Freitag, 19. Februar 2016

İSLAMLI ÜLKELER YÖNETİMLERİNE DUYURU!

İSLAMLI ÜLKELER YÖNETİMLERİNE DUYURU!

 islamlıların birlik olmasını isteyen ALLAHın adıyla

Bütün İslâmlı Ülkeler'in yönetimleri, ordularını bir-
leştirmek zorundadır. Niçin birleştirmek zorunda-
dır? Bunu cevaplıyabilmek için önce şu haberi oku-
yalım: "Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Genna-
diy Gatilov, Suriye'de ateşkes sağlansa da Rusya’
nın bu ülkedeki hava operasyonlarına devam ede-
ceğini açıkladı."

Bahaneleri de "teröristler"miş! Rusya ve İran'ın Su-
riye'ye neden geldiklerini iyi biliyoruz: Özgürlük için
mücâdele veren Muhalifler'e karşı savaşmak için.
Suriyeli Muhalifler'in çoğunluğu da "Arap Müslü-
manlar"dır. Yani: Şu anda Rusya ve İran, Suriye'de
özgürlük savaşçısı Arap Müslümanlar'ı katletmek-
tedir. Ve "Suriye'yi Özgürlük Savaşçısı müslüman-
lardan kurtarıncaya kadar da bu katliamlarına
devam edeceklerini" söylemektedirler.

Peki, bunu niçin yapıyorlar? "Beşar Esad rejimini
meşru gördükleri için". Yani, dolayısıyla bu rejimin
400 bin müslümanı katletmiş olması da onlar için
"meşru" sayılmaktadır!

Fakat biz müslümanlara göre onların meşru gör-
dükleri, gayri meşru ve zulümdür. Müslüman Dünya
ise bu zulme seyirci kalamaz!Seyirci kalmamak için
de bütün İslâmlı Ülkeler ordularını birleştirip Rusya,
İran ve Esad rejiminin katliamlarını durdurmak,işgal
ettikleri müslüman topraklarını da ellerinden almak
zorundayız. Bunun için de Suriye'ye müdahale et-
mekten başka çaremiz yoktur. Çünkü Rusya ve İ-
ran, yüzde sekseni Arap Müslümanlar'a ait olan
Suriye'den çıkmamakta ısrar etmekte ve Esad
rejimi de istenmeyen iktidarını sürdürmektedir.

Suriye'de müslüman katliamından çekinmeyen
Rusya yönetimi, Üçüncü Dünya Savaşı'na hazır
görünüyor. Peki, biz Müslüman Dünya, zâlimlerin
dünyaya meydan okumalarına sessiz mi kalacağız?
Sessiz kalabilir miyiz? Onlardan korkup kaçacak
mıyız? Müslüman Dünya, zalimlere nasıl sessiz
kalabilir ki? Onlara karşı nasıl savaşmaz ki?Madem
zulümlerine son vermek istemiyorlar, madem müs-
lümanlara ait topraklardan çıkmıyorlar, işgallerine
devam ediyorlar, bize de yapmamız gereken en
doğru iş, zulüm ordularına karşı savaşmaktır. Bu
savaş için de bütün İslâmlı Ülkeler'in birleşmesi
ve ordularını bütünleştirmesi gerekiyor.

Bu birlik ve bütünleştirmeyi hemen yapalım ve zul-
mü durduralım. Bu konuda gevşeklik göstermek,
korkmak ve kaçmak, âlemlerin biricik Sultanı olan
Allah'a isyandır ve zulme düşmektir. Biz asıl bu dü-
şüşten korkalım. Bunun için de dünyayı zâlimlere
bırakmayalım. Bu da, Rusya ve İran ve Esad rejimi
gibi dünyaya meydan okumakta olan üç zâlim güce
karşı savaşmayı gerektiriyor.

İslâmlı Ülkeler yönetimlerinin liderleri şu âyeti unut-
masınlar: Size ne oldu ki Allâh yolunda ve "Rabbi-
miz bizi şu, halkı (ve şimdi yöneticisi) zâlim kentten
çıkar, bize katından bir koruyucu (ve kurtarıcı) ver!"
diyen (özgürlükçü ve vatanları ellerinden alınmak
üzere olan) zayıf erkek, kadın ve çocuklar uğrunda
savaşmıyorsunuz? Nisa 75.

Öyle ise, savaşınız hayırlı olsun! Zulüm yok olsun!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: İslâmlı Ülkeler'in yönetimleri bilmelidir ki, 3.
Dünya Savaşı mutlaka çıkacaktır. Çünkü ABD ve
Rusya, Türkiye'ye karşı stratejk mevki ve üstünlük
kazanması için Kürt terör örgütü PYD/YPG'ye des-
tek vermektedirler. Türkiye de bu örgütün eylemle-
rine karşı Türkiye/Suriye sınırlarında mücâdele ver-
mektedir. Bu mücâdele esnasında Türkiye, terör
örgütünü korumak isteyen Rusya ve İran askerleri-
ni de öldürmek zorunda kalacaktır. Askerlerinin öl-
dürüldüğünü gören Rusya ve İran da, bunu "savaş
sebebi" sayacak ve Türkiye'ye saldırmak zorunda
kalacaklardır. Böyle bir şey olmasa bile, Türkiye,
Muhalif Müslümanlar'ın Rusya ve İran tarafından
katledilmelerine daha fazla seyirci kalamayacak ve
işgalci ordularına karşı gereken saldırısını yapa-
caktır. Bu da, Üçüncü Dünya Savaşı'nın başlaması
demektir. Şimdilik Türkiye ve Suriye'de bu savaşın
kıvılcımları çakmaktadır.

Not 2: AB ve ABD isteseler, Rusya ve İran'ı Suriye'
den çıkararak bu savaşı durdurabilirler. Fakat bunu
yapmaya cesaretleri yok gibi. Veya Suriye'de Mu-
halif Müslüman Araplar'ın yenilmesini istedikleri için
Rusya ile anlasmış da olabilirler. Peki, AB ve ABD
muhaliflerin yenilmesini niçin ister? İktidara müslü-
manların gelmemesi için! Bunu niçin istiyorlar? İs-
rail'i korumak için! İşte bu yüzden AB ve ABD, 400
bin müslümanın katledilişini seyrettiler, zulme düş-
tüler!

Halbuki hak ve doğal olan, hem demokratik olan,
Suriye'de müslümanların iktidara gelmesidir. Çün-
kü Suriye'nin yüzde sekseni Müslüman Arap'tır. A-
ma AB ve ABD bu işi tersine çevirip, müslüman
çoğunluğu müslüman olmayan azınlığın veya zâ-
limlerin emrine sokmak istemektedir. Yani AB ve
ABD, dünyayı tersinden döndürmeye çalışmakta-
dır. Daha doğrusu, dünyayı kıyamete zorlamakta-
dırlar! Bu kıyametin adı da: Üçüncü Dünya Savaşı'
dır.

Not 3: İsrail yönetimi artık kendine gelmeli ve AB
ve ABD'nin aptalca ve ahmakça koruma yöntem-
lerinden kendini kurtarmalıdır. Çünkü çıkacak olan
bu savaşta en büyük zararı AB ve ABD görecektir.
Bu da, İsrail'in felâketi demektir. İsrail yönetimi, bu
yılın Aralık sonuna kadar 67'li barışa evet diyerek
ve Filistinlilerin hakkını ödeyerek varlığını ve gele-
ceğini garanti altına almalıdır. Bu tarihten sonra İs-
rail'in barış istekleri kabul edilmeyecektir. Bundan
sonra İslâmlı Ülkeler de, Mehdiyet Makamı'nı din-
lemek zorundadırlar. Kendi keyflerine göre iş
yapamazlar.

Suriye ve Mısır'da müslümanların iktidardan uzak-
laştırılmasıyla İsrail'in geleceği garantilenmiş ol-
maz. Çünkü müslümanlar, Suriye'de İslâmlı Muha-
lifler'in katledilmesine daha fazla seyirci kalmaya-
caklar ve Suriyeli müslümanları ve topraklarını Rus-
ya ve İran'ın eline ve esaretine bırakmayacaklardır.
Bunun için de biz Müslüman Dünya, savaşa hazırız!

Bu savaşta İsrail de yerini ve safını iyi belirlemeli-
dir: "Müslüman Dünya'nın yanında mı, yoksa İran,
Rusya ve Esad'ın yanında mi?" İsrail bu savaşta
tarafsız kalamaz. Tarafsız kalan, bertaraf olur! Çün-
kü İsrail Kanada da değil, Ortadoğu'dadır! Eğer İs-
rail Müslüman Dünya'nın yanında yer almak isterse,
Müslüman Dünya'nın onun haksızlıklarına göz yum-
mayacağını da iyi bilmelidir.

Not 4: AB ve ABD, PYD/YPG'yi "terör örgütü" say-
mamakta ve IŞİD'e karşı savaştığı için de ona
meşruiyet vermektedir. Eğer bu örgütün Türkiye'ye
karşı savaşan PKK ile bir bağlantısı ve yardımlaş-
ması olmasaydı ve Türkiye aleyhinde emelleri bu-
lunmasaydı, biz (Türkiye) de ona meşruiyet verebi-
lirdik. Fakat durum tam tersinedir. Bunun için de o
örgüte meşruiyet veremeyiz. Eğer AB ve ABD bu
örgüte meşruiyet vermekten vazgeçmezlerse, biz
de; (Rusya, İran ve Esad'a karşı savaşmayı kabul
ettiğinde) IŞİD'e meşruiyet vereceğiz ve onu bir
terör örgütü olarak görmeyeceğiz. Çünkü bize
göre en büyük terör örgütleri; Rusya, İran ve Esad
rejimidir. IŞİD de bu en büyük terör örgütlerine
karşı savaşmayı kabul ettiğinde, bizim nazarımızda
o, meşruiyet kazanacaktır.

Hem biz Türkiye, çoğunluğu müslüman olan Kürt-
leri; dinsiz, marksist, leninist PKK ve PYD gibi ör-
gütlerin emrine veremeyiz, onların eline bırakama-
yız. AB ve ABD de bizi anlasın! Anlamazlarsa, ya-
şasın Üçüncü Dünya Savaşı!

Not 5: Müslümanlar, Rusya'nın nükleer silahların-
dan korkmamalıdır. Çünkü Rusya'nın nükleer si-
lahları varsa, bizim de, onların ülkelerini ve silah-
larını yok etmeye gücü yeten ALLAHımız var!

Not 6: İran yönetimini son kez uyarıyoruz! Derhal
Suriye'yi terkedin ve Muhalif Müslümanlar'a karşı
savaşmakta olan askerlerinizi geri çekin. Aksi hal-
de Müslüman Dünya'nın düşmanı olacaksınız ve
Allah katında da lânetleneceksiniz!

Not 7: Rusya yönetimi kendini "Hıristiyan" göster-
meye kalkmasın. Zira Hıristiyan Dünya bizim düş-
manımız değildir. Çünkü biz, Rusya yönetiminin
Suriye'deki kötülüklerine karşı savaşıyoruz. Bu Kı-
yamet Savaşı'nda Hiristiyan Dünyası da safını iyi
belirlesin: Müslümanların yanında mı, yoksa dec-
caliyeti temsil eden Rusya ve Esad'ın yanında mı?

Not 8: Bugünden itibaren biz Müslüman Dünya,artık
hak ve adâletin ve demokrasinin yanında durma-
yan, Suriye'de müslümanların katledilişini seyre-
den, Suriyeli mültecileri itip kakan ve onları ülkele-
rine sokmayan, hem Muhalifler'e yardım etmeyen
AB ve ABD'nin dünya liderliklerini tanımıyoruz.
Çünkü zaten AB ve ABD, dünya liderliğini Rusya'ya
kaptırmış durumdadırlar. Biz Müslüman Dünya da,
bu gasbedilmiş liderliği, Rusya'nın elinden mutlaka
alacağız!

Not 9: Eğer Suriye'yi zâlimlerin elinden kurtaramaz-
sak, Ortadoğu'yu yani "kendimizi" ve "geleceğimizi"
kaybederiz. Bu kayba uğramamak için de İslâmlı
Ülkeler'in yönetimleri, Halepli Muhalifler'e acilen
füze ve uçaksavar yardımında bulunmalıdır.
Ama acilen!

Not 10: Ey dünyadaki tüm müslümanlar! Şimdiki du-
rum ve gelecekteki daha kötü haller sizi ümitsizliğe
düşürmesin. Zira Allah'ın Mehdisi başınızdadır. Yü-
ce Allah, Musa kulunu ve halkını yok etmek isteyen
Firavun'a karşı Hz. Musa'ya nasıl yardım ettiyse,
Mehdisi'ne ve onun milleti olan sizlere de yardım
edecektir. En sonunda zafer, Allah'a inananlarındır!

(Not 10'un notu: Allah'ın Mehdisi, "Alevî-Sünnî" ay-
rımı yapmıyor ve böyle birşey tanımıyor. Onun di-
ninde ikilik değil, teklik var. Yani Allah'ın Mehdisi,
"Allah'a teslim oluş"tan başka bir din tanımıyor. E-
ğer imanın şartlarını kabul edip İslâmın şartlarıyla
da Allah'a teslim olduysanız, "gerçek din"e sahipsi-
niz demektir. Allah'ın Mehdisi, dine sokulan ikiliği ve
paralelciliği de reddediyor. )

Not 11: Rusya, İran, AB ve ABD tarafından destek-
lenen terör örgütlerince Ankara'da gerçekleştirilen
terör saldırısı sebebiyle Türkiye'ye geçmiş olsun!
Rusya ve İran Suriye'den çıkarılmadıkça ve Esad
rejimi de düşürülmedikçe Türkiye'deki terör sona
ermez. Dolayısıyla Türkiye yönetimi, sorunun kay-
nağına yönelmek ve onu bertaraf etmek zorunda-
dır.

Not 12: Türkiye'nin zulme karşı bu savaşında eğer
İslâmlı Ülkeler "senin yanındayız" demezlerse,
NATO'dan bir hayır görmeyecek olan Türkiye, "yal-
nız" demektir. Yalnızların dostu ise Allah'tır. Allah'ı
dost tutan, en büyük güce yapışmış olur. Ama Tür-
kiye'yi yalnız bırakacak ülkelerin de Allah'a vere-
cekleri bir hesabı ve ödeyecekleri bir bedel
olacaktır. Bunu kimse unutmasın!

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Şubat ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *



Keine Kommentare: