Sonntag, 22. April 2012

ÖLÜLER YAKILMALI MI? MERAL OKAY'IN VASİYETİ İSABETLİ Mİ?

ÖLÜLER YAKILMALI MI?


MERAL OKAY'IN VASİYETİ İSABETLİ Mİ?



ölülerin ve dirilerin gerçek sahibi ALLAHın adıyla



Senarist Meral Okay'ın, öldüğünde cesedinin yakılmasını vasiyet et-

miş olması, yeni bir tartışma başlattı ve ölülerin yakılıp yakılmayaca-

ğı sorusunu gündeme getirdi ve şimdi soruluyor: Ölenin cesedi yakıl-

malı mı, yakılmamalı mı?



Allah'ın Mehdisi Mehmed Nur'an bu konuda diyor ki: "İnsan vücu-

du ateşten gelmemiştir ki, cesedi ateşte yakılsın! Topraktan gelmiştir,

toprağa gitmeli. Yaratılışın verdiği doğal cevap, budur."



Peki, dinsel cevap nedir?



Bunun dinsel cevabı, Kur'andadır. Kur'anın Maide Sûresi 31. ayetin-

de geçen; Kabil'in, öldürdüğü kardeşini ne yapacağını düşünürken,

Allah'ın, toprağı eşeleyen bir karga göndermesiyle ölülerin gömül-

mesi gerektiğini ilham eden olay; ölü cesedlerin yakılmaması gerek-

tiğini bize telkin etmektedir.



Bu cevap dolayısıyla Müslümanlar, İsevîler ve Musevîler; ölülerini

ateşte yakmaz, toprağa gömerler ve gömmeliler.



Ölülerinin yakılmasını ancak ateistler ve ateşperestler isteyebilir. A-

ma bu istek de pek o kadar doğru değildir. Çünkü bir ölünün ateşte

yakılması ve küllerinin savrulması, doğallığa isyan olmaktan başka,

o ölüyü adressiz bırakır. Çünkü mezarlar, ölülerin mekân ve adresi-

dir. Bir yakınını kaybetmis olan dost ve akrabalar, ölülerinin adresi-

ni bilir, onu ziyaret edebilir. Bu, aynı zamanda geride kalanlar için

bir isbat vazifesi de görür.



Ama ölüsü yakılmış ve külleri savrulmuş bir kimsenin adresi yoktur.

Ölenin sevenleri ise, böyle bir adressizlige katlanamaz.



Ölülerin yakılması, hem Yaratanca hem de yaratılışça doğru bir uy-

gulama değildir. Çünkü insan, (biyolojik olarak) toraktan ve sudan

gelmiştir. Bu yüzden de cesedi, toprağa dönmek zorundadır.



Şimdi burada: "Ölenlerin cesedi niçin denize atılmaz da, toprağa gö-

mülür?" suali gelmektedir.



Çünkü ölülerin denize atılması, ölüyü hem adressiz bırakır, hem de

onu balıklara yem yapar. Eğer ölüler toprağa gömülmek yerine sürek-

li olarak denize atılsaydı, o cesedler balıklar tarafından yem olacaktı.

Bu da, balıklarla beslenen insanların mide ve duygularını bulandıra-

caktı. Belki de insanlık, balık yemekten uzaklaşmak zorunda kalacak-

ti. Çünkü "ölülerinin etiyle beslenmiş balık yemek" düsüncesi, insana

rahat vermeyecekti.



Ama ölüler belirli bir mekânda toprağa gömüldüğünde, o cesedi an-

cak bakteriler tüketir. İnsanlar da yukarıdaki duygularla rahatsız ol-

mazlar. Çünkü tarlalarla mezarların yeri ayrıdır.



Ölü cesedlerin yakılması anında çıkan zehirli gazların havayı kirlete-

cek olması da düşünüldüğünde, ölenleri toprağa gömmenin daha

doğru olacağı ortaya çıkmaktadır.



Demek, istisnalar dışında ölülerin gömülmesinde bin hayır ve saadet

vardır. Bunun için Müslümanlar, İsevîler ve Musevîler; ölülerini top-

rağa gömerler.



Bu cevap karşısında görüyoruz ki, Meral Okay'ın vasiyetinin yerine

getirilmemiş olması, isabetli olmuştur. Bundan da şu sonuç çıkıyor

ki: Hakka, adalete ve yaratılışa uygun olmayan vasiyetlerin yerine ge-

tirilmemesinde bir kusur yoktur.



Yüce Allah; ölen iyilerimize rahmet, kötülerimize şefaat ve zalimlere

de azabetsin.



Zaman: Yeni Çağ'ın onikisi, Nisan ortası.

Mekan: Avrupa.

Makam: Cevaplama.

Boyut: Muranizm.



YAYINLAYAN

AVRUPA MURANİSTLERİ

* * *

Keine Kommentare: