Freitag, 18. August 2017

ABD BARIŞ İSTİYORSA!

                    ABD BARIŞ İSTİYORSA!

                Yaratan'a ve yaratılmışlara karşı
                     barış içinde olanları seven
                         yüce TANRInın adıyla


ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Şili Devlet
Başkanı Michelle Bachelet'le düzenledikleri ortak
basın toplantısında, "Pyongyang rejminin, tüm
seçeneklerin masada olduğunu anlaması zorunlu-
dur,"

"Umuyoruz ki Şili, Brezilya, Meksika ve Peru da,
Kuzey Kore'yle bağları kesme konusunda bize
katılacaktır," çağrısında bulunan Pence, bu sayede
"barışçıl çözüm" sağlanabileceğini ve "uluslararası
toplumun iradesine karşı gelmenin bir bedeli oldu-
ğunu Pyongyang'a göstermiş olacaklarını" söyle-
miş.

Pence ayrıca, ABD olarak "Kuzey Kore'deki haydut
rejimin, kendi ülkelerine ulaşabilen nükleer silahlara
sahip olmasına izin vermeyeceklerini" ifade etmiş.

İfade etmiş ama, ABD yönetimi bundan sonra Ku-
zey Kore hakkında konuşurken provakatif cümlele-
ri kullanmaktan uzak durmalıdır. Tabii barış istiyor-
sa! Hem K.Kore bağımsız bir ülkedir. İstediği sila-
hı üretme hakkına sahiptir; ABD bu hakka nasıl sa-
hipse! ABD kendi nükleer silahlarını imha etse da-
hi başka ülkelere "siz de imha edin, siz de bundan
sonra nükleer silah üretmeyin" diyemez. Dese dahi,
bunu zorla kabul ettirmeye kalkamaz. Buna hakkı
yoktur!

ABD'nin nükleer silah üretmeye hakkı varsa, başka
ülkelerin de vardır. İsrail'in nükleer silahları varsa,
İran ve Türkiye'nin de bu silahlara sahip olma hakkı
vardır. ABD'nin bu hak konusunda "bana saldırı o-
lursa karşılığını veririm" demekten başka bir sözü
olamaz, olmamalı. Eğer ABD başka ülkelerin bu si-
laha sahip olmasını gerçekten istemiyorsa, önce
kendi elindeki nükleer silahları yok etmeli ki, başka-
ları da bu silaha sahip olmayı istemesin, ona ihtiyaç
duymasın.

Madem ABD'nin elinde binlerce nükleer silah var,
K.Kore de, İran da ve daha başkaları da bu silaha
sahip olmak isteyeceklerdir. Çünkü kendilerini an-
cak bu silahlarla daha iyi koruyabilirler. Onların ken-
dilerini koruma hakkına tecavüz etmek, haksızlık
ve adâletsizliktir. ABD gibi dünya lideri bir ülkeye
de haksızlık ve adâletsizlik yakışmaz. Hakka ve a-
dâlete riayet etmeyen bir dünya lideri de, liderlik
hakkını kaybeder, eşkiya olur. Eşkiya ise, dünyaya
hükümdar olmaz!

ABD yönetimi kararını vermelidir: Haydut bir devlet
mi olmak istiyor, yoksa hakka ve adâlete uyan bir
dünya lideri mi? Dünya liderliğini seçen bir ülke,
başka ülkelerin hakkına tecavüz etmez. Ederse, an-
cak düşmanlarını çoğaltmış olur. Düşmanların ço-
ğalması ise, ABD'nin dünya liderliğini sonlandırır.

ABD yönetimi bundan sonra Şili, Brezilya, Meksika,
Peru ve Venezuela gibi ülkelerle iyi geçinmelidir.
Çünkü ABD bu ülkelerle iyi geçinmezse, bu ülke li-
derlerinin kafası bozulabilir ve K.Kore'ye kendi ül-
kelerinde üs açma izni verebilir. K.Kore de bu üs-
lerden sizin kalbinizi vuracak nükleer bir füze fırla-
tabilir. Yani K.Kore'nin kıtalar arası uzun menzilli
füze üretmesine gerek kalmaz. Size daha yakın
hale gelebilir ve sizi daha kolayca vurabilir! K. Ko-
re'nin sizi vurması için daha kısa yollar da vardır.
Onlardan birisi meselâ şudur: El-Kaide'nin veya
Güney Amerika ülkelerinde türeyecek veya türeti-
lecek yeni bir terör örgütünün eline, K.Kore nükleer
silah verebilir ve Amerika içeriden vurulabilir. Dola-
yısıyla K.Kore diktatörünün kafası fazla kızdırılma-
malıdır.

Buradan artık başta K.Kore olmak üzere diğer ül-
kelerle de iyi geçinmek zorunda olduğunuzu anla-
yabilirsiniz...

Anlıyor musunuz ABD yönetimi?

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: ABD'nin yeni yönetimi, Türkiye'nin iadesini
istediği kasıtlı darbeci ve darbeci başı F. Gülen'i
ve diğer adamlarını hemen iade etmelidir. Eğer bu
iade yapılmazsa, Trump yönetimi, Türkiye'deki 15
Temmuz darbe girişimine destek vermiş olan Oba-
ma yönetiminin günahlarını devralmış olur. Bu dev-
ralış ise, Trump yönetimini de suçlu hâle getirir. Bu
da, Türkiye ile ABD arasındaki dostluk ve müttefik-
liği ortadan kaldırır ve kaldırmaktadır.

Bunun için Türkiye halklarının yüzde yetmişi, ABD'
yi "en büyük tehdit" olarak görmektedir. Çünkü
ABD, Suriye'de bir terör örgütünü silahlandırarak
Türkiye'nin sınırlarını tehlikeye sokmuş durumda-
dır. Bu terör ordusunu Türkiye'nin üzerine saldırt-
mayacağı da meçhuldür. ABD kendini Türkiye'ye
şman etmiş durumdadır. Eğer ABD bu durumu
düzeltmek isterse, ne yapması gerektiği bellidir. E-
ğer bu durumu düzeltmek istemeyip "ben yapmak
istediklerimden vazgeçemem" derse, Ortadoğu'da
çok büyük sıkıntılar yaşayacaktır. Çünkü Türkiye,
Suriye'de bir terör devletinin kurulmasına izin ver-
mez ve vermeyecektir!

Not 2: ABD, İsrail'in elindeki nükleer silahları elin-
den alıp hemen imha etmelidir. Çünkü İsrail'in İran'
a karşı bir nükleer saldırıda bulunması çok büyük
bir ihtimaldir. Eğer ABD, bu silahları İsrail'in elinden
almazsa veya alamazsa, bu takdirde İran'ın nükleer
silah üretme isteğine karışmamalıdır. Çünkü adâlet
bunu gerektirir. Eğer ABD yönetimi adâletli olmayı
seçmezse, kendini haydut bir devlet haline getirmiş
olur. Haydut bir devletin ise dünyayı yönetme hakkı
yoktur ve olmaz. Eğer ABD İran'ı nükleer silah üret-
meye mecbur bırakırsa, Türkiye ve SuudiArabistan
da bu silaha sahip olmak isteyeceklerdir. En iyisi,
İsrail'in elindeki nükleer silahları yok etmektir. Eğer
bu yokediş hemen gerçekleşmezse, İsrail Ortado-
ğu'da fazla yaşayamaz. Zaten Filistinlilerin toprak
hakkını ödemeğe yanaşmadığı için de İsrail varlık
hakkını kaybetmiş durumdadır. Gerekli adâleti işlet-
mekten başka çare yoktur. Eğer İsrail Ortadoğu'da
varolmaya devam etmek isterse, Filistinlilerin hak-
kını hemen ödesin, varlık hakkını kaybetmesin. İs-
rail'in artık hiç fazla vakti kalmadı.

Devlet tecrübesi olmayan ABD yeni Başkanı Sayın
Trump "adâlet'in ne olduğu"nu bilmiyor olabilir. E-
ğer bilmek isterse, adâlet şudur: Haklıya hakkını,
haksıza yani suçluya da cezâsını vermektir. Her iki
tarafa da hakettikleri kadar hak ve cezâ vermek,
adâlettir. Bu ölçü kaçarsa veya gerekli hak ve cezâ
verilmezse, adâletsizlik meydana gelir. Adâletsiz
bir devlet ise ayakta kalamaz.

(Buradaki adâlet açıklamasından, sözde "adâlet yü-
rüyüşü" yapmış olan ve darbeci ve hainlerin ve te-
röristlerin cezâsız kalmasını isteyen Türkiye'deki
muhalefet partisi başkanı Kılıçdaroğlu'nun ne ka-
dar büyük bir adâletsizlik içinde olduğunu da göre-
bilirsiniz.)

Unutulmamalıdır: Filistinlilerin haklarının ödenme-
mesi veya ödetilmemesi adâletsizliktir. Kendi elin-
de binlerce nükleer silah varken başka ülkelerin
bu silaha sahip olmasını engellemek de adâletsiz-
liktir. Adâletsizlik ise, zulümdür! Yüce Tanrı ve iyi-
ler ise zâlime düşmandır. Eğer ABD yönetimi düş-
man kazanmak istemezse, kendini adâlete boyun
eğdirsin. Aksi halde dünya liderliğini kaybedecek-
tir. Belki de şu an kaybetmiştir.


                                 Tanrı tektir.
           Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.


Zaman:  Yeni Çağ'ın onyedisi, Ağustos ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *






Keine Kommentare: