SUUDİ ARABİSTAN PRENSİ SELMAN'A
ÜÇÜNCÜ UYARI!
hak ve adâletle yönetmeyi emreden
ALLAHın adıyla
Suudi
Arabistan yönetimi, bazı işlemler için İstanbul
konsolosluğuna girip bir daha çıkamamış olan Wa-
shington
Post yazarı
ve Muhammed Bin Selman a-
leyhtarı Cemal Kaşıkçı'nın varlığını göstermek zo-
rundadır. Eğer göstermezse, onun katledildiği sabit
olur.
Suudi Arabistan'a ait bir konsoloslukta muhalif
bir
gazetecinin yok ediliş emrini de ancak Suudi A-
rabistan
veliahtı
Pens Selman verebilir. Yani şu an-
da Prens
Selman bir katil zanlısıdır. Bu zanlının da
önce
sorgulanıp
sonra da yargılanması ve cezâlan-
dırılması gerekir.
Onun
sorgulamasını, dünya kamuoyu ve dünya
devletleri
önünde biz yapmak zorundayız. Çünkü
dünyada
Prens Selman'ı
sorgulayacak uluslararası
resmî bir
makam yok. Varsa da harekete geçecek
durumda
olmadığından
sorgulama işi
bize kalıyor.
O halde
sorgulamamıza
başlıyoruz.
Suudi
Arabistan veliahtı
Prens Selman! Cemal Ka-
sıkçı'yı niçin öldürttünüz? Size muhalif olduğu için
mi? Yoksa
size ve yönetiminize ait tehlikeli bazı
sırlara vakıf olduğu için mi? O sırlar nedir? Yoksa
daha başka bir sebepten mi? Varsa o sebep
ne-
dir? Kaşıkçı'nın öldürülmesini emrettiğiniz adam-
larınız cinayeti nasıl işledi? Yani zehirli iğne ile mi,
maktülün
boynunu kırarak
mı,
yoksa onu boğarak
mı? Yoksa yoksa daha başka bir yöntem mi kullan-
dılar?
Kaşıkçı'yı yok etmek için niçin İstanbul konsolos-
luğunu seçtiniz? Orada bu yok edişin daha kolay
ve
sorunsuz olacağını mı düşündünüz? Kaşıkçı'yı
yok ediş günü konsolosluğunuzda çalışan Türkleri
neden
izinli yaptınız? O gün kameraları niçin kapat-
tınız ve bütün kilitleri niçin değiştirdiniz ? Aynı gün
ülkenizden
Türkiye'deki konsolosluğa giden iki u-
çak
dolusu adamlarınızın, yani infaz timlerinizin o-
rada
bulunuş
amacı
neydi? Bu öldürtme işinde
kimlerden
yardım
aldınız? Mısır, İsrail, Birleşik
Arap
Emirlikleri yönetimlerinden yardım aldınız
mı? Daha başka kimlerden yardım aldınız? Bu
katliamınızla ilgili olarak Amerikan İstihbaratı'nı
haberdar
ettiniz mi? Ettiyseniz, onlardan onay veya
destek aldınız mı? Birleşik Arap Emirlikleri yöneti-
minden
biri, Kaşıkçı cinayetiyle ilgili olarak: “S. A-
rabistan’ı
hedef alanlar bedelini ağır ödeyecekler”
dedi. Eğer Avrupa ve Amerika yönetimleri
sizden
ve
yönetiminizden hesap soracak olurlarsa, BAE'
nin
onlara nasıl
bir bedel ödeteceğini
düşünüyor-
sunuz?
Sizin de ödeteceğiniz
bir bedel var mı?
Kaşıkçı'nın cesedini nereye attınız veya sakladı-
nız? Şimdiye kadar kaç muhalifinizi katlettirdiniz?
(Gazeteler,
şimdiye
kadar katledilmiş
Selman mu-
haliflerinin
isimlerini tek tek vermelidir.)
Prens
Selman! Şimdi
gelelim en önemli soruya.
Kaşıkçı'yı HANGİ HAKLA öldürttünüz? Sizin kanu-
nuzda:
"Muhalifler, hukuk dışı yollarla öldürtülür"
diye bir
madde mi var? Böyle bir madde yoksa,
hangi
hukuka dayanarak katletme emrini verdiniz?
Çünkü
ne Allah'ın
kanununda ne de evrensel hu-
kukta
sizin katliamınıza onay verecek bir madde
bulunmuyor.
İsterseniz,
siz İslâmlı bir ülkenin yöneticisi olduğu-
nuz için Allah'ın kanununa bakalım. Sizin cinayetini-
zi
destekleyen bir madde var mı, görelim. Kur'an'a
bakıyor ve görüyoruz ki; yüce Allah,
haksızlıkla a-
dam
öldürmemiş,
haksız
bir bozgunculukta bulun-
mamış, Allah'a ve Elçisi'ne savaş açmamış kimse-
lerin
öldürülmesini yasaklıyor ve haksızlıkla bir kim-
seyi
öldürenin de bütün insanları öldürmüş gibi o-
lacağını ve onun cezâsının da ebedî cehennem
olduğunu bildiriyor.
Evet,
Allah: "Sizden olan yöneticilere itaat edin" de
diyor.
Ama yüce Allah o yöneticilere "haklıca" ve
"adâletlice"
yönetim yapmalarını da emretmiştir.
Yani siz
Selman, haklıca
ve adâletlice bir yönetim
yapmadığınızda, size itaat farz olmaz. Bu
takdirde
halkın size muhalefet etmesinde, hatalarınızı söyle-
mesinde
bir günah yoktur. Aksine, halkın sizin hak-
sızlık ve adâletsizliklerinize karşı çıkmaması, onla-
ra boyun
eğmesi
günahtır
ve çok
büyük hatadır.
Çünkü
iyiliği
emretmek ve kötülükten çekindirmek
müslümanlar
için
çok
büyük bir görevdir.
Buradan
da anlaşılıyor ki, haklı muhalefet, Allah'ın
hak ve
hukukuna uygun bir iştir, aynı zamanda farz
bir
vazifedir. Dolayısıyla haklı muhalefet bir haktır,
cezâlandırılamaz. Peygamberinizin dört halifesi
olan Hz.
Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz.
Ali de
halkın
haklı
muhalefetine yani
eleştirilerine
kulak
vermiş
ve onları
dinlemişler,
halkı
cezâlandır-
maya
kalkmamışlar.
Hz. Muhammed de, vefatının
yaklaştığı günlerde: “Ey insanlar! Kime
vurmuşsam,
işte sırtım,
gelsin vursun! Her kimin benden alacağı
varsa,
işte malım, gelsin alsın!” demiştir.
Şimdi
bu gerçekler
karşısında siz hangi hakla, hak-
lı bir yönetimi silah zoruyla
devirmeye kalkmamış,
haklı bir devletin gizli sırlarını ortaya dökmemiş, te-
rör
faaliyetlerine katılmamış ve sadece yönetimini-
zin hata
ve haksızlıklarını eleştirmis olan Cemal
Kaşıkçı'yı katlettiriyorsunuz? Hangi hakla?
Korkunuz
nedir, Prens Selman? Muhaliflerin, iktida-
rınızı elinizden almasından mı korkuyorsunuz? A-
ma bu
korku, meşru
bir korku değildir!
Hak ve adâ-
let
üzerinde olsaydınız, bu korkuyu taşımazdınız.
Mısır Fravun'u da bu korkuyu taşıyordu ve bu kor-
kuyla Mısır halkının onbinlerce masum erkek
çocu-
ğunu
katlettirdi. Ta ki, Musa gibi birisi ortaya çıkma-
sın ve iktidarını devirmesin diye. Ama sonunda
korktuğu başına geldi! Ve bir Hz. Musa çıkıp onun
iktidarına son verdi, ordusunu da denize batırdı.
Şimdi
siz de iktidarınızın elden gitmesinden korkup,
Kaşıkçı gibi mâsûm muhalifleri
katlettiriyorsunuz. E-
ğer
bu katliamlarınıza derhal son vermezseniz ve
Allah'ın adâletine teslim olmazsanız, sizin de akibe-
tiniz,
Firavun'unki gibi olacaktır. Tövbe edecek misi-
niz? Yaptığınız kötülüklerden dolayı hesap verme-
ye hazır mısınız? Eğer tövbe etmezseniz ve yaptı-
ğınız kötülükten vazgeçmezseniz, şu anda bir mil-
yar
müslümandan üçyüzmilyonu,
Mehdi'nin emriyle
üzerinize
gelmeye hazırdır! Mehdi'nin ordusuna
karşı savaşmaya güç ve cesaretiniz var mı?
Ey İslâmlı Ülkeler'deki diktatörler ve
diktatörleşmiş
krallar!
Ya Allah'ın
hak ve adâletine teslim olursu-
nuz, ya
da iktidarı
terkedersiniz. Allah'ın hak ve a-
dâletine
teslim olmadığınız halde yönetime devam
ederseniz,
yıkılmanız haktır ve gereken yapılacak-
tır.
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Not 1: Müslüman halkların yöneticisi olmak isteyen-
lerin,
Allah'ın
hak ve adâletine teslim olmaları gere-
kiyor.
Hak ve adâlete teslim olmayanlar ise, müslü-
man
halkların
yöneticisi olamazlar. Eğer müslüman
halklara
yönetici olmak isteyenler haklı ve adâletli
olmanın ne olduğunu sorarlarsa, cevabı şudur.
Haklı olmak: Yaratan'ın, yaratılışın ve yaratılmışla-
rın yasasına itaat etmektir. Bu ilkeye göre
yapıla-
cak
kanunların
da Yaratan'ın
ve yaratılışın yasala-
rıyla uyuşması gerekiyor. Yaratılışın yasasına u-
yum için de, yaratılışın elçileri olan dünya bilginle-
rinin
isbatlanmış
ilimlerini kabul etmek gerekir.
Adâletli
olmak ise: Haklıya
hakkını, suçluya cezâsı-
nı hak ettikleri kadar vermektir. Bu
ilkeye göre; bir
kimseyi
haksızlıkla öldüren öldürülür, haksızlıkla ya-
ralayan
yaralanır;
bu yaralanmayı
hapis veya para
cezâsına çevirmek veya affetmek de mümkündür.
Hırsızın ise (bu zamanın şartlarına göre) eli kesil-
mez. Hırsız ancak çaldığı malın değeri kadar cezâ-
lanır. Yani adâletin gereği olarak küçük hırsızlığa
küçük cezâ, büyük hırsızlığa büyük cezâ. Bu cezâ
da, hapis
veya para cezâsı
olabilir. Mal sahibi af-
federse,
cezâdan vazgeçilir.
Yine adâletin gereği
olarak suçu kim işlemişse, cezâyı da o çeker. Hü-
kümler şartlara göre değişir. Suç işleyen sevdikle-
rini
adâletten kaçırmamalı ve doğru şahitlikten kaç-
mamalısın. Kanun koymadan ve uyarı yapmadan
suç olmaz, cezâ kesilmez. Hak ve
adâlete uyma-
yan kanun
maddeleri reddedilir.
Bu hak ve
adâlet ilkelerine göre, mâsûm muhalifleri
katlettirmiş olan Prens Selman'ın idam edilmesi ge-
rekiyor. İdam edilmesi gereken bir adamı yönetim-
de tutmak
suçtur;
zulüm ve haksızlıktır. Müslüman
halklar
bu haksızlığı kabul edemezler.
Yine bu
adâlet ilkesine göre, yönetimi hak ve adâ-
let
ilkesine uymayan ve 500 bin mâsûm muhalifi
katlettirmiş olan Suriye diktatörü Beşar Esad'ın ce-
zâsı, 500 bin kere idam edilmektir.
Fakat ne yazık
ki, Rusya
ve İran;
Suriye'de adâletin gerçekleşme-
sini
engellemektedir. Adâletin gerçekleşmesi için
de, Rusya
ve İran'ı Suriye'den çıkarmak ve Esad'ı
yönetimden
indirip cezâlandırmak
şarttır. Bu şartı
yerine
getirmeyen Avrupa ve Amerika ve Müslü-
manlar suçlu durumdadır. Bu suçlu durumdan kur-
tulmaktan
başka
çare
yoktur. Avrupa ve Amerika
ve
Müslümanlar bu çareye
sahiptir. O halde zulme
ortaklık artık son bulmalıdır.
Not 2: Eğer Rusya ve İran Esad'ın cezâlandırılma-
sı için harekete geçmezlerse, Suriye'yi terketmek
zorundadırlar. Bu zorunluğu yerine getirmedikleri
takdirde,
Suriye'den zorla çıkarılacaklardır, çıkarıl-
maları gerekiyor.
Not 3: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşıldı.
Not 4:
Dindar demokratlar bu bildiriyi Arap ve Ame-
rikan basınına iletmelidir.
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Allah'tan başka ilah yoktur.
Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın
onsekizi,
Ekim ortası.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen