Adâlet;
haklının hakkını vermek ve suçlunun cezâ-
sını kesmek'tir. Neymiş? Adâletin iki tarafı varmış.
Bir tarafı, haklının hakkını ödemekmiş. Diğer tarafı
da, suçluyu cezâlandırmakmış. Suçluları hak ettiği
kadar
cezâlandırmazsanız veya hak ettiğinden fazla
cezâ
vermeye kalkarsanız,
adâletsizlik etmiş
olur-
sunuz.
Ayrıca,
suçluları adâletten kaçırmak da adâ-
letsizliktir,
haksızlıktır, hukuksuzluktur. Bunun için
suçlu; anneniz, babanız veya çocuğunuz ve dahi
kendi
vatandaşınız ve akrabanız da olsa, onları ce-
zâsız bırakamazsınız. Onları adâletten kaçıramaz-
sınız. Hele 4500 teröristi hiç kaçıramazsınız. Eğer
kaçırıyorsanız, çok büyük bir haksızlık, adâletsizlik
ve
hukuksuzluk içerisindesiniz
demektir. Bu hukuk-
suzluk
bir başbakana
yakışmaz!
Ancak Hitler'e ya-
kışır!
4500
teröriste yardım
ve yataklık
yapmakta olan
Sayın Angela Merkel! O teröristleri ya
hapse atın,
ya da
onları
Türkiye'ye iade edin. Eğer bunları yap-
mazsanız, Almanya'nın bir hukuksuzluk devleti ol-
duğunu isbatlamış olursunuz ve isbatlama içerisin-
desiniz.
Bu da, sizin asıl
kimliğinizi
göstermektedir!
Bu çirkin kimliğinizi terketmeyecek misiniz hâlâ?
Yoksa:
"Türkiye'de işlenmiş bir suç, bizim hukuku-
muzda suç sayılmaz" mı demektesiniz? Türkiye'de
işlenmis bir suçu kendi hukukunuza göre yargılama
hakkınız yoktur. Türkiye'de işlenmiş bir suç, Türkiye
hukukuna
göre yargılanır. Almanya'da işlenmiş bir
suç da, Alman hukukuna göre yargılanır. Bu sebep-
le
Türkiye'nin iadesini istedigi 4500 teröristi kendi
hukukunuza
göre suçsuz
saymaya veya onları terö-
rist
saymamaya hakkınız yoktur. Lütfen, hukukun
ilkelerini
çiğnemeyin! Siz çiğnerseniz, karşı tarafa
da çiğneme hakkı vermiş olursunuz. Bu mudur is-
teğiniz?
Şunu
da hesaba katmalısınız: Türkiye'nin sizden ia-
desini
istediği
4500 teröristi onlara iade etmemek-
le, o
teröristlerin cezâlandırılmasını engellemiş olu-
yorsunuz.
Bu engelleme ile de, o teröristlerin kat-
lettikleri
masum insanların
hakkını çiğniyor ve çiğ-
netmiş oluyorsunuz. Bu bir barbarlıktır! Bu bir Hit-
lerleşmedir! Yoksa hak, hukuk tanımayan katliamcı
ve soykırımcı atalarınızın izinden gitmeye mi karar
verdiniz?
Böyle bir kararı,
ne Alman halkının çoğun-
luğu kabul eder, ne de uluslararası demokrat top-
lumlar
kabul eder.
Katilleri
iade etmeyen siz Almanya, Türkiye'nin is-
tediği darbecileri de iade
etmemektesiniz. Niçin ia-
de
etmiyorsunuz?Acaba Onlar sizin adamınız oldu-
ğu
için
mi iade etmiyor, o suçluları saklıyorsunuz?
Yoksa o
katliamcı
darbecileri, darbe yapmaları için
siz mi
tuttunuz? Sizin emrinizle mi darbe yapmaya
kalktılar Türkiye'de? Sizin emriniz altında ve size ait
adamlar
değilse,
o suçluları neden iade etmiyorsu-
nuz?
Onları
iade etmemekle 15 Temmuz darbe gi-
rişimi suçunu da kendi üzerinize almış oluyorsunuz.
Farkında mısınız?
Hem eğer Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri gibi
güçlü bir ülke olsaydı, istenen o teröristleri ve dar-
becileri
hemen iade ederdiniz. Şimdi ise Türkiye'yi
güçsüz görüp o teröristleri iade
etmemekle "güçlü
olan
biziz ve ancak güçlünün
hukuku geçerlidir"
de-
miş oluyorsunuz ve demektesiniz. Tabii
bununla
da,
"kuvvet haktadır, haklı olan kuvvetlidir" ilkesini
tersine çevirerek hukuka darbe vuruyorsunuz.
Bu
darbeyi
hangi hakla vuruyorsunuz? Siz kimsiniz?
Biz
Türkiye ve Türkiyeliler ise; darbecileri, darbetti-
ricileri
ve hukuk katliamcılarını tanımıyoruz!
İşlediğiniz suçlar, yaptığınız katliamlar ortada. Bu
katliamlarınız bu dünyada cezâsız kalabilir.Ama öte
dünyada,
bu dünyada işlediğiniz bütün suçların ce-
zâsını mutlaka çekeceksiniz. Ölümü öldüremediği-
niz ve
tekrar diriltilip hesap sorulmayı engelleyeme-
diğiniz için orada alacağınız cezâ kesindir. Bu ke-
sinlikle
karşılaşmadan önce işlemekte olduğunuz
suçları terkedip tövbeye koşmanız, sizin için kurtu-
luş yoludur. Eğer sapıtmamış ise, Vatikan'daki Pa-
pa da
size bu yolu gösterecektir. Zira bu yolu gös-
termeyen
bir Papa, İsa'nın vekili ve sözcüsü ola-
maz!
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Not 2:
Avrupa İnsan
Hakları
örgütü ve Almanya'da-
ki
muhalefet partileri, Angela Merkel'in ve yönetimi-
nin
yapmakta olduğu
hukuk katliamlarının hesabını
sormalıdır. Tabii Avrupa'da "hukuk"
denen birşey
varsa ve
sağlıklı işliyorsa. Avrupa'da hukukun var
olup
olmadığını ve sağlıklı işleyip işlemediğini
yakında göreceğiz.
Not 3: Bu
bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.
Not 4:
Hukuka ve insanlığa
hizmet etmek isteyen-
ler bu
bildirimizi, Alman halkına ve parlamenterleri-
ne
iletmelidir.
Tanrı
tektir.
İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın
onyedisi, Eylül ortası.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen