Freitag, 26. Februar 2016

FETÖ LİDERİNİN SON KONUŞMASINA CEVAP!



FETÖ LİDERİNİN SON KONUŞMASINA CEVAP!

         melekten şeytan çıkaran ALLAHın adıyla

"Salih Zât"“ dediğiniz lideriniz, 22 Şubat'taki konuş-
masında şunları söylemiş: "Allah, sahabenin yaptır-
dığını size yaptırtıyor. Sahabenin yaptığına karşı
çıkanlar olsa olsa şeytanın çırakları olabilir. Zulüm
ile abat olanın sonu berbat olur. Yakında onlara
acıyacak duruma geleceksiniz. Bir yönüyle köksüz
birer ağaç gibi devrilecekler. Bir bir devrilecek ve
sizden yardım, medet, istiane bekliyor gibi acı acı
yüzünüze bakacaklar. Esas haklarında ağlanacak
birisi varsa onlardır.”

Ama bilmelisiniz ki siz FETÖcüler, 78 milyon Türki-
yelinin siyasal iradesini gasbetmeye kalktınız. Bu
kalkışınızla Sahabe'nin yaptığını değil, şeytanın
askerliğini yaptınız, zulüm işlediniz ve sonucunda
sonunuz berbat oldu!

Liderinizin Türkiye'yi yönetenler hakkında söylediği
"köksüz birer ağaç gibi devrilecekler" iddiası ise,
onun temennisidir. Fakat onun bu temennisi ger-
çekleşmeyecektir. Çünkü Türkiye'nin yüzde dok-
sandan fazlası iktidardakilerden iyilik görmekte ve
yüzde ellisi de "çok yaşa Erdoğan, çok yaşa Davut-
oğlu" demekte. Liderinizin temennisinin gerçekle-
şebilmesi için Türkiye'nin yüzde altmıştan fazlası-
nın İktidar'dan kötülük görüyor olması gerekir. Ama
böyle birşey hiçbir zaman olmayacaktır. Size karşı
da işlenmekte olan bir zulüm yoktur. Çünkü devlete
ve millete karşı suç işleyenleri cezâlandırmak, zu-
lüm değildir. Fakat şeytan, adâleti zulüm olarak
gösterir. Siz bu gösterime aldanmamalısınız.

Hem Cenab-ı Hak, liderinizin keyfine göre değil,
Kendi adâletine, hikmetine ve rahmetine göre hare-
ket eder. Allah'tan haksızlık, adâletsizlik, hikmetsiz-
lik ve rahmetsizlik beklenemeyeceğine göre, lide-
rinizin temennilerinin gerçekleşmesi mümkün olma-
yacaktır. Bu sebeple liderinizin bedduaları ya boşa
gider, ya da kendine raci olur. Nitekim bu rücuyu da
hergün görmekteyiz.

Herşeyden haberi olan Allah(cc), din ve memleket
düşmanlarıyla ittifak içinde olan bir cemaatin ve li-
derinin dualarını nasıl kabul edebilir ki? Hiç mi dü-
şünmüyorsunuz? Ama "Allahım! Bizi şu içine düş-
tüğümüz şeytanlıktan ve şeytanlıklardan kurtar" de-
se lideriniz, böyle bir duanın kabul edilmesi müm-
kündür. Fakat bu duayı edecek basiretliler nerede?
Haydi, sizin edemeyeceğiniz bu duayı biz edelim:
Allahım! Onları içine düştükleri şeytanlıklarından ve
şeytanca işlerinden kurtar. Eğer kurtulmak istemez-
lerse, onların hakkından gel. Türkiyemizi onların kö-
tülüklerinden koru.

Liderinizin yapacağı şey şudur: Önce kendi kötülük-
lerini görmelidir. Eğer bunu görmek istemezse, ar-
tık o, şeytanlaşmış bir insandır. Şeytanlaşmış bir
kimseden ise hak ve adalet beklemek mümkün ol-
maz. Eğer şeytanlıktan çıkma iradesini gösterebi-
lirse, düşman bellediği kimselerin düşman olma-
dığını, onlara karşı haksızlık ve adâletsizlik içinde
olduğunu görecek, kendini düzeltmeye çalışacak-
tır.

Evet, lideriniz ve sizler bu çalışmayı mutlaka yap-
malısınız. Eğer yapmazsanız, insan değilsiniz! İn-
san olmak isterseniz, hak ve adâletle hareket et-
melisiniz. Eğer bir düşmanınıza ettiğiniz kötülük
doksandokuz mâsuma zarar veriyorsa, haksızlık
ve adâletsizlik içerisindesiniz demektir. Siz de,
İktidardakiler'e yaptığınız düşmanlıkla bütün Tür-
kiye'ye kötülük etmektesiniz. Hak ve adâlete sa-
rılarak bu kötülüğünüze son vermelisiniz. Bunun
için de din ve memleket düşmanlarıyla kurduğu-
nuz ittifakı sonlandırmalısınız. Bu sonlandırmayı
yapmadığınız müddetçe, sizlerin "Sahabe'nin yo-
lunda" olduğunuza inanamayız.

İktidarı ellerinden zorla almaya çalıştığınız adam-
lara "zâlim" derken, kendi zâlimliklerinizi unutma-
yınız. Zâlimliğini unutan şeytana benzemeyiniz.
Sizin göreviniz, milletin dinine hizmetti, yoksa ikti-
dar hırsızlığı ve gaspçılığı değildi. Siz, Türkiye'yi
yönetenlerle uğraşmayın ki, biz de sizinle uğraş-
mak zorunda kalmayalım. Türkiye'nin yönetenleri-
ne olan haksız düşmanlığınızla bütün Türkiye'ye
hatta bütün Âlem-i İslâm'a kötülük yapmakta oldu-
ğunuzu görün ve bilin de, bu zulmü terkedin. Eğer
terketmezseniz, İslâm Âlemi'ndeki bütün cemaatler
yakanıza yapışacaktır. O halde kötülüğünüzü terke-
din, selâmet bulun! Ama lideriniz, işlediği suçların
hesabını vermek zorundadır. "Ben suçsuzum" di-
yorsa, gelsin Türkiye'ye isbatlasın. Kendini aklama-
sının başka yolu yoktur.

Din ve memleket düşmanlarıyla ittifak kurarak An-
kara saldırısına ortaklık etmektesiniz. Bu ortaklık
içinde olanlar Sahabe'ye nasıl benzeyebilir ki?
Kendinizi Onlara benzeterek Sahabe'ye iftira etme-
yin! Çünkü Onlar, sizin gibi siyasal iktidar gaspçılığı
ve hırsızlığı yapmaya kalkmadı. Çünkü Onlar, din
ve memleket düşmanlarıyla ittifak kurmadı. Siz ne-
rede, Onlar nerede! Size düşen, "biz zâlimlerden
olduk!" diyebilmektir. Diyebiliyor musunuz?

Hem bir "Salih Zât", siyasal bir düşmanlık yüzün-
den Türkiye'nin düşmanlarıyla ittifaklar kurarak, bin
türlü melânet işleyerek 78 milyon millete kötülük et-
mez. Ama sizin lideriniz ediyor! Hâlâ onun yanlışla-
rını görmeyecek misiniz? Hâlâ onun yanlışlarının
peşinden gidecek misiniz? Onu hâlâ Mehdi veya
Mesih olarak mı göreceksiniz? Onu hâlâ "Salih Zât"
mı belleyeceksiniz?

Lideriniz "Salih Zât" olsaydı, din hizmetini siyasal
iktidar hırsının üzerinde tutar, Hizmet'i batırmazdı.
Ama sizin lideriniz batırdı! Ona hâlâ Salih Zât mı
diyeceksiniz?

Evet, liderinizin bir salihlik yönü vardı, ama o yön
şimdi onun şeytaniyetlikleri tarafından yutulmuş du-
rumdadır. Bunu görmezseniz, şeytana hizmet et-
miş olacaksınız! Ve ne yazık ki, onun emrinde ve
hizmetindesiniz. Artık bu alçak hizmetten kurtulun!

Siyasal düşmanlık yüzünden Türkiye aleyhinde fa-
aliyet göstermek, size kâr getirmez. Ama zarar ge-
tirdiği açıktır! "Salihlik" yoluna girerek bu açığınızı
kapatmalısınız.

Evet, sizin lideriniz bir "melek"ti. Ama şimdi o, şey-
tana dönüşmüş bir Türkiye düşmanıdır. Şeytan in-
sanlara düşman olduğu gibi, lideriniz de Türkiye'ye
düşmandır. Türkiye'ye dost olsaydı, Türkiye'nin
düşmanlarıyla ittifak kurmazdı. İslâmın düşmanla-
rıyla ittifak içinde olan bir lideri "Salih" görmeniz,
yanlış yolda olduğunuzun kanıtıdır. Bu dünya, bir
imtihan dünyasıdır. Sizi zorla doğru yola sokama-
yız. İstediğiniz yolu seçmekte serbestsiniz. Ama
Türkiye'ye kötülük etmeye devam ederseniz,
bunun cezâsını çekersiniz. O zaman bu cezâyı,
"zulüm" olarak görmemelisiniz.

Not: Yeni Akit yazari Nureddin Veren'in 24 Şubat
tarihli "Gülen'in İkinci Sinsi Yalanı" ve 25 Şubat ta-
rihli "Gülen'in Üçüncü Sinsi Yalanı" isimli makalele-
rini okumakta fayda var:


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onaltısı, Şubat sonu.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Cevaplama ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *


Keine Kommentare: