Freitag, 6. September 2013

BEŞAR ESAD'A VE YERYÜZÜ HALKLARINA MESAJ

                            BEŞAR ESAD'A
           VE YERYÜZÜ HALKLARINA MESAJ

 diktatörlüklerin yıkılmasını isteyen ALLAHın adıyla

Beşar Esad ve onun ardındakiler bilmelidir ki, ABD'
ye meydan okumak, Suriye'nin durumunu düzelt-
mez, daha da kötüleştirir. Bu konuda yapılacak
doğru ve isabetli iş, ABD'yi kızdırmak değil, onu yu-
muşatmaktır. Onu yumuşatmak için de Beşar Esad;
şartsız olarak Iktidardan çekileceğini, işlediği suç-
lardan dolayı hesap vermeyi kabul ettigini ve rejimi-
nin de demokratik dönüşüm için gereken her şeyi
yapacağını bildirmelidir. Bu bildiri karşılığında Suri-
ye'ye yapılması planlanan operasyona belki gerek
kalmayabilir. Aksi halde operasyon yapmaktan baş-
ka çare yok demektir.

Halkının ve ülkesinin geleceğini kendi iktidarından
üstün tutabilen bir lider, ancak gerekli yumuşatmayı
yapabilir. Eğer Beşar Esad, o vasıfta bir insan de-
ğilse, gerekenin tam aksini yapacaktır. Yani mey-
dan okumaya devam edecek ve sonunda hakettiği
darbeyi yiyecektir. Ama görünen o ki, Beşar Esad,
halkının ve ülkesinin geleceğini kendinden üstün tu-
tabilen bir lider olsaydı, zaten halkını katlettirmeye
baştan râzı olmazdı. Fakat yine de insanların dönü-
şümü ve iyileşmesi ve iylişerek pişmanlık göster-
mesi mümkündür. Keşke Beşar Esad, pişmanlık
gösterse ve ülkesini yıkımdan kurtarsa...

Eğer Beşar Esad rejimine destek veren ülkeler za-
manında Esad'ın elini tutsalardı, yani onu durdur-
maya çalışsalardı, "terörist"(!) diye katledilen yüz
bin suçsuz insan ölmez ve bugün iş bu raddelere
kadar gelmezdi. Dolayısıyla Esad'a destek veren-
ler, onun trajik ve dramatik sonunu da hazırlamış
oldular.

Sonuçta Suriye'ye operasyon yapmak, kuvvetli bir
hak haline geldi. Suriye diktatöründen gerekli yumu-
şama gelmediği takdirde bu hakkı yerine getirme-
mek, hem Ortadoğu ülkelerine, hem de operasyo-
na katılacak ülkelere büyük zararlar verir. Bu zarar-
lara uğramamak için operasyon kaçınılmaz hale
gelmiştir. "Operasyonu sınırlı tutmak" da, işin "adâ-
letli olma" yönüdür ve isabetlidir. Ama bu operas-
yonda asıl hedef, zâlimi durdurmak ve cezâlandır-
maktan başka, "demokrasiye hizmet" olmalıdır. So-
nuçta Suriye halkı normal bir rejime kavuşabilmeli-
dir. Zaten Suriye sorunu da demokrasinin engellen-
mesinden doğmuştur. Sorun çıkaran sebebi orta-
dan kaldırmadan da sorun çözülmez.

Çağımızın bir "Altın Çağ"a yükselmesini istiyorsak,
diktatörlere ve diktatörlüklere acımamalıyız. Onları
bütün yeryüzünden kazımalıyız. Bunun için yeryüzü
halkları gereken her şeyi yapmalıdır. Diktatörlüklere
râzı olmamalıdır. Diktatörlükler yalnız Ortadoğu'dan
değil, Asya'dan da, Amerika'dan da silinmelidir.
Çağlarını "Altın Çağ"a dönüştürmek isteyen halklar,
bu silmeyi mutlaka yapacaklardır ve yapmalılar.
Yapmalılar ki, insanî özgürlüklerini kazansınlar ve
bu kazanımla da yüce Yaratıcı'nın gözüne girsinler
ve böylece hakiki insanlıklarına kavuşsunlar. Çün-
kü hakiki insan olmak, ancak yüce Yaratan'dan baş-
kaşına kul olmamakla gerçekleşir. Diktatörlere veya
kendi benliklerine kul olmayı kabul etmiş olanlar, as-
la hakiki insanlığa çıkamazlar. Ama zaman, hakiki in-
sanlığa yükselme zamanıdır. Ve bu çağ da, bu za-
manın son fırsatıdır. Yeryüzü halkları bu son fırsatı
kaçırmamalıdır. Bu fırsatı ganimet bilenler, Hz.
Mehdi ve Mesih'in misyonuna hizmet etmiş olacak-
lardır. İşte, hizmet budur. Ne büyük hizmet! Hz. İsa'
ya, Musa'ya ve Muhammed'e inananlar bu hizmet-
ten nasipsiz kalmamalıdır.

    Tanrı tektir. Mehdi ve Mesih, Tanrı'nın elçisidir.

Not 1: Saddam Hüseyin, Allah'ın Mehdisi'ni din-
lemedi, kellesini kaybetti. Eğer dinlemezse, Esad
da kaybedecek.

Not 2: Taliban, El-Kaide lideri için kendini ve Afga-
nistan'ı yaktı. İran da, El-Esad için kendini ve ülke-
sini yakmamalıdır.

Not 3: ABD'nin operasyonu, bir "macera arama"
değil, "bir katliamcıyı cezalandırma"dır.

Not 4: İran'ın dinî ve dünyevî liderleri, ABD'ye "em-
peryalist" diye küfrederken, kendilerinin de Suriye'
de "zulmortakçısı" ve "katliamcı destekcisi" olduk-
larını ve ABD'nin Irak'taki hatalarını onun yüzüne
vururken de, Saddam'ın devrilmesiyle Alevîlerin öz-
gürleştirilmiş olduğunu unutmamalıdır. Ne yazık ki,
20 milyon insanın özgürleşmesi için yüz binlerce in-
san ölmek zorunda kalabiliyor. Yani; özgürlük ucuza
malolmuyor. Ama 20 milyonun özgürlüğü için değ-
mez mi? Yoksa Irak'ta diktatörlüğü geri mi getire-
lim? Madem bunu istemezsiniz, o halde Suriye'deki
15 milyon insanın özgürleşmesine neden engel o-
luyorsunuz? Yoksa onlar müslüman değil mi? Yok-
sa burada da mezhepcilik mi yapacaksınız? Yazık-
lar olsun sizin mezhepçiliğinize! Hz. Muhammed
mezhepçi miydi? Hz. Ali mezhepçi miydi? Şah'ı de-
virmek hak, Esad'ı devirmek haksızlık, emperyalist-
lik ha!? Yazıklar olsun! Milyon kere yazıklar olsun!

Not 5: Esad'ın hakettiği cezâ; onun kellesinin alın-
masıdır. Onun cezâsını vermeyenler, "biz adâletli-
yiz" dememelidir.

Not 6: Suriye bölünmeyecektir. Çünkü orada, onun
bölünmesini gerektirecek birbirine düşman ve zıt
büyük halk kitleleri yoktur. Esad'ın kendine özel bir
devlet kurmasına ise izin verilmeyecektir. Çünkü
onun hakkı, devlet kurmak değil, hesap vermek ve
cezâ görmektir.

Not 7: Zâlimleri cezâlandırmadan barış gelmez. Ba-
rış istiyorsak, Esad'ı ve ardındakileri cezâlandırmak
zorundayız. Hak ve Adâlet de bunu gerektirir.

Not 8: ABD'nin, operasyon için kongreye başvur-
ması, işin "dürüstlük ve namusluluk yönü"dür. Ope-
rasyon onayı için Birleşmiş Milletler'e gitmemek
daha iyidir. Çünkü BM'nin yapısı demokratik değil,
daha çok diktatoriktir. Bu yapının süratle değiştiril-
mesi gerekiyor. Bu değişim için de, demokrasiyi
kabul etmeyen ülkeler bu teşkilâttan çıkarılmalı ve
oylamalar da demokratik usullere göre yapılmalıdır.

Not 9: Suriye sorununu çözmek, İslâmlı Ülkeler'e
yakışırdı. Fakat gerekli birlikleri ve güçleri bulunma-
dığı için bu iş ABD'nin üzerine kalmıştır. ABD ope-
rasyonu, "kâfirin kılıcı" değil, "hakkın kılıcı"dır. Çün-
kü bu kılıcı tutan eller; hem İsa'ya, hem Musa'ya ve
hem de Muhammed'e inananlarındır. Yüz yıl önce-
sinde yaşamıyoruz. Olayları, şimdiki şartlara göre
değerlendirmeli ve hükmü de ona göre vermeliyiz.
Hem, iş başında olan çağımızın Mehdisi, yanlış hü-
küm vermez. Çünkü o, yüce Allah'ın izni ve yardı-
mıyla hareket eder.

Not 10: Yeni Çağ'ın Mehdisi'ne uymayanlar; bilgide,
eylemde ve hükümde noksan kalırlar. Gerçek Meh-
di; yüce Allah'tan bilgi, ışık ve elçilik alandır. Bu el-
çilik, peygamberlik değildir. Yani elçi, Allah'tan yeni
ayetler almaz, ancak yeni bilgiler alır. Yalnız bu nok-
tanın bir istisnası vardır, o da; Kur'anın bir özeti Hz.
Mehdi'nin kalbine indirilerek, Kur'an hakkında mey-
dana getirilen şüphelere karşı onun kalbi sağlam-
laştırılmıştır.

Not 11: İslâmlı Ülkeler bütün bunlardan anlamalıdır
ki, eğer bir birlikleri yoksa, onlar hiç birşeydirler. Bu
durumdan kurtulmak isterlerse -ki istemek zorunda-
lar-, o halde Avrupa Birliği'ne kabul edilmeyen Tür-
kiye'nin etrafında birer birer toplanmaya başlamalı-
dırlar. Bu istek, Hz. Mehdi'nin emridir.

Not 12: Esad'ın cezâlandırılmasını isterken hedefi-
miz savaş değil, barıştır ve barış olmalıdır. Fakat
barışın şartlarını yerine getirmeyenler, barışı haket-
mezler.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onüçü, Eylül başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Duyuru.
Boyut:   Muranizm.

                                                  YAYINLAYAN
                                      AVRUPA  MURANİSTLERİ

                                      *   *   *

Keine Kommentare: