Samstag, 9. Juni 2012

TECAVÜZCÜNÜN ÇOCUĞUNU DOĞURMAYA KADIN MECBUR MUDUR?

TECAVÜZCÜNÜN ÇOCUĞUNU DOĞURMAYA


KADIN MECBUR MUDUR?



gerçeği gösteren ALLAHın adıyla



Kürtaj ile ilgili olarak sorulmaktadır: Tecavüze uğrayan bir kadın,

tecavüzcünün çocuğunu doğurmaya mecbur mudur?



Bir kısım müslüman yazarlar, böyle bir kadının doğurmaya mecbur

olduğunu iddia etmektedirler.



Biz de soruyoruz: Niçin mecbur olsun?



Çünkü tecavüze uğrayan kadın, o hamileliği kendi rızasıyla değil,

bir başkasının zorbalığıyla kazanmıştır. Yani, bu zorbalık karşı-

sında kadın masûmdur.



Denilecektir: "O kadının karnındaki çocuk da masûmdur!"



Şimdi biz bu iki masûm karşısında ne yapacağız? Kimin daha haklı

olduğunu nasıl tesbit edeceğiz?



Diyelim ki: İki müslüman ordu var. Bunlar bir konuda tartışıyorlar

ve her ikisi de haklı olduğunu iddia ediyor. Hakta uzlaşamadıkları

için de savaşmaya karar veriyorlar. Acaba bu savaşta ölen mi, yok-

sa öldüren mi haklı olur?



Her ikisi de haklı olur. Yani ölen de, öldüren de cennete gider.



Bu misâlin ışığında yukarıdaki sorumuzun cevabını bulabiliriz. Ya-

ni o kadın, tecavüzcünün çocuğunu ruhlanmış olduğu halde kürtaj

ettirse, Allah katında mesul olmaz. Aldırması helâldir. Çünki kadın,

birinci masûmdur. Çocuk ise, ikinci masûmdur. Kadının hakkı da-

ha fazladır.



Bu durumda o kadın, isterse, merhanet edip o çocuğu doğurabilir.

Ama kürtaj ettirdiğinde de, asla cinayet işlemiş olmaz!



Bir savaşta düşman askeri şahsen masûm olabilir. Fakat düşman

kabul edildiği için, onun şahsî masûmluğuna bakılmaz; öldürülmesi

farzdır.



Tecavüzcünün saldırısına uğramış bir kadın da, bir savaşçı hük-

mündedir. Tecavüzcü, yaptığı saldırıyla o kadının rahmine bir to-

hum ekmiştir. O tohum, bir düşman askeridir. O kadının bu askeri

yok etmesi, o kadını katil yapmaz. O asker her ne kadar şahsen

masûm olsa da, sonuçta bir düşman askeridir. O düşmanı öldür-

mek, o kadının hakkıdır. Ama kadın isterse, o düşmanı bağışlaya-

bilir. Fakat bağışlamadığında da; "niçin bağışlamadın" diye sual

edilmez, suç yüklenmez.



O halde, merhameti haddinden aşırmayalım. Allah'tan daha merha-

metli olmaya çalışmayalım. Tecavüze uğramakla bir darbe yemiş

kadını; "tecavüzcünün çocuğunu doğurmaya mecbursun" diye,

merhamet adına bir darbe de biz vurmayalım.



Not: Adalet Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı, bu bildiriyi ince-

lemelidir.



Zaman: Yeni Çağ'ın onikisi, Haziran başı.

Mekan: Avrupa.

Makam: İçtihad.

Boyut: Muranizm.



YAYINLAYAN

AVRUPA MURANİSTLERİ

* * *



Keine Kommentare: