Samstag, 21. Juli 2012

ATEİSTLERİN ORUCU

                               ATEİSTLERİN ORUCU

                           ayların sahibi ALLAHın adıyla

Oruç ayı Ramazan geldi. Allah'a inanmış ve teslim olmuş olanlar da,
oruçlarına başladılar. Acaba onlarla birlikte başkaları da oruç tutabi-
lir mi? Meselâ, ateistlerin de orucu olabilir mi?

Yalnız ateistlerin değil; eğrilerin de, adaletsizlerin de, inançlı ibadet-
sizlerin de, merhametsizlerin de, kötülükçülerin de ve daha başkala-
rın da tutmaları gerektiği bir oruçları vardır.

Ateistlerin orucu şudur: Yaratıcıları, yaşatıcıları ve yöneticileri olan
yüce tek Tanrı'ya inanıp, ateistliklerini bozmaktır. Evet, ey ateistler!
Sizin yaratıcınız, yaşatıcınız ve yöneticiniz olan tek Tanrı'ya inan-
mayı tutup, ateistliğinizi bozmalısınız. Çünkü sizin ateistliğiniz için-
de evren büyüklüğünde koskoca bir eğrilik, koskoca bir adaletsizlik,
koskoca bir merhametsizlik ve koskoca bir kötülükçülük bulunmak-
tadır. Bu eksi sıfatlardan kurtulmadığınız müddetçe de hakiki insan-
lığa sahip olamazsınız. Hakiki insanlığa ermek isterseniz; Tanrı'ya
inancı tutmanız, ateistliğinizi bozmanız gerekir.

Çünkü sizi; tesadüfler yaratmadı, tesadüfler yaşatmıyor ve tesadüf-
ler yönetmiyor. Çünkü tesadüfler bir rüzgârdır. Rüzgâr da, onu es-
tirenin elindedir. Bu dünyaya ve onun ağacı olan evrene hükmede-
meyen de, o El olamaz. Siz de, bu gerçeği idrak edebilecek durum-
dasınız. Öyle ise hâlâ ateist kalmanız neden?

Unutmamalısınız ki, ateizminizin içinde barınan "sebepler tanrısı",
"kendikendinelik tanrısı", "tesadüfler tanrısı", "madde tanrısı" ve
"doğa tanrısı", sizin gerçek Tanrınız değildir. Çünkü bu tanrıların,
kendi başlarına bu evreni yaratabilecek, yaşatabilecek ve yönetebi-
lecek güç ve bilgileri yoktur. O gerçek dışı tanrılarınız bir araya ge-
tirilmediği müddetçe de, gerekli yaratma, yaşatma ve yönetmeyi
yapamazlar. Eğer onlar, bir araya getirici, birleştirici başka bir ele
muhtaç iseler, demektir ki onlar, "gerçek Tanrı" olamazlar. O halde
sizin gerçek Tanrınız, ancak bu evreni ve içindekileri tek başına
yaratıp, yaşatıp ve yönetebilecek Olan'dır. Ona da işte "gerçek
Tanrı", "yüce tek Tanrı" denir.

İşte bu "gerçek Tanrı"yı tanıyıp kabul etmemek, en büyük eğriliktir.
Hem en büyük adaletsizliktir. Hem en büyük merhametsizliktir. Hem
en büyük kötülüktür. Çünkü sahteleri gerçeğin yerine oturtmak, a-
dalet olamaz. Çünkü gerçek Tanrı'nın hakkını sahte tanrılara dağıt-
mak, merhamet olamaz. Çünkü evren ve evrenlilerin gerçek Tanrı'
sını tanımayarak onların anlam ve kıymetini katletmek, iyilikçilik
olamaz.

İşte ateizminizin içinde bulunan bu kötülüklerden bir an önce kurtul-
manız gerekiyor. Bu kurtuluşu gerçekleştirmediğiniz müddetçe ger-
çeğe ve gerçek insanlığa eremezsiniz. Gerçeğe ve gerçek insanlığa
ermek için iki adım atmanız yeterlidir. Birinci adım: Bir yaratık, ya-
şatık ve yönetik olduğunuzu kabul edip, egonuzun tanrılığını kır-
maktır. Çünkü bu evreni yaratan, yaşatan ve yöneten siz değilsiniz.
Öyle ise, kendinizi Tanrı'nın yerine koyamazsınız.

İkinci adım: Bir yaratık, yaşatık ve yönetik olan varlığınızı, onu
yaratıp yaşatmakta ve yönetmekte olan madde ötesi, ruh ve ışık sa-
hibi tek Tanrı'ya; doğrulukla, adaletle, ibadetle, merhametle, namus-
lulukla ve iyilikçilikle teslim etmektir. Bu teslimatı yaptığınız an,
gerçeğe ve gerçek insanlığa ermiş olacaksınız. Yüce tek Tanrı'nın
cenneti de, bu ermişlere aittir. Ermekten kaçıp, ham kalmış olanlara
da ancak cehennem vardır. Ölümü öldürmeye veya Tanrı'yı dur-
durmaya gücü yetmez olanların da bundan kurtuluşu yoktur.

İşte sizin için iki yol! İstediğinizi seçebilirsiniz...

Şimdi de diğer oruç tutması gerekenlere gelelim.

Eğrilerin tutacağı oruç ise; dinli ve dünyalı olmanın birinci şartı o-
lan doğruluğu tutmak, eğriliği bırakmaktır.

Adaletsizlerin tutacağı oruç ise; dinin, dünyanın ve yaşamın hak öl-
çüsü olan adaleti tutmak, adaletsizliği bırakmaktır.

İnançlı ibadetsizlerin tutacağı oruç ise; yaşatılmakta oluşun borcu
ve Allah'a inanıyor olmanın isbatı olan ibadeti tutmak, ibadetsizliği
bırakmaktır. En önemli ibadet ise, namazlı olmaktır. Namazı ve Al-
lah'ı anması olmayanın ise hiç bir zaman dini olmayacaktır veya
hep yarım kalacaktır.

Merhametsizlerin tutacağı oruç ise; dinli ve gerçek insan olmanın
şartlarından biri olan acımayı tutmak, acımasızlığı bırakmaktır.

Namussuzların tutacağı oruç ise; şehvetin doğruluğu olan namusu
tutmak, gayri meşru cinsel ilişkileri kesmektir. Yani; nikâhsızlıktan,
homoseksüellikten, tecavüzcülükten ve zinadan uzak durmaktır.

Kötülükçülerin tutacağı oruç ise; dini din eden ve onun önemli bir
yarısı hükmünde olan iyilikçiliği tutmak, kötülükçülüğü terketmek-
tir.

Hiristiyanların tutacağı oruç ise; "Tanrı tektir; İsa, Musa ve Mu-
hammed O'nun kulu ve elçisidir" deyip, İsa'yı Tanrı'yla eşitlemeye
son vermek ve Tanrı'nın oğulsuzluğunu kabüllenerek, Tanrı'yı in-
san seviyesine düşürmekten uzaklaşmaktır.

Yehovaların tutacağı oruç ise; Tanrı'nın bir adaleti bulunduğu ve
O'nun adaletinin gereğinin ise, suçluları yok etmeyip, onları suçları
kadar cezalandırmak olduğunu ve bu cezanın verilebilmesi, iyilerin
de mükâfatlarını alabilmesi için cennet ve cehennemin varlığının
şart olduğunu ve gerekli ceza ve mükâfatlar için dünyanın yeterli
bir yer olmadığını kabüllenip, âhirete inanmak ve âhiretsizlerin dini-
nin kabul edilmeyeceğini unutmamaktır.

Alevilerin tutacağı oruç ise; Hz. Ali'yi, Allah'a teslim oluş şartları i-
çinde sevmek, onu Hz. Muhammedin ve Allah'ın üzerine çıkarma-
mak, yani Ali sevgisini İslâmiyet'ten ayrı bir din haline getirmemek
ve bu sevgiyi, Allah'ın dininden ayrı bir din haline getirenlerin dini-
nin, Allah katında çöpe atılacağını unutmamaktır.

Müslümanların tutacağı oruç ise; tuttukları orucu, sırf Allah emret-
tiği için, nefsin firavunluğunu kırmak ve Allah'a yaklaşmak için ve
ibadet niyetiyle tutmaktır.

Herkesin orucu hayırlı olsun...

Zaman:  Yeni Çağ'ın onikisi, Ramazan ayı başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut:   Muranizm.

                                                                  YAYINLAYAN
                                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                               *   *   *


Keine Kommentare: