Freitag, 16. Oktober 2015

İRAN YÖNETİMİNE VE DEVRİM MUHAFIZLARINA DUYURU!



                          İRAN YÖNETİMİNE
                VE DEVRİM MUHAFIZLARINA

                                  DUYURU!

 kullarının özgürleşmesini isteyen ALLAHın adıyla

2002 yılında Saddam Hüseyin'in iktidardan çekil-
mesini ve diktatörlüğe son vermesini talep ettim.
Fakat o, bu talebimi reddetti. Bu reddedişiyle de
devrilmeyi haketti. Sonra kullarının özgürlüğünü is-
teyen özgürleştirici Allah, ABD lideri G. W. Bush'
un eliyle onu iktidardan düşürdü. Bu düşüşüyle de
Saddam Hüseyin, hem iktidarını hem de hayatını
kaybetti. Ama sizler, Saddam'ın devrilişine ses çı-
karmadınız. Belki onun devrilmesine çok sevindi-
niz. Çünkü onun devrilmesiyle Kürtlerle beraber
Şiiler de özgürlüklerine kavuştular.

Ama şimdi devrilme sırası Suriye diktatörüne geldi.
Ne yazık ki siz, onun devrilmesine engel olmaya
çalışmaktasınız. Bu çalışma ile de, müslüman hal-
kın katledilmesine göz yummakta ve yardım etmek-
tesiniz. Bu kötülüğü neden yapmaktasınız? Yoksa
Muhammedî Müslümanların iktidarı ele geçirmesin-
den mi korktunuz? Halbuki Esad'ın devrilmesinden
sonra gelecek olan demokratik yönetimde herkese
özgürlük ve istediği partiyi iktidara getirme hakkı
var. Bu hakka ve özgürlüğe neden râzı olmuyorsu-
nuz? Yoksa müslüman çoğunluğa diktatörlük etmek
veya onları saf dışı bırakmak, size verilmiş özel bir
hak mı? Böyle bir hakkınız olmadığına göre de-
mokratik özgürlük ve hakka râzı olmanız gerekmez
mi? Elbette gerekir!

O halde râzı olmalısınız! Râzı olmayışınızla 250
binden fazla müslümanın katline ve 5 milyondan
fazlasının da sürünmesine Beşar Esad'la beraber
ortak oldunuz. Bu zulümde ortaklıkla ne kazandınız,
ne kazanmaktasınız? Cehennemden başka birşey
kazandınız mı, kazanacak mısınız? Hayır, kazan-
madınız!

Daha fazla kaybetmek istemiyorsanız, gelin, günah-
larınıza tövbe edin ve Esad'ın arkasından çekilin.
Çekilin de, müslümanlar özgürlüğüne kavuşsun.
Onların özgürlüğe kavuşmalarıyla da sizler de bu-
nun sevabını kazanın. Allah katında bir itibarınız ol-
sun. Ama bu teklifi reddederseniz ve Suriyeli mu-
halif müslümanları katletmeye devam ederseniz,
bunun hesabı yalnız âhirette değil, burada da soru-
lacaktır. Ve İslâmlı Ülkeler Birliği'nin kuracağı adâ-
let mahkemesinde şimdiki bütün yöneticileriniz he-
sap verecektir. Acaba bu mahkemenin kurulmama-
sına ve hesabın bozulmasına gücünüz yetecek mi-
dir? Asla yetmeyecektir! Çünkü sizin füzeleriniz, İs-
lâmlı Ülkeler Birliği'nin 20-30 milyonluk ordusuyla
baş edemez. Çünkü 59 İslâmlı Ülke karşısında bir
teksiniz! Bir hiçsiniz!

Geliniz! Hesap verme günü gelmeden Suriyeli mu-
halif müslüman kardeşlerinizin safına geçip, Beşar
Esad'ı deviriniz. Bu devirmeyle de, İslâmlı Ülkeler
Birliği'ne girmeyi hak kazanınız. Bu kazanç da sizi,
en büyük gücün bir parçası haline getirecek, güç-
süzlükten kurtulacaksınız. Onların toplam gücüyle
birlikte "en büyük güç" olacaksınız.

Hem sizin hakiki kardeşleriniz, 59 İslâmlı Ülkenin
müslüman halklarıdır. Yoksa dinsiz veya müşrik
Rus devleti ve halkları değildir. Sizi, sizi müslüman
kardeşlerinizden ayıran şiilik değil, müslüman kar-
deşlerinizle birleştiren Muhammedîlik kurtarır. Pey-
gamberiniz kimdir? Size yakında gireceğiniz kabir-
de sorulacak ikinci soru budur. Bu soruya ne cevap
vereceksiniz? Eğer peygamberiniz Muhammed'se,
bu ayrılık ve Suriyeli muhalif müslümanlara zulmü-
nüz neden?

Geliniz, fazla geç olmadan zulmünüze son veriniz
ve âhiretinizi kurtarınız.

Hem 15 milyon Muhammedli müslümanın özgürlü-
ğüne engel olma hakkınızın olmadığını da iyi bili-
niz.

Hem özgürlük isteyen Suriyeli müslüman halk ço-
ğunu zâlim bir diktatöre kul ve köle etme hakkını
kimden aldınız? Buna da bir cevap bulunuz! Ve
haksızlığınıza son veriniz.

Hem zaman, İslâmiyet içinde ayrı din yaratma za-
manı değil, aynı din içinde olma zamanıdır. Geçmi-
şin siyasî kavgaları geçmişte kalmalı, günümüze ta-
şınmamalıdır. Unutmayınız! Hz. Ali de, Osman da,
Ömer de ve Ebubekir de ancak Hz. Muhammed'le
değer kazanır. Muhammedsiz halifelerin hiç bir de-
ğeri yoktur. O halde dininizi Muhammed'siz eyleme-
yin. Eylemeyin ki, dininiz geçerli olsun. İslâmiyet
içinde ayrı din icad edenlerin dini, Allah katında ge-
çersizdir. Son Peygamber'in ev halkını sevebilirsi-
niz. Ama bu sevginizi ayrı bir din haline getiremez-
siniz. Bundan sonra mezhebiniz; birlik, kardeşlik ve
muhabbettir. Dininiz de, Allah'a teslim oluştur. Bu
teslim oluş içinde Allah'ın meleklerine, kitaplarına,
elçilerine ve âhiretine inanç vardır. Ama alevîlik,
sünnîlik yoktur. Öyle ise, bu gerçek ve doğru din-
den sapmayınız.

Selâm ve rahmet, Allah'a ve Mehdisi'ne tabi olanlar
üzerine olsun.

Allahım! Suriye'deki demokrasi düşmanlarına gö-
rülmemiş derin bir mağlûbiyet ver. Özgürlük ve
Demokrasi Ordusu'nu da galip getir! Amin...

İmza: Allah'ın Mehdisi Mehmed Nur'an.

Not 1: Allah'ın Mehdisi'ne biat etmek isteyenler, gı-
yabi biatlarını şu şekilde yapabilirler: Allahım! Haklı,
adâletli, namuslu, ibadetli ve ahlâklı olmak ve yaşa-
mak üzere Senin Mehdin'e biat ettim. Sen şahid ol!

Ey Muhammedli Kur'anlılar! Allah'ın Mehdisi'ne biat
ediniz ki, Allah size merhamet etsin, acımasını üze-
rinize indirsin. Sizin biatınız, Hz. Mehdi'nin maddî
şahsına değil, ondaki Allah bilgisi, ışığı ve elçiliği-
nedir. Kendinizi bu bilgi, ışık ve elçilikten mahrum
etmeyiniz.

İmza: Mehdiyet Makamı.

                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onbeşi, Ekim ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Duyuru ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *


Keine Kommentare: