MUHARREM İNCE'YE VE CHP'YE MEKTUP
iyi işler yapanları mükâfatlandıracak olan
ALLAHın adıyla
CHP'nin
gelecekteki başkanı Sayın Muharrem İnce!
24
Haziran'da girdiğiniz
Cumhurbaşkanlığı seçimini
kaybettiniz.
Ama aldığınız yüzde otuz buçuk oyla
partinizin
aldığı
oyu geçerek
de partiniz içinde
ka-
zanan
oldunuz. Bu kazanç
sizi, CHP'nin başına
ge-
tirmelidir.
Siz CHP başkanlığını hakediyorsunuz.
Bu hakkınız için gereken çalışmalarınızı sürdürme-
lisiniz.
Aldığınız yüksek oya bakarak CHP'li seç-
men de
sizi destekleyecektir.
Partinizin
şimdiki
başkanı K. Kılıçdaroğlu için ise,
gitme
vakti gelmiştir.
Çünkü
dokuz seçim
kaybet-
miştir. Gitmezse, çok ayıp eder. Eğer gitmemekte
diretirse,
o, "koltuk sevdası"na tutulmuş demektir.
Onu bu
sevdadan kurtarabilmek için de, onun altın-
daki
koltuğu
çekip
almak gerekir.
Aslında Kılıçdaroğlu'nun: "Siz benden yüksek oy
aldınız. Artık bundan sonra bu koltukta oturmak
si-
zin hakkınız" deyip, centilmence çekilmesi gerekir.
Bu
centilmenliği
yapmıyorsa,
onu zorla da olsa ya-
pıştığı koltuktan koparmak lâzımdır. Çünkü 9 se-
çim
kaybetmiştir.
Bu kayıplarla
o, bu koltuğu
haket-
miyor.
Haketmediği
bir koltukta oturan bir partici de,
Türkiye için faydalı bir adam olamaz. Çünkü haksız-
lık içinde olan siyasetçilerden Türkiye'ye hayır gel-
mez.
CHP'li seçmen
bu gerçeği görmeli ve Kılıç-
daroğlu'nun gitmesi için protesto gösterilerine baş-
lamalıdır. Kılıçdaroğlu oturduğu genel başkanlık
koltuğundan uzaklaştırılabilirse, partiye seçim ka-
zandıracak yeni bir başkanın geliş yolu açılmış
olur.
Sayın İnce, partinizle beraber Cumhurbaşkanlığı
seçimini kaybettiniz. Kaybedişinizin sebeplerini a-
raştıracak mısınız? Eğer seçim kazanmak istiyor-
sanız, kaybedişin sebeplerini bilmeniz ve bulmanız
ve onları ortadan kaldırmanız gerekiyor. Biz dindar-
lar,
Türkiye'de iyi bir muhalefetin vücut bulabilmesi
için size kaybettiren sebeplerin
önemlilerini göster-
mek
istiyoruz.
Seçim çalışmalarına başlar başlamaz Erdoğan'ı
devirmek,
yaptıklarını yıkmak vaadlerinde bulundu-
nuz. Bu
düşmanca
hareket yanlıştır. Çünkü siz, ço-
ğunluk
kitleden oy almak için ortaya çıkıyorsunuz.
Bu düşmanca dili kullandığınız zaman, seçimi baş-
tan
kaybetmiş
olursunuz. Çünkü
sizin düşmanca
di-
liniz, çoğunluk kitleyi iktidar partisine daha
çok
bağ-
lar,
onlardan oy alamazsınız. O halde bu düşmanca
dili bırakmak gerekiyor.
Düşmanca dil'den kurtulabilmek için de, "doğru mu-
halefet"in
ne olduğunu
bilmeniz gerekiyor. Doğru
muhalefet:
İyiyi
korumak, kötüyü yıkmak
veya de-
ğiştirmektir. Siz ise bunun aksini
yapmamak zorun-
dasınız. Ama ne yazık ki aksini yapmaktasınız. Du-
rumunuzu
düzeltmediğiniz
takdirde Türkiyeli çoğun-
luk kitle
sizden kurtulmak isteyecektir. Çünkü yarar-
lı bir muhalefet ortaya
serememektesiniz.
Doğru muhalefet için "iyi" ile
"kötü"nün ne olduğu-
nu da iyi
belirlemeniz gerekiyor. Bu belirleme de
ancak ya
dine göre olur, ya da kanuna göre olur.
Kanunda
bunun belirlemesi yoksa, dinin belirleme-
sine
bakmak ve uymak zorundasınız. Eğer bu ko-
nuda
ideolojinizin belirlemesiyle hareket edecek
olursanız, bu hareket sizi ve partinizi batırır ve ba-
tırmaktadır. Oy istediğiniz çoğunluk kitle de sizin
ideolojinize
tapmak zorunda değildir.
Türkiyeli ço-
ğunluk
kitleden, ideolojiniz için değil, yapacağınız
iyi
icraatlar için
oy isteyebilirsiniz.
Türkiyeli
çoğunluktan oy istiyorsanız, o çoğunluğun
diniyle,
dindarıyla
ve cemaatleriyle barış içinde ve
onlarla
barışık
olmalısınız. Bu barışı kuramazsanız,
onlardan
oy alamazsınız. Onlardan oy alamadığı-
nız müddetçe de iktidar olamazsınız.
İktidara
gelmek istiyorsanız,
Türkiye'nin düşman-
larıyla düşman, dostlarıyla dost olmalısınız. Bunun
tersini
yaparsanız,
ihanete düşmüş olursunuz. Bu
ihanetle çoğunluk kitleden oy almanız asla mümkün
olmaz. O
halde partiniz ve partilileriniz terör örgüt-
leriyleriyle
yapmakta olduğu
işbirliğini kesmek zo-
rundadır. Bu işbirliği kesilmediği takdirde Türkiyeli
çoğunluktan oy almanız mümkün olmayacağı gibi,
suçlu duruma da düşmüş olursunuz ve suçlu du-
rumdasınız. Bu suçluluk, partinizin kapatılmasına
veya
partililerinizin hapse tıkılmasına sebep olabi-
lir. Bu işbirliğinizin hesabının da sorulması gereki-
yor.
Çünkü
partiniz, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde te-
rör örgütlerinin
partilerini özel bir destekle meclise
soktu. Bu
iş,
kötü bir iştir.
Bu iş
demokratlık
değil-
dir. Bu iş, Türkiye'ye kötülük ve Türkiyeli çoğunluğa
da düşmanlıktır. Bu düşmanlığı niçin yapıyorsu-
nuz? İktidarı devirmek için mi? Ama başaramadı-
nız! Tek başardığınız şey, terör örgütlerinin elini a-
yağını meclise sokmak oldu. Terör
örgütlerinin par-
tilerine
verdiğiniz
desteği
derhal kesmeli ve onların
meclisten
atılması için gerekenleri yerine getirmeli-
siniz.
Aksi halde kendi partiniz kapatılmakla yüz yü-
ze
gelebilir. Bunun için bir kanun çıkarılmayacağın-
dan emin
olmayınız!
Sayın İnce! Türkiye'nin, güvenilir bir
muhalefete ih-
tiyacı var. Partiniz ve partilileriniz bu
güvenirliği
sağ-
layamadığı için AK Parti iktidarda kalmaya ve
tutul-
maya
mecbur olacaktır.
Biz dindarlar istiyoruz ki;
Türkiye'nin
güvenilir bir muhalefeti olsun; olsun ki,
iktidar
partisi yorulduğunda
veya
büyük yanlışlar
yapmaya
başladığında muhalefeti iktidar yapabile-
lim. Ama
partiniz CHP istediğimiz güvenirliği sağla-
yamadığı için iktidardaki parti yorulsa da, çatlasa
da,
patlasa da onu iktidarda tutmaya devam edece-
ğiz.
Sayın M. İnce! Karar Gazetesi yazarı Elif Çakır'a
verdiğiniz kısa röportajda: "Cumhurbaşkanı olduğu-
nuzda
gönülleri birleştireceğinizi" söylemişsiniz.
Gönülleri
birleştirmek
güzel bir şey,
fakat dünyanın
en zor işlerinden biridir. Bu zor işi başarmak ister-
seniz,
önce ideolojinizi değiştirmeniz gerekir. Yeni
ideolojiniz
de; "Türkiye'ye ve Türkiyelilere hizmet"
olmalıdır. İdeolojinizi değiştirmeye hazır mısınız?
Eğer ideolojinizi değiştirebilirseniz, gerisi gelecek-
tir.
Gerideki gelecekte de şunlar vardır: Gönlünüzü
önce
Yaratıcınız ile birleştirmelisiniz. Bu birleştir-
meyi
yapmamışsanız, Yaratan'ın yaratıklarının gö-
nüllerini
birleştiremezsiniz.
Gönlünüzü Yaratan'la
birleştirmek isterseniz, O'nun önünde eğilmek, diz
çökmek,
hazırolda
durmak ve secdeye kapanmak
olan
namaza başlamalısınız. Namazınız yoksa, Ya-
ratan'a
olan inancınız noksan demektir. Önce bu
noksanlığı gidermeli, Yaratan'a ve ötedünyasına i-
nancınızı kuvvetlendirmelisiniz.
Kuvvetlendirmek
isterseniz,
dua ile O'ndan yardım isteyebilirsiniz.
Mevlâna'nın ve Bediüzzaman'ın eserlerini okumak
da bu
konuda size yardımcı olacaktır.
Cuma
namazından
başka
beş
vakit namaza da baş-
lamalısınız. Çünkü yüce Yaradan size hergün rızk
ve
nimetleriyle 24 saatlik bir hayat vermektedir. Bu-
nun teşekkürü olarak da sizden günde bir
saat tutan
ve imanın isbatı olan beş vakit namaz istemektedir.
Namaz kılmadığınız zaman, hayatın teşekkürünü
yapmamış oluyorsunuz. Bu teşekkürsüzlük de, nan-
körlük
olmaktadır.
Bu nankörlük de, cenneti kaybet-
tirip
cehennemi kazandırıyor. Öldükten sonra da bu
iki
yerden başka
gidilecek bir yer yok. Ömrünüz de
geçmekte, bitmekte, tükenmekte! Gerekli
teşekkür
de ölüm
gelmeden önce ve hergün beş vakit yapıl-
malı değil mi?
Yaradan'a
iman, yaratılışın teşekkürüdür. O'na iba-
det de,
yaşatılışın teşekkürüdür. Bu teşekkürler ol-
madan
gönlünüzü Allah ile birleştiremezsiniz. Bu
birleştirmeyi yapmadan da insanların gönüllerini
birleştirmeniz mümkün olmaz. Türkiye gibi
vatan-
daşlarının yüzde doksanı müslüman ve bunların da
yüzde
yirmi-otuzu dindar olan bir ülkede namazsız
bir adam,
namazlılara
hükmedemez. Yani dindarlar,
namazsız bir siyasetçinin idaresi altına girmek iste-
mezler.
Onlardan oy istiyorsanız, namazlı olmalısı-
nız. Namazınız yoksa, müslüman bile sayılmazsı-
nız. Ama hata etmeyiniz: Namazınız, Allah emrettiği
için olmalıdır, yoksa oy toplamak için değil.
Gönülleri
birleştirme
yoluna girdiğinizde
namaza
başlamanız gerekecek. Namaza başladığınızda iç-
kiyi bırakmak zorunda kalırsınız. Çünkü içkiyle na-
maz
birarada yaşayamaz.
Bunları
gerçekleştirdiği-
nizde çok büyük bir sorunla karşılaşacaksınız. O da
şudur:
CHP'li partililer, namaz kılan ve içki içmeyen
bir
partiliye tahammül edebilirler mi? Eğer edebilir-
lerse,
yolunuz açık
demektir. Yoksa yeni bir parti
kurmadan
hedefinize yürüyemezsiniz. Parti kurmak
da
zahmetli bir iştir.
Bu zahmete katlanabilecek mi-
siniz?
Yoksa: "Bana bir belediye başkanlığı yeter"
deyip
kenara mı çekileceksiniz?
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Not 1:
Bir parti genel başkanı 2-3 seçim kaybedin-
ce
kendiliğinden
gitmelidir. Gitmelidir ki, seçim ka-
zanabilecek
kişilerin
önü açılsın. Partiyi daha ilerile-
re
götürebilecek kimselerin önünü kapatan bir ge-
nel başkan, gerçek lider değildir. Sahte liderler de
parti başkanlığından uzaklaştırılmalıdır. FETÖ bir
kaset
darbesiyle Deniz Baykal'ı gönderebiliyorsa,
CHP'liler
de bir kaset darbesiyle 9 seçim kaybet-
miş koltuk sevdalısı kişiyi gönderebilirler ve gön-
dermelidirler.
Çünkü
o şahsın genel başkanlık hak-
kı bitmiştir. Onun haksızlığına son vermek, adâletin
gereğidir. O şahıs adâlete boyun eğmiyorsa, kaset
darbesiyle
gönderilmek onun hakkıdır. Öyleyse
hakkı verilmelidir. Zaten kendisi de bir
kaset darbe-
siyle
gelmişti.
O halde gereken yapılmalıdır. O şah-
sın basına sızmaması gereken sırları mutlaka var-
dır. O sırlardan derlenmiş bir kaset, "(K)oltuk (K)ara
sevdalısı"nın işini bitirir.
Not 2:
CHP'liler terör örgütleriyle olan işbirliğini bi-
tirmezlerse
ve meclise soktukları terör partilerini
oradan çıkarmazlarsa, Türkiyeli demokrat çoğun-
luk,
CHP'nin derhal kapatılması için harekete geç-
mek
zorunda kalacaktır.
CHP'ye karşı
protestolar
başlamalıdır. Çünkü terör örgütleriyle işbirliği için-
de olan
bir parti, Türkiye için çok büyük bir tehlike-
dir. Bu
tehlike derhal bertaraf edilmelidir.
Not 3:
Allah'ın
Mehdisi Mehmed Nur'an'ın emridir:
"CHP
güvenilir bir parti haline gelmedikçe müslü-
manların ve özellikle dindarların o partiye oy verme-
leri
yasaktır.
Bu yasağı çiğneyenler, şefaatimden
mahrum
kalır."
Not 4: İslâmiyette Allah'a ve âhirete inançtan sonra
en önemli
ibadet namazdır.
Namazı
olmayan bir i-
nançlıya "müslüman" denmez.
Müslüman
olmak isteyen bir kimse, Allah'a teslim
olmak
zorundadır.
Bu zorunluk için
de şu
6 şartın
yerine
getirilmesi gerekiyor:
1- Haklı olmak. 2- Adâletli olmak. 3-
Namuslu ol-
mak. 4- İbadetli olmak. 5- Ahlâklı olmak. 6- İyilikçi
olmak,
iyi işler
yapmak ve gizli-açık
bütün kötülük-
leri
terketmek.
Bu şartların açıklaması da şudur:
Haklı olmak: Yaratan'ın, yaratılışın ve yaratılmışların
haklarını çiğnememek ve çiğnetmemektir.
Adâletli
olmak: Haklının hakkını, haksızın cezâsını
hakettiği kadar vermektir.
Namuslu
olmak: Aileyi korumaktır. Bu koruma için
de;
nikâhsız
cinsel birleşimi,
tecavüzcülüğü
ve eş-
cinselliği terketmek gerekiyor. Eğer kadınsanız,
seksî bir
kıyafetle
sokağa
çıkmamalısınız. Yani
kollarınız, bacaklarınız ve göğsünüz kapalı olmalı
ve
dar-ince-şeffaf
giysilerle vücudunuzun seksî
yerlerini
sergilememelisiniz. Başınızı örtüp örtme-
mekte
özgürsünüz. Bu konuda baskı yapılamaz.
İbadetli
olmak: Namaz kılmak,
zekât vermek, oruç
tutmak,
hacca gitmek ve "Allah'tan başka ilah yok-
tur. İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve
elçisi-
dir"
cümlesiyle Allah'ın
tekliğine
ve elçilerinin
gön-
derilmişliğine şahitlik etmek ve bu şahitliği fırsat
buldukça tekrarlamaktır.
Ahlâklı olmak: Allah'a ve kullarına iyi davranmaktır.
Bunun için de; kibir, gurur, hırs, hased, cimrilik,
bencillik,
yalancılık, gıybetçilik gibi kötü sıfat ve fiil-
lerin
yerlerine onların
iyi zıdlarını yerleştirmek ve
olgunlaşmak gerekir.
İyilikçi olmak: Âciz, fakir ve muhtaçların yardımına
koşmak ve yaptığı iyilik ve yardımı karşılık bekle-
meden sırf Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için
yapmaktır.
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Allah'tan başka ilah yoktur.
Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın
onsekizi,
Haziran sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen