Montag, 18. September 2017

ALMANYA BAŞBAKANI ANGELA MERKEL'İN DİKKATİNE!



                      ALMANYA BAŞBAKANI
            ANGELA MERKEL'İN DİKKATİNE!

adâleti ayakta tutanları seven yüceTANRInın adıyla


Sayın Angela Merkel,

Çok dikkat etmeniz gereken bir nokta var. O nokta
da şudur: Türkiye'de bir Alman vatandaşı tutuklan-
dığında, Türkiye'yi yönetenlere: "Onu hemen ser-
best bırakın" diyorsunuz. Ama "bu vatandaşımız
niçin tutuklandı?" demiyorsunuz! Bunu niçin sormu-
yorsunuz? Fakat önce bunu sormanız gerekirken;
"onu hemen serbest bırakın" diyorsunuz. Sanki Tür-
kiye, "insanları suçsuz yere hapse tıkan hukuksuz
bir ülke"ymiş gibi tepki gösteriyorsunuz! Hayır An-
gela Merkel! Türkiye, insanları suçsuz yere hapse
atan bir hukuksuzluk diyarı ve bir diktatörlük değildir.
Tam aksine, suçluların cezâ gördüğü bir hukuk dev-
letidir. Bu devleti tanımak zorundasınız. Türkiye'
den ve yöneticilerinden, suçluların cezâsız kalma-
sını isteyemezsiniz. Türkiye hukukunda böyle bir a-
dâletsizlik yoktur ve olamaz! Kim suç işlerse, cezâ-
sını bulur. Bu, ister Türk olsun, ister Alman olsun
veya başka bir ülkenin vatandaşı olsun. Türkiye hu-
kukunda suçlular cezâsız bırakılamaz.

O halde Türkiye'yi suçlayıcı tepkileriniz neden?
Yoksa "Almanlar suç işlemez" şeklinde bir kaide
mi vardır ki siz, bir vatandaşınızın tutuklanmasını
haksızlık olarak görmektesiniz? Eğer böyle düşü-
nüyorsanız, çok büyük bir hata içinde olduğunuzu
görmeli ve Türkiye'yi ve yöneticilerini suçlayıcı söz
ve tavırlarınızdan uzaklaşmalısınız. Ve, Türkiye'de
bir vatandaşınız tutuklandığında ilk soracağınız şey:
"Bu vatandaşımız acaba ne suç işledi?" olmalıdır.
Aksi halde o suçlayıcı söz ve tavırlarınızla Almanya'
nın, "suçluların cezâsız bırakılmasını isteyen bir
hukuksuzluk devleti" olduğunu göstermiş olursu-
nuz ve göstermektesiniz! Buna hâlâ devam edecek
misiniz? Bu devamla siz yeni bir iktidar kazanmak
değil, ancak iktidar kaybedersiniz ve kaybedecek-
siniz ve şu anda kaybetmiş durumdasınız. Çünkü
Alman halkı, sizin gibi kendi vatandaşı için adâlet-
sizlik isteyen, yani bir suçlunun adâletten kaçırılma-
sını bekleyen adâletsiz bir kimsenin başbakanlığını
kabul edemez. Eğer kabul ederse, o halk, halk ol-
maz. Bunun için eğer Türkiye'ye karşı adâletsizce
tepkilerinize son vermezseniz, daha fazla iktidarda
kalamayacaksınız.

Hem siz, Türkiye'nin iadesini istedigi 4500 teröristi
Türkiye'ye iade etmezken, Türkiye, sizin serbest
bırakılmasını istediğiniz suç işlemiş bir Almanı niçin
serbest bıraksın? Çok büyük bir haksızlık ve adâ-
letsizlik içinde olduğunuzu görebiliyor musunuz?
4500 teröristi iade etmemekle suçluları adâletten
kaçırıyorsunuz. Onların cezâ almasını önlüyorsu-
nuz. Suçlulara, hem de azılı suçlulara yataklık yapı-
yorsunuz! Var mı hukukta, suçlulara yataklık yap-
mak? Var mı hukukta, suçluların cezâsız kalmasını
istemek? Var mı hukukta, suçluları adâletten kaçır-
mak? Yok değil mi? O halde adâlet ve hukuka tes-
lim olun ve Türkiye'nin iadesini istediği o 4500 terö-
risti Türkiye'ye iade edin. Ama hemen iade edin! İ-
ade edin ki, sizin de Türkiye'den size ait suçluları
isteme hakkınız olsun. Bu hakkı kazanmadan Türki-
ye'den talepte bulunamazsınız.

O halde haddinizi, hududunuzu bilmeli ve tepkileri-
nize iyi ayar vermelisiniz. Yoksa bu ayarsızlıkla ve
bu haksızlık, hukuksuzluk isteklerinizle iktidar kaza-
namayacaksınız. Çünkü bu gidişinizle ülkenizdeki
Türkiyelilerden bir tek oy dahi almanız mümkün ol-
mayacaktır. Çünkü Türkiye'yi (veya demokratik ço-
ğunluğun seçtiği ve sizin haksızlıklarınıza boyun
eğmeyen Erdoğan'ı) dövelim derken, ülkenizdeki
Türkiyelileri de dövmektesiniz. Sizden dayak ye-
mekte olan Türkiyeliler size niye oy versin? Onlar
aptal mı? Onları aptal sanarak, aptal olmayın lütfen!

Hakkı ve hukuku çiğnemediğiniz takdirde saygıları-
mızla. Hakkı ve hukuku çiğneyenlere saygımız yok-
tur. İsterse başbakan olsun!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Haksızlık ve hukuksuzluk istemekte olan Sa-
yın Angela Merkel! Eğer adâletin ne olduğunu bil-
miyorsanız ve öğrenmek isterseniz, adâlet şudur:
Adâlet; haklının hakkını vermek ve suçlunun cezâ-
sını kesmek'tir. Neymiş? Adâletin iki tarafı varmış.
Bir tarafı, haklının hakkını ödemekmiş. Diğer tarafı
da, suçluyu cezâlandırmakmış. Suçluları hak ettiği
kadar cezâlandırmazsanız veya hak ettiğinden fazla
cezâ vermeye kalkarsanız, adâletsizlik etmiş olur-
sunuz. Ayrıca, suçluları adâletten kaçırmak da adâ-
letsizliktir, haksızlıktır, hukuksuzluktur. Bunun için
suçlu; anneniz, babanız veya çocuğunuz ve dahi
kendi vatandaşınız ve akrabanız da olsa, onları ce-
zâsız bırakamazsınız. Onları adâletten kaçıramaz-
sınız. Hele 4500 teröristi hiç kaçıramazsınız. Eğer
kaçırıyorsanız, çok büyük bir haksızlık, adâletsizlik
ve hukuksuzluk içerisindesiniz demektir. Bu hukuk-
suzluk bir başbakana yakışmaz! Ancak Hitler'e ya-
kışır!

4500 teröriste yardım ve yataklık yapmakta olan
Sayın Angela Merkel! O teröristleri ya hapse atın,
ya da onları Türkiye'ye iade edin. Eğer bunları yap-
mazsanız, Almanya'nın bir hukuksuzluk devleti ol-
duğunu isbatlamış olursunuz ve isbatlama içerisin-
desiniz. Bu da, sizin asıl kimliğinizi göstermektedir!
Bu çirkin kimliğinizi terketmeyecek misiniz hâlâ?

Yoksa: "Türkiye'de işlenmiş bir suç, bizim hukuku-
muzda suç sayılmaz" mı demektesiniz? Türkiye'de
işlenmis bir suçu kendi hukukunuza göre yargılama
hakkınız yoktur. Türkiye'de işlenmiş bir suç, Türkiye
hukukuna göre yargılanır. Almanya'da işlenmiş bir
suç da, Alman hukukuna göre yargılanır. Bu sebep-
le Türkiye'nin iadesini istedigi 4500 teröristi kendi
hukukunuza göre suçsuz saymaya veya onları terö-
rist saymamaya hakkınız yoktur. Lütfen, hukukun
ilkelerini çiğnemeyin! Siz çiğnerseniz, karşı tarafa
da çiğneme hakkı vermiş olursunuz. Bu mudur is-
teğiniz?

Şunu da hesaba katmalısınız: Türkiye'nin sizden ia-
desini istediği 4500 teröristi onlara iade etmemek-
le, o teröristlerin cezâlandırılmasını engellemiş olu-
yorsunuz. Bu engelleme ile de, o teröristlerin kat-
lettikleri masum insanların hakkını çiğniyor ve çiğ-
netmiş oluyorsunuz. Bu bir barbarlıktır! Bu bir Hit-
lerleşmedir! Yoksa hak, hukuk tanımayan katliamcı
ve soykırımcı atalarınızın izinden gitmeye mi karar
verdiniz? Böyle bir kararı, ne Alman halkının çoğun-
luğu kabul eder, ne de uluslararası demokrat top-
lumlar kabul eder.

Katilleri iade etmeyen siz Almanya, Türkiye'nin is-
tediği darbecileri de iade etmemektesiniz. Niçin ia-
de etmiyorsunuz?Acaba Onlar sizin adamınız oldu-
ğu için mi iade etmiyor, o suçluları saklıyorsunuz?
Yoksa o katliamcı darbecileri, darbe yapmaları için
siz mi tuttunuz? Sizin emrinizle mi darbe yapmaya
kalktılar Türkiye'de? Sizin emriniz altında ve size ait
adamlar değilse, o suçluları neden iade etmiyorsu-
nuz? Onları iade etmemekle 15 Temmuz darbe gi-
rişimi suçunu da kendi üzerinize almış oluyorsunuz.
Farkında mısınız?

Hem eğer Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri gibi
çlü bir ülke olsaydı, istenen o teröristleri ve dar-
becileri hemen iade ederdiniz. Şimdi ise Türkiye'yi
çsüz görüp o teröristleri iade etmemekle "güç
olan biziz ve ancak güçlünün hukuku geçerlidir" de-
miş oluyorsunuz ve demektesiniz. Tabii bununla
da, "kuvvet haktadır, haklı olan kuvvetlidir" ilkesini
tersine çevirerek hukuka darbe vuruyorsunuz. Bu
darbeyi hangi hakla vuruyorsunuz? Siz kimsiniz?

Biz Türkiye ve Türkiyeliler ise; darbecileri, darbetti-
ricileri ve hukuk katliamcılarını tanımıyoruz!

İşlediğiniz suçlar, yaptığınız katliamlar ortada. Bu
katliamlarınız bu dünyada cezâsız kalabilir.Ama öte
dünyada, bu dünyada işlediğiniz bütün suçların ce-
zâsını mutlaka çekeceksiniz. Ölümü öldüremediği-
niz ve tekrar diriltilip hesap sorulmayı engelleyeme-
diğiniz için orada alacağınız cezâ kesindir. Bu ke-
sinlikle karşılaşmadan önce işlemekte olduğunuz
suçları terkedip tövbeye koşmanız, sizin için kurtu-
luş yoludur. Eğer sapıtmamış ise, Vatikan'daki Pa-
pa da size bu yolu gösterecektir. Zira bu yolu gös-
termeyen bir Papa, İsa'nın vekili ve sözcüsü ola-
maz!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 2: Avrupa İnsan Hakları örgütü ve Almanya'da-
ki muhalefet partileri, Angela Merkel'in ve yönetimi-
nin yapmakta olduğu hukuk katliamlarının hesabını
sormalıdır. Tabii Avrupa'da "hukuk" denen birşey
varsa ve sağlıklı işliyorsa. Avrupa'da hukukun var
olup olmadığını ve sağlıklı işleyip işlemediğini
yakında göreceğiz.

Not 3: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.

Not 4: Hukuka ve insanlığa hizmet etmek isteyen-
ler bu bildirimizi, Alman halkına ve parlamenterleri-
ne iletmelidir.


                                 Tanrı tektir.
   İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.


Zaman:  Yeni Çağ'ın onyedisi, Eylül ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *







Keine Kommentare: