TÜRKİYE NATO'DAN ÇIKMALI MI?
Bu suale
verilecek ilk ve isabetli cevap: "Türkiye,
nükleer
silah sahibi olmadan veya İslâmlı Ülkeler
Birliği kurulmadan NATO'dan çıkamaz ve çıkmama-
lıdır" olacaktır.
Biz
burada, konuyla ilgili olarak derin analizlere giri-
şecek
değiliz.
Bu konuyla ilgilenen kişi ve kurumlar,
bu konuyu
isterlerse daha derinden, daha kapsamlı
bir şekilde ele alabilir, gerekli cevapta
bulunabilir.
Biz ise,
tesbit ettiğimiz
önemli bir kaç
noktayı
nazar-
lara
sunmak istiyoruz.
Faydası zararından çok olduğu için, Türkiye'nin NA-
TO'da
bulunduğunu düşünüyoruz. Fakat Türkiye'nin
NATO'da
bulunuşunu,
bazı
terör örgütleri ve bazı a-
şırı uçta bulunan müslümanlar,
"emperyalist uşaklı-
ğı"
olarak görmekte ve göstermektedirler. Ama on-
ların göremedikleri bir nokta var. O da şudur: İran,
NATO'da
olmayan bir İslâmlı ülkedir. İran'ın NATO'
da
olmaması,
onun Türkiye'den daha iyi bir durum-
da olduğunu mu gösterir acaba? Tam aksine! Çün-
kü bugün İran, sanki bir savaş atı olmuş. ABD de,
bu ata
binmiş
bir süvaridir. Bu ABD süvarisi dizgin-
leri
nereye çekerse,
İran
atı
da o yöne dönmekte
ve o
yolda yürümeye mecbur kalmaktadır.Yani ABD
süvarisi;
"şu
nükleer enerjili otlardan yemiyeceksin,
nükleer enerjili
sahalarda otlamayacaksın, benim
verdiğim kadarına da râzı olacaksın, yoksa yemini
keserim,
seni aç
bırakırım" dediğinde, İran atı buna
derhal
itaat etmek durumundadır. Aksi halde açlığa
mahkûm
kalacaktır.
İran
bu haliyle, Türkiye'nin NA-
TO'da
bulunuşundan
daha kötü bir durumdadır. O
halde,
Türkiye'nin NATO'da bulunuşunu kınayanlar,
bunu düşmanlık sebebi yapanlar, önce İran'ın bu ü-
zücü
haline baksınlar,
ondan sonra Türkiye'ye lâf
etsinler.
İran
üstelik bir "Islâm Cumhuruyeti"dir. Bir
İslâm
Cumhuriyeti'ne hiç
ABD atı
olmak yakışır
mı?
Yakışmaz ama, İran'ın eli mahkûmdur. Bu mahkû-
miyeti
sebebiyle de nükleer silah sahibi olamaz.
Fakat
onun bu mahkûmiyetten kurtuluşu elbette ki
mümkündür.
Bunun
mümkün olabilmesi için de, İslâmlı Ülkeler
Birliği'nin kurulması ve İran'ın da bu birliğe katılma-
sı gerekiyor.
İran
böyle bir birliğe
katıldığında veya katılmak iste-
diğinde, ABD onun karşısına çıkıp, onu birliğin kar-
şısında tutabilmek için diyebilir: "O birliğe katılmaz-
san, sana
nükleer silah edinme izni verebilirim.Ama
İsrail'e
saldırmayacağına dair söz vereceksin." İran
ise böyle
bir sözleşmeyi
kabul ederse, bu sefer İs-
rail'in
eline mahkûm edilmiş olur. İran da bu mahkû-
miyeti
kabul edemeyeceğine
veya ABD ve İsrail'in
de, İran'ın sözüne güvenemeyeceğine göre, onun
için de en iyi çare, İslâmlı Ülkeler Briliği(İÜB)ne ka-
tılmak olacaktır. Birliğe katılmaması ise, onu kurtlar
karşısında bir kuzu durumuna sokacaktır ve sok-
maktadır.
Netice
olarak diyebiliriz ki; bir İslâmlı ülkenin NATO'
da ve bazı İslâmlı ülkelerin de onun koruması al-
tında olmasından rahatsız olan bir müslüman ve
müslümanlar
varsa, bu rahatsızlığı gidermenin ça-
resi, İslâmlı Ülkeler Birliği'ni kurmak ve bu kuruluş
için çalışmaktır. Bu çalışmaya katılmayıp müslü-
manlara
düşmanlık eden (sözde) müslümanlar ise,
ancak
haksızlık ve adâletsizlik etmiş olurlar. Haksız-
lık ve adâletsizliğini kesmiyenleri de bir cehennem
beklediği unutulmasın.
Allah'tan baska ilah
yoktur.
Mehdi ve Mesih O'nun elcisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın ondördü, Mart ortası.
Mekan: Avrupa.
Makam:
Cevaplama.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen