Donnerstag, 5. April 2012

SURİYE HÜKÜMETİ GAYRİ MEŞRUDUR VE HEMEN DEVRİLMELİDİR!

SURİYE HÜKÜMETİ GAYRİ MEŞRUDUR
VE HEMEN DEVRİLMELİDİR!

diktatörleri deviren ALLAHın adıyla

Suriye'nin BM Daimi Temsilcisi Beşar Caferi, New York Times
tarafından yansıtılan açıklamalarında "Suriye'nin Dostları" toplantı-
sına değinirken özellikle Türkiye'ye karşı sert ifadeler kullanmış.
Gazeteye göre, toplantının Annan misyonunun bir ihlali oluşturdu-
ğunu savunan Caferi, Türk hükümetinin politikalarının "savaş ilanı"
olduğunu da öne sürmüş.

Haberde "Pazar günkü 'Suriye'nin Dostları' toplantısının sorulması
üzerine Sayın Caferi, sert konuşmuş özellikle bir zamanlar Sayın
Esad'ın dostu olan Türkiye konusunda. Türkiye şimdi Sayın Esad'
ın hükümetini gayri meşru olarak niteliyor ve Esad karşıtı silahlı
gruplara ev sahipliği yapıyor" denilmiş.

Bu haber karşısında şimdi biz de soralım: Türkiye'nin Esad hükü-
metini gayri meşru sayması doğru değil mi? Ve Caferi'nin bu doğru
karşısında sertleşmeye ne hakkı var?

Çünkü Beşar Esad bu hükümeti ne Tanrı onayıyla ne de halk çoğun-
luğunun oylarıyla kurmuştur. Tam aksine kendi keyfiyle iktidara gel-
miş ve hükümetini oluşturmuştur.

Tanrı veya halk onayına dayanmayan bir hükümet ve iktidar ise el-
bette ki, gayri meşrudur. Suriye halkının önemli bir kısmı da bu gay-
ri meşruluğun ortadan kalkmasını istemekte ve bunun için mücâdele
vermektedir. Bu mücâdeleye katılanların sayı azlığında bir kusur ve
Esad'ın gayri meşru iktidarına destek verenlerin çoğunluk olmasında
da bir kıymet yoktur. Çünkü çoğunluk, gayri meşruluktaki haksızlığı
hak haline getirmez. Tam tersine, bu hal, o çoğunluğu da haksız du-
ruma düşürür.

Türkiye, ABD ve Arap ülkeleri de elbette gayri meşru hükümete
karşı mücâdele veren halkın yanında olacaktır. Bunun aksi ise dü-
şünülemez.

Caferi, Suriye'deki gayri meşru hükümeti, daha doğrusu Esad dikta-
törlüğünü devirmeye çalışan halka destek veren Türkiye'nin tavrını,
"savaş ilânı" olarak nitelemiş. Evet, doğru. Bu bir savaş ilânıdır! Bu
ilânı vermekten başka da çare kalmamıştır.

Çünkü Esad hükümeti, gayri meşru iktidarını korumak için 10.000
Suriye vatandaşını acımasızca katletmiş ve her gün 30 kişiyi öldür-
terek de bu katliamını sürdürmektedir. Bu katliam zulmüne karşı
Esad hükümetine verilecek en iyi cevap da, ona savaş ilân etmek
olabilir.

Yürürlüğe konmuş olan Annan Planı ise, gayri meşru Esad hüküme-
tine meşruiyet vermekten başka bir işe yaramayacağından bir kıy-
meti yoktur ve dolayısıyla gayri meşrudur!

Artık küçük Saddam olan Beşar Esad, bir hafta içinde iktidardan
çekilip ülkeyi terketmelidir. Eğer terketmezse, İsrail'in Suriye dikta-
törüne destek veren İran'ın nükleer tesislerini vuracağı gün, Türkiye
de, küçük Saddam Esad'ı devirecek operasyona hemen başlamalı-
dır. Bu operasyon için gerekli planlar da bir hafta içinde derhal ha-
zırlanmalıdır. Amerika, bu operasyon için lâzım gelen istihbaratı ve-
rebilir. Arap ülkeleri de, Türkiye'nin isteklerini yerine getirmek için
hazır olmalıdır. İran, katliamcı zalim Suriye diktatörüne destek ol-
maya son vermelidir. Rusya ve Çin de, yapılacak operasyona engel
olmaktan uzak durmalıdır. Aksi halde Suriye diktatörünün katliam-
larına ortak olacaklar ve Avrupa'da, Arabistan'da ve Amerika'da
saygınlıkları düşecektir. Rusya ve Çin bu düşüşe razı olmamalıdır.

İsrail, sonsuza kadar Amerika'nın keyfini beklemeyecektir. Eğer
onun keyfini bekleyecek olursa, İran, nükleer başlıklarını füzelerine
takmış olacaktır. İsrail ise, Amerika'nın İran'ın nükleer silahlara ulaş-
masını kolaylaştıran politikalarına daha fazla izin veremez, seçimle-
rini bekleyemez ve beklemeyecektir.

İran ise, nükleer silah yapmak için Amerika'dan izin istemeyecektir.
Ne yapacaksa, gizli yapacaktır. Bunun için de dinî bir engel yoktur.
Dinî engel ancak nükleer silahların kötüye kullanılmasında olabilir.
İran da bu silahı düşmanlarına karşı kullanacağına göre, dinî bir en-
gelden bahsedilemez. "Dinin nükleer silaha izin vermediği" iddiası,
ABD ve İsrail'i kandırmaktan başka bir şey değildir. Yoksa Pakis-
tan müslüman bir ülke değil mi?

Dolayısıyla bütün dünya, Ortadoğu'daki "Küçük Felâket"e hazır ol-
malıdır.

Not 1: Eğer İran'daki mollalar rejimi yıkılırsa, İran, İsrail için tehlike
olmaktan çıkar. Demokratik bir İran'ın nükleer enerji üretmesinde
ise bir sorun olmaz. Bunun için İran'ın rejimine dokunulması hayırlı
olacaktır. Bu hayırlı iş için de, İran'daki demokratlar hemen hareke-
te geçmelidir.

Not 2: Eğer bugün Hz. Ali dünyaya gelse ve İran Yönetimi'nin kat-
liamcı Esad'a destek verdiğini görse; "siz benden değilsiniz" der, on-
ları ve bütün Esad destekçilerini Alevilikten ve Müslümanlıktan siler-
di.

Not 3: İran'a uyarı! İran'ın, nükleer tesislerini kapatması ve Esad'a
destek olmaktan çekilmesi için sadece bir haftası kalmış olabilir.

Not 4: Türkiye'ye uyarı! Türkiye, İran'ın nükleer inadına arka çık-
maktan vazgeçmelidir. Çünkü İran, bu arkalamayı haketmiyor.
Hem Türkiye, İran'ın nükleer enerjisine arka çıktığı kadar, İsrail'in
varolma hakkına da sahip çıkmalıdır.

Not 5: Suriye halkının dikkatine! Bütün Suriye vatandaşları şunu
kesinlikle bilmelidirler ki, Esad'a karşı yapılacak operasyon, bu
ülkedeki diktatörlüğü bitirmek için olacaktır. Bu bitirme işi, sadece
Suriye'ye has bir durum değildir. Bütün Ortadoğu ülkeleri için ge-
çerlidir. Yani bütün Ortadoğu'da bir tek diktatör bırakılmayacaktır.
Dolayısıyla bütün Suriye halkı bu temizlik için birleşmeli, birbirine
girmemelidir. Bu şekilde Suriye halkları, temiz ve sağlıklı bir Suriye'
yi kazanmış olacaklardır.

Not 6: Müslümanlara uyarı! Ortadoğu'da diktatörlerin devrilmesi-
nin ardından yönetimi ele geçirmiş ve geçirecek İslâmlılar bilmelidir-
ler ki, diktatörik bir Şeriata izin verilmeyecek, ancak demokratik
bir İslâm iktidar olabilecektir. Bu bölgedeki bütün müslümanlar,
İslâmiyetin diktatörleştirilmesinden uzak durmalıdırlar.

Not 7: İran Yönetimi'ne! Bu ülkede kadınların başını zorla örtme
despotluğuna derhal son verilmelidir. Dindar kadınlar zaten kendi
istekleriyle örtünürler. Ama dindarlıktan uzak olan kadınların başını
zorla örtmenin İslâmiyetle bir ilgisi yoktur. Bu kadınları eşitleyen
devlet zorbalığı hemen son bulmalıdır. İranlı demokrat aydınlar bu
konuyla ilgili tekliflerini İran Yönetimi'ne hemen bildirmelidir.

Not 8: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda paylaşıldı.

Zaman: Yeni Çağ'ın onikisi, Nisan başı.
Mekan: Avrupa.
Makam: Sevk ve Şevk
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *

Keine Kommentare: