Samstag, 28. Februar 2009

YARATILIŞIN STARTINI KİM VERDİ?

(Yazarimiz Hüseyin Avdic, bir ateiste cevap veriyor.)

YARATILISIN STARTINI KIM VERDI?

Ateist tartismaci simdi de ihtimal hesaplari ve mantik
oyunlariyla karsima cikti ve kendikendine olu$um ih-
timalinin, Allah'in yaratmasi ihtimalinden daha büyük
oldugunu iddia ediyor. Bu iddia karsisinda ben de
diyorum:

Ihtimal hesaplari ve mantik oyunlari "akil ürünü" oldu-
gundan, "dogru" zannedilen bir hesap ve cikarimin
daha akilli biri tarafindan "yanlislanabilmesi" mümkün-
dür. Bunun icin biz, ihtimal hesaplarini ve mantik o-
yunlarini bir yana birakip, dogrudan dogruya varligi
kesin olan kâinata bakalim.

$u i$leyiste olan kâinatin nasil olustugunu (veya olus-
turuldugunu) merak edip sordugumuzda, karsimiza
pek cok ihtimalden iki önemli ihtimal cikar. Kâinat ya
kendikendine olmus, ya da bilgi sahibi biri tarafindan
olusturulmustur. Bu inanc kumarinda (söz gelimi söylü-
yorum) ateistler zarini "kendikendine olusum" üzerine,
Kur'anli olan teistler de zarini "Allah'in oldurmasi"
üzerine atiyorlar.

Simdi bir ateist zarini "kendikendine olusum" üzerine
attiginda, kendikendine olusumun gerceklesebilmesi
icin önce madde ve enerjinin ezeliyetini kabül etmek
zorunda kalacaktir. Bunu kabul etmeden, kendikendine
olusumdan bahsetmek mümkün olmayacaktir. Cünkü
bu olusum icin bir madde veya enerjinin varligi gerek-
lidir.

Biz simdi farzedelim ki, -ateistlerin dedigi gibi- madde
ve enerji ezelî olsun. Peki, bu madde ve enerjinin star-
tini "kim" verecektir? Meselâ elimizdeki bir bilyeyi hava-
dan yere biraktigimizda, ona bir start veren vardir. Ve
bu startla bilye odanin tabaninin tahtasina, ta$ina veya
halisina göre "tesadüfen" gidip bir yerlere varacaktir.

Peki madde ve enerjinin kâinata dönüsümü icin kim
start verecektir? Tanri kabul edilmedigi takdirde, bilgi-
siz ve iradesiz madde ve enerji nasil start alabilir?

"Bilgi, irade, kudret; ve görme, duyma ve sanatkarlik
sahibi bir Tanri gereklidir" dediginizde, madde ve enerji-
nin kâinata dönüstürülmesi gayet kolaydir. Ama siz bu
i$i bilgisiz ve iradesiz, hem görmesiz ve duymasiz ve
hem de akilsiz ve sanatsiz madde ve enerjiye birakti-
ginizda kâinata dönüsüm imkânsizlasir.

Eger madde ve enerji kendikendine start alabilseydi,
bundan sonra "tesadüfen olusum"a da sira gelebilirdi.
Ama sira gelemiyor. Cünkü madde ve enerjinin kendi-
kendine start alabildigini isbatlayabilecek bir bilim in-
sani yoktur dünyada. Varsa isbatlasin. Biz de ikna
olalim!

Evet, sormaliyiz: Bir el bombasi kendikendine nasil
patlayabilir? Ya birisi pimini ceker, ya da fazla sicak-
lik gibi bir etkiyle patlar. Ama kendikendine patlaya-
maz. Eger böyle bir sey olsaydi, el bombasi insan-
üstü bir varlik olurdu ve daha tehlikeli hale gelirdi.

Simdi bu suali "Bigbang Bombasi" icin soralim: "Big-
bang nasil patladi?" Verilecek cevap: Onu ya bilgili ve
iradeli Tanri patlatti, ya da "fazla sicaklik" gibi görün-
mez ve bilinmez gizli bir güc patlatti" olacaktir.

Simdi elimizde iki secenek vardir. Birisi, "bilgili ve ira-
deli Tanri"; ikincisi, "X güc"tür. Eger siz, Bigbang'i bil-
gili Tanri degil de, "X güc" patlatti derseniz, madde ve
enerjinin -var farzettigimiz- "ezeliyeti"ni yok etmis olur-
sunuz. Bu durumda madde ve enerjinin "kendikendine-
ligi" de kalmaz. X gücü kabul etmediginiz takdirde de
bilgisiz ve iradesiz madde ve enerjinin kâinata dönü-
sümünün nasil start aldigini isbatlamak zorunda kalir-
siniz.

Ateistler bunu isbatlayana kadar bir Kur'anli cikar, Kur'
ana dayanarak: "Yaratilisin startini ol emriyle herseyi
bilen, gören Allah verdi" der, yoluna devam eder.

Kur'anist yoluna devam ederken ateist hemen karsisina
cikar: "Dur! Ya Allah yoksa?" der. Kur'anist de: "Inan-
cim kesindir. Allah'in olmamasi olamaz. Cünkü i$leyen
ve yönetilen bir kâinat var ortada. Bu i$letim ve yönetimi
sen yapmiyorsun. Senin gibi cok akilli insanlarin yapa-
madigi ve yapmaktan da eli kisa oldugu bu yaratis ve
yönetisi nihayetsiz aciz ve akilsiz, hem hic hedefsiz ve
iradesiz madde ve atomlara nasil verebiliyorsunuz?

Sen verebilirsin, ama ben veremem! Cünkü Kur'an gibi
bir delilim var. Eger Kur'an olmasaydi belki ben de sen-
in gibi düsünecektim veya belirsizlikte kalacaktim. Fa-
kat simdi öyle düsünemem. Cünkü ben, yalniz aklimin
verilerine degil, kalbimin veri ve isteklerine de bakarim.
Senin keyfin icin kalbimi cikarip atamam. Tek akilla
kalamam.

(Imkânsiz olarak) farzedelim ki, senin dedigin gibi Tanri
(ya yoksa)? Bu halde de ben O'na inancimla bir kayip
ya$amam. Cünkü [siradan bir insan olarak] cehennem
korkusuyla kötülüklerden uzak durur, cennet sevdasiyla
da iyilige kosarim. Eger [dinde yükselmis bir insansam],
sadece O'nun rizasini kazanmayi düsünür, O'nun benim
üzerimdeki yaratis, ya$atis ve yönetis haklarini görerek
de O'na dost olur, dinsel görevlerimi zevkle yapardim.
Bununla birlikte ölüm ve yokolus korkusundan kurtulur
ve bir cennet ve ebediyet ümidiyle de mutlulukla ya$ar-
dim ve ya$arim.

(Bir dinsiz ve ateist olarak) sen ne kazanirsin?

Kazanacagin $udur: Tanrisal sorumluluktan kurtulursun.
Bunun yerine adaleti ve gecerligi olmayan bir sorumluluk
uydurursun. Uydurdugunu da bir ibadet haline getirirsin.
Bu ibadetle ömrün mutfak, yatak, fabrika ve tuvalet ara-
sinda gecer ve ürettigini tüketen bir robot olur, tabiati
sömürürsün. Bitkileri ve hayvanlari [sahipsiz mal] saya-
rak hirsizca kullanir, tesekkürsüzce yutarsin. Bu hirsiz-
lik ve medeniyetsizligi de [ben kendi bilgim ve gücümle
kazandim] diyerek kamufle eder, kendini güya aklarsin!
Ölüm karsisinda ise tir tir titrersin. Bu titreyisten kurtu-
labilmek ve ölüm korkusunu yok edebilmek icin de aca-
ip fikirler ve oyunlar icad edersin. Fakat o ürettiklerin
sana ebediyet kazandirmaz. Yokolus endise ve tehdi-
diyle daima elem ve izdirap cekersin. Bu izdiraptan kur-
tulabilmek icin de alkol ve uyusturucuya sarilirsin veya
intihari secersin. Buna cesaret edemezsen, uyutucu
dünya i$lerine dalarsin. Bu dalgi, korku, endise ve iz-
dirap icinde cektiklerin de, hayattan aldigin ve alacagin
bir damla lezzetine bin zehir katar, seni mutsuzluga
mahkûm ve garkeder. Fakat bu garkolusla uyusmus
oldugun icin görünüste aci cekmezsin. Ama derinde
fokur fokur izdirap kaynar.

Senin bir [gelecek] ümidin yoktur. Fakat benim vardir.
Buna da öldükten sonra kavusacagima inanirim. Senin
inancsizligina göre ise ölüm, dünya ve hayatin noktali
virgülsüz sonudur. Bu sondan sonra yeni bir hayat ve
dirilis yoktur. Fakat bu yokluga, ölümü tatmadan önce
karar veremeyiz. Ne bilirsiniz, belki görünmez baska
bir âlem de vardir. Bunun icin önce ölümü görelim, on-
dan sonra bakalim, karsimiza ne cikacak (veya cikma-
yacak)?

Karsima bir âhiret cikmayacak olsa, benim yine bir
kaybim yoktur. Ama ya senin karsina bir Allah ve Âhi-
ret cikarsa, sen ne yapacaksin? Hem dünyada hem
ötesinde kaybetmis olmayacak misin? Elbette kaybet-
mis olacaksin! Bu kayba raziysan, inancsizligina de-
vam et. Ama kalbin, buna asla razi olmayacaktir! Kal-
bini cikarip atamayacagina göre, kendine gel; gercek
insanliga giris yap. Sende seytanin iktidari olan gurur
ve inadina aldanma, boyun egme. Gercek hürriyetine
kavusabilmek icin seytanin iktidarini devir, özgürlügünü
kazan. Ve mutlu ol! Bu mutluluk da; [yoktur ALLAH'tan
baska ilah] demekle baslar. Ölümün [terminsiz geldigini]
de unutma, kurtulusa gec kalma..."

$u gelecek sözlerin altinda 124 bin Peygamber ve mil-
yonlarca Evliya'nin imzasi vardir:

"Allah'tan baska ilah yoktur. O, bir ve ortaksizdir. Mülk
ve tesekkür O'na aittir. Öldüren ve dirilten O'dur. O,
ölümsüz bir diridir. Her iyilik O'nun elindedir. Ve O
herseye gücü yetendir. Ve dönüs de O'nadir."

Ben, önce bu imza sahiplerine bakarim!

Madde, enerji, tesadüf ve kendikendinelik bir "Kitap"
göndermedigine göre, sen de benim gibi yap. Eger
yapmazsan, bu halde kâinatta on üzeri 88 (daha az
veya daha fazla) atom bulundugundan, onlara "Tanri"
demesen de sonucta onlarin tanriligini kabül etmis
olacaksin. Ve kurtulus icin "ey atom tanrilari, beni
kurtarin" demek zorunda kalacaksin. Eger kalmazsan,
bu sefer de kendini atomlardan "daha Tanri" haline
getirmis olacaksin. Sahi, sen kimsin? Kimligini ve
kiminligini buldun mu?

Bir yanda, demir-döküm fabrikasinda, demir atomlarini
kiliktan kiliga sokabilen sen ve sana mahkûm atomlar;
bir yanda da kalp, akil ve ruh sahibi Insan! Simdi ken-
dine sormalisin: Kimsin sen? Atom mu, Insan mi,
Tanri mi; yoksa Tanri kulu veya seytan mi?

Ben cevabi biliyorum. Günün birinde sen de bilirsin.
Veya cevabi bulamadan göcer gidersin. Veya Kur'anli-
larin dedigi olur ve beklemedigin tarafta gercek cevabi
alirsin. Önemli olan ise, cevabi burada bulmak ve ona
göre ya$amaktir. Ebediyet getirmeyen bir cevaba razi
olmamalisin. Eger "sonuc hiclik olsa da buna razi ol-
maliyiz" dersen, benim böyle bir cevaba karnim toktur.
Sen o cevaptan istedigin kadar yiyebilirsin.

Simdi kalp ve ruh acligini giderecek bir cevabin varsa,
konusabilirsin. Yoksa, sükût et, altin kazan!

(Unutma! Altmis yillik ömründen bir 15 dakika daha
gitti... Tükenistesin! Ebediyetin ise, ancak Allah'a ve
ötedünyasina inancta.)

Hüseyin Avdic

Zaman: Yeni Cag'in dokuzu, Subat ortasi.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANISTLERI
* * *

Keine Kommentare: