Dienstag, 6. März 2018

SURİYE NASIL BÖLÜŞÜLMELİDİR?



          SURİYE NASIL BÖLÜŞÜLMELİDİR?

     adâletli olmayı emreden tek TANRInın adıyla


Bu bildiride, Suriye'de bölüşümün nasıl olması ge-
rektiğini açıklamaya çalışacağız. Açıklamamıza,
Avrupa İnsan Hakları Örgütü ve Mahkemesi de şa-
hit olsun. Eğer haksızlık ediyorsak, bizi uyarsınlar.

Suriye'de diktatör Esad, Rusya, İran, Muhalifler, te-
rör örgütü YPG ve bu örgütün destekçisi Amerika
Birleşik Devletleri bir bölüşüm isteyebilirler. Peki,
bu bölüşüm nasıl olmalıdır?

Doğru bölüşüm, haklıca ve adâletlice yapılan bölü-
şümdür. Haklıca ve adâletlice yapılacak bölüşüm i-
se ancak Suriyeli halkların nüfus oranına göre yapı-
labilir. Buna göre Suriye topraklarının yüzde 90'ı A-
rapların, geri kalan yüzde 10'u da Türklerin, Kürtle-
rin ve Nusayrilerindir. Bu konuda daha titiz bir çalış-
ma da yapılabilir.

Suriye'den göç etmek zorunda kalmış Suriyelilerin
de toprak hakkı bulunmaktadır. Suriye'ye geri dön-
düklerinde bu haklarına sahip olabilirler ve hakları-
dır. Geri dönmek istemeyen Suriyeliler ise bu hak-
larını başka Suriyelilere veya göçettikleri yerlerin
yönetimlerine devredebilirler. Buna göre üç milyon
Suriyeli göçmene sahip Türkiye, o göçmenlerin
toprak haklarını korumakla yükümlüdür ve bu konu-
da Suriye yönetimi üzerinde Suriyeli göçmenler
hesabına hak iddiasında bulunma hakkı vardır. Bu
hak verilmediği takdirde Türkiye, Suriye yönetimine
savaş açabilir.

"Haklıca ve adâletlice bölüşüm, nüfus oranına göre
yapılacak bölüşümdür" dedik. Buna göre şimdiki
çarpışarak kazanılmış topraklar, haksız kazançtır ve
bu kazanımın terkedilmesi gerekiyor. Bu kazanıma
göre bölüşüm yapılamaz. Çünkü halkının yarım mil-
yondan fazlasını katletmiş bulunan diktatör Esad'ın
ne Suriye yönetiminde ne de Suriye topraklarında
hiçbir hakkı kalmamıştır. Onun tek hakkı, Savaş
Suçları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde
yaptığı katliamların hesabını vermektir. Bu sebeple
onun derhal yakalanıp mahkemeye çıkarılması ge-
rekiyor. Katliamcı Esad'ın destekçileri olan İran ve
Rusya'nın da Suriye toprakları üzerinde hiçbir hak-
ları bulunmuyor. Onların da tek hakları, katliamcı E-
sad'ın katliamlarına yardım ettikleri için mahkeme-
de suçlarının hesabını vermektir. Bu hesabı ver-
medikleri ve Suriye topraklarını terketmedikleri tak-
dirde onlara savaş açılması gerekir. Bu savaşı aç-
mak da, Ortadoğulu müslümanların görevidir.

Suriye topraklarının yüzde 30-40'ını ele geçirmiş
bulunan terör ordusu YPG de, ele geçirdiklerini
bırakmak zorundadır. Bırakmadığı takdirde ona sa-
vaş açmak bir haktır. İsterse Türkiye bu hakkını kul-
lanabilir. Türkiye'nin bu hakkını kullanmasında ABD'
nin terör ordusuna destek vermesi ise suçtur. ABD
bu suçu terketmeli ve Suriye'den çıkmalıdır. ABD
Suriye'de ancak Suriyeli halkların topraklarını Esad'
dan, Rusya ve İran'dan kurtarmak için kalabilir. Yok-
sa onun Suriye'de kalma hakkı yoktur. Bu hakkı çiğ-
nediğinde ise, ona da savaş açmak şart olur.

Eğer ABD kendisine savaş açılsın istemiyorsa, Su-
riyeli halkların hakkını çiğnemekten uzak dursun. E-
ğer ABD Suriyeli halkların topraklarını korumak ve
onları siyasal özgürlüğe kavuşturmak isterse, Esad
rejimine son versin ve Rusya ile İran'ı da Suriye'
den çıkarsın. Bunları yapmayacak olan bir ABD'nin
ise hiçbir önemi kalmaz ve bir terör örgütüyle eşit-
lik kazanır. Bu kazanım ise, Ortadoğulu müslüman-
lar nazarında onu bir düşman haline getirir. ABD
böyle bir hale düşmemeli; Suriyeli halkların toprak-
larını gasbetmeye çalışan Rusya, İran ve Esad'a
karşı savaşmayı kabul etmelidir. Bu savaşta Mısır,
BAE, Sudistan, Avrupa ülkeleri ve daha başkaları
ona destek olacaktır. Madem böyle bir destek var,
ABD bu fırsatı kaçırmamalıdır.

O halde ABD -ben hâlâ dünya lideriyim ve adâlet
için savaşmak istiyorum- derse, bu fırsatı kaçırma-
malı ve Rusya ile İran'a, Suriye'den çıkmaları için
gereken süreyi vermeli ve Esad'ı gerekli mahke-
meye teslim etmelerini istemelidir.

Evet, böyle bir istek, savaşı büyütecektir. Ama sa-
vaştan kaçarsak, milyonlarca Suriyelinin hakkı çiğ-
nenmiş olacaktır. Bu ise apaçık bir zulümdür. Ka-
bul edilemez! Ortadoğulu müslümanlar ve ABD bu
zulme râzı olmamalıdır.

Rusya, İran ve Esad bütün insanlığın gözleri önün-
de 500 binden fazla Suriyeli müslümanı katleder-
ken Avrupa'nın, Amerika'nın ve Ortadoğulu müslü-
manların bu katliamlara seyirci kalmaları çok büyük
bir günahtır. Bu günah derhal son bulmalı ve zâlim-
lere savaş açılarak bu günahın kefareti ödenmelidir.

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Adâletli bölüşüm kabul edilmediği takdirde,
ABD'nin terör ordusu YPG'nin ele geçirdiği bütün
toprakları Türkiye'nin ele geçirmesi ve Muhalifler'e
teslim etmesi onun hakkıdır. Türkiye, ele geçirece-
ği bu topraklarda isterse kendine bağlı bir Kürt,
Türkmen veya Göçmen devleti kurabilir.

Not 2: Suriye'deki iki zâlim ülkeye karşı başka bir
zâlim ülkeden medet beklemek elbette ki hiç hoş
olmuyor. Ortadoğulu müslümanlar birleşerek ve
Suriye'ye el koyarak bu hiç hoş olmayan durumu
değiştirebilirler ve değiştirmelidirler. Müslümanlar,
zâlimlere muhtaç olmamalıdır.

Not 3: Suriye'deki İran ve Rusya'ya karşı yapılacak
savaştan sonra, Rusya ve İran'ın Esad rejimiyle
yaptığı bütün anlaşmalar iptal edilecektir. İran ve
Rusya yönetimleri Esad için daha fazla masraf
yapmamalıdır. Çünkü Suriye'de yaptıkları harcama-
ların hiçbir karşılığını alamayacaklardır.

Not 4: NATO; Rusya, İran ve Esad'ın Guta'daki kat-
liamlarını durdurmalıdır. Halkını katliamdan geçir-
mekte olan Esad rejimi ve yönetiminin hukuken hiç-
bir meşruiyeti kalmamıştır. Esad ve yönetimindeki-
ler şu an haydut hükmündedirler. Bu haydutların ce-
zâsı hemen verilmelidir! Verilmelidir ki, daha fazla
katliam yapamasınlar.

Not 5: ABD İsrail'deki büyükelçiliğini Kudüs'e taşı-
dığı takdirde, başta Türkiye olmak üzere bütün İs-
lâmlı Ülkeler ABD ve İsrail büyükelçiliklerini kapat-
malıdır. Daha başka bir önlem de düşünebilirler.
ABD bu konuda Filistinlilere haksızlık etmekten
uzak durmak zorundadır.

Not 6: ABD yönetimi veya onun casusluk teşkilâtı,
Türkiye'yi suçlayabilmek için DAEŞ'i kendi büyük-
elçiliklerine saldırtabilir. DAEŞ New York'ta nükleer
bir bombalama yapmadığı müddetçe onun kendi
başına bir örgüt olduğuna inanılmamalıdır. Çünkü
DAEŞ, ABD'nin emri ve kontrolü altındadır.

Not 7: Türkiye'yi taciz etmek için Ermeni Soykırımı
iddiasında bulunmak isteyen ülkeleri uyarıyoruz! E-
linizde Osmanlı'nın soykırım yaptığına dair geçerli
bir delil olmadığı ve bu delilin de AvrupaİnsanHak-
ları Mahkemesi'nden onay almadığı müddetçe, bu
konuda alacağınız kararlara Türkiye itibar etmeye-
cektir. Ayrıca atalarınızın yaptığı katliam ve soykı-
rımlar için yapacağınız özür dilemeler geçersizdir.
Özrünüzün geçerli olabilmesi için atalarınızın katlet-
tiği o mazlumları diriltmeniz ve onlardan af dileme-
niz gerekir. Bunu yapmadığınız müddetçe, "biz ö-
zür diledik, aklandık" diyemezsiniz. O halde Kur'a-
nın: "Bir kişinin günahını başka birisi ödemez" şek-
lindeki adâlet ilkesine sığınabilir ve bu konuda baş-
kalarını suçlamaktan da uzak durursunuz, rahat e-
dersiniz. Aksi halde haksızca attığınız bir tokata
karşılık bir tokat yersiniz!

Not 8: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.

Not 9: Türkiye yönetimi bu bildirimizi bütün dünya
devletleri liderlerine iletmelidir.


                                 Tanrı tektir.
   İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.


Zaman:  Yeni Çağ'ın onsekizi, Mart başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *







Keine Kommentare: