Donnerstag, 14. Mai 2015

DİNDARLAR HANGİ PARTİYE OY VERMELİ?

  DİNDARLAR HANGİ PARTİYE OY VERMELİ?

  iyi işler peşinde koşanları seven ALLAHın adıyla

Türkiye'deki dindarların çoğunluğu, hangi partiye oy
vereceklerini elbette biliyorlar. Fakat biz, bunun da-
ha net bilinmesi için şunları söyleyebiliriz:

Türkiye'yi "bölgesel veya küresel güç" haline getir-
meyi hedef olarak seçmiş ve bu yolda çalışmaları
ve gayretleri olan parti, oy verilecek partidir.

İkinci oy verilecek parti de, aynı hedefi gaye ve a-
maç yapmış ve bu amaç içinde iktidardaki partiyle
yarışacak ve onu geçecek seviyesi olandır. Eğer
bu seviyede olan ikinci bir parti bulunmuyorsa, bi-
rinci partiye oy vermek, isabetli bir seçim olur.

"Türkiye'yi tek parti-tek adam rejimine götürmek"
korkusuyla iktidardaki birinci partiye oy vermekten
kaçınmak ve doğru bir hedefi ve Türkiye için iyi ça-
lışmaları olmayan partilere yönelmek, haklı bir se-
bep ve doğru bir düşünce değildir. Çünkü şu anda
Türkiye siyasetinde demokrasi geçerlidir. İktidar-
daki parti de, demokrasinin ilkelerini çiğneyip ken-
dini "padişah" ilân edemez. Halk çoğunluğu bu par-
tide Türkiye'nin gelmişi ve geleceği için bir fayda
görüyorsa onu destekler. Fayda görmediği zaman
da desteğini çeker ve parti iktidardan düşer. Yani
iktidarı halk çoğunluğu belirler. O halde Türkiye'de
demokrasi olduğu ve işlediği müddetçe bir partinin
ve liderinin tekleşmesinden korkmak, yanlış üstü
yanlıştır veya düşmanca bir korkutmadır. Türkiye'
nin halk çoğunluğu ve dindarlar bu korkutmaya ka-
pılmamalıdır ve kapılmayacaklardır. Önemli olan,
demokrasinin işleyip işlemediğine bakmaktır. Son-
ra da en iyiyi iktidara taşımaktır.

İktidardaki parti halk çoğunluğunun oyunu alıyorsa
ve bu oylar o partiyi sürekli olarak iktidarda tutuyor-
sa, bu bir siyasal haktır. Bunda bir haksızlık yoktur
ki, "tek parti-tek lider" bir korku olsun! Asıl korku,
iktidarın, Türkiye'yi ileriye değil, geriye götürecek
partilerin eline geçmesindedir. Türkiye halkları ve
dindarlar buna izin vermemelidir. Küçük ve kancık
ve hain hesaplarla Türkiye uçuruma götürülmeme-
lidir. Türkiye'yi uçuracak bir partiden vazgeçmek
veya onu düşürmeye çalışacak seçimler yapmak,
en akılsız değil, aynı zamanda en zalim bir iş olur.

İslâmlı Türkiye halkları ve dindarlar, zâlimce işler-
den uzak durmalı ve duracaktır. Uzak durmak yet-
mez, aynı zamanda hayırlı işler ve seçimler peşin-
de olmalı. Olmalı ki, hayatı doğru bir anlam kazan-
sın.

Tek derdi iktidarı düşürmek ve onun icraatlarını en-
gellemek olan ve bununla birlikte kendinin hayırlı
bir projesi ve hedefi olmayan şeytanlaşmış ve şey-
tanca işler peşinde olan partilerden, partililerden ve
sözde yol göstericilerden uzak durulmasını ve on-
ların dinlenmemesi gerektiğini söylememize gerek
yoktur.

Türkiye'nin büyük hedefleri olmalıdır. Bu hedeflere
varabilmek için de, onun engelsiz koşabilmesi ge-
rekir. Bu koşu için de iktidardaki partinin oyları yüz-
de 60-70'e çıkarılmalıdır. O halde haydi Türkiye
halkları ve dindarlar! Gereken çıkarılmayı yapınız,
geri durmayınız. Daima ileri! Daima ileri! Güçlü ve
büyük Türkiye için güçlü iktidar gerek. Bunun için
de, koalisyona geçit vermemelisiniz!

Not 1: İktidar partisinin ekonomiyi kötüye götürdü-
günü iddia edip koalisyon önerenler, koalisyonun
ekonomiyi daha iyiye götüreceğini de garanti etme-
lidirler. Bu garanti verilemeyeceğine göre, koalis-
yon önerisi, boş bir öneridir. Bu öneriye aldanma-
mak gerekir.

Not 2: İktidar partisine indirdiği darbeler karşısında
darbe yiyen Cemaat, yediği darbelerle iktidar sahip-
lerine ve ona destek olanlara düşman oldu. Bu düş-
manlık sebebiyle de Cemaat, siyaseten şeytanın
safına geçti ve "Baba Muhalefet Cemaati", (BMC)
haline geldi. Şimdi bu BMC, iktidar partisine her tür-
lü kötülüğü yapmakta ve yapmak istemektedir ve
gücünü kaybedinceye kadar da yapacaktır. Ama
yaptığı bütün kötülükleri, Türkiye'ye yapmış olacak-
tır. Çünkü Türkiye'yi yöneten, iktidardaki partidir.

Bu sebeple Türkiye'ye kötülüğü dokunsun isteme-
yen cemaat üyeleri, bu cemaatten süratle uzaklaş-
malıdır. Cemaatin yakın adamlarından Hüseyin Gü-
lerce nasıl tam zamanında cematle bağlarını ko-
pardıysa, diğer cemaat üyeleri de bağlarını kopa-
rabilir ve bu koparma ile cemaat yöneticilerinin Tür-
kiye'ye yapacakları kötülüklere ortak olmaktan da
kurtulurlar.

"Hangi partiye oy verecekleri" konusunda da cema-
at üyeleri, cemaat yöneticilerinin aklıyla değil, kendi
akıllarıyla hareket etmelidir. Cemaat yöneticilerinin
akıllarına uyduklarında ise, Türkiye'ye kötülük etmiş
olacaklardır. Cemaat üyeleri, Türkiye için faydalı o-
lacağını düşündükleri istediği partiye oy verebilirler.
Bu konuda onlar özgürdürler. Yani "mutlaka şu par-
tiye oy vereceksiniz" diye baskıda bulunmayız. An-
cak teklif ederiz. Bu teklifimiz de, Allah'ın Mehdisi
Mehmed Nur'an'ın isteğine uygundur. Mesihlikten
Mehdiliğe geçen lideriniz ise, sizin ne Mehdinizdir,
ne de Mesihinizdir. Gerçek Mehdi, Mehmed Nur'
an'dır. Eğer liderinizin bir gerçekliği olsaydı, idam
edilmeye râzı olur, ama yine de şeytanın safına
geçmezdi. Cemaatinizi yönetenlerin şeytanın sa-
fında olduğunu görmek isterseniz, onların kimlerle
ittifak ettiğine bakınız, göreceksiniz. O halde "Ger-
çek Mehdi"ye biat ediniz ki, yanlışa düşmekten
kurtulasınız.

Not 3:"Biz, Türkiye'yi süper güç haline getirecek ve
onu çok ilerilere taşıyacak proje ve düşünceleri o-
lan milletvekilleriyiz. Fakat partilerimiz muhalefette
olduğundan ve iktidara gelemediğinden bu proje
ve düşüncelerimizi eyleme dönüştüremiyoruz" di-
yenler varsa ve kendilerini Türkiye için kıymetli gö-
renler, hiç durmasınlar, hemen iktidar partisine ka-
tılsınlar, proje ve düşüncelerine hayat bulma imkâ-
nı kazandırsınlar. Yoksa, durdukları yerde kalmakla
ellerindeki değerler kül olup gidecektir. Çünkü mu-
halefet partilerinin iktidara gelme şansı pek bulun-
muyor. Hem, iktidar partisinin "tek parti" olarak kal-
masından değil, onun güçlü, büyük ve ileri bir Tür-
kiye için önemli şeyler yapamamasından korkunuz.
Geleceğin "Süper Türkiye"si için önemli şeyler ya-
pabiliyorsa, korkunuz bir hastalıktır. Derhal bu has-
talıktan kurtulmaya çalışmalısınız.

Not 4: Ey sağcılar, solcular, sosyalistler, komünist-
ler ve liberaller! Eğer çalışacaksanız; güçlü, büyük
ve ileri bir Türkiye için çalışınız. Siyasal seçimdeki
hedefiniz de bu olmalıdır. Bu olmalıdır ki; yarın:"Bu
güçlü, büyük ve ileri Türkiye bizim güzel katkı ve
çalışmalarımızla bu hale geldi" deyip, kendinizle
gururlanabilesiniz. Bu güçlü, büyük ve ileri Türkiye'
yi çocuklarınıza devrettiğinizde de, çocuklarınız:
"Bu güçlü, büyük ve ileri Türkiye, babalarımızın gü-
zel gayret ve çalışmalarıyla oluştu" deyip, sizinle
iftihar edebilsinler. O halde siyasetteki seçiminizi
doğru yapınız. Hangi partinin güçlü, büyük ve ileri
Türkiye için neler yaptığını ve yapabileceğini geç-
mişine bakarak görebilirsiniz ve görüyorsunuz. Bu
görüşünüz karşısında ayaklarınız göz göre göre
tersine gitmemelidir. Eğer tersine giderse, gururla-
nacağınız bir geçmişiniz ve çocuklarınızın iftihar
edebileceği güzel işler yapmış babaları olmaya-
caktır. Eğer insanlığınız sönmemiş ise, bu sözleri-
miz sizde hedefini bulacaktır ve bulmasını umuyo-
ruz.

Not 5: Eğer:"İktidardaki parti şu şu hataları yapmış-
tır. Bu hataları yapmış bir partiye niçin destek ola-
lım" derseniz, bu takdirde diğer partilerin o hataları
yapmayacağından yüzde yüz eminseniz, kendinizi
haklı görebilirsiniz. Yüzde yüz emin değilseniz, hak-
sızlıktasınız demektir. Parti seçiminde kullanılacak
ölçü şudur: Eğer iktidardaki partinin sevapları hata-
larından fazlaysa, o parti iktidar olmayı hak eder.

Not 6: Ey müslüman kürtler! Oylarınıza talip olan
Kürtçü parti, eğer dininize ve demokrasinize sahip
çıkacağına ve seçim barajını aşsa da aşamasa da
PKK terörüne izin vermeyeceğine ve bölgenizdeki
yönetimi ele aldığında sizleri Marksist/Leninist zihni-
yetle değil, demokratik ilkelerle ve din dostu bir laik-
likle yöneteceğine ve Türkiye'ye ihanet ve düşman-
lık etmeyeceklerine dair bütün milletvekilleriyle size
namus ve insanlık sözü verirse, bu takdirde oyları-
nız o partiye helâldir. Aksi halde o partiye oylarınız
haramdır. Müslüman iseniz, helâle, harama dikkat
etmek zorundasınız. Bu konuda size hiç bir tehdit
ve zorbalık engel olmamalıdır. Bununla birlikte:
"Milletvekillerinizin çoğunluğu müslüman olmadık-
ça size güvenmeyiz. Güvenmediğimiz bir partiye
de oy vermeyiz" deme hakkına da sahipsiniz. (E-
ğer onların çoğunluğu müslüman ise, sorun yok-
tur.)

Not 7: Türkiye'nin bölgesel veya küresel güç olma-
sına engel olmaya çalışan partiler de oy almayı ke-
sinlikle hak etmezler. Hem onlar ve onlar gibi olan
partililer de, Türkiye'nin dostu değildir.

Not 8: Doğu'daki ve Güneydoğu'daki Kürtlerin bir
partiyle temsil edilmesi, onların eyalet, özerklik ve-
ya federasyonla yönetilmesinden daha iyidir. Kürt
vatandaşları temsil edecek parti de, demokratik ol-
malıdır. Irkçılık ve ayrımcılık yapmak ise, demok-
rasiye zıttır. Kürtçü parti, kendini demokratikleştirir-
se, çoğunluğun oyunu almayı hak eder. Kürtlerin
çoğunluğu da, Kürt olmaktan önce "müslüman"dır.
Çoğunluğun inancına zıt işler yapan bir parti, ana
muhalefet partisi gibi, kabul görmez, reddedilir.
Reddedilen bir partinin iktidar olması da mümkün
değildir.

Şunu da eklemek gerekir ki, eğer Kürt halkının ço-
ğunluğu müslüman olmayıp sadece Kürt ırkından
veya başka dinden olsaydı ve Türkiye hükümetin-
den de haklarını alamasaydı, o vakit Kürtlerin ço-
ğunlukta olduğu bölge için eyalet, federasyon ve
özerklik gibi sistemler geçerli olabilirdi. Ama şim-
di durum tam tersinedir. Yani tek merkezden yöne-
tim, onlar için daha iyidir. Fakat bununla birlikte o
bölgedeki Kürt halkının çoğunluğu, özerklik gibi bir
ayrıcalık isterse, bunun da gereğini düşünmek ge-
rekir. Çoğunluğun böyle bir isteği olmadığı müd-
detçe de, bu konu gündeme getirilmemelidir. Bu
durumda PKK'nın da yapabileceği birşey yoktur,
onun silah bırakması en doğru iştir.

Not 9: Türkiye'deki partilerin artık Türkçülüğü, Kürt-
çülüğü ve halkçılığı bırakıp güçlü, büyük ve ileri bir
Türkiye için yarışa girmeleri en doğru ve en isabet-
li yoldur. Bu yola girmeyen partiler, iktidar yüzü gör-
meyeceklerdir.

Not 10: Ey iktidar partisine düşmanlığı sebebiyle
Türkiye'ye kötülük etmekte olan örgütleşmiş Ce-
maat!

Halinizi görmeniz ve kendinizi düzeltmeniz için şu
aynaya bakmanız gerekir: İktidar partisinin yerin-
de cemaatiniz, cemaatinizin yerinde de iktidar
partisi olsaydı ve cemaatinizin iktidar partisine
vurduğu darbeleri, iktidar partisi size vursaydı ne
yapardınız? Sakın demeyin: "Biz, darbe vurula-
cak bir konumda olmazdık!" Çünkü şimdiye ka-
dar ortaya çıkan yanlış işlerinize bakarsak, bu
sözü söylemeye hiç hakkınız olmadığını görürüz.
Yani siz de darbe vurulabilir bir konumda olabilir-
diniz. Bu durumda tekrar soruyoruz: "Cemaatini-
zin vurduğu darbeleri, iktidardakiler size vursaydı
ne yapardınız?" Şimdiki yaptıklarınıza baktığımız-
da görürüz ki, intikamınız çok korkunç olurdu! De-
ğil mi? O halde kendinizi mazlûm yerine koyma-
yınız. Buna hakkınız yoktur! Öyle ise; "ettiğimizin
karşılığını bulduk" deyin. "Hata ettik" deyin. Şeytan-
lığı bırakın. Bırakın ki, daha fazla batmayın!

Not 11: Ey Türkiye'de bir iç savaş beklentisi içinde
olan ve bunun için çalışan Paralel Yapı'nın, Kürtçü-
lerin, Türkçülerin, halkçıların, liberallerin, solcuların
ve PKK'lıların kötüleri! Eğer isteğinizi gerçekleştir-
meye kalkacak olursanız, bundan en çok sizin iyi-
leriniz zarar görecektir. Nasıl Paralel Yapı'nın dev-
let ve hükümete yaptığı kötülük karşısında yalnız
bu yapının kötüleri değil, aynı zamanda iyileri de
zarar gördüyse, aynı şey sizin için de geçerli ola-
caktır ve kaybeden de siz olursunuz ve aynı za-
manda yapacağınız kötülüğün sorumlusu olarak
da Türkiye vatandaşlarının önce sizin yakanıza
yapışacağını iyi bilmelisiniz. Türkiye polisi ve as-
keri de, her türlü ihtimale karşı tetikte olmalı ve bir
iç savaş beklentisi içinde olanların üzerinden göz-
lerini ayırmamalıdır.

Ey Avrupa, Amerika, İsrail ve diğerleri! Türkiye'nin
kötülerinin kötülüklerine vereceğiniz destek, başı-
nıza belâ olur. Çünkü Türkiye'de ekeceğiniz kötü-
lük tohumlarının mahsüllerinin aynısını kendi ülke-
lerinizde de biçmek zorunda kalırsınız. Onun için
Türkiye'ye kötülük tohumu ekmekten uzak duru-
nuz, huzur bulunuz... Türkiye'de istikrarın bozulma-
sı, bütün dünyanın istikrarını bozar. Türkiye'nin ar-
kasında 63 İslâmlı Ülke'nin bulunduğunu unutma-
malısınız. Her şeyin üstünde ise, yüce Tanrı'nın
görmesi bulunduğunu ve iyilerin destekçisi ve kö-
tülerin de kahredicisi olduğunu söylememize gerek
yoktur.

Not 12: Dinî açıdan gerçek demokrasi ve siyaset
nedir?

Gerçek demokrasi; insanın kendi özel dünyasında
bedeninin mânevî halkları olan kalbin, ruhun, aklın
ve bütün iyi duyguların oy çokluğuyla evrenin tek
sahibi ve tanrısı Allah'ı, yani kitap göndermiş olan
tek Tanrı'yı, kendi dünyasında iktidara getirmek ve
başbakan yapmaktır. İnsan bedeninin halk azınlığı
ve kötüleri olan nefis ve şeytanı iktidara getirip baş-
bakan yapanlar ise, anti demokratik bir seçim yap-
mış olur ve insanlıktan çıkarlar.

Gerçek siyaset ise; kitap göndermis tek tanrı olan
Allah'ı kendi dünyasında iktidara getirip başbakan
yaptıktan sonra, O'nun buyrukları doğrultusunda
yaşamaktır. Evrenin ve içindekilerinin gerçek sahibi
Allah'ı bırakıp, nefis ve şeytanı iktidara getiren ve
onları başbakan yapanlar ise, gerçek siyaset ve
demokrasiden uzaklaşmış olur ve insanlıktan çıkar-
lar.

Ey insanlar! İnsan olmak ve insanca yaşamak ister-
seniz, gerçek siyaset ve demokrasiye dönünüz.
Halk azınlığı olan nefis ve şeytanı iktidara getirmek,
sizi insanlığa çıkarmaz, insanlıktan düşürür. Ebedî
hayat ve saadetiniz ve hem de gerçekliğin hakkı i-
çin bu düşürülmeyi kabul etmemelisiniz. Kabul et-
memelisiniz ki, "ben insanım" diyebilesiniz.

                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onbeşi, Mayıs ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Cevaplama ve Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *



Keine Kommentare: