Dienstag, 20. Februar 2018

HOLLANDA'NIN KATLİAMLARI VE ERMENİ SOYKIRIMI




               HOLLANDA'NIN KATLİAMLARI
                      VE ERMENİ SOYKIRIMI

                zâlimlerden hesap soracak olan
                          tek TANRInın adıyla

Hollanda, geçtiğimiz günlerde Osmanlı döneminde
vuku bulan 1915 Ermeni olaylarını “soykırım” ola-
rak tanıdı veya tanıyacak.

Fakat bütün dünya devletlerinin siyasetçi, aydın ve
gazetecileri önce Hollanda’nın tarihinde geçen -
mürge ve katliamları görmelidir. O sömürge ve kat-
liamlar ise şunlardır:

"1740’da Hollandalı koloni askerleri, bugün Jakarta’
da bulunan Batavia sahil şehrinde 10-12 gün içinde
10 binden fazla yerli Çinliyi katletti. Katliamdan önce
yerli halk Hollanda’nın Doğu Hint Adalarının yeniden
inşasında çalıştırıldı. İş imkânının artmasıyla böl-
geye Çinlilerin göçü oldu. Bölgedeki Çinli sayısı 10
bini bulunca çok sert sürgün politikaları uygulandı.
Şehri terk etmeyen Çinliler için kitlesel cinayetler
başlatıldı. Katliamlar bölgede 500’den az Çinli kala-
na kadar sürdü. Hollandalılar 1615’te gittikleri Ku-
zey Amerika’daki Kızılderilileri katletti. 1947’de Hol-
landa sömürge birlikleri bugün Java adasında silah-
sız 430’dan fazla kişiyi katletti. BM, 1992’de Bosna
Hersek Savaşı sırasında Srebrenitsa’yı güvenli
bölge ilan etmesine rağmen Hollandalı komutan
kendisine sığınan 25 bin mülteciyi Sırplara teslim
etti ve binlerce masumun öldürülmesine yol açtı."

Dünya devletleri Sayın Liderleri ve değerli halkları!
Görüyorsunuz, işte Hollanda'nın geçmişindeki kat-
liamları! Fakat biz bu katliamlardan dolayı bugünkü
Hollanda hükümetini sorumlu tutabilir miyiz? Onlar-
dan hesap sorabilir miyiz? Elbette soramayız! Çün-
kü geçmiştekilerin günahı, gelmiştekilerden sorul-
maz. Çünkü böyle bir hesap soruş, hakka ve adâ-
lete sığmaz.

Hollanda'nın geçmişteki suç ve günahlarının "katli-
am" mı, "soykırım" mı olduğu ise, tartışılabilir olsa
da fazla bir önemi yoktur. Hollanda hükümeti ister-
se geçmişlerindeki cinayetlere "katliam" da diyebi-
lir, "soykırım" da diyebilir. Fakat onlar ne derse de-
sin, o katledilenler geri gelmeyecek ve bu günah
silinmeyecektir. Bu günahların hesabını sorabile-
cek tek bir kişi vardır; o da Tanrı'dır. Bu yüzden
geçmişin hesabı Tanrı'ya bırakılır.

Hollanda yönetimindekilerin, geçmişlerindeki suç
ve günahlardan dolayı özür dilemeleri de beklen-
mez. Çünkü geçmişteki suç ve günahları bugünkü
Hollanda yönetimindekiler işlemedi. "Çünkü bir kişi-
nin işlediği günah, bir başkasına yüklenmez." Bu,
insanlığın son kitabı Kur'anın bize öğrettiği bir adâ-
let ilkesidir. Dolayısıyla bugünkü Hollanda yönetici-
lerinin özür borçları yoktur. Kimse onlardan özür ta-
lep edemez! Bu husus bütün dünya devletleri için
geçerlidir.

Şimdi gelelim yüz yıl öncesinin Osmanlı dönemin-
deki Ermeni Olayları'na: O dönemde Osmanlı dev-
leti, Rusya'nın Ermenileri tahrik etmesiyle ve Avru-
pa devletlerinin saldırılarıyla acze düşştü. Rus-
ya'nın harekete geçirdiği Ermeni çeteleri ve terö-
ristleri de çoğunluğu Kürt olan 510 bin Osmanlı va-
tandaşını katletmişti. Bu katliamları durdurabilmek
için de Doğu'daki Ermenileri göçe zorlamaktan
başka çare kalmamıştı. Bu göçe zorlama hareketi
de, o zamanki Almanya hükümetinin desteğiyle
gerçekleşmiştir. Bu göç esnasında on binlerce
Ermeni vatandaşının öldüğü söyleniyor.

Şimdi burada bütün dünya devletleri liderleri ve
Hollandalılar hâkem olsun, söylesin: Asıl suçlu kim-
dir? Ve bu göçe zorlama olayında ölenlerin "soykı-
ma uğradığını" söyleyebilir miyiz? Eğer o zaman
ölen Ermenilerin hesabı sorulacaksa, onların ölüm-
lerinin asıl sorumlusunun o zamanki Rusya ve Avru-
pa devletleri olduğununu görürüz ve görmeliyiz.
Çünkü Osmanlı devletinin, Nazi dönemindeki Al-
manların yaptığı gibi bir soykırım politikası yoktu
ve olmamıştır.

1915'teki Ermenileri göçe zorlama olayındaki ölüm-
ler hakkında "bu bir Ermeni soykırımıdır" şeklinde
karara varmış olan Hollanda hükümetinin, Ermeni
teröristlerin katlettiği 510 bin Kürt vatandaşı hakkın-
da da bir karara varması gerekmez mi? Adâlet bu-
nu gerektirmiyor mu? Ya o zamanki Rusya ve Avru-
pa devletlerinin suçları ne olacak? Eğer Hollanda
hükümetinin bir adâleti varsa, o devletlerin suçları
hakkında da bir karara varır! Hollanda hükümetin-
dekilerin böyle bir cesareti var mı acaba? Meselâ
Almanya'nın, İtalya'nın, Fransa ve Rusya'nın yaka-
sına yapışabilirler mi?

Hollanda vatandaşları, eğer hakkı ve adâleti sevi-
yor ve istiyorlarsa, hükümetlerinin Avrupa ve Rus-
ya ve Ermeni teröristler hakkında da niçin bir ka-
rara varmadığını sorgulamalıdır. Eğer o göçe zor-
lamadaki ölümler bir soykırımsa, Türkiye'de PKK
teröristlerinin katlettiği 40 bin Türkiye vatandaşının
ölümleri de bir soykırımdır. Hollanda hükümeti bu
soykırımı da tanıyacak mıdır? Bu soykırımı tanı-
mayan bir Hollanda hükümeti, adâletli bir hükümet
olamaz! PKK teröristlerine destek vermekte olan
Avrupa yönetimlerinin de Türkiye'nin geçmişini
karalamaya hakları yoktur!

Dolayısıyla biz bütün Türkiyeliler, Hollanda yöneti-
minin hakka ve adâlete uymayan "soykırım kararı"nı
reddediyoruz! Ve onları adâletli olmaya dâvet edi-
yoruz.

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: BM, 1992’de Bosna Hersek Savaşı sırasın-
da Srebrenitsa’yı güvenli bölge ilan etmesine rağ-
men Hollandalı komutan kendisine sığınan 25 bin
mülteciyi Sırplara teslim etmiş ve binlerce masu-
mun öldürülmesine yol açmış. Şimdiki Hollanda hü-
kümeti, 1990'lı yılların Hollanda hükümeti tarafından
Sırplara katlettirilen o 25 bin masum mülteci için
Hollanda'nın bir şehrinde bir anıt diktirmeli ve o anı-
tın bir köşesine şunu yazdırmalıdır: "Ey 25 bin ma-
sum mülteci! Geçmişteki yöneticilerimiz sizleri Sırp-
lara katlettirdiği için veya katledilmenize göz yum-
dukları için sizden özür diliyoruz." Ama o katlettirilen
masumların ruhlar âlemindeki cevabı şu olacaktır:
"Siz ne kadar özür dilerseniz dileyin. Özrünüz ge-
çersizdir. Biz o yöneticilerinizden ve katliamcılardan
kıyametten sonraki Büyük Mahkeme gününde Tanrı
katında mutlaka hesap soracağız!"

İyi ki âhiret var! İyi ki hesap sorucu bir Tanrı var!

Not 2: Eğer Hollandalı yöneticilerin düşündüğü gibi
soykırım kötüyse, 40 bin Türkiye vatandaşını katle-
derek Türkiyelilerin soyunu eksiltmiş olan PKK'ya
verdikleri desteği bütün Avrupa ve Amerika yöne-
timleri kessin. Bu kesme ile onların ne kadar soy-
kırıma karşı olduklarını görelim!

Not 3: Türkiye yönetimi de, 1990'lı yılların Hollanda
hükümetinin Sırplara katlettirdiği o 25 bin masum
mülteci hakkında "Hollanda'nın Soykırımıdır" veya
"Hollanda'nın soykırım ortaklığıdır" şeklinde bir ka-
rar alabilir. Hollanda yönetiminin aldığı karara karşı-
lık bu karar, adâlete uygundur.

Not 4: Eğer Avrupa ve Amerika hükümetleri Türki-
ye aleyhinde soykırım kararı almaktan vazgeçmez-
lerse, Türkiye yönetimi de, Suriye diktatörünün kat-
lettirdiği 500 bin Suriyeli Arap'ın katledilişine ses
çıkarmayan ve buna seyirci olan Avrupa ve Ameri-
ka yönetimlerinin seyirciliğini "soykırım" olarak nite-
leyip, Millet Meclisi'nde bir karar alabilir. Alınacak
bu karar, onların yaptıkları karşısında adâlete uy-
gundur. Benzer bir karar, ABD'nin atom bombasıy-
la yok ettiği yüzbinlerce Japonyalı hakkında da
alınabilir.

Not 5: Eğer Avrupalı ve Amerikalı yöneticiler için
soykırım kötü bir şey olsaydı, Beşar Esad rejiminin
yarım milyon Suriyeli Müslüman Arabı katlettirmesi-
ne göz yummazlardı. Demek ki onlar için soykırım
kötü birşey değildir! Yoksa AB ve ABD'li yöneticiler
Rusya ve İran'dan mı korktular? Hadi onların korku-
larına tamam diyelim. Madem soykırıma uğramak
onlar için çok önemlidir ve bu yüzden de 1915'teki
ç olayında ölen Ermenilere sahip çıkıyorlar, o
halde soykırıma uğramaktan kaçan ve Türkiye'ye
sığınan 3 milyon Suriyeli müslüman vatandaşa ni-
çin sahip çıkmıyorlar? Niçin o mültecileri paylaşmı-
yorlar? Aksine paylaşmaktan kaçıyorlar!? Bu da de-
mektir ki, soykırıma uğramak onlar için önemsiz bir-
şeydir! Veya 1915'te ölen Ermeniler insandır. Ama
Suriye'de katledilen ve Türkiye'ye sığınan mülteci-
ler insan değildir. Acaba hangisi? Ey Avrupalı ve A-
merikalı yöneticiler! Bunun cevabını derhal verin!
Katliamcı, sömürgeci ve soykırımcı atalarınızdan
farkınız nedir? Yüz yıl önceki Ermeni ölümlerine
"soykırım" kararı veriyorsunuz da, göz önündeki
soykırıma neden sessiz kalıyorsunuz? Türkiye;
"Beşar Esad devrilmelidir" derken, siz onu niçin
tahtında oturtuyorsunuz? Hesabınız nedir?
Cevabınızı bekliyoruz...

Not 6: Ey Avrupalı ve Amerikalı siyasetçiler! Şunu
kendinize sormalısınız: Madem Ermeniler bu kadar
kıymetliydi, o halde atalarınız o göçe zorlanan Er-
menilere niçin sahip çıkmadı? Onların ölümlerine
niçin göz yumdu? Hem Almanya bu göçe niçin
destek verdi? Demek ki atalarınızın gözünde Erme-
nilerin bir değeri yokmuş! Eğer o ölüp giden Erme-
nilerin atalarınızın gözünde bir değeri olsaydı, Os-
manlı topraklarına gelmeyi ve Osmanlıya saldırmayı
bilmiş atalarınız, o Ermenileri kurtarmasını da bilirdi.
Peki siz o ölüp gitmiş Ermenilere niçin bu kadar de-
ğer veriyorsunuz? Yoksa atalarınızın günahını mı
örtmeye çalışıyorsunuz? Şunu iyi bilin ki; atalarınız
dirileri sömürüyordu. Siz ise ölüleri sömürmektesi-
niz! Bu farkınızı görmeli ve bu ölü sömürgeciliğine
son vermelisiniz. Tabii birazcık insanlığınız kaldıy-
sa! Yeryüzünde aklı başında bir Ermeni ve Erme-
nistan varsa, Avrupa'nın bu ölü sömürgeciliğine izin
vermez ve vermemelidir!

Not 7: Ey AB'li ve ABD'li siyasetçi ve yöneticiler!
Madem Rusya'ya karşı savaşmaktan korktuğunuz
için Beşar Esad'ın soykırımcılığına göz yummak-
tasınız, o halde Türkiye aleyhinde saçma sapan
kararlar almaktan da vazgeçmeli, önce Rusya'ya
karşı savaşma cesaretini kazanmalısınız. Şimdi
ölmüş Ermenilere sahip çıkarak yapmakta oldu-
ğunuz kahramanlık, ucuz kahramanlıktır! Bu sahte
kahramanlığınızdan utanmalısınız! Gerçekten kah-
ramansanız, Suriye diktatörünün soykırımcılığına
hemen son verirsiniz. Ölü Ermeniler üzerinden
kahramanlık yapmak size yakışmıyor! Yoksa yakı-
şıyor mu?

Ey Avrupalılar ve Amerikalılar! Eğer o göç esnasın-
da ölmüş Ermeniler hakkında kendinizi haklı görü-
yorsanız, haydi çıkın Avrupa İnsan Hakları Mahke-
mesi'ne! Biz Türkiye olarak o mahkemeye çıkmaya
hazırız! Eğer siz hazır değilseniz, bu halde perde
arkasında sahte ve gayri meşru mahkemeler kura-
rak kararlar almaya  ve vermeye de son vermelisi-
niz.

Ey Avrupa ve Avrupalılar! Atalarınız, Osmanlı İmpa-
ratorluğu'nu yıktığı ve parçaladığı ve o parçaları sö-
mürdüğü için çok büyük bir suç işledi. Bunun intika-
mını almak istiyoruz. Fakat o yıkımın ve sömürünün
sorumlusu sizler olmadığınız için (hak ve adâlet ge-
reği olarak) bu intikam arzumuzdan vazgeçiyoruz.
Eğer Türkiye'ye karşı haksızlıklarınızdan vazgeç-
mezseniz ve atalarınızın yaptığı gibi Türkiye'yi par-
çalamaya kalkarsanız, hıncımız büyük olacaktır.
Bunu aklınızdan çıkarmayın!

Bu bildiriyi Sayın Başkan Donald Trump ve onun
arkasındaki kuklacıları da okumalıdır. (Eğer Başkan
Trump gerçekten Başkan ise; "ben kukla değilim"
deme cesaretini gösterecek ve Rusya'ya meydan
okuyup, soykırımcı Beşar Esad'ı tahtından indire-
bilecektir. Bundan sonra Suriye halkının istediği
demokrasiyi getirecek ve onların topraklarını onla-
ra bırakıp gidecek, kurduğu terör ordusuyla Suriye-
lilerin topraklarını gasbetmeyecektir. Bu gasbı ya-
pan bir ABD ise, Ortadoğu'yu kaybedecektir.)

Not 8: Bu bildiri Türkiye yönetimi tarafından bütün
devlet liderlerine, Hollanda yönetimine ve vatan-
daşlarına iletilmelidir.

Not 9: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                                 Tanrı tektir.
   İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.


Zaman:  Yeni Çağ'ın onsekizi, Şubat ortası.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *







Keine Kommentare: