SURİYE NASIL BÖLÜŞÜLMELİDİR?
adâletli olmayı emreden tek TANRInın adıyla
Bu
bildiride, Suriye'de bölüşümün nasıl olması ge-
rektiğini açıklamaya çalışacağız. Açıklamamıza,
Avrupa İnsan Hakları Örgütü ve Mahkemesi de şa-
hit
olsun. Eğer
haksızlık ediyorsak, bizi uyarsınlar.
Suriye'de
diktatör Esad, Rusya, İran, Muhalifler, te-
rör
örgütü YPG ve bu örgütün destekçisi Amerika
Birleşik Devletleri bir bölüşüm isteyebilirler. Peki,
bu bölüşüm nasıl olmalıdır?
Doğru bölüşüm, haklıca ve adâletlice yapılan bölü-
şümdür.
Haklıca
ve adâletlice yapılacak
bölüşüm
i-
se ancak
Suriyeli halkların
nüfus oranına
göre yapı-
labilir.
Buna göre Suriye topraklarının yüzde 90'ı A-
rapların, geri kalan yüzde 10'u da
Türklerin, Kürtle-
rin ve
Nusayrilerindir. Bu konuda daha titiz bir çalış-
ma da yapılabilir.
Suriye'den
göç
etmek zorunda kalmış Suriyelilerin
de toprak
hakkı
bulunmaktadır.
Suriye'ye geri dön-
düklerinde
bu haklarına
sahip olabilirler ve hakları-
dır. Geri dönmek istemeyen Suriyeliler
ise bu hak-
larını başka Suriyelilere veya göçettikleri yerlerin
yönetimlerine
devredebilirler. Buna göre üç milyon
Suriyeli
göçmene
sahip Türkiye, o göçmenlerin
toprak
haklarını korumakla yükümlüdür ve bu konu-
da Suriye
yönetimi üzerinde Suriyeli göçmenler
hesabına hak iddiasında bulunma hakkı vardır. Bu
hak
verilmediği
takdirde Türkiye, Suriye yönetimine
savaş açabilir.
"Haklıca ve adâletlice bölüşüm, nüfus oranına göre
yapılacak bölüşümdür" dedik. Buna göre şimdiki
çarpışarak kazanılmış topraklar, haksız kazançtır ve
bu kazanımın terkedilmesi gerekiyor. Bu kazanıma
göre bölüşüm yapılamaz. Çünkü halkının yarım mil-
yondan
fazlasını katletmiş bulunan diktatör Esad'ın
ne Suriye
yönetiminde ne de Suriye topraklarında
hiçbir hakkı kalmamıştır. Onun tek hakkı, Savaş
Suçları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde
yaptığı katliamların hesabını vermektir. Bu sebeple
onun
derhal yakalanıp
mahkemeye çıkarılması ge-
rekiyor.
Katliamcı
Esad'ın
destekçileri
olan İran
ve
Rusya'nın da Suriye toprakları üzerinde hiçbir hak-
ları bulunmuyor. Onların da tek hakları, katliamcı E-
sad'ın katliamlarına yardım ettikleri için mahkeme-
de suçlarının hesabını vermektir. Bu hesabı ver-
medikleri
ve Suriye topraklarını terketmedikleri tak-
dirde onlara savaş
açılması
gerekir. Bu savaşı aç-
mak da, Ortadoğulu
müslümanların görevidir.
Suriye topraklarının
yüzde 30-40'ını
ele geçirmiş
bulunan
terör ordusu YPG de, ele geçirdiklerini
bırakmak zorundadır. Bırakmadığı takdirde ona sa-
vaş açmak bir haktır. İsterse Türkiye bu hakkını kul-
lanabilir.
Türkiye'nin bu hakkını kullanmasında ABD'
nin terör
ordusuna destek vermesi ise suçtur. ABD
bu suçu terketmeli ve Suriye'den çıkmalıdır. ABD
Suriye'de
ancak Suriyeli halkların topraklarını Esad'
dan,
Rusya ve İran'dan
kurtarmak için
kalabilir. Yok-
sa onun
Suriye'de kalma hakkı yoktur. Bu hakkı çiğ-
nediğinde ise, ona da savaş açmak şart olur.
Eğer ABD kendisine savaş açılsın istemiyorsa, Su-
riyeli
halkların
hakkını çiğnemekten uzak dursun. E-
ğer
ABD Suriyeli halkların topraklarını korumak ve
onları siyasal özgürlüğe kavuşturmak isterse, Esad
rejimine
son versin ve Rusya ile İran'ı da Suriye'
den çıkarsın. Bunları yapmayacak olan bir ABD'nin
ise hiçbir önemi kalmaz ve bir terör
örgütüyle eşit-
lik kazanır. Bu kazanım ise, Ortadoğulu müslüman-
lar nazarında onu bir düşman haline getirir. ABD
böyle bir
hale düşmemeli;
Suriyeli halkların
toprak-
larını gasbetmeye çalışan Rusya, İran ve Esad'a
karşı savaşmayı kabul etmelidir. Bu savaşta Mısır,
BAE,
Sudistan, Avrupa ülkeleri ve daha başkaları
ona
destek olacaktır.
Madem böyle bir destek var,
ABD bu fırsatı kaçırmamalıdır.
O halde
ABD -ben hâlâ dünya lideriyim ve adâlet
için savaşmak istiyorum- derse, bu fırsatı kaçırma-
malı ve Rusya ile İran'a, Suriye'den çıkmaları için
gereken
süreyi vermeli ve Esad'ı gerekli mahke-
meye
teslim etmelerini istemelidir.
Evet,
böyle bir istek, savaşı büyütecektir. Ama sa-
vaştan kaçarsak, milyonlarca Suriyelinin hakkı çiğ-
nenmiş olacaktır. Bu ise apaçık bir zulümdür. Ka-
bul
edilemez! Ortadoğulu
müslümanlar ve ABD bu
zulme râzı olmamalıdır.
Rusya, İran ve Esad bütün insanlığın gözleri önün-
de 500
binden fazla Suriyeli müslümanı katleder-
ken
Avrupa'nın,
Amerika'nın
ve Ortadoğulu
müslü-
manların bu katliamlara seyirci kalmaları çok büyük
bir
günahtır.
Bu günah derhal son bulmalı ve zâlim-
lere savaş açılarak bu günahın kefareti ödenmelidir.
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Not 1:
Adâletli bölüşüm
kabul edilmediği
takdirde,
ABD'nin
terör ordusu YPG'nin ele geçirdiği bütün
toprakları Türkiye'nin ele geçirmesi ve Muhalifler'e
teslim
etmesi onun hakkıdır. Türkiye, ele geçirece-
ği
bu topraklarda isterse kendine bağlı bir Kürt,
Türkmen
veya Göçmen
devleti kurabilir.
Not 2:
Suriye'deki iki zâlim ülkeye karşı başka bir
zâlim
ülkeden medet beklemek elbette ki hiç hoş
olmuyor.
Ortadoğulu
müslümanlar birleşerek
ve
Suriye'ye
el koyarak bu hiç
hoş
olmayan durumu
değiştirebilirler ve değiştirmelidirler. Müslümanlar,
zâlimlere
muhtaç
olmamalıdır.
Not 3: Suriye'deki İran
ve Rusya'ya karşı yapılacak
savaştan sonra,
Rusya ve İran'ın
Esad rejimiyle
yaptığı bütün anlaşmalar
iptal edilecektir. İran ve
Rusya yönetimleri Esad için
daha fazla masraf
yapmamalıdır.
Çünkü Suriye'de yaptıkları
harcama-
ların hiçbir
karşılığını
alamayacaklardır.
Not 4: NATO; Rusya, İran
ve Esad'ın Guta'daki kat-
liamlarını
durdurmalıdır.
Halkını
katliamdan geçir-
mekte olan Esad rejimi ve yönetiminin hukuken hiç-
bir meşruiyeti
kalmamıştır.
Esad ve yönetimindeki-
ler şu an haydut
hükmündedirler. Bu haydutların ce-
zâsı hemen verilmelidir! Verilmelidir
ki, daha fazla
katliam
yapamasınlar.
Not 5:
ABD İsrail'deki
büyükelçiliğini Kudüs'e taşı-
dığı takdirde, başta Türkiye olmak üzere bütün İs-
lâmlı Ülkeler ABD ve İsrail büyükelçiliklerini kapat-
malıdır. Daha başka bir önlem de düşünebilirler.
ABD bu
konuda Filistinlilere haksızlık etmekten
uzak
durmak zorundadır.
Not 6:
ABD yönetimi veya onun casusluk teşkilâtı,
Türkiye'yi
suçlayabilmek
için
DAEŞ'i
kendi büyük-
elçiliklerine
saldırtabilir. DAEŞ
New York'ta nükleer
bir bombalama yapmadığı
müddetçe onun kendi
başına bir örgüt
olduğuna inanılmamalıdır.
Çünkü
DAEŞ, ABD'nin
emri ve kontrolü altındadır.
Not 7: Türkiye'yi
taciz etmek için Ermeni Soykırımı
iddiasında bulunmak
isteyen ülkeleri uyarıyoruz! E-
linizde Osmanlı'nın
soykırım
yaptığına dair geçerli
bir delil olmadığı
ve bu delilin de AvrupaİnsanHak-
ları
Mahkemesi'nden onay almadığı müddetçe,
bu
konuda alacağınız
kararlara Türkiye itibar etmeye-
cektir. Ayrıca atalarınızın
yaptığı katliam ve soykı-
rımlar için
yapacağınız
özür dilemeler geçersizdir.
Özrünüzün geçerli
olabilmesi için atalarınızın
katlet-
tiği o
mazlumları diriltmeniz ve onlardan af dileme-
niz gerekir. Bunu yapmadığınız
müddetçe, "biz ö-
zür diledik, aklandık"
diyemezsiniz. O halde Kur'a-
nın: "Bir
kişinin günahını
başka birisi ödemez" şek-
lindeki adâlet ilkesine sığınabilir
ve bu konuda baş-
kalarını suçlamaktan da uzak durursunuz, rahat
e-
dersiniz.
Aksi halde haksızca
attığınız bir tokata
karşılık bir tokat yersiniz!
Not 8: Bu
bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.
Not 9:
Türkiye yönetimi bu bildirimizi bütün dünya
devletleri
liderlerine iletmelidir.
Tanrı
tektir.
İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın
onsekizi, Mart başı.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen