HOLLANDA'NIN KATLİAMLARI
VE ERMENİ SOYKIRIMI
zâlimlerden hesap soracak olan
tek TANRInın adıyla
Hollanda,
geçtiğimiz günlerde Osmanlı döneminde
vuku
bulan 1915 Ermeni olaylarını “soykırım”
ola-
rak tanıdı veya tanıyacak.
Fakat
bütün dünya devletlerinin siyasetçi, aydın ve
gazetecileri
önce Hollanda’nın tarihinde geçen sö-
mürge ve katliamları görmelidir. O sömürge ve kat-
liamlar
ise şunlardır:
"1740’da
Hollandalı koloni askerleri, bugün Jakarta’
da bulunan Batavia sahil şehrinde 10-12 gün içinde
10 binden fazla yerli Çinliyi katletti. Katliamdan önce
yerli halk Hollanda’nın Doğu Hint Adalarının yeniden
inşasında çalıştırıldı. İş imkânının artmasıyla böl-
geye Çinlilerin göçü oldu. Bölgedeki Çinli sayısı 10
bini bulunca çok sert sürgün politikaları uygulandı.
Şehri terk etmeyen Çinliler için kitlesel cinayetler
başlatıldı. Katliamlar bölgede 500’den az Çinli kala-
na kadar sürdü. Hollandalılar 1615’te gittikleri Ku-
zey Amerika’daki Kızılderilileri katletti. 1947’de Hol-
landa sömürge birlikleri bugün Java adasında silah-
sız 430’dan fazla kişiyi katletti. BM, 1992’de Bosna
Hersek Savaşı sırasında Srebrenitsa’yı güvenli
bölge ilan etmesine rağmen Hollandalı komutan
kendisine sığınan 25 bin mülteciyi Sırplara teslim
etti ve binlerce masumun öldürülmesine yol açtı."
Dünya
devletleri Sayın
Liderleri ve değerli
halkları!
Görüyorsunuz,
işte
Hollanda'nın
geçmişindeki kat-
liamları! Fakat biz bu katliamlardan dolayı bugünkü
Hollanda
hükümetini sorumlu tutabilir miyiz? Onlar-
dan hesap
sorabilir miyiz? Elbette soramayız! Çün-
kü geçmiştekilerin günahı, gelmiştekilerden sorul-
maz. Çünkü böyle bir hesap soruş, hakka ve adâ-
lete sığmaz.
Hollanda'nın geçmişteki suç ve günahlarının "katli-
am" mı, "soykırım" mı olduğu ise, tartışılabilir olsa
da fazla
bir önemi yoktur. Hollanda hükümeti ister-
se geçmişlerindeki cinayetlere
"katliam" da diyebi-
lir,
"soykırım" da diyebilir. Fakat onlar ne
derse de-
sin, o
katledilenler geri gelmeyecek ve bu günah
silinmeyecektir.
Bu günahların
hesabını sorabile-
cek tek
bir kişi
vardır;
o da Tanrı'dır. Bu yüzden
geçmişin hesabı Tanrı'ya bırakılır.
Hollanda
yönetimindekilerin, geçmişlerindeki suç
ve
günahlardan dolayı
özür dilemeleri de beklen-
mez. Çünkü geçmişteki suç ve günahları bugünkü
Hollanda
yönetimindekiler işlemedi. "Çünkü bir kişi-
nin işlediği günah, bir başkasına yüklenmez." Bu,
insanlığın son kitabı Kur'anın bize öğrettiği bir adâ-
let ilkesidir. Dolayısıyla
bugünkü Hollanda yönetici-
lerinin özür borçları
yoktur. Kimse onlardan özür ta-
lep edemez! Bu husus bütün dünya devletleri için
geçerlidir.
Şimdi gelelim yüz yıl
öncesinin Osmanlı dönemin-
deki Ermeni Olayları'na:
O dönemde Osmanlı dev-
leti, Rusya'nın Ermenileri
tahrik etmesiyle ve Avru-
pa devletlerinin saldırılarıyla
acze düşmüştü.
Rus-
ya'nın harekete geçirdiği Ermeni çeteleri ve terö-
ristleri
de çoğunluğu Kürt olan 510 bin Osmanlı va-
tandaşını katletmişti. Bu katliamları durdurabilmek
için de Doğu'daki Ermenileri göçe zorlamaktan
başka çare kalmamıştı. Bu göçe zorlama hareketi
de, o
zamanki Almanya hükümetinin desteğiyle
gerçekleşmiştir. Bu göç esnasında on binlerce
Ermeni
vatandaşının öldüğü söyleniyor.
Şimdi
burada bütün dünya devletleri liderleri ve
Hollandalılar hâkem olsun, söylesin: Asıl suçlu kim-
dir? Ve
bu göçe
zorlama olayında
ölenlerin "soykı-
rıma
uğradığını" söyleyebilir miyiz? Eğer o zaman
ölen
Ermenilerin hesabı
sorulacaksa, onların ölüm-
lerinin
asıl
sorumlusunun o zamanki Rusya ve Avru-
pa
devletleri olduğununu
görürüz ve görmeliyiz.
Çünkü
Osmanlı
devletinin, Nazi dönemindeki Al-
manların yaptığı gibi bir soykırım politikası yoktu
ve olmamıştır.
1915'teki
Ermenileri göçe
zorlama olayındaki
ölüm-
ler hakkında "bu bir Ermeni soykırımıdır" şeklinde
karara
varmış
olan Hollanda hükümetinin, Ermeni
teröristlerin
katlettiği
510 bin Kürt vatandaşı hakkın-
da da bir
karara varması
gerekmez mi? Adâlet bu-
nu
gerektirmiyor mu? Ya o zamanki Rusya ve Avru-
pa devletlerinin suçları
ne olacak? Eğer Hollanda
hükümetinin bir adâleti varsa, o devletlerin suçları
hakkında da bir karara varır! Hollanda
hükümetin-
dekilerin böyle bir cesareti var mı
acaba? Meselâ
Almanya'nın, İtalya'nın,
Fransa ve Rusya'nın yaka-
sına yapışabilirler
mi?
Hollanda vatandaşları,
eğer hakkı
ve adâleti sevi-
yor ve istiyorlarsa, hükümetlerinin Avrupa ve Rus-
ya ve Ermeni teröristler hakkında
da niçin bir ka-
rara varmadığını
sorgulamalıdır.
Eğer o göçe
zor-
lamadaki ölümler bir soykırımsa,
Türkiye'de PKK
teröristlerinin katlettiği
40 bin Türkiye vatandaşının
ölümleri de bir soykırımdır.
Hollanda hükümeti bu
soykırımı
da tanıyacak mıdır?
Bu soykırımı
tanı-
mayan bir Hollanda hükümeti, adâletli bir hükümet
olamaz!
PKK teröristlerine destek vermekte olan
Avrupa
yönetimlerinin de Türkiye'nin geçmişini
karalamaya
hakları
yoktur!
Dolayısıyla biz bütün Türkiyeliler, Hollanda
yöneti-
minin
hakka ve adâlete uymayan "soykırım kararı"nı
reddediyoruz!
Ve onları
adâletli olmaya dâvet edi-
yoruz.
İmza: Mehdiyet Makamı.
Not 1: BM, 1992’de Bosna Hersek Savaşı
sırasın-
da Srebrenitsa’yı güvenli bölge ilan etmesine rağ-
men Hollandalı komutan kendisine sığınan 25 bin
mülteciyi Sırplara teslim etmiş ve
binlerce masu-
mun öldürülmesine yol açmış. Şimdiki Hollanda hü-
kümeti,
1990'lı
yılların Hollanda hükümeti tarafından
Sırplara katlettirilen o 25 bin masum
mülteci için
Hollanda'nın bir şehrinde bir anıt diktirmeli ve o anı-
tın bir köşesine şunu yazdırmalıdır: "Ey 25 bin ma-
sum mülteci!
Geçmişteki yöneticilerimiz sizleri Sırp-
lara
katlettirdiği
için
veya katledilmenize göz yum-
dukları için sizden özür diliyoruz." Ama
o katlettirilen
masumların ruhlar âlemindeki cevabı şu olacaktır:
"Siz
ne kadar özür dilerseniz dileyin. Özrünüz ge-
çersizdir.
Biz o yöneticilerinizden ve katliamcılardan
kıyametten sonraki Büyük Mahkeme
gününde Tanrı
katında mutlaka hesap soracağız!"
İyi
ki âhiret var! İyi ki hesap sorucu bir Tanrı
var!
Not 2: Eğer Hollandalı
yöneticilerin düşündüğü
gibi
soykırım
kötüyse, 40 bin Türkiye vatandaşını
katle-
derek Türkiyelilerin soyunu eksiltmiş
olan PKK'ya
verdikleri
desteği
bütün Avrupa ve Amerika yöne-
timleri kessin. Bu kesme ile onların
ne kadar soy-
kırıma
karşı olduklarını
görelim!
Not 3: Türkiye yönetimi de, 1990'lı
yılların
Hollanda
hükümetinin Sırplara
katlettirdiği o 25 bin masum
mülteci hakkında
"Hollanda'nın Soykırımıdır"
veya
"Hollanda'nın soykırım
ortaklığıdır"
şeklinde bir ka-
rar
alabilir. Hollanda yönetiminin aldığı karara karşı-
lık bu karar, adâlete uygundur.
Not 4: Eğer Avrupa ve Amerika hükümetleri
Türki-
ye
aleyhinde soykırım kararı almaktan vazgeçmez-
lerse,
Türkiye yönetimi de, Suriye diktatörünün kat-
lettirdiği 500 bin Suriyeli Arap'ın katledilişine ses
çıkarmayan ve buna seyirci olan Avrupa
ve Ameri-
ka yönetimlerinin seyirciliğini
"soykırım"
olarak nite-
leyip, Millet Meclisi'nde bir karar alabilir. Alınacak
bu karar, onların yaptıkları
karşısında
adâlete uy-
gundur.
Benzer bir karar, ABD'nin atom bombasıy-
la yok
ettiği
yüzbinlerce Japonyalı hakkında da
alınabilir.
Not 5: Eğer Avrupalı ve Amerikalı yöneticiler için
soykırım kötü bir şey olsaydı, Beşar Esad rejiminin
yarım milyon Suriyeli Müslüman Arabı katlettirmesi-
ne göz
yummazlardı.
Demek ki onlar için
soykırım
kötü birşey değildir! Yoksa AB ve ABD'li
yöneticiler
Rusya ve İran'dan mı korktular? Hadi onların korku-
larına tamam diyelim. Madem soykırıma uğramak
onlar için çok önemlidir ve bu yüzden de
1915'teki
göç olayında ölen Ermenilere sahip çıkıyorlar, o
halde soykırıma uğramaktan kaçan ve Türkiye'ye
sığınan 3 milyon Suriyeli müslüman
vatandaşa
ni-
çin
sahip çıkmıyorlar? Niçin o mültecileri paylaşmı-
yorlar?
Aksine paylaşmaktan
kaçıyorlar!?
Bu da de-
mektir
ki, soykırıma uğramak onlar için önemsiz bir-
şeydir!
Veya 1915'te ölen Ermeniler insandır. Ama
Suriye'de
katledilen ve Türkiye'ye sığınan mülteci-
ler insan değildir. Acaba
hangisi? Ey Avrupalı ve A-
merikalı yöneticiler! Bunun cevabını derhal verin!
Katliamcı, sömürgeci ve soykırımcı atalarınızdan
farkınız nedir? Yüz yıl önceki Ermeni ölümlerine
"soykırım" kararı veriyorsunuz da, göz önündeki
soykırıma neden sessiz kalıyorsunuz? Türkiye;
"Beşar Esad devrilmelidir" derken,
siz onu niçin
tahtında oturtuyorsunuz? Hesabınız nedir?
Cevabınızı bekliyoruz...
Not 6: Ey Avrupalı
ve Amerikalı siyasetçiler!
Şunu
kendinize
sormalısınız: Madem Ermeniler bu kadar
kıymetliydi, o halde atalarınız o göçe zorlanan Er-
menilere
niçin
sahip çıkmadı? Onların ölümlerine
niçin göz yumdu? Hem Almanya bu göçe niçin
destek
verdi? Demek ki atalarınızın gözünde Erme-
nilerin
bir değeri
yokmuş!
Eğer
o ölüp giden Erme-
nilerin
atalarınızın gözünde bir değeri olsaydı, Os-
manlı topraklarına gelmeyi ve Osmanlıya saldırmayı
bilmiş atalarınız, o Ermenileri kurtarmasını da bilirdi.
Peki siz
o ölüp gitmiş
Ermenilere niçin
bu kadar de-
ğer
veriyorsunuz? Yoksa atalarınızın günahını mı
örtmeye çalışıyorsunuz? Şunu iyi bilin ki; atalarınız
dirileri
sömürüyordu. Siz ise ölüleri sömürmektesi-
niz! Bu
farkınızı görmeli ve bu ölü sömürgeciliğine
son
vermelisiniz. Tabii birazcık insanlığınız kaldıy-
sa!
Yeryüzünde aklı
başında
bir Ermeni ve Erme-
nistan
varsa, Avrupa'nın
bu ölü sömürgeciliğine izin
vermez ve
vermemelidir!
Not 7: Ey
AB'li ve ABD'li siyasetçi ve yöneticiler!
Madem
Rusya'ya karşı
savaşmaktan
korktuğunuz
için Beşar Esad'ın soykırımcılığına göz yummak-
tasınız, o halde Türkiye aleyhinde saçma sapan
kararlar
almaktan da vazgeçmeli,
önce Rusya'ya
karşı savaşma cesaretini kazanmalısınız. Şimdi
ölmüş Ermenilere sahip çıkarak yapmakta oldu-
ğunuz
kahramanlık,
ucuz kahramanlıktır! Bu sahte
kahramanlığınızdan utanmalısınız! Gerçekten kah-
ramansanız, Suriye diktatörünün soykırımcılığına
hemen son
verirsiniz. Ölü Ermeniler üzerinden
kahramanlık yapmak size yakışmıyor! Yoksa yakı-
şıyor
mu?
Ey
Avrupalılar
ve Amerikalılar!
Eğer
o göç
esnasın-
da ölmüş Ermeniler hakkında kendinizi haklı görü-
yorsanız, haydi çıkın Avrupa İnsan Hakları Mahke-
mesi'ne!
Biz Türkiye olarak o mahkemeye çıkmaya
hazırız! Eğer siz hazır değilseniz, bu halde perde
arkasında sahte ve gayri meşru mahkemeler kura-
rak
kararlar almaya ve vermeye de son
vermelisi-
niz.
Ey Avrupa
ve Avrupalılar!
Atalarınız, Osmanlı İmpa-
ratorluğu'nu yıktığı ve parçaladığı ve o parçaları sö-
mürdüğü için çok büyük bir suç işledi. Bunun intika-
mını almak istiyoruz. Fakat o yıkımın ve sömürünün
sorumlusu
sizler olmadığınız için (hak ve adâlet ge-
reği olarak) bu intikam arzumuzdan
vazgeçiyoruz.
Eğer Türkiye'ye karşı haksızlıklarınızdan vazgeç-
mezseniz
ve atalarınızın yaptığı gibi Türkiye'yi par-
çalamaya
kalkarsanız,
hıncımız büyük olacaktır.
Bunu aklınızdan çıkarmayın!
Bu
bildiriyi Sayın
Başkan
Donald Trump ve onun
arkasındaki kuklacıları da okumalıdır. (Eğer Başkan
Trump gerçekten Başkan ise; "ben kukla değilim"
deme cesaretini gösterecek ve Rusya'ya meydan
okuyup, soykırımcı Beşar
Esad'ı tahtından
indire-
bilecektir. Bundan sonra Suriye halkının
istediği
demokrasiyi getirecek ve onların
topraklarını
onla-
ra bırakıp
gidecek, kurduğu terör ordusuyla Suriye-
lilerin topraklarını
gasbetmeyecektir. Bu gasbı ya-
pan bir ABD ise, Ortadoğu'yu
kaybedecektir.)
Not 8: Bu bildiri Türkiye yönetimi tarafından
bütün
devlet liderlerine, Hollanda yönetimine ve vatan-
daşlarına
iletilmelidir.
Not 9: Bu bildiri, uluslararası
diplomatik platformda
paylaşılmıştır.
İmza: Mehdiyet Makamı.
Tanrı
tektir.
İsa,
Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın
onsekizi,
Şubat ortası.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen