ABD KUZEY
KORE'Yİ
RAHAT BIRAKMALIDIR!
haklılardan
ve adâletlilerden yana olan
yüce TANRInın adıyla
Neden
rahat bırakmalıdır? Çünkü Kuzey Kore'nin
de
kendini koruma hakkı vardır. Bu hak da ona, si-
lahlanmayı gerektirir. Bu gerektirme de, füze
dene-
mesi ve nükleer silah edinme yolunu açar.
Yoksa
açmaz mı?
Neden açmasın?
"Kuzey
Kore diktatörü tehlikeli bir adam" mı? "O-
nun eline
nükleer silah ve füze geçmemeli" mi?
Peki, ABD
yönetimi çok
mu tehlikesiz? Onun elin-
deki 4400
nükleer füze tehlikeli olamaz mı? ABD
yönetimi
kendi elindeki nükleer silahları yok etme-
den hangi
hakla K. Kore'nin füze denemelerine
karşı çıkıyor? Bu karşı çıkma hakkını kazanabilme-
si için kendi denenmiş füzelerini yok etmesi gerek-
miyor mu?
Madem
gerekmiyor, çünkü
bu silahlarla kendini ko-
rumak
zorundadır!
O halde K. Kore'nin de kendini
koruma
hakkına
tecavüz etmemeli, onun füze de-
nemelerine
ve nükleerleşmesine
de saygı
göster-
meli değil mi?
Eğer ABD yönetimi: "K. Kore
lideri bir diktatör hem
de
delinin biri. Bu delinin eline silah verilmez. Silaha
sahipse,
elinden almak gerekir" derse; o zaman biz
de deriz:
"Acaba ABD yönetimlerinin ve başkanları-
nın deliliği, K. Kore diktatörünün deliliğinden az mı-
dır? Acaba bir terörist yüzünden
Afganistan'ı
Tali-
ban'ın başına yıkan ve "nükleer silahı var" yalanıyla
Irak'ı harabeye çeviren ve parçalayan ve demokrat
yönetimleri
devirip yerine diktatörleri getiren ve Su-
riye'de
teröristleri silahlandıran ve bir diktatörün kat-
liamlarına göz yuman ve Türkiye'de 15 Temmuz
darbe
girişiminde
başı çeken ve darbeci katil ve te-
röristleri
Türkiye'ye iade etmeyen ve işine gelmedi-
ğinde
hukuku çiğneyen, işine geldiğinde de hukuka
sığınan ve Ortadoğu ve Müslüman Dünya üzerinde
kötü
niyetleri ve çalışmaları bulunan ve İsrail'in hak-
sızlıklarına arka çıkan ve ona Filistinlilerin haklarını
ödetmeyen
ve Tanrı'nın adâletiyle değil, çıkarları-
nın adâletiyle
hareket eden bir ABD yönetimi, K.
Kore
diktatöründen daha mı az deli ve tehlikelidir?
Bu kadar
büyük bir deliliğe
ve tehlikeliliğe
sahip
ABD
yönetimi elindeki nükleer silahlar, onun elin-
den hemen
alınmalı değil midir?
Madem
yeryüzü için
çok
büyük tehlike arzeden
ABD
yönetiminin sahip olduğu nükleer silah ve fü-
zeler
onun elinden alınamıyor ve kendisi de bu si-
lahlardan
vazgeçmiyor,
o halde bu çok
büyük teh-
likeye
karşı
silahlanmaktan başka
çare
yoktur. Bu
çare gereğince
de nükleer silaha sahip olmak her
ülkenin
hakkıdır. Bu hak sebebiyle de İran ve K.
Kore
rahat bırakılmalıdır. Ya da ABD kendi nükle-
erlerinden
soyunmalıdır. Soyunmalıdır ki; "ben nük-
leerimden
soyundum. Siz de soyunun" deme hak-
kına sahip olabilsin.
Bu gerçekler karşısında Birleşmiş Milletler üyeleri,
İran
ve K. Kore'nin yanında ve ABD'nin karşısında
olmaları gerekmez mi?
İran
ve K. Kore, kendi haklarını savunmak için ABD
üslerine
saldırdığında, saldıran mı haksız olur, yok-
sa saldırıya uğrayan mı?
Böyle bir
saldırıya saldırıyla karşılık veren ABD,
karşısında Rusya ve Çin'i bulmayacak mı? ABD
yönetimi
acaba yeni bir dünya savaşı mı istiyor?
Savaş istemiyorsa, K. Kore'nin füze
denemelerine
neden karşı çıkıyor? Onu rahat bırakması gerek-
mez mi?
Madem ABD onu rahat bırakmıyor, bu
halde K.
Kore diktatörü de kendinde savunma hak-
kı görecek ve bu hak gereğince de ABD üslerine
saldıracaktır. Saldırılma istemeyen ABD yönetimi
ya K.
Kore'yi rahat bırakmalı, ya da kendi füze ve
nükleerlerinden
soyunmalıdır. Soyunmalıdır ki,
başka ülkelerin nükleerleşmesine ve bu yüzden
kavga ve
savaş çıkmasına gerek kalmasın.
Var mısın ABD?
Eğer "yokum" dersen, pek çok ülkeyi karşına almış
olacaksın! Bu takdirde bir dünya savaşı kaçınılmaz
demektir.
O halde savaşa
ve saldırılmaya hazır ol!
İmza:
Mehdiyet
Makamı.
Not 1: K.
Kore, ABD kendi nükleer füzelerinden
soyunup
tüyleri kökünden kırpılmış arslana dönün-
ceye
kadar füze denemesi yapabilir. Ancak saldırı-
da
bulunursa, ona karşı çıkılır.
Not 2:
Dünya ülkeleri liderleri şu gerçeğe dikkat et-
melidir:
K. Kore yirmi yıl
içinde
hiç
bir ülkeye saldır-
madı.Ama ABD, haksızca ve hukuksuzca hem Irak'
a ve hem Afganistan'a saldırdı.
Suriye'de de göre-
vini yapmadı; bir
diktatörün yarım milyon müslüma-
nı
katletmesine göz yumdu. Şimdi
söyleyin, hangi
ülke daha
tehlikelidir? K. Kore mi, ABD mi? İslâmlı
Ülkeler'in
lider ve yönetimleri bu tehlikeli ve güvenil-
mez
ülkeye daha ne kadar sığınacaklardır? Kendi
birliklerini
kurup kuvvet kazanmaları gerekmez mi?
Not 3:
Japonya, günahları çoğalmış ve yeryüzünde
tehlikeli
olmaya başlamış ve ondan atomik saldırı
almış bir ABD'ye sığınmaktan uzak durmalıdır.Aksi
halde
Japonya düşmanlarını çoğaltmış olur. Eğer
Japonya
iyi bir sığınak
arıyorsa,
bu sığınak
Rusya
ve Çin olabilir. Eğer onlara güvenmiyorsa, yerlerin
ve
göklerin tek Tanrısı'na, evrenin gerçek Sahibi'ne
sığınmalıdır. Evrenin Sahibi, Japonya'yı büyük dev-
letlerden
daha iyi korur. Japonyalılar şunu da iyi bil-
melidir:
Evreni yaratamıyacak,
yaşatamıyacak ve
yönetemiyecek
kimseye Tanrı
denmez. Japonlar
gerçek Tanrı'yı ancak Kur'anda bulabilirler. Japon-
lar gerçek Tanrı'yı mutlaka aramalıdırlar.
(Japonlar
şu
gerçeği de iyi bilmelidir: Eğer Tanrı
ruhsuz
güneşe
ruh verseydi, güneş ancak 11 ge-
zegene ve
Dünya'ya hükmedebilirdi, ama yüzmil-
yar
trilyon yıldıza hükmedemezdi. Çünkü onun gü-
cü ancak
bu kadardır.
Yani 12 gezegenden fazlası-
na gücü
yetmez. Bu güçsüzlük de ona tanrılık ka-
zandırmaz. Çünkü Tanrı olabilmek için bütün evre-
ne gücü
yetebilir olmak gerek. Demek güneş Tanrı
değildir ve olamaz. Bunun için de: Tek Tanrı'dan
başka tanrı yoktur. Gerçek Tanrı, bütün evrene hük-
medebilendir.
Bu sebeple Kur'an der: "Allah'tan
başka ilah yoktur."
Bütün evrene gücü yeten
ve yet-
mekte
olan bir Tanrı'nın ortağa ihtiyacı olmaz. Aynı
zamanda
ezelî ve ebedî bir hayatı olan tek Tanrı,
oğul ve kızı ne yapsın? Başkasından doğmamıştır
ki, O'nun
da çocuğu olsun! Çünkü insan, evren ve
dünyanın yaratılmasından sonra yaratılmıştır. Bu
yaratılmadan önce insan yoktu, Tanrı vardı.)
Not 4: Tanrısal adâletle
değil, kendi çıkarlarının
a-
dâletiyle hükmeden ABD yönetimi, dünya liderliğini
kaybetmiştir. Artık
bundan sonra ABD, "dünya lide-
ri" olarak görülemez, kabul edilemez. Dünya
lideri
olmak isteyen bir ülke, Tanrısal
adâletle hükmet-
mek
zorundadır.
Not 5: Bu
bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşıldı.
Tanrı
tektir.
İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın
onyedisi, Ağustos başı.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen