Donnerstag, 5. Juli 2018

CHP'YE OY VERENLERE DUYURU!

           CHP'YE OY VERENLERE DUYURU!

  iyilerin ve hakların yanında olan ALLAHın adıyla


CHP'ye oy veren ve gelecekte de oy vermeye de-
vam edecek olan CHP'li Türkiye vatandaşları!

24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy verdi-
ğiniz Cumhuriyet Halk Partisi, seçimi kaybetti. Bu
kayba mutlaka çok üzüldünüz. Oysa bir kısmınız
gönül verdiğiniz partinizin kazanması için canhıraş
bir mücâdele verdiniz. AK Parti ve Erdoğan düş-
manlığında yarıştınız. Ama bu mücâdele ve yarışta
partiniz gibi sizler de kaybeden oldunuz. Oysa mut-
laka kazanacağınızdan emin gibiydiniz.Sonuçta bü-
tün çalışmalarınız boşa çıktı. Düşmanlık ettiğiniz
parti ve lider ise iktidarda kalmayı yine kazandı.
Çünkü demokratik halk çoğunluğu böyle istedi. Si-
zin de halk çoğunluğunun seçimine saygı göster-
meniz gerekir. Bu saygıyı gösterebiliyorsanız, de-
mokrasiyi kabul etmişsiniz demektir. Bu saygıyı
gösteremiyorsanız, diktatörlerle eşit hâle gelirsiniz!

Şimdi söyleyiniz! Türkiye'de demokrasi mi hâkim
olmalı, yoksa diktatörlük mü? Demokrasiyi seçiyor-
sanız, onun gereklerini de kabul edeceksiniz. Dik-
tatörce hareketlere de son vereceksiniz, vermelisi-
niz.

Şimdi soruyoruz: Demokrasiyi hâlâ kabul ediyor
musunuz? Eğer kabul ediyorsanız, biz de sözleri-
mize devam ediyoruz.

İktidar partisine ve liderine düşmanlık etmekle ve
onları kötülemekle seçim kazanacağınızı zannetti-
niz. Ama zannınız boşa çıktı. Bu düşmanlığınız de-
vam ederse, gelecekte de eliniz boş kalacak. Par-
tinizin seçim kazanmasını istiyorsanız, bazı ger-
çekleri bilmeli ve ona göre hareket etmelisiniz. A-
ma önce içinde bulunduğunuz düşmanlığı sonlan-
dırmalısınız. Eğer sonlandırmazsanız, "zâlim" olur-
sunuz.

Çünkü düşmanlığınız hakka ve adâlete dayanmı-
yorsa, kötülük içindesinizdir. Bu kötülük de sizi zâ-
lim eder ve belki de etmiştir. Bu zâlimlikten kurtul-
malısınız. Eğer kurtulmak isterseniz, hakka ve adâ-
lete göre adım atmalı, onlara göre yaşamalısınız.
Eğer "insanlık" istiyorsanız, bu yaşayışı kabul et-
melisiniz. Kabul ediyor musunuz?

"Kabul ediyoruz" diyorsanız, biz de söz söylemeye
devam ediyoruz. Şimdi AK Parti ve lideri Erdoğan'
a düşmanlığınızı hak ölçüsüne vuralım. Ama önce
"hak nedir?" onu bilelim. Hak: Yaratan'ın, yaratılışın
ve yaratılmışların hakkını çiğnememek ve çiğnet-
memektir. Ve yine hak: Yaratan'ın koyduğu ölçü ve
ülke kanununun çizdiği sınırlardır. O halde bu ölçü-
ye göre soralım: Düşmanlık edilmeye hak gördü-
ğünüz Erdoğan sizin hangi hakkınızı çiğnedi? Par-
tiniz iktidardaydı da iktidarınızı zorla elinizden mi al-
dı? Erdoğan millet çoğunluğunun seçimiyle iktidara
gelmedi mi? İktidarda kalışı da yine demokratik ço-
ğunluğun iradesiyle olmuyor mu? Yoksa Erdoğan
sizin elinizden özgürlüğünüzü mü aldı? Ona "dikta-
tör" diyebildiğinize göre, özgürlüğünüz de fazlasıy-
la elinizdedir. (Fakat "meşru özgürlük" olan hak ve
adâlet ve namus dairesi dışında bir özgürlük arı-
yorsanız, o özgürlük, gayri meşrudur ve hayvanlık-
tır. Herhalde bunu istiyor olamazsınız!) O halde bu
hazımsızlık, bu düşmanlık neden? Öyleyse bu hak-
sız düşmanlığı sona erdirmelisiniz. Bu düşmanlıkla
seçim kazanamazsınız!

Eğer seçim kazanamıyorsanız, suç, hata ve hak-
sızlık sizin partinizde olamaz mı? Bunları araştırdı-
nız mı? Niçin araştırmıyorsunuz? Ama araştırmı-
yorsunuz! Beyninize üfürülen düşmanlık ve düş-
manlık etmek kolayınıza geliyor. Fakat zâlimlik etti-
ğinizin farkında değilsiniz. Artık gözlerinizi açınız!
"Bizim partimiz neden iktidar olamıyor?" diye soru-
nuz. "Partimizin ve liderinin noksanlıkları nedir?" di-
ye araştırınız. Eğer partiniz ve lideriniz sahip olduk-
ları noksanlıkları gidermiyorsa, o partiyi ve liderini
terkediniz. Eğer terketmezseniz, haksızlığa düş-
ş olursunuz. Hem de onların noksanlıklarının
aptal bir askeri durumunda kalırsınız. Hâlâ bu du-
rumda kalmaya devam mı edeceksiniz?

Eğer bu durumdan rahatsız olmaya başladıysanız,
"partimizin ve liderinin hata ve noksanlıkları nedir?"
diye sormalısınız. Soruyor musunuz? Eğer "soru-
yoruz" diyorsanız, biz de cevaplıyoruz.

Partinizin, partililerinizin ve liderinizin en önemli ha-
ta ve noksanlıkları şunlardır:

1- Partiniz, partilileriniz ve lideriniz "doğru muhale-
fet" yapmıyor. Doğru muhalefet: İyiye sahip çık-
mak, kötüyü engellemektir. Ama partiniz, bunların
zıddını yapmaktadır. Yani iyiye ve iyi işlere düş-
manlık etmekte, kötülüğe de yol vermektedir. Çün-
kü millet çoğunluğunun seçimiyle gelmiş ve onları
memnun edecek icraatlarda bulunan bir lidere düş-
manlık etmek ve terör örgütleriyle işbirliğine giriş-
mek; doğru muhalefet olamaz! Doğru muhalefette
olan bir parti, iktidar partisiyle yarışmayı kabul eder
ve "ben onlardan daha iyi olacağım" çalışması içe-
risinde olur, düşmanlığa sığınmaz.

2- Lideriniz ve partilileriniz, milletin diniyle, dindarıy-
la ve cemaatleriyle ve daha tarihiyle, ırklarıyla, kül-
türüyle barışmıyor, barışa yanaşmıyor. Barışa ya-
naşmak isterse, onlara hangi zihniyetle yaklaşacak-
tır, onlarla nasıl uzlaşacaktır? Kendi zihniyetinden
vazgeçebilecek midir? Barış için hakka, adâlete ve
doğruluğa dayalı bir zihniyetiniz olmalı. Zihniyetiniz
hakka, adâlete ve doğruluğa dayanmıyorsa, barış
sağlayamazsınız. Barış istiyorsanız, zihniyetinizi
düzeltecek ve normalleştireceksiniz. Millet çoğun-
luğunun zihniyetine zıt bir zihniyetle başarılı ola-
mazsınız.

Unutmayınız! Partiniz, partilileriniz ve liderleriniz 60-
70 yıldan beri bu barışı sağlayamadı. Belki barış
istemediler. Belki bu barış akıllarına gelmedi. Ola-
bilir. Ama bu barış olmadan partinize iktidar yoktur.
Bu durumda partinizden, yani onun iktidar olabilme-
sinden umudu kesebilirsiniz. Veya partililerinizi ve
parti liderinizi barışa zorlayabilirsiniz. Barış isteği
sizden gelmeli. Çünkü millet çoğunluğundan oy is-
teyen ve bu oylarla iktidar olmak isteyen sizsiniz.

3- Partiniz güvenilir bir parti değildir. Çünkü bir kı-
sım partilileriniz Türkiye aleyhinde çalışmakta ve
terör örgütleriyle işbirliği içindedir. Böyle bir partiye
Türkiyeli çoğunluk nasıl iktidar verebilir? O halde
terör örgütleriyle işbirliği içinde olan partililerinizi
saf dışı ediniz. Saf dışı ediniz ki, millet partinize
güvenebilsin. Aksi halde Türkiye ve Türkiyeliler
için tehlike arzeden bir parti olarak kalırsınız. Millet
çoğunluğu da bu tehlikenin ortadan kaldırılmasını
ister ve gereğini yapar. Yani partiniz daha fazla
hayatta kalamaz.

(Türkiye'de MHP, BBP, Hüda Par ve Vatan Partisi;
Türkiye'nin gerçeğini gördüler, saflarını belirlediler
ve AK Parti'nin "önce vatan" anlayışında birleştiler
ve bu birleşme kararıyla "güvenilir muhalefet" ünva-
nını kazandılar. Bunun anlamı şudur: İktidar partisi
başarısız oldugunda, oylarımızı "güvenilir muhale-
fet"e yönlendirmekte çekince yaşamayacağız. "Gü-
venilir muhalefet" olma sırası şimdi CHP'dedir.)

(Vatan Partisi genel başkanı Doğu Perinçek, ver-
diği son beyanatta: "AK Parti ile birleşebiliriz" dedi.)

4- Partilileriniz vatan ve milletin hizmetine talip de-
ğil, iktidara taliptir. Millet çoğunluğu ise kendine
ve vatanına hizmet etmeyecek partilere iktidar ver-
mez. Partinize iktidar verilecek olursa, partililerini-
zin ve liderinizin Türkiye'ye ve Türkiyelilere hizmeti
ne olacaktır? Milleti mi zenginleştireceksiniz? Yok-
sa Türkiye'yi süper güç mü yapacaksınız? Bu ko-
nuda çalışmalarınız, projeleriniz ve düşünceleriniz
nedir? Onları gerçekleştirebilme oranı yüzde kaç-
tır?

Eğer "biz seçkin kimseleriz, elit tabakayız" demek-
te ısrar ediyorsanız ve ederseniz, bu gurur ve kibir-
le millet çoğunluğunun beklenti ve değerleriyle na-
sıl uyuşacak ve barışacaksınız? Hem vatan ve mil-
let, iktidara talip olanlardan iş, hizmet ve icraat bek-
ler. Onların bu beklentileri karşısında yüksekte olan
başınızı onların hizmeti için eğebilecek misiniz, eğ-
meye hazır mısınız? "Biz hizmetinize hazırız" diye-
bilecek misiniz, diyebiliyor musunuz? Eğer diyemi-
yorsanız ve diyemiyecekseniz ve dediğiniz halde
isteneni yerine getiremeyecekseniz, iktidara talip
olmamalısınız. Çünkü iktidar olmak, sadece yönet-
mekten ve yöneticilikten ibaret değildir. Aynı za-
manda hizmetkârlıktır. Hizmetkârlığa da talip misi-
niz? Talip olabilecek misiniz?

5- Partinizin başka noksanlıkları da vardır. Onları
da başkaları yazsın.

İşte partiniz, partilileriniz ve parti lideriniz bu dört-
beş noksanlığı, yani; doğru muhalefet, barış, gü-
ven ve hizmetle ilgili noksanlıkları gidermeden ikti-
dar olamaz. Sizler de boşuna çabalamış olursunuz.
Eğer boşuna çabalamak istemiyorsanız, partilileri-
nizi ve liderinizi sıkıştırmalı ve: "Eğer bu noksanlık-
ları gidermezseniz, bundan sonra size oy ve des-
tek vermeyiz" diyebilmelisiniz. Eğer partilileriniz ve
lideriniz de iktidar olmak istiyorsa, bu noksanlıkları
gidermek için gayret gösterecektir.Bu konuda doğ-
ru sonuç getiren bir gayrete girişmiyorlarsa, onlar
"ebedî muhalefet" olmaya karar vermiş demektir.
Bu takdirde o partinin ve liderinin arkasında durma-
nız doğru olmaz. Çünkü o parti ve lideri size her se-
çimde hep yenilgi yaşatacaktır. Bu yaşayışa râzı o-
labilecekseniz, partinizi desteklemeye devam eder-
siniz. "Biz bu yaşayışa râzı değiliz" diyorsanız, size
iktidar getirecek yeni bir parti kurarsınız. Veya: "Ba-
na ne!" deyip keyfinize bakarsınız. Seçim sizin!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Değerli olabilecekken Erdoğan düşmanlığıy-
la değerini kaybetmekte olan CHP'liler! Sizin değe-
rinizi düşüren bu düşmanlığı sonlandırmalısınız.
Çünkü gelecekteki CHP genel başkanınız Muhar-
rem İnce Bey, bir gazeteye verdiği röportajda:"Ben
Cumhurbaşkanı olursam, Türkiyelilerin gönüllerini
birleştireceğim" diyor. Eğer siz haksızlık ve adâlet-
sizliğe dayanan AK Parti ve Erdoğan düşmanlığını
bırakmazsanız, gelecekteki başkanınız başarılı o-
lamaz. Onun başarılı olmasını istiyorsanız, düş-
manlığınız son bulmalı. İç barış bunu gerektiriyor.

Not 2: Sosyal medyada Cumhurbaşkanı R. T. Er-
doğan'a küfür ve hakarette bulunanlar dikkatli ol-
sunlar ve bu işe son versinler. Çünkü Başkan Er-
doğan, kendi başına sıradan bir şahış değil, 80
milyon Türkiyelinin başkanıdır. Ona yapılan ve ya-
pılacak bir küfür ve hakaret, 80 milyon Türkiyeliye
veya ona oy vermiş çoğunluğa yapılmış olur. Yani
Türkiye Başkanı'na yapılmış bir küfür ve hakaret,
80 milyon hakarettir. Cezâsı da bir değil, 80 mil-
yondur. Yani bu konuda verilecek cezâ, 80 milyon-
la çarpılır, öyle verilir. Böyle büyük bir cezânın al-
tından hiç bir fert, kurum, kuruluş ve gazete kalka-
maz. O halde sosyal küfürcüler ve hakaretçiler bu
işten vazgeçsinler.

Not 3: Ey CHP'ye oy verenler! İçinizde ve partileri-
niz arasında sizleri Türkiye'yi karıştırmaya, bozgun-
culuk yapmaya çağıranlar var. Onların ardından git-
mek, "şeytanın adımlarını izlemek"tir. Şeytanın a-
dımlarını izleyenler, büyük bir kötülük içindedir. On-
lar Türkiye'ye kötülük etmektedirler. Sizler bu kö-
tülüğün içinde olmamalısınız. Bu kötülüğün içinde
olmak, vatan gemisini delmek demektir. Vatan ge-
misini delmek, yalnız düşmanlık ettiklerinizi değil,
sizi de batırır. Bu batışa izin vermemeli, engel ol-
malısınız.

Not 4: Siyasal iktidar istiyorsanız, bunu aldatmakla
ve zorbalıkla değil, hak ederek elde etmeye çalış-
malısınız. Onu hak etmenin yollarını da size gös-
terdik. Eğer iktidardakilerden daha iyi yönetemeye-
cekseniz ve millete onlardan daha iyi hizmet götü-
remeyecekseniz, bırakın iktidar, daha iyi yapabilen-
lerde kalsın. Eğer hak ve adâlet ile hükmedeme-
yecekseniz, iktidarı hiç istemeyin. Eğer "biz daha
iyi yapabiliriz" diyorsanız, bu halde iktidar olmanın
şartlarını yerine getirmelisiniz ve meşru yollardan
iktidara gelmeye çalışmalısınız. FETÖ gibi ve o-
nunla yanyana olmamalısınız. Onun karşısında
olmalısınız.

5- Başkan Erdoğan'ın iktidardan çekilmesini çok is-
tiyorsunuz. Fakat hiçşünmüyorsunuz: "Parti ge-
nel başkanınız Kılıçdaroğlu 9 seçim kaybetmiş ol-
duğu halde başkanlıktan çekilmeyi düşünmezken,
Erdoğan 12 secim kazanmış olduğu halde ve halk
çoğunluğu da onun iktadarda kalmasını isteyip du-
rurken niçin iktidarı bırakıp gitsin?" Lütfen, biraz a-
kıllı ve mantıklı olun! Kılıçdaroğlu'nun CHP genel
başkanlığından uzaklaşmasını istemeniz daha
doğru değil mi?

Not 6: Dindarlar ve demokratlar bu bildirimizi sürat-
le CHP'li seçmene ulaştırmaya çalışsınlar.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
         Mehdi ve Mesih Allah'ın kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onsekizi, Temmuz başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *






Keine Kommentare: