Freitag, 9. Februar 2018

AB VE ABD YÖNETİMLERİNE AFRİN MESAJI!



 AB VE ABD YÖNETİMLERİNE AFRİN MESAJI!

        gerçekleri gösteren yüce TANRInın adıyla


AB ve ABD yönetimlerinin bazı siyasileri ve medya
organları; Türkiye'nin Suriye'de başlatmış olduğu
Afrin Harekâtı'nda "sivillerin katledildiği"ni iddia et-
mekte ve onların hayatlarından "endişe duydukları-
nı" bildirmektedirler.

Biz de merak ediyoruz: Afrindeki sivillerin hayatları
acaba o AB ve ABD'li siyasileri ve onların medyacı-
larını gerçekten ilgilendiriyor mu? Eğer ilgilendirmiş
olsaydı, ABD'nin yaptığı sivil katliamlarına da ses
çıkarır, hesap sorarlardı. "ABD nerede ne kadar
sivil katliamı yaptı?" diye sorulabilir.

ABD'nin yaptığı sivil katliamları şunlardır:

"2004 Nisan ayında Amerikan askerleri, Irak’ın Fel-
luce kentinde katliam yaptığında 6 bin sivil can ver-
mişti.

ABD, 2001’de Afganistan’ı işgal etti. Sadece son 9
yılda tam 29 bin 500 sivil katledildi. Pentagona gö-
re sivillerin öldürülmesi 'yanlışlık' sonucuydu.

ABD, Irak’ta 2016’da başlattığı Musul’u sözde
DEAŞ’tan kurtarma operasyonu sırasında 5 binden
fazla sivil katletti. 23 Mart 2017 günü Musul’da bir
mahalle ABD savaş uçakları tarafından haritadan
silindi. DEAŞ teröristi diye en az 300 sivil sadece
bir günde katledildi. Musul’da hala sivillere ait ce-
setler bulunuyor.

ABD Musul gibi Rakka’da da sözde DEAŞ operas-
yonu yaptı, hem de PKK teröristleriyle birlikte. Rak-
ka’da da yaklaşık 1000 sivili katletti. Yine 'pardon,
biz onları terörist sanmıştık' dedi.

CNN’in 'Türkiye Afrin’de katliam yapıyor' diye haber
yayınladığı gün Suriye’de gerçekten de siviller kat-
ledildi.Şam’ın Guta semti ile İdlib’in Marat el Numan
kasabasında toplamda 50’den fazla sivil öldürüldü.
Üstelik Esed rejiminin bu saldırılarında ABD’nin
'kırmızı çizgimizdir' dediği kimyasal gaz da kullanıl-
dı." (Buradaki veriler, Haber7 sitesinden alınmıştır.)

Şimdi Türkiye'nin Afrin'de "sivil katliamı yaptığını"
iddia eden ve Afrinlilerin hayatlarından "endişe duy-
duklarını" iddia eden AB ve ABD'li siyasetçilere ve
medyacılarına soruyoruz: Siz ABD'nin sivil katliam-
ları karşısında hiç endişe duydunuz mu? Endişe
duyduysanız ABD ordusuna neden engel olmadı-
nız? Engel olamadıysanız bunun hesabını ABD
yönetiminden neden sormadınız? Yoksa ABD yö-
netiminin "yanlışlıkla vurduk, istemeden oldu" söz-
lerini yeterli bularak endişeleriniz zail mi oldu?

Sizler, Suriye diktatörü Beşar Esad 500 bin sivili
katlederken ne yaptınız? Arkanızda koskoca AB ve
ABD yönetimleri olduğu halde o diktatörü neden
durdurmadınız? Ondan neden hesap sormadınız?
Şimdi niçin hesap sormuyorsunuz? Beşar Esad'ı
tahtından indirmek çok mu zordu? Yoksa Rusya ve
İran'dan mı korktunuz?

Madem ABD'nin ve Beşar Esad'ın sivil katliamları
karşısında "teröristlerle savaşıyoruz" ve "yanlışlıkla
vurduk" sözlerini yeterli bulup sustunuz ve hesap
sormadınız, şimdi de Türkiye'nin yaptığı harekâtta
eğer siviller de ölürse, bu ölümler karşısında da
aynı suskunluğu ve hesap sormazlığı sürdürmek
zorundasınız! Türkiye'den hesap sormak hakkını
elde edebilmek içinse, önce ABD ve Beşar Esad'
ın sivil katliamlarının hesabını sormalısınız. Eğer
hesap soracak bir durum yoksa, bu Türkiye için de
geçerlidir. Çünkü Türkiye de "teröristlere karşı" sa-
vaşıyor. Bu savaşta sivillerin de istemeden ölmesi
muhtemeldir.

Eğer Suriye'deki sivillerin hayatı sizi gerçekten ilgi-
lendiriyorsa, ABD yönetimine söyleyin: Suriye'de
kurduğu terör ordusu YPG'ye verdiği 5000 tır sila-
hı geri alsın ve o orduyu dağıtsın. Fakat bunlar da
yeterli değildir: Aynı zamanda o orduyu ele geçirdi-
ği topraklardan çıkmaya da zorlamalıdır. Eğer ABD
yönetimi bu gerekliği yerine getirirse, Türkiye'nin
harekât yapmaya ihtiyacı kalmaz. Bu sayede ABD'
nin destek vermeklte olduğu YPG terör ordusunun
işgal altında tuttuğu topraklardaki sivillerin hayatı
güvende olur. Tabii Beşar Esad'ı da durdurabilirse-
niz! Beşar Esad'ı ve rejimini yıkmadıktan sonra Su-
riyeli sivillerin hayatları daima tehlikede olacaktır.

Şimdi söyleyin, Sayın AB ve ABD'li siyasetçiler ve
medyacılar! Beşar Esad'ı nasıl durduracaksınız?
Ve ABD'nin desteğiyle hayat bulan YPG terör ordu-
sunu işgal ettiği topraklardan nasıl çıkaracaksınız?
Unutmayınız ki, YPG terör ordusunun işgal altında
tuttuğu topraklar, Suriyeli Araplara aittir. YPG baş-
kasına ait bu topraklarda o toprakların gençlerini ve
çocuklarını zorla asker yapıyor, servetlerine el ko-
yuyor ve karşı koyan halkı da katlediyor. Siz bu fa-
cialara karşı ne yapıyorsunuz? Yoksa YPG terör
ordusu ne yaparsa yapsın meşru mudur?

Türkiye bunları meşru görmüyor! Bunun için de o
terör ordusunu işgal ettiği topraklardan çıkarmak
istiyor. Aynı zamanda o terör ordusunun saldırı ve
tecavüzlerinden kendi sınırlarını da korumak isti-
yor. Sizler de Türkiye'nin bu harekâtına destek ver-
mek zorunda değil misiniz? Yoksa Türkiye'yi düş-
man, YPG terör ordusunu dost olarak mı görmeye
başladınız? Eğer böyle görmeye başladıysanız,
zulüm ve haksızlıkta olduğunuzu bilmelisiniz!

Eğer haksızlığınızdan vazgeçmezseniz, bu bilgi si-
zi Türkiye'ye karşı savaşa götürür. Tabii Rusya ve
İran'dan onay alabilirseniz! Rusya ve İran onay ver-
mezse ne yapacaksınız? Onlara savaş açmaya
hazır mısınız? Rusya ve İran'dan korktuğunuz için
katliamcı Esad'ı deviremiyorsunuz. Eğer cesare-
tiniz olsaydı, Esad'ı şimdiye kadar çoktan devirmiş
olurdunuz. Veyahut başka bir hesabınız olduğu için
bu devirmeyi yapmaktan uzak durdunuz. Hesabınız
ne olursa olsun kötülük içerisindesiniz. Çünkü Be-
şar Esad'ın 500 bin sivili katletmesine göz yumdu-
nuz. Madem buna göz yumdunuz ve göz yummaya
devam ediyorsunuz, Türkiye'nin operasyon bölge-
sindeki sivillerin ölmesi sizi niçin endişelendiriyor?
Niçin Beşar Esad'ın katliamları karşısında birşey
yapmıyorsunuz?

Şunu kesinlikle biliniz ve bilmelisiniz: Türkiye, Suri-
yeli sivilleri kasden katletmez. Ancak terör ordusu-
na karşı savaşırken bazı siviller de ölebilir. Türkiye,
o sivillerin ölmesini de istemez. Çünkü Suriye halkı
müslümandır.Müslüman olmasalar da bir diktatörün
zulmünden kaçmaktadırlar ve kurtulmak istemekte-
dirler. Bu iki sebepten dolayı Türkiye, Suriyeli sivil-
leri bilerek katletmez. Eğer katledecek olsaydı her-
şeyden önce 3.5 milyon Suriyeli mülteciyi ülkesine
almazdı. Avrupalılar gibi onları reddederdi.Reddet-
mediğine göre Türkiye Suriye halkınışman değil,
dost kabul etmektedir. Bu sebeple Türkiye Suriyeli
sivilleri bilerek öldürmez.

Eğer Suriyeli sivillerin hayatı gerçekten umurunuz-
daysa, o sivilleri hergün katletmekte olan Esad'ın
iktidarına son verirsiniz. Fakat bu yeterli değildir.
Aynı zamanda Suriye topraklarını ele geçirmiş bu-
lunan terör ordusu YPG'yi de işgal altında tuttuğu
topraklardan çıkmaya zorlamalısınız. Çünkü o top-
raklar Suriyeli Araplara aittir. Eğer siz bu terör ordu-
sunu o topraklardan çıkarmazsanız, bu çıkarma iş-
lemini Türkiye yapacaktır. Türkiye'nin yapacağı işle-
me engel olmaya hakkınız yoktur. Madem hakkınız
yoktur, haddinizi bilmelisiniz! Türkiye, toprakları iş-
gal altında olan Suriyeli müslümanları dinsiz ve
marksist bir terör ordusunun elinde bırakmaz. Tür-
kiye, bir terör ordusunun Suriye'de devlet kurması-
na izin veremez ve vermeyecektir.

Eğer Suriyeli sivillerin hayatları sizin için gerçekten
önemliyse, Türkiye'ye destek vermelisiniz. Bu des-
teğinizle Suriyeli sivillerin hayatına değer verdiğinizi
kanıtlamış olursunuz.Bu kanıt da, terör ordusu PKK
ve YPG'nin arkasından çekilmenizi gerektirir.Bu ge-
rektirmeyi yapmazsanız, Türkiye'nin düşmanı oldu-
ğunuz ortaya çıkar. Bu durumda Büyük Savaş kapı-
da demektir. Çünkü Türkiye'ye savaş açtığınızda
Rusya'ya karşı da savaşmak zorunda kalacaksınız.
Ama hak ve adâlete boyun eğerseniz, savaşa ge-
rek kalmaz. Türkiye de yoluna devam eder, terör
ordusunu Suriye'den çıkarır. Olması gereken de
budur! Öyle değil mi?

O halde eğer savaş istemiyorsanız, yani barış is-
tiyorsanız, terör ordusu YPG'yi Suriye'de işgal etti-
ği topraklardan çıkmaya râzı etmelisiniz. Râzı ede-
miyorsanız, ona savaş açmalısınız. Eğer savaş aç-
mak istemiyorsanız, bu savaşı Türkiye yapar ve
yapmaya başlamıştır. Bu savaşta terör ordusu
YPG, marksist düşüncede olmadıkları için daha
dogrusu müslüman olduklari için Suriyeli sivilleri
katledeceklerdir. Bu katliamların sorumlusu da AB
ve ABD ülkelerinin yönetimleri olacaktır. Çünkü te-
rör osrdusuna destek vermektedirler. Dolayısıyla
hiçbir ülke terör ordusunun yapacağı katliamlardan
dolayı Türkiye'yi suçlayamaz ve hakkı da yoktur.
Birleşmiş Milletler üyeleri bu gerçeği görmek ve
kabul etmek zorundadırlar.

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Suriyeli sivillerin hayatlarından endişe duy-
duklarını iddia eden AB ve ABD siyasetçilerine ve
medyacılarına tekrar söylüyoruz: Eğer iddianızda
samimi iseniz, önce ABD'nin Irak'ta katlettiği yüz-
binlerce sivilin hesabını sormalısınız. Buna Afga-
nistan'da ve diğer yerlerde katlettiği sivillerin hesa-
bını da eklemelisiniz. Sonra ABD'den, Beşar Esad
Suriyeli sivilleri katlederken niçin seyirci kaldığının
hesabını da sormalısınız. Bundan sonra Suriye dik-
tatörünün yakasına yapışıp "500 bin Suriyeli sivili
neden katlettin" diye sormalı ve onu Uluslararası
Savaş Mahkemesine çıkarmalısınız. Bu çıkarma-
dan sonra Rusya ve İran'ın katlettiği binlerce Suri-
yeli sivilin hesabını da sormalısınız. İşte bütün bu
hesapları sorduktan ve gereken cezâlar verildikten
sonra Türkiye'nin yapmakta olduğu harekâtlarda
istemeden ölecek olan sivillerin hesabını sorma
hakkı kazanırsınız. Ama ABD'den, Rusya'dan, İran'
dan ve Beşar Esad yönetimindekilerden hesap
sormadığınız müddetçe, Türkiye'den hesap
sorma hakkınız olmayacaktır. Eğer bunun aksini
yaparsanız, Tanrı ve insanlık katında "zâlimler" ola-
rak muamele göreceksiniz. Bu muameleye de ha-
zır mısınız?Ama Tanrı'nın soracağı hesabı ciddiye
almalısınız. Çünkü sizi yoktan yaratmış bir Yaratıcı,
ölümünüzden sonra sizi tekrar yaratabilir ve yaptık-
larınızın hesabını sorabilir ve soracaktır.Çünkü çok
adâletli yüce Tanrı bunun için söz vermiştir. Eğer
bu hesabı engelleyecek bir gücünüz ve ölümsüz-
ğünüz varsa, sorulacak hesaptan belki kurtulabi-
lirsiniz. Eğer gerekli gücünüz yoksa -ki hiçbir zaman
olmayacaktır- o halde haksızlık ve adâletsizlikten ve
Tan'nın ateşli hapishanesinden sakınınız! Eğer
evrenin ve içindekilerinin tek ve ortaksız sahibi olan
ve çocuğu bulunmayan Tanrı'nın hak ve adâletine
boyun eğerseniz, sizin için ölümden sonra güzel bir
gelecek vardır. Tüm gönderilmiş Peygamberler ve
onları tasdikleyen yüzbinlerce evliya da bunu tasdik
eder. Güzel bir geleceğe niçin talip olmayasınız?
Çünkü ömrünüz tükenmek üzere ve kıyamet de çok
yakın!

Eğer zulüm ve haksızlıklarınıza devam ederseniz,
yakında Tanrı'nın kahrıyla tokatlanacaksınız. Bu to-
kat ve darbe tepenize inmek üzere, haberiniz
olsun!

Not 2: Bu bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.

Not 3: İnsanlığa hizmet etmek isteyenler bu bildiriyi
yabancı dillere çevirip AB ve ABD'li siyasetçilere
ve medyacılara gönderebilirler ve göndermelidirler.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                                 Tanrı tektir.
   İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.


Zaman:  Yeni Çağ'ın onsekizi, Şubat başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *








Keine Kommentare: