Samstag, 14. April 2012

AMERİKA VE AVRUPA TÜRKİYE'NİN ORTADOĞU LİDERLİĞİNİ RESMEN TANIMALIDIR!

AMERİKA VE AVRUPA
TÜRKİYE'NİN ORTADOĞU LİDERLİĞİNİ
RESMEN TANIMALIDIR!

Amerika’nın eski ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski Su-
riye krizine çözüm arayışlarında Amerika’nın gücünü sınırlı bulur-
ken kritik bir öneride bulunmuş.

Washington’da yapılan ve Türkiye ve bölgesel gelişmelerin değerlen-
dirildiği CSIS Küresel Güvenlik Forumu’nda Zbigniew Brzezinski:

“Bizim bu sorunla başa çıkma yeteneğimiz göreceli olarak sınırlı.
Dolayısıyla benim görüşüm şu: Biz Türkler ve Suudiler ne karar
verirse ona destek vermeliyiz" demiş.

Amerika’nın iki eski ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski
ve Brent Scowcroft, Washington’daki Uluslararası Stratejik Araştır-
malar Merkezi (CSIS) tarafından düzenlenen 2012 Küresel Güvenlik
Forumu’nda bölgesel gelişmeler ışığında Türkiye’nin konumunu
değerlendirmiş.

1977 – 1981 yılları arasında başkan Jimmy Carter’ın ulusal güvenlik
danışmanı olan Zbigniew Brzezinski Suriye krizine çözüm arayışın-
da Amerika’nın Türkiye’nin istediği yönde destek vermesi gerektiğini
söylemiş:

“Bizim bu sorunla başa çıkma yeteneğimiz göreceli olarak sınırlı.
Dolayısıyla benim görüşüm şu: Biz Türkler ve Suudiler ne karar verir-
se ona destek vermeliyiz. Nokta. Eğer müdahale etme kararı alırlarsa,
destekleyelim. Aynı Libya’da İngilizlere ve Fransızlara destek verdiği-
miz gibi. Eğer daha serinkanlı davranmak istiyorlarsa, ona da destek
verelim. Birleşmiş Milletler’e başvurmak istiyorlarsa, o şekilde destek
verelim."

Ve Brzizinski, değerlendirmesinde uluslararası toplumun Suriye ko-
nusundaki çaresizliğine vurgu yaparak: “Eğer Türkiye, silahlı kuvvet-
lerini harekete geçirerek Suriye’ye girmeye hazır değilse – Suudilerin
maddi desteğin ötesinde bir şey yapmasını beklemiyorum - kim ya-
pacak o zaman? Nasıl? Dolayısıyla bu sorunu Türklerle, Suudilerle,
Arap ülkeleriyle zaman içinde çözmeye çalışmalıyız. Türkiye ve Suu-
di Arabistan’ın bu krizi çözmesine uluslararası toplumun destek ve-
rebileceği bir konsensüs üzerinde çalışmalıyız” demiş. (Haberin de-
vami): http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=251731


Brzizinski'nin yukarıda geçen sözleri, Türkiye'yi açıkça Ortadoğu Li-
derliği makamına çıkarmaktadır. Ve tam isabet de etmektedir. Şimdi
geriye kalıyor Avrupa ve Amerika'nın, Türkiye'nin doğal olarak hak
ettiği bu makamını tasdik etmeleri.

Öyle ise Avrupa ve Amerika, fazla vakit geçmeden ve hemen, zaman
ve şartların Türkiye'ye kazandırdığı bu makamını ve Ortadoğu Li-
derliği'ni resmen tanıyıp onaylamalıdırlar.

Onaylamalıdırlar ki, Ortadoğu'daki sorunlar süratle çözüme kavuştu-
rulabilsin. Bu onaylamayı yapmaktan başka da geçerli bir çare yok-
tur. O halde Avrupa ve Amerika, üzerlerine düşen yükümlülüğü der-
hal yerine getirsinler.

Bundan sonra Türkiye Yönetimi de, Nisan 2012 ortasın'dan itibaren
zaman ve şartların kazandırmış bulunduğu makam ve liderliği kabul
etmeli ve üzerine düşen vazifeyi yüklenip, çalışmalarına başlamalıdır.

İran Yönetimi ve bu yönetimin üstündeki mollalar ise; yüce Allah'a
verecekleri hesaptan ve Hz. Ali'nin âhirette onların yakasına yapışa-
cak olmasından korkarak, Suriye'nin zalim diktatörüne verdikleri des-
teklerini çekip, onun katliamlarına ortak olmaya son vermeliler ve E-
sad'ı, iktidardan çekilmeye çağırmalıdırlar.

Beşar Esad ise; eğer Suriye halkını seviyorsa, onların demokratik ta-
leplerinin yerine getirilebilmesi için hemen iktidardan çekilmeli ve hal-
kına hesap vermek için tutuklanmayı kabul etmelidir. İşlediği onbin
katliamdan ve binlerce işkenceden sonra Esad'ın iktidarda kalması
asla kabul edilemez!

Eğer Beşar Esad iktidardan çekilmeyi ve hesap vermeyi kabul etmez-
se, demektir ki; O, halkını sevmiyor. Halkını sevmeyen ve taleplerini
yerine getirmeyen bir diktatörü devirmek de Suriye halklarının hakkı-
dır. Bu halde bütün Suriye halkları birleşerek, Esad'dan haklarını al-
malıdırlar.

Bu hakkın alınmasında, Türkiye, bir önder olarak Suriye halkının
yanında ve zalimlerin karşısında olacaktır.

Bu saatten sonra Rusya ve Çin; eğer Asya, Avrupa, Amerika, Afri-
ka ve Arabistan'daki saygınlıklarını ve iyi ilişkilerini kaybetmek iste-
miyorlarsa, Esad'a destek olmaktan derhal vazgeçerler ve onu, ikti-
darı terketmeye zorlarlar.

Bu konuda Rusya, Çin, Avrupa ve Amerika hemfikir olursa, Suriye
diktatörü, iktidarı bırakmak zorunda kalır, İran'ın ona vereceği deste-
ğin de bir anlamı kalmaz ve orada şiddet sona erer. Eğer bu hemfikir
oluşa karşı Esad yine direnmeye devam ederse, Türkiye, üzerine dü-
şeni yerine getirir. Eğer Türkiye, Suriye ordusuna karşı savaşmak
zorunda kalırsa; Rusya, Amerika ve Avrupa, Türk ordusunun yanın-
da olacaklarını açıklarlar. Bu açıklama karşısında Suriye ordusu si-
lah bırakmaya ve demokrasiye teslim olmaya mecbur olur.

(Görüyorsunuz, Suriye'deki şiddeti durdurmak o kadar zor değil...)

Not 1: Eğer İran, önümüzdeki günlerde yapılacak nükleer müzareke-
lerde olumlu olmazsa, İsrail, İran'ın nükleer tesislerine saldırmak zo-
runda kalabilir. Bu yüzden bütün dünya ülkeleri Ortadoğu'da yaşana-
cak bir küçük felâkete hazır olmalıdır. (Çünkü, Ahmedî Nejad, İran'
in müzarekelerde restini çekeceğini açıklamış bulunuyor.)

Not 2: İsrail, Türkiye'ye güvenmelidir. Çünkü Türkiye Yönetimi'nin,
İsrail halkını yok etmek gibi bir düşüncesi yoktur ve bu halkın varlık
hakkını tanır ve tanımaktadır. Türkiye Yönetimi, ancak İsrail Yöneti-
mi'nin yapacağı haksızlıklara karşı çıkar. İran nükleer silah üretme-
dikçe de, Türkiye, nükleer silah edinmeyecektir.

Not 3: İran, Ortadoğu'daki sorunların çözümünde Türkiye'nin önüne
geçmekten ve onu engellemeye çalışmaktan uzak durmalı ve onun li-
derliğine saygılı olmalı ve dindarlıktan uzak kadınların başını örtmek
gibi İslâmiyetten olmayan dinsel zorbalıkları bırakmalıdır. Çünkü
Kur'an bu konuda (Nur 31) der: "Allah'a inanmış kadınlara da söyle:
"... Baş örtülerini yakalarının üzerine koysunlar." Kur'an demiyor:
"İnanmayan ve dindarlıktan uzak kadınların da başını zorla örtün."
Bu da, başörtmeme serbestliğini gerekli kılar. Dindar kadınlar da,
Kur'anı dinleyerek baş, göğüs, kol ve bacaklarını örterler. Ayrıca bir
devlet zorbalığına muhtaç değillerdir.

Not 4: Bütün dünya bilmelidir ki, Suriye ordusu ve polisi tarafından
katledilmiş ve katledilmekte olan Esad muhalifleri, bir terörist değil,
bir demokrasi şehidi ve kahramanıdırlar.

Not 5: Yeni yüzyılın başında Amerika'daki 11 Eylül Olayı, Allah'ın
Mehdisi Mehmed Nur'an'a, küresel mânevî resmiyet kazandırdığı
gibi, şimdi de Suriye'deki devrim, Türkiye'nin Ortadoğu Liderliği'ne
açık bir resmiyet kazandırmaktadır. Türkiye bu resmiyeti, ancak
Başkanlık Sistemi'ne geçmekle taşıyabilir.

Not 6: Arabistan ülkeleri, Türkiye'nin Ortadoğu liderliğine rıza gös-
termelidir. Çünkü o bölgede bu liderliği layığıyla üstlenebilecek baş-
ka bir ülke bulunmamaktadır. Ortadoğu'nun lidersiz kalması ise, baş-
sız bir vücut gibi, o bölgenin ölmesine, hayatsız kalmasına ve çürü-
yüp gitmesine sebeptir. Ortadoğu ise bu çürümeyi daha fazla kabul-
lenemez.

Not 7: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda paylaşıldı.

Zaman: Yeni Çağ'ın onikisi, Nisan ortası.
Mekan: Avrupa.
Makam: İlânat.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *

Keine Kommentare: