EY SİLAHI ÇOK SEVEN AMERİKALILAR!
korunanları seven tek TANRInın adıyla
Ey silahı ve silahlanmayı çok seven Amerikalılar!
Silahı değil, adâleti
çoğaltınız. Çünkü en iyi koruyucu adâlettir.
Çok şiddetli bir şekilde silahlanmanızdan ve silaha yönelmenizden anlaşılıyor ki,
silahı "en iyi
koruyucu" olarak görmektesiniz. Ama gerçekte en iyi koruyucu silah değil, adâlettir. Kalp ve kafalarınıza adâleti
yerleştirmediğiniz müddetçe silahı en iyi koruyucu olarak görmeye devam
edecek, cinayetlerinizi çoğaltacaksınız ve çoğaltmaktasınız. Bu
kötülüğün ve kötüleşmenin yanlış olduğunu artık görmek zorundasınız. Körlüğünüz devam ederse, hayatta kalmanız zorlaşacaktır. Ama gerçekte sizler hayatınızı korumak istiyorsunuz. Fakat ne yazık ki hayatınızı korumaya çalışırken tam tersine gidip hayatınızı
kaybediyorsunuz. Demek silahlanma size yaşam kazandırmıyor, yaşam kaybettiriyor. Bu kayba daha fazla
izin vermemelisiniz. Bunun için de silahlanma yerine adâletlenmeyi seçmelisiniz. Adâletlenme sizi doğru yola götürecek, hayatınızı çoğaltacaktır. Çünkü en iyi koruyucu adâlettir, adaletli
olmaktır.
Adâletli
olmak isterseniz; haklıya hakkını vermeli,
onun hakkını çiğnememelisiniz.
Mücâdeleniz de, haklının hakkını çiğnetmemek için olmalıdır, onun
hakkını gasbetmek için değil.
Tanrı'nın vereceği cezâyı bilmeyenler ve ondan korkmayanlar
adâletli olamaz, adâlet isteyemez. Bu sebeple önce Tanrı'yı tanımanız ve suçlulara vereceği cezâyı bilmeniz gerekir. Tanrı'yı tanıtan ve vereceği cezâyı bildiren en mükemmel kitap ise Kur'andır. Gerçek İncil ve
Tevrat'ın özetini içeren Kur'an ile aydınlanmanız, sizi karanlıktaki yaşamınızdan kurtaracak, mutlu bir ebediyete ulaştıracaktır. Katliamcı bir hayattan çıkıp barış içinde bir yaşama geçmek isterseniz, buyurun Kur'ana!
İmza: Tanrı'nın doğruluğa götürücüsü Mehmed Nur'an.
Not 1: 11
Eylül terörizmi sizleri belki Kur'andan uzaklaştırdı ve ona ve ondaki dine düşman etti. Ama bu, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların size bir
oyunuydu. Bu oyunun farkına varmalı, gelmişinizi ve geleceğinizi karartmamalısınız.
Unutmamalısınız ki, evlerinizin ve sokaklarınızın çok ışıklı olması gerçek aydınlık değildir. Gerçek aydınlık, kalp ve
kafalarınızın birlikte
aydınlanmasıdır. Bu aydınlanmayı da ancak Kur'an ve onunla uyuşan doğru bilgi ve bilim yapar.
Not 2:
Evrenin tek sahibi yüce Tanrı sizleri
adâletli olmaya dâvet ediyor. Bu dâvete icabet etmeniz insanlık görevinizdir. Bu dâveti reddedenler, şeytanın safına geçmiş olur,
insanlığını ve insanlaşmayı kaybeder.
Siz bu kayba râzı olmamalısınız. Çünkü bu kayba râzı olmak, ölümden sonraki ebedî mutluluğunuzu da kaybettirir. En büyük kayıp işte budur!
Not 3: Eğer adâletli olmak ve adâletli yaşamak isterseniz, Adâlet: Haklıya hakkını, haksıza cezâsını hakettiği kadar vermektir. Adâletin ilkeleri vardır. Onlar da şunlardır:
1- Kanun koymadan suç ve ceza olmaz. 2- Suçu kim işlemişse cezayı o çeker, başkasına yüklenmez.
Yani suçlunun aile ve akrabası, dini ve milleti sorumlu tutulamaz. 3- Hiç kimse işlemediği bir suçla suçlanamaz ve cezalandırılamaz. 4- Suçluya destek
vermek, zâlime meyletmek ve onun tarafında bulunmak suçtur. 5- Şüphe üzerine ceza
verilemez. Suçun isbatlanması şarttır. 6- Sevdikleriniz olsa dahi suçluyu adaletten kaçırmaya hakkınız yoktur. Suçluyu adâletten kaçırmak suçtur. 7- Şahitlikten kaçmamalı ve şahitliği doğru yapmalısınız. 8- Geçmişte olanlar için cezalandırıcı yasa yapılamaz. (Yani şimdiki işler için cezalandırıcı bir yasa yoksa,
gelecekte de geçmiştekiler için cezalandırma yapılamaz.) 9- Herhangi bir ırk renginden dolayı suçlu ilan edilemez.
10- Düşünce suç değildir. Suç içeren düşünce, uygulanmadıkça suç sayılmaz. 11- Hak, adalet, namus ve bunlara dayalı özgürlüğü çiğnemeyen dinsel yaşam engellenemez.
12- Hakaret, ifade özgürlüğü değil, suçtur. 13- İşlenilen suçun aynısıyla karşılık vermek haktır. Fakat bu hakkı para ve hapis
cezasına çevirmek veya affetmek de mümkündür. 14- Haksızlıkla bir kimseyi
öldürenin hakkı idamdır. Fakat suçluluk oranı yüzde yüzün altındaysa, hapis cezası verilir. Yüzde yüz suçluysa, idam
edilir. Tanrı'nın yenileşmiş dininde hırsızın eli kesilmez. Çünkü hükümler şartlara göredir. Şartlar değişince hükümler de
değişir ve değişmiştir. Bu değişikliğe göre, hırsız ancak çaldığı değer kadar cezâlandırılır. Çünkü yapılan kötülüğün dengi kadar
cezâlandırma esastır. Yani haksızlıkla bir tokat atana birden fazla tokat atılamaz. Parmağınızı koparanın elini, kolunu
veya kafasını koparma hakkınız yoktur. Hak alma işini de devlete bırakmak zorundasınız. Çünkü devletin olduğu bir yerde cezâlandırmayı millet değil, devlet yapar. Fakat haksızlığa uğrayan bir fert
hakkından vazgeçmedikçe veya affetmedikce, devletin suçluyu affetme hakkı yoktur. Bu hakka
sahip olabilmesi için haksızlığa uğrayanın onayını alması gerekir.
Not 4: Bilmelisiniz ki, adâletin üstünde Hak vardır. Hak ve haklı olmak ise:
Yaratan'ın, yaratılışın ve yaratılmışların yasasına itaat etmektir. Bu itaat olmadan adâletli olmak ve onu icra etmek güçleşir. Bu güçleşmeyi ortadan kaldırmak için yaratılmışlardan olan insanlar
bir yasa yaparken, yapılacak yasayı, Yaratan'ın ve yaratılışın yasasıyla uyumlu hale getirmelidir. Bu uyumluluk olmazsa, yapılacak yasa,
halklara barış getirmez. Barışı sağlayacak mükemmel yasa, ancak Yaratan'ın ve yaratılışın yasasıyla uyumlu olandır. Siz de bu
uyumu sağlamalısınız.
Not 5: Yukarıda, adâletin; "haklıya hakkını vermek" olduğunu söyledik. Bu
sebeple eğer zenginler fakirlerin hakkını vermezse ve fakirlerin de Tanrı cezâsından korkusu
olmazsa, ülkenizde gasp, hırsızlık ve cinayet eksik olmayacak ve çoğalacaktır. Bu çoğalmayı ancak fakirlerin
hakkını vermekle durdurabilirsiniz. Fakirlerin hakkını ödeyebilmek için de her yıl zenginlerden alınacak yüzde 6'lık bir
"servet vergisi"ni yasalaştırmak gerekiyor. Bu yasa hayata geçmediği müddetçe sizde gasp ve hırsızlık ve bunlarla
ilgili cinayet olayları son bulmayacak ve çoğaldıkça çoğalacaktır. Bu çoğalma ise size
korku içinde bir yaşam getirecektir. Bundan kurtuluş ise servet vergisini acilen yasalaştırmanız ve uygulamaya
koymanızdır.
Not 6: Adâletin altında da Namus vardır. Namus ve
namuslu olmak ise: Aile'yi korumaktır. Bu koruma için de; ensest ve
gayri meşru cinsel ilişkiyi, tecavüzcülüğü ve eşcinselliği bitirmeniz gerekiyor. Bu bitirme için de onlara meşruiyet tanımamak zorundasınız. Kötülüğe yasal izin
veren bir devlet bitmiş, Tanrı'nın lânetini
haketmiş demektir.
Not 7: Ülkeniz Kuzey Amerika'da bir yılda 22 bin
cinayet işlenmekteymiş. Bu çok yüksek oranı sıfıra indirmek isterseniz, bireysel silahlanmayı bırakıp, dinsel
haklanma, adâletlenme ve namuslanmaya sarılmalısınız.
Not 8: ABD yönetimi şu gerçeği görmelidir: Dünyada en değerli şey insan hayatıdır. Fakat
adâletsizlikle beraber ateşli silahlar, en değerli şeyin
yokedilmesini kolaylaştırıyor. Çünkü bıçak ve sopa ile bir insana saldırmak güç ve cesareti
gerektiriyor. Ama elde bir silah varsa, o silahı zayıf bir insan veya çocuk kolaylıkla kullanabilir,
fazla güç ve cesarete gerek yoktur. Tetiği çekebilecek kadar küçük bir kuvveti
olan bir kimse karşısındaki en iyi ve en güçlü dövüşçüyü kolaylıkla altedebilir.
Yani en kuvvetli bir insan bir silah karşısında en zayıf kimse olur.
Yani ateşli silah, öldürmeyi kolaylaştırır. Devletin görevi de bu kolaylığı zorlaştırmak veya ortadan
kaldırmaktır. Bunun için de bireysel silahlanmayı sınırlamalı, silaha erişim kolaylığını kaldırmalıdır.
Silah satışından para kazanamamak korkusuna kapılan silah
tüccarları da, yön değiştirip başka âletler üretmek için çalışabilirler. Ordu ve polis için ürettikleri
silahlar ve onlardan gelen kazanç onlar için yeterli olmalı. ABD'yi
yönetenler, silah tüccarlarının gözyaşına ve verecekleri rüşvete aldanmamalı, gerekli
koruyucu yasaları çıkarmalıdır. Çünkü milletin malını, canını ve ırzını korumak devletin görevidir.
Not 9: İnsan hayatını değersizleştiren cinayetleri önlemek devletinizin ve milletinizin görevidir. Bu
görev gereği olarak her ferdin silahlanması önlenmeli ve sınırlandırılmalıdır. Bu sınırlamaya göre,
askerlik yaşı altında olanlara, korunmaya muhtaç özel kişiler ve silahlı olmak zorunda
olanlar dışındakilere silah kullanma ruhsatı verilmemelidir. Herkese silah kullanma izni
ancak dış düşman saldırısında ve iç savaş patlak verdiğinde verilebilir.
Not 10: Cinayet ve tecavüzleri en baştan önlemek
isterseniz; haklı olmayı, adâletli olmayı ve namuslu olmayı ortaokuldan itibaren ders olarak koymalı ve okutmalısınız.
Bu okutma olmazsa, millet adâletsizleşir. Adâletsizleşmenin çoğalmasıyla devlet de
adâletsiz olur. Devletin adâletsizleşmesi ise, onun kısa zamanda yıkılması demektir. Bu yıkılışa izin vermek
istemezseniz, adâleti çıkarcılığın üzerine çıkarmalısınız.
Not 11: Şu sözlerin de söylenmesi gerekiyor: Ey insanlar! Ey Amerikalılar! Haksızlıkla insan öldürme
hakkınız yoktur. Çünkü yüce Tanrı haksızlıkla öldürmeyi yasaklamıştır. Eğer öldürme hakkınız doğarsa, bu hakkı devlete bırakmalısınız. Bu yasağı çiğnerseniz öte
dünyada, yani ölüm ve kıyametten sonraki yeniden diriltiliş gününün Büyük Mahkeme'sinde ebedî bir cezâya çarpılacaksınız. Ölümü öldürmeniz,
kıyameti durdurmanız ve tekrar diriltilişi engellemeniz mümkün olmadığından alacağınız cezâ kesindir.
Bu cezâ ile karşılaşmak istemezseniz, cinayet işlemekten vazgeçersiniz. Haklıca, adâletlice ve
namusluca bir yaşamı kabul ettiğinizde ve uyguladığınızda ise ebedî bir cennet sizin olacaktır. Bu en büyük
ödülü kaçırmamalı, onu kazanmaya çalışmalısınız. Eğer ticaret isterseniz, en büyük ticaret ve
kazanç işte budur!
İmza: Mehdiyet ve Hilâfet Makamı.
Tanrı tektir. İsa, Musa ve
Muhammed tekTanrı'nın elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın yirmiikisi, Mayıs sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Hakka
dâvet ve uyarı.
Boyut: Muranizm.
(Muranist: Modern
Kur'anlı)
Yayınlayan: Avrupa
Muranistleri.
* * *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen