Montag, 11. Januar 2010

TÜRKİYE İÇİN TOPLUMSAL BARIŞ SÖZLEŞMESİ

TÜRKIYE ICIN TOPLUMSAL BARIS SÖZLESMESI

baristiran ALLAHin adiyla

(Gectigimiz yilin son ceyreginin ba$inda "Türkiye'deki siyasetin yo-
lunu ve yönünü degistirecek bir bildiri" yayinlayacagimizi vadetmis-
tik. Fakat araya giren acil gündemler nedeniyle onu yayinlamamiz
mümkün olmamisti. Simdi "tam zamanidir" diyerek o bildiriyi yayin-
liyoruz.)

Türkiye'nin cözüm bekleyen büyük sorunlari var. Bu sorunlarin cö-
zümü icin de büyük bir barisa ihtiyacimiz var. Bu baris icin de, Tür-
kiye'nin bir siyasal degisim ve dönüsüm ya$amasi gerekmektedir.
Bu degisim ve dönüsüm de, AK Parti'nin iktidardan uzaklasmasiy-
la olabilir.

Evet, gelecek secimlerin sonuna kadar AK Parti tam 9 yil iktidarda
kalmis olacaktir. Halk cogunlugu istedigi takdirde AK Parti'nin ikti-
darini sürdürmege devam etmesi, demokratikmen onun hakkidir.
Kimse onun bu hakkini elinden alamaz.

Fakat bazi sorunlarin cözümü icin bu haktan feragat etmek müm-
kündür. Türkiye de $u anda böyle büyük bir fedakârliga muhtac du-
rumdadir. Bu ihtiyacin karsilanmasi ise, Türkiye demokrasisini sü-
perlestirecektir.

Bu süperlesmenin gerceklesmesi gerekiyor. Cünkü bir partinin 9
yildan fazla iktidarda kalmasi, o partinin icinde bulundugu rejimini
cumhuriyetten cok padisahliga benzetecektir. Ama bizim demok-
rasimiz, Deniz Baykal'in CHP'deki $ahligina veya Ertugrul Özkök'
ün Hürriyet'teki padisahligina benzememelidir. Bu benzesmeyi en-
gellemek icin de AK Parti iktidarinin bir kesinti ya$amasi gereki-
yor. Bu da, iki muhalefet partisinin iktidara getirilmesiyle müm-
kündür. Bu mümkünati gerceklestirecek olan da, bir cemaatin
oylaridir.

Fakat, muhalefete iktidar vermenin bazi sartlari vardir. O sartlar ise:

1- Secimlere varmadan bir yil icinde yeni bir demokratik anayasa-
ya evet demeleri, razi olmalari. (Bu anayasayi simdiki iktidar parti-
si yapacaktir ve bir yil icinde bitmis olmalidir.)

2- Kürtlerin ve Kur'anlilarin kamusal alanda dilsel ve dinsel hak ve
özgürlüklerini tanimalari. (Kürtce ve basörtüsü ve ibadet etme ya-
saklarinin kalkmasi. Ve bunlarla birlikte alevilerin ve azinliklarin a-
lamadiklari haklarinin da iadesi.)

(Kürtler ve Kur'anlilar, kamusal alanda dilsel ve dinsel özgürlükleri-
ne kavusamadiklari müddetce, Aleviler ve diger Azinliklar, gasbe-
dilmis haklarini kazanamazlar.)

(Kur'anlilarin kamusal alanda elde edecekleri dinsel özgürlügün,
-Iran'daki gibi- baskalarinin hürriyetini iptâl etmemesi, yasalarla te-
minat altina alinacaktir.)

3- Ergenekon cetesi üyelerine af cikarilmak istendiginde, Öcalan'la
birlikte bütün PKK'lilari affa dahil etmek.

(Cikarilacak "özel af"tan ancak Ergenekon üyeleri, PKK'lilar ve ga-
zeteciler yararlanabilir. Adi suclular bu affa dahil edilemezler. Sir-
larini ve silahlarini ortaya dökmemis olan Ergenekon üyeleri de bu
aftan yararlanamazlar. Adi suclulari affa dahil etmemek, adaletsiz-
lik olmaz. Fakat "tam adalet" olmasi icin adi suclularin cezasini
yariya indirmek düsünülebilir.)

4- Cumhurbaskanligina adayligini koydugunda, simdiki basbakan
Erdogan'in cumhurbaskanligina karsi cikmamak.

Bu sartlari yerine getirmeyi taahhüt ettigi takdirde iktidar, CHP'yle
MHP'ye ait olacaktir. Bu sartlar yerine getirilmediginde ise, AK Par-
ti iktidari sürüp gidecektir.

Bir soru: "Iktidari CHP'yle MHP'ye devretmek, AK Parti iktidarindan
memnun olan halk cogunlugunu mutsuz etmez mi?"

Cevap: Mutsuz etmemelidir. Zira iktidar, bazi sartlar karsiliginda ve-
rilmekte ve bu da ic barisi gerceklestirmek icin yapilmaktadir. Ayri-
ca yüzde otuzluk muhalif kesimin iktidar degisikligiyle elde edece-
gi mutluluk, iktidar veren cogunlugu da mutlu eder. Cünkü, baska-
larini mutlu etmenin mutlulugu, bir sevinc kaynagidir.

AK Parti'liler de, muhalefete düsmeye razi olmakla hem toplumsal
barisa hizmet etmis, hem de bir dinlenme ve yorgunluk atma imkâ-
ni kazanmis olacaklardir.

Gerci biz AK Parti'yi iktidara getirmis olan halk cogunlugu, CHP ve
MHP koalisyonunun AK Parti'den daha iyi bir yönetim yapacagina
inanmiyoruz. Fakat MHP ve CHP öyle iyi bir yönetim yapsinlar ki,
bizi bu inancimizda yanilmis oldugumuzu göstersinler ve bizi utan-
dirsinlar istiyoruz. Eger bunu göstermeyi ve bizi utandirmayi basa-
rirlarsa, iktidarda kalmayi hak etmis olurlar. Aksi halde iktidardan
düserler.

Simdi, "bu 'siyasal acilim'i nicin yapmamiz gerekir"in cevabini bi-
raz daha acalim:

Mevcut anayasamiz, Türkiye'nin ellerini kollarini baglayan bir ana-
yasadir. Bu elleri-kollari baglanmisliktan kurtulabilmek icin anaya-
samizi acilen yenilemek zorundayiz. Cünkü eldeki anayasa, Tür-
kiye'deki bütün kesimlerin hak ve özgürlüklerini garanti altina almi-
yor. Almadigi icin de her kesim devlet ve iktidari ele gecirme derdi-
ne düsüyor ve durmadan bunun icin mücâdele veriyor, savasiyor.
Bu ise, Türkiye'nin en büyük "ic savasi" olmaktadir. Bu savas son
buldugu gün, Türkiye'nin elleri-kollari cözülecek ve Türkiye, ko$ma-
ya baslayacak ve süratle ilerleyecektir.

Fakat bu ilerlemenin önünde simdi büyük bir engel vardir. O da,
(herkesin bildigi gibi): CHP'dir.

Türkiye'nin önündeki engelin ne oldugunu görüp bilince, "bu engeli
nasil kaldiracagiz" sorusu ortaya cikiyor. Evet, soru budur: Türki-
ye'nin ilerlemesini engelleyen "CHP" isimli bu koca takozu Türki-
ye'nin önünden nasil kaldiracagiz?

Ilk Demokrat Parti öncesindeki "tek parti" döneminde gördügü zu-
lümler nedeniyle olsa gerek Türk halkinin yüzde sekseni 1960 ihti-
lâlinden sonra CHP'ye iktidar sansi vermedi, vermiyor. Böylece bu
takozu kücültmesini biliyor. Fakat onu yok edemiyor. Yok edeme-
digi icin de onun zulmünden kurtulamiyor. Kurtulamayisinin sebebi
ise; bu partinin yüzde onbes-yirmilik kemiklesmis bir taraftar kitle-
sinin bulunmasi ve bu kitlenin de Türkiye'nin bütün kurumlarini yüz-
de seksen dolayinda CHP'lilestirmis olmasidir. CHP'lilestirilmis ku-
rumlarin totaliterizmi ve mevcut askerî anayasanin buna yardim et-
mesi nedeniyle de Türk halki yüzde altmislik bir siyasal kuvvetle
iktidari ele gecirmesini bilse de, bir türlü "tam iktidar" olamiyor. Bu
olamazlik da iktidar partisinin hareket alanini daraltiyor. Bu daralti-
yi a$amamak da tabii Türkiye'yi yerinde saydiriyor, Türkiye ucami-
yor ve bir "ic catisma" sürüp gidiyor. Bu da bize, Türkiye'nin birinci
"ic düsmani"nin kim oldugunu acikca gösteriyor.

Bu ic düsmanimizin düsmanliklarini, yani iki büyük kesimin hakla-
rin gasbeden kurumsal totaliterizmini ise ancak yeni bir anayasa
ile yok edebiliriz. Bu da tabii haklarimiz ellerinde rehin bulunan C-
HP'lilerin insafa gelmesiyle olacaktir. Insafa gelebilmeleri icin de
onlara iktidar teklif etmekten baska care kalmamaktadir. Tabii bu
caresizligimiz de, baris istedigimizden dolayidir. Yoksa Humeyni'
nin yaptigi gibi yapmak zorunda kalacaktik. Kan dökülmesini iste-
medigimiz icin "baris" diyoruz. Dolayisiyla bu baris gerceklesirse,
Türkiye bir "kansiz ihtilâl" yapmis olacaktir. Bu ihtilâle mecburuz.
Cünkü bu ihtilâli yapmazsak, ya kanli bir halk ihtilâline, ya da as-
kerî bir ihtilâle razi olmak zorunda kalacagiz. Fakat askerî bir dar-
be ve ihtilâle izin veremeyiz. Cünkü askerî darbe ve ihtilâller, Tür-
kiye'nin sorunlarini cözmedi, cözmüyor. I$te bunun icin "baristiran
bir ihtilâl"e muhtaciz.

Eger CHP'liler bu baris elimizi tutmazlarsa, (iyi gittigi takdirde) AK
Parti kiyamete kadar iktidarda kalacak ve CHP, AK Parti'ye, CHP'
lilestirilmis bütün kurumlari ezip gecerek istedigi anayasayi yap-
ma hakki kazandirmis olacaktir.

Veya: Haklari gasbedilmis kesimlerin haklarini iade eden yeni bir
anayasayla toplumsal baris saglanamazsa (yani engellenirse), Tür-
kiye'deki halk cogunlugunun CHP'lilere karsi kanli bir ihtilâli kacinil-
maz olur. I$te bunun icin "siyasal acilim" cok önemlidir. Bu acilim,
diger acilimlari da hedefine ulastiracaktir.

Bununla birlikte, haklari gasbedilmis kesimlerin haklarini gözeten
yeni bir anayasanin kazanimi da, Türk halkinin her kesimini, "ikti-
dari ele gecirme gayreti"nden kurtaracak ve bu da, Türkiye siyase-
tinin normal mecrasinda akmaya baslamasini saglayacaktir.

Tahmin ediyoruz, baslattigimiz bu "siyasal acilim" hedefine vara-
cak ve ümid ediyoruz; "Türkiye'nin kaybetmemesi icin, partimizin
kaybetmesine raziyiz" diyen sayin Basbakanimiz ve AK Parti'liler
bu acilima muhalif olmayacaklardir.

Baris sartlarini yerine getirmeyi kabul ettikleri takdirde, Gülen Ce-
maati, oylarini hic cekinmeden CHP ve MHP'ye verebilirler ve ver-
melidirler.

(Gülen Cemaati, oylarini mutlaka CHP ve MHP'ye vermek zorunda
degildir. Burada önemli olan husus, "AK Parti'nin oylarini düsür-
mek" oldugundan, oylarin baska bir partiye meselâ Saadet Partisi'
ne ve BDP'ye verilmesi de mümkündür. Bu sekilde hem AK parti
muhalefete düsürülür, hem de iki kücük partinin koalisyona katil-
masi saglanmis olur. Sonucta CHP ve MHP iktidar yapilmis ola-
caktir. Oylarin [AK Parti disinda] hangi partiye verilecegi kararini,
Gülen Cemaati kendi belirlesin.)

AK Parti de, Türkiye'ye global degerlere uygun yeni bir anayasa
kazandirmadan erken secim karari almamalidir, iktidarini sonuna
kadar kullanmalidir.

Teklif ettigimiz bu siyasal acilim hedefine ulasirsa, Türkiye, demok-
rasisini hem süperlestirmis, hem de önderlik edecegi Ortadogu'ya
güzel bir örneklik etmis olacaktir.

TÜRKIYE'NIN BARISI VE KANSIZ IHTILÂLI KUTLU OLSUN!

Not 1: Bu bildiri, bir "Toplumsal Baris Sözlesmesi"dir. Istenen sart-
lar yerine getirildiginde, geregi mutlaka yapilmalidir.

Not 2: CHP'nin neden "birinci düsman" oldugu sorulabilir. Evet, C-
HP Türk halkinin birinci düsmanidir. Cünkü, siyasallastirdigi kurum-
lar araciligiyla Kürtlerin ve Müslümanlarin ve diger azinliklarin hakla-
rini gasbetmistir ve bu gasbindan vazgecmemektedir. Bununla bir-
likte haklarini gasbetmis oldugu halk cogunlugundan oy alamadigi
icin de onlara düsmandir. Bu düsmanligi sebebiyle de onlari "geri
zekâli", "gerici", "öteki" ve "bidon kafali" olarak görür, onlara haka-
ret eder. Cogunlugun iktidara getirdigi partiler Türkiye icin ne kadar
güzel, iyi seyler yaparlarsa yapsinlar, onlari yine de kötü görürler.
Kendi iktidarlarindan baskasini kabullenemezler. CHP'liler, yüzde
yirmilik gücleriyle azliktirlar, acizdirler; halkin yüzde seksenine kar-
si mücâdele edecek gücleri yoktur. Bu acizlik ve gücsüzlüklerini i-
se, darbelere ve darbecilere siginmakla kapatirlar. Eger TSK icin-
deki cuntalar yok edilse, bu, CHP'liler icin büyük bir yikim olur.
Cünkü cuntalar, CHP'lilerin "iktidar sigortasi"dir. Bu sebeple TSK'
nin cuntalardan arinmasini istemezler ve darbelerden korkmazlar.
Cünkü darbeyi yiyecek olan kendileri degil, onlara oy vermeyen
halk cogunlugudur. Bu yüzden de, halkin darbe kipirtilari karsisin-
daki hassasiyetini, "paranoya" olarak damgalamaktan cekinmez-
ler. Isimleri "halkci"dir. Ama halkin bir numarali düsmanidirlar. Ne
yazik ki onlari düsmanliklarindan kurtarabilmek de bize düsüyor.
Ve simdi zaman, "baris zamani" oldugu icin de, onlarin kötülükle-
rini örtecegiz.

Not 3: Eger demokrasimizi süperlestirmek istersek, yeni yapilacak
anayasaya $öyle bir demokratik ilke koymak mümkündür: "Bir par-
ti üst üste iki defadan fazla iktidar olamaz. (Veya iktidar müddeti
dokuz yili gecemez). Ücüncü defa secildiginde -sadece bir dönem-
iktidarini muhalefetle paylasmak zorundadir. Muhalefetle birlikte
olmak istemiyorsa, iktidarini muhalefete devretmelidir. Eger muha-
lefet iktidar olmayi kabul etmezse, bu takdirde ücüncü defa secil-
mis olan parti iktidarini sürdürür."

Not 4: Darbe tehditleri altinda olan bir hükümet, demokratik bir hü-
kümet olmaktan uzaktir. Ayrica CHP'lilestirilmis kurumlarin kuklasi
durumunda olan bir iktidar da, "demokratik bir iktidar" degildir. Ya-
pilacak yeni anayasa, siyasetimizi gercek demokrasiye erdirecek
bir anayasa olmalidir.

Bu anayasa: Askere darbe ve vesayet hakki vermemelidir; bütün
kesimlerin haklarini güvence altina almalidir; "degistirilemez mad-
deler" yerine, "sartlar gerektirdiginde (hakka ve adalete ve global
degerlere zit olmamak kaydiyla) her madde degistirilebilir" hükmü
konmalidir; secim baraji, yüzde bese indirilmelidir ve bu anayasa
bir yil icinde Türkiye'ye kazandirilmis olmalidir.

Not 5: Unutulmamalidir: "Toplumsal baris" hesabina Gülen cema-
ati, gecmiste Bülent Ecevit'in partisini iktidar yapti. Ama bunun
mükâfâtini Fethullah Hoca, Amerika'ya sürgün edilmekle aldi. Bu
büyük günah temizlenmeli ve Fethullah Hoca'nin sürgün hayati
sona erdirilmelidir.

TSK ICINDEKI CUNTACI GENERAL VE SUBAYLARA DUYURU!

Hukuku cigneyen adimlarinizi geri cekiniz. Millete ve onun hakim
ve savcilarina ve secilmislerine karsi yapmakta oldugunuz saldiri-
lariniza son veriniz. TSK'yi, CHP'nin veya Ergenekon'un cuntasi
olarak kullanmaya da hakkiniz yoktur, iyi bilesiniz. Ve haksizliga
yanasmayiniz. Ve silahlariniza da güvenmeyiniz. Zira, akil akildan
üstündür. Sizin silahlariniz varsa, biz de silahlaniriz. Ve gencleri-
mizi de ordudan cekeriz, askersiz kalirsiniz. Yani gücünüzün "sifir"
oldugunu bilmelisiniz. Demek, elinizdeki güc, BIZ MILLET'e aittir.
Millete ve onun sectiklerine karsi silah ceken bir asker ise: HAiN'
dir!

TSK icindeki demokrat asker ve subaylar bu hainlere firsat verme-
melidir! Onlara firsat verenler, ihanete ortak olur. Bu da TSK'yi yi-
kima ugratir. Biz Millet ise, TSK'nin zarar görmemesini istiyoruz.
Ve bunun icin de, gereken mücâdelemizi sürdürecegiz.

Not 6: MUHALEFETE UYARI!

"CHP ve MHP ile gelecek secimleri biz mutlaka aliriz. Bizim bari-
sa falan ihtiyacimiz yok" diyebilirsiniz. Ama bu ihtimalin kesin bir
garantisi yok ve barissiz bir secim sizi kurtarmaz. Cünkü alacagi-
niz toplam oy orani: Yüzde 35'dir. AK Parti'nin oy orani ise yüzde
38-40'tir. Yani yüzde 3-5 oranla bu secimi kaybedersiniz. Yüksek
secim baraji nedeniyle de Saadet Partisi'nden size bir fayda gel-
mez. Bunun tersini, yani iki muhalefet partisinin yüzde 3-5 oranla
AK Parti'yi gectigini düsünsek ve muhalefet iktidara gecse, eger
bu iktidarin, haklari gasbedilmis iki büyük kesimin haklarini iade e-
den yeni bir anayasasi olmazsa, kazanilmis iktidar Türkiye'ye ba-
ris degil, savas getirir.

Not 7: AK Parti yedi yildir iktidarda. Fakat bu iktidar, CHP'lilestiril-
mis kurumlarin totaliterizmi altinda faaliyet göstermeye mecbur kal-
digindan, ona hür ve demokrat bir iktidar denemez. Bu sebeple biz
bu iktidara: "CHP'li ve askerî totaliterizmin kuklasi olmus iktidar" di-
yebiliriz! Dolayisiyla AK Parti iktidari, CHP'li kurumsal totaliteriz-
min pencesinden kurtulabilmis degil ki, ona "sivil fa$izm" damgasi-
ni basma hakkini kazanalim!

Eger Türkiye'ye hükmetmekte olan CHP'li kurumsal fa$izm olma-
saydi, AK Parti iktidarinin uzun müddettir ayakta olmasina "sivil fa-
$izm" damgasi (muhalefete zulmettigi kanitlandigi takdirde) yaki-
sabilirdi. Ama CHP'li kurumsal fa$izm varoldugu ve iktidarin da mu-
halefete zulmü kanitlanmadigi müddetce, AK Parti iktidarina "sivil
fa$izm" denemez. Sivil fa$izm'den gercekten rahatsiz olanlar, ön-
ce CHP'li kurumsal fa$izmi ortadan kaldirmalidir ki, ondan sonra
AK Parti'nin "sivil fa$izm"inden bahsetme haklari dogsun.

Bugünkü iktidar, CHP'lilestirilmis kurumlarin kuklasi durumunda
oldugundan, demokrasimiz, gercek demokrasi olmaktan uzaktir.
Gercek demokrasiye gecebilmek icin, iktidarin, CHP'lilestirilmis
kurumlarin totaliterizminden kurtarilmasi gerekiyor.

Yani AK Parti iktidari; Cunta, CHP ve Ergenekon cetesi üclüsün-
den olusan "seytan ücgeni"nin ortasinda iktidar(!) olmaya calis-
mis bir iktidar(!)dir.

Türkiye bu seytan ücgeninden kurtulmadikca AK Parti'nin sivil fa-
$izminden bahsetmek mümkün degildir. Eger AK Parti iktidari,
secim vakti geldiginde secime gitmemekte direnirse veya secim-
leri iptâl ettirecek bir kanun cikartirsa, o vakit o iktidara "sivil fa-
$izm" diyebilirsiniz. Ve i$te o zaman onun devrilmesi hak olur.

AK Parti'nin ceteye, cuntaya ve CHP'nin kurumsal fa$izmine kar-
si verdigi savas, "muhalefete zulüm" degildir! Vergi hirsizi gazete
patronlarini cezalandirmak da zulüm degildir! Bugün asil zulüm gö-
ren, AK Parti iktidari ve onu destekleyen halk cogunlugudur. Bu
cogunlugun; muhalefetin cuntasindan, anayasa hâkimlerinden,
savcilarindan, cetelerinden ve hak gaspcisi CHP'sinden gördügü
zulüm az degildir ve bu zulüm halen devam etmektedir.

Türkiye'deki laikci ve ulusalcilar, kamusal alanda Kürtlerle ve Kur'
anlilarla esit olmak istemiyorlar veya kendi kafalarina göre bir esit-
lik istiyorlar. Daha dogrusu, ötekilere egemen bir esitlik istiyorlar.
Bu ise apacik bir "sivil fa$izm"dir. Biz önce bu fa$izmi ortadan kal-
dirmaliyiz ki, sira AK Parti iktidarininkine gelsin. Ama sira ona ge-
lemez. Cünkü o, askerî vesayetin ve CHP'lilestirilmis kurumlarin
baskisi altinda bulundugundan, onun fa$izminden bahsetmek
mümkün degildir. Mümkün görenler, kendi fa$izmlerini görmüyor
demektir.

Sayin mâlûm yazarlar! Bu milleti yaniltmaya calismayin. Hokka-
bazlik yaparak kendinizi de aldatmayin!

Not 8: Sayin Darbeseverler! Ya TSK'da pisirilmekte olan darbe ye-
meklerinin pisirilmesini durdurursunuz, ya da Emniyet Teskilâti'nin
agir silahlarla silahlanmasina razi olursunuz. Darbecilere karsi hal-
ki kim koruyacak? Elbette polis koruyacak! Eger polis korumazsa,
Amerikan askerinin Türkiye'ye girmesi ve darbecilere karsi savas-
masi kacinilmaz olur. Bir darbeye niyetli olanlar ve onlara destek
verenler, Amerikan askerinin Türkiye'ye girmesini istiyor olmasin
sakin!

TSK icinde cunta faaliyetleri devam ettigi müddetce, Emniyet Tes-
kilâti da agir silahlarla silahlanmaktan vazgecmemelidir. Hatta ye-
terli miktarda tank da satin almalidir. Ve devlete gerekli müracaati
hemen yapmalidir. Cünkü TSK icindeki cunta faaliyetleri dur durak
bilmiyor. Bülent Arinc'a suikast hazirligi da, bunun apacik yeni de-
lili degil midir?

Not 9: Iki subayin, Basbakan Yardimcisi Bülent Arinc'a suikast ha-
zirligindayken yakalanmis olmasi, acikca bir darbe faaliyetidir. Dar-
beler ise; "ben geliyorum" demez; "i$te geldim" der, aniden karsini-
za cikiverir. Bu sebeple bütün demokratlar bir darbe kalkismasina
karsi tetikte olmali; darbeye "ho$geldin" degil, "defol" demesini bil-
melidir.

Not 10: CHP'liler, iktidara gelme sanslari kalmadiginda hastalanir-
lar. Bu hastaligin tedavisi olarak da ihtilâlleri ilâc olarak görürler.
Uzun zamandir iktidar yüzü görmeyen CHP'liler $u an yine iktidar
hastaligina tutulmus bulunuyorlar. Bu hastaliktan kurtulabilmek i-
cin de 27 Mayis '60 canavarligini tekrarlattirmaktan cekinmezler.
Cetelere ve cuntalara destek vermeleri de bunun delilidir. Dolayi-
siyla, dindarlar ve demokratlar, CHP'lilere cok dikkat etmeli ve ge-
rekli önlemlerini almalidirlar. Bülent Arinc'a suikast hazirliginin al-
tindan da CHP'liler cikarsa hic sasirmamalidirlar. Sasirilmamalidir.
Cünkü, Bülent Arinc'a suikast hazirligindan anlasiliyor ki, CHP,
TSK'daki cuntalarini aktif hale getirmistir. Bu aktiviteye karsi de-
mokratlar ya kendileri silahlanacaklar, ya polisi silahlandiracaklar,
ya da Kürtlerin Irak'ta yaptigi gibi, Amerikan askerini yardima ca-
giracaklar. Eger CHP'nin TSK'daki cuntalari pasifize edilmezse,
bu üc secenekten birini kullanmaktan baska care kalmayacaktir.

Not 11: "Bitirme Plani" sanigi olan Albay Dursun Cicek: "O planin
belgesi altindaki imzanin kendisine ait olmadigini" iddia etmis. E-
ger Genelkurmay bilgisayarlarindaki suc delilleri 35 kez silinmemis
olsaydi, onun mâsumiyetine inanabilirdik. Ama durum bunun aksi
oldugu icin bu Albay ve onun arkasindaki 32 kisi, 72 milyonun (ve-
ya CHP'li ve MHP'lileri cikarirsak, 50 milyonun) önünde daima bir
"zanli" olarak kalacaklardir.

Ayrica, TSK'nin "Kozmik Oda"sinda arama yapan hâkimler de,
Bülent Arinc'a suikast hazirligiyla ilgili bir delil bulamayabilirler. A-
ma bu bulamazlik, TSK'yi zan altinda kalmaktan tam kurtarmaz.
Cünkü suc delilleri yakilmis veya silinmistir. Suc delillerini temiz-
leme faaliyeti olmasaydi, TSK kendini zandan kurtarabilirdi. Ama
simdi o daima göz altinda kalacak ve ona süphe ile bakilacak ve
Genelkurmay'in sözlerine de inanilmayacaktir!

Eger Genelkurmay, sözlerinin inanilmasini istiyorsa, cunta faaliyet-
lerine firsat vermemeli ve bu faaliyette bulunanlari yakaladiginda da
suc delillerini ortadan kaldirmalarina firsat vermeden hemen gereke-
ni yapmali ve cezalarini vermelidir. Genelkurmay ise, tam bunun ak-
sini yapmaktadir. Kozmik Oda'yi hâkimlere acti, ama suc delilleri
imha edildikten sonra!

TSK icindeki darbe calismalari karsisindaki hassasiyetimize "para-
noya" diyenler bilmelidir ki, cunta faaliyetleri devam ettigi müddetce
biz paranoyak olmaya mecburuz. Bizim bu paranoyakligimiz(!)dan
rahatsiz olanlar, cunta faaliyetlerini durdursun; biz de paranoyaklik-
tan kurtulalim! Aksi halde "ya$asin paranoya" demekten baska ca-
remiz olmayacaktir...

Not 12: Simdi bütün bunlari okuduktan sonra en ba$a dönünüz ve
Toplumsal Baris Sözlesmesi'ni tekrar okuyunuz. Ve herkes karari-
ni versin: Savas mi istiyorsunuz, baris mi? Biz: YA$ASIN BARIS!
diyoruz.

EY TÜRKIYE UYAN! DARBECILERE FIRSAT VERME!
FIRSAT VERIRSEN, VATANINI DARBELETMIS OLURSUN!


Zaman: Yeni Cag'in onu, Ocak ba$i.
Mekan: Avrupa.
Makam: Baris.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: