AB VE ABD YÖNETİMLERİNE AFRİN MESAJI!
gerçekleri gösteren yüce TANRInın adıyla
AB ve ABD
yönetimlerinin bazı siyasileri ve medya
organları; Türkiye'nin Suriye'de başlatmış olduğu
Afrin
Harekâtı'nda
"sivillerin katledildiği"ni iddia et-
mekte ve
onların
hayatlarından
"endişe
duydukları-
nı" bildirmektedirler.
Biz de
merak ediyoruz: Afrindeki sivillerin hayatları
acaba o
AB ve ABD'li siyasileri ve onların medyacı-
larını gerçekten ilgilendiriyor mu? Eğer ilgilendirmiş
olsaydı, ABD'nin yaptığı sivil katliamlarına da ses
çıkarır, hesap sorarlardı. "ABD nerede ne kadar
sivil
katliamı
yaptı?"
diye sorulabilir.
ABD'nin
yaptığı
sivil katliamları şunlardır:
"2004
Nisan ayında Amerikan askerleri, Irak’ın Fel-
luce kentinde katliam yaptığında 6 bin sivil can ver-
mişti.
ABD, 2001’de Afganistan’ı işgal etti. Sadece
son 9
yılda tam 29 bin 500 sivil katledildi. Pentagona
gö-
re sivillerin öldürülmesi 'yanlışlık'
sonucuydu.
ABD, Irak’ta 2016’da başlattığı Musul’u sözde
DEAŞ’tan kurtarma operasyonu sırasında 5 binden
fazla sivil katletti. 23 Mart
2017 günü Musul’da bir
mahalle ABD savaş uçakları tarafından haritadan
silindi. DEAŞ teröristi diye en az 300 sivil sadece
bir günde katledildi. Musul’da
hala sivillere ait ce-
setler bulunuyor.
ABD Musul gibi Rakka’da da sözde DEAŞ operas-
yonu yaptı, hem de PKK teröristleriyle birlikte. Rak-
ka’da da yaklaşık 1000 sivili katletti. Yine 'pardon,
biz onları terörist sanmıştık' dedi.
CNN’in 'Türkiye Afrin’de katliam yapıyor' diye
haber
yayınladığı gün Suriye’de gerçekten de siviller kat-
ledildi.Şam’ın Guta semti ile İdlib’in Marat el Numan
kasabasında toplamda 50’den fazla sivil öldürüldü.
Üstelik Esed rejiminin bu saldırılarında ABD’nin
'kırmızı
çizgimizdir'
dediği kimyasal gaz da kullanıl-
dı."
(Buradaki veriler, Haber7 sitesinden alınmıştır.)
Şimdi
Türkiye'nin Afrin'de "sivil katliamı yaptığını"
iddia
eden ve Afrinlilerin hayatlarından "endişe duy-
duklarını" iddia eden AB ve ABD'li
siyasetçilere
ve
medyacılarına soruyoruz: Siz ABD'nin sivil
katliam-
ları karşısında hiç endişe duydunuz mu? Endişe
duyduysanız ABD ordusuna neden engel olmadı-
nız? Engel olamadıysanız bunun hesabını ABD
yönetiminden
neden sormadınız? Yoksa ABD yö-
netiminin
"yanlışlıkla vurduk, istemeden oldu" söz-
lerini
yeterli bularak endişeleriniz zail mi oldu?
Sizler,
Suriye diktatörü Beşar Esad 500 bin sivili
katlederken
ne yaptınız? Arkanızda koskoca AB ve
ABD
yönetimleri olduğu
halde o diktatörü neden
durdurmadınız? Ondan neden hesap sormadınız?
Şimdi
niçin
hesap sormuyorsunuz? Beşar Esad'ı
tahtından indirmek çok mu zordu? Yoksa Rusya ve
İran'dan
mı
korktunuz?
Madem
ABD'nin ve Beşar
Esad'ın
sivil katliamları
karşısında "teröristlerle savaşıyoruz" ve "yanlışlıkla
vurduk"
sözlerini yeterli bulup sustunuz ve hesap
sormadınız, şimdi de Türkiye'nin yaptığı harekâtta
eğer siviller de ölürse, bu ölümler
karşısında da
aynı suskunluğu ve hesap sormazlığı sürdürmek
zorundasınız! Türkiye'den hesap sormak hakkını
elde
edebilmek içinse,
önce ABD ve Beşar
Esad'
ın
sivil katliamlarının hesabını sormalısınız. Eğer
hesap
soracak bir durum yoksa, bu Türkiye için de
geçerlidir. Çünkü Türkiye de "teröristlere
karşı"
sa-
vaşıyor. Bu savaşta sivillerin de istemeden ölmesi
muhtemeldir.
Eğer Suriye'deki sivillerin hayatı sizi gerçekten ilgi-
lendiriyorsa,
ABD yönetimine söyleyin: Suriye'de
kurduğu terör ordusu YPG'ye verdiği 5000 tır sila-
hı geri alsın ve o orduyu dağıtsın. Fakat bunlar da
yeterli
değildir:
Aynı
zamanda o orduyu ele geçirdi-
ği
topraklardan çıkmaya
da zorlamalıdır. Eğer ABD
yönetimi
bu gerekliği
yerine getirirse, Türkiye'nin
harekât
yapmaya ihtiyacı
kalmaz. Bu sayede ABD'
nin
destek vermeklte olduğu YPG terör ordusunun
işgal altında tuttuğu topraklardaki sivillerin hayatı
güvende
olur. Tabii Beşar
Esad'ı
da durdurabilirse-
niz! Beşar Esad'ı ve rejimini yıkmadıktan sonra Su-
riyeli
sivillerin hayatları daima tehlikede olacaktır.
Şimdi
söyleyin, Sayın
AB ve ABD'li siyasetçiler ve
medyacılar! Beşar Esad'ı nasıl durduracaksınız?
Ve
ABD'nin desteğiyle
hayat bulan YPG terör ordu-
sunu işgal ettiği topraklardan nasıl çıkaracaksınız?
Unutmayınız ki, YPG terör ordusunun işgal altında
tuttuğu topraklar, Suriyeli Araplara
aittir. YPG baş-
kasına ait bu topraklarda o toprakların gençlerini ve
çocuklarını zorla asker yapıyor, servetlerine el ko-
yuyor ve
karşı
koyan halkı
da katlediyor. Siz bu fa-
cialara
karşı
ne yapıyorsunuz?
Yoksa YPG terör
ordusu ne
yaparsa yapsın
meşru
mudur?
Türkiye
bunları
meşru
görmüyor! Bunun için
de o
terör
ordusunu işgal
ettiği
topraklardan çıkarmak
istiyor.
Aynı
zamanda o terör ordusunun saldırı ve
tecavüzlerinden
kendi sınırlarını da korumak isti-
yor.
Sizler de Türkiye'nin bu harekâtına destek ver-
mek
zorunda değil
misiniz? Yoksa Türkiye'yi düş-
man, YPG
terör ordusunu dost olarak mı görmeye
başladınız? Eğer böyle görmeye başladıysanız,
zulüm ve
haksızlıkta olduğunuzu bilmelisiniz!
Eğer haksızlığınızdan vazgeçmezseniz, bu bilgi si-
zi
Türkiye'ye karşı
savaşa
götürür. Tabii Rusya ve
İran'dan
onay alabilirseniz! Rusya ve İran onay ver-
mezse ne
yapacaksınız? Onlara savaş açmaya
hazır mısınız? Rusya ve İran'dan korktuğunuz için
katliamcı Esad'ı deviremiyorsunuz. Eğer cesare-
tiniz
olsaydı,
Esad'ı şimdiye
kadar çoktan
devirmiş
olurdunuz.
Veyahut başka
bir hesabınız olduğu için
bu
devirmeyi yapmaktan uzak durdunuz. Hesabınız
ne olursa
olsun kötülük içerisindesiniz.
Çünkü
Be-
şar
Esad'ın
500 bin sivili katletmesine göz yumdu-
nuz.
Madem buna göz yumdunuz ve göz yummaya
devam
ediyorsunuz, Türkiye'nin operasyon bölge-
sindeki
sivillerin ölmesi sizi niçin endişelendiriyor?
Niçin Beşar Esad'ın katliamları karşısında birşey
yapmıyorsunuz?
Şunu
kesinlikle biliniz ve bilmelisiniz: Türkiye, Suri-
yeli
sivilleri kasden katletmez. Ancak terör ordusu-
na karşı savaşırken bazı siviller de ölebilir. Türkiye,
o
sivillerin ölmesini de istemez. Çünkü Suriye halkı
müslümandır.Müslüman olmasalar da bir
diktatörün
zulmünden
kaçmaktadırlar ve kurtulmak istemekte-
dirler.
Bu iki sebepten dolayı Türkiye, Suriyeli sivil-
leri
bilerek katletmez. Eğer katledecek olsaydı her-
şeyden
önce 3.5 milyon Suriyeli mülteciyi ülkesine
almazdı. Avrupalılar gibi onları reddederdi.Reddet-
mediğine göre Türkiye Suriye halkını düşman değil,
dost
kabul etmektedir. Bu sebeple Türkiye Suriyeli
sivilleri
bilerek öldürmez.
Eğer Suriyeli sivillerin hayatı gerçekten umurunuz-
daysa, o
sivilleri hergün katletmekte olan Esad'ın
iktidarına son verirsiniz. Fakat bu yeterli
değildir.
Aynı zamanda Suriye topraklarını ele geçirmiş bu-
lunan
terör ordusu YPG'yi de işgal altında tuttuğu
topraklardan
çıkmaya
zorlamalısınız. Çünkü o top-
raklar
Suriyeli Araplara aittir. Eğer siz bu terör ordu-
sunu o
topraklardan çıkarmazsanız, bu çıkarma iş-
lemini
Türkiye yapacaktır.
Türkiye'nin yapacağı işle-
me engel
olmaya hakkınız yoktur. Madem hakkınız
yoktur,
haddinizi bilmelisiniz! Türkiye, toprakları iş-
gal altında olan Suriyeli müslümanları dinsiz ve
marksist
bir terör ordusunun elinde bırakmaz. Tür-
kiye, bir
terör ordusunun Suriye'de devlet kurması-
na izin
veremez ve vermeyecektir.
Eğer Suriyeli sivillerin hayatları sizin için gerçekten
önemliyse,
Türkiye'ye destek vermelisiniz. Bu des-
teğinizle Suriyeli sivillerin hayatına değer verdiğinizi
kanıtlamış olursunuz.Bu kanıt da, terör ordusu PKK
ve
YPG'nin arkasından
çekilmenizi
gerektirir.Bu ge-
rektirmeyi
yapmazsanız,
Türkiye'nin düşmanı oldu-
ğunuz
ortaya çıkar.
Bu durumda Büyük Savaş kapı-
da
demektir. Çünkü
Türkiye'ye savaş
açtığınızda
Rusya'ya
karşı
da savaşmak
zorunda kalacaksınız.
Ama hak
ve adâlete boyun eğerseniz, savaşa ge-
rek
kalmaz. Türkiye de yoluna devam eder, terör
ordusunu
Suriye'den çıkarır. Olması gereken de
budur!
Öyle değil
mi?
O halde eğer savaş istemiyorsanız, yani barış is-
tiyorsanız, terör ordusu YPG'yi Suriye'de işgal etti-
ği
topraklardan çıkmaya
râzı
etmelisiniz. Râzı
ede-
miyorsanız, ona savaş açmalısınız. Eğer savaş aç-
mak
istemiyorsanız,
bu savaşı
Türkiye yapar ve
yapmaya
başlamıştır. Bu savaşta terör ordusu
YPG,
marksist düşüncede
olmadıkları için daha
dogrusu
müslüman olduklari için Suriyeli sivilleri
katledeceklerdir.
Bu katliamların
sorumlusu da AB
ve ABD
ülkelerinin yönetimleri olacaktır. Çünkü te-
rör
osrdusuna destek vermektedirler. Dolayısıyla
hiçbir ülke terör ordusunun yapacağı katliamlardan
dolayı Türkiye'yi suçlayamaz ve hakkı da yoktur.
Birleşmiş Milletler üyeleri bu gerçeği görmek ve
kabul
etmek zorundadırlar.
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Not 1:
Suriyeli sivillerin hayatlarından endişe duy-
duklarını iddia eden AB ve ABD siyasetçilerine ve
medyacılarına tekrar söylüyoruz: Eğer iddianızda
samimi
iseniz, önce ABD'nin Irak'ta katlettiği yüz-
binlerce
sivilin hesabını sormalısınız. Buna Afga-
nistan'da
ve diğer
yerlerde katlettiği
sivillerin hesa-
bını da eklemelisiniz. Sonra ABD'den, Beşar Esad
Suriyeli
sivilleri katlederken niçin seyirci kaldığının
hesabını da sormalısınız. Bundan sonra Suriye dik-
tatörünün
yakasına
yapışıp
"500 bin Suriyeli sivili
neden
katlettin" diye sormalı ve onu Uluslararası
Savaş Mahkemesine çıkarmalısınız. Bu çıkarma-
dan sonra
Rusya ve İran'ın katlettiği binlerce Suri-
yeli
sivilin hesabını da sormalısınız. İşte bütün bu
hesapları sorduktan ve gereken cezâlar
verildikten
sonra
Türkiye'nin yapmakta olduğu harekâtlarda
istemeden
ölecek olan sivillerin hesabını sorma
hakkı kazanırsınız. Ama ABD'den, Rusya'dan, İran'
dan ve Beşar Esad yönetimindekilerden hesap
sormadığınız müddetçe, Türkiye'den hesap
sorma
hakkınız olmayacaktır. Eğer bunun aksini
yaparsanız, Tanrı ve insanlık katında "zâlimler" ola-
rak
muamele göreceksiniz. Bu muameleye de ha-
zır mısınız?Ama Tanrı'nın soracağı hesabı ciddiye
almalısınız. Çünkü sizi yoktan yaratmış bir Yaratıcı,
ölümünüzden
sonra sizi tekrar yaratabilir ve yaptık-
larınızın hesabını sorabilir ve soracaktır.Çünkü çok
adâletli
yüce Tanrı
bunun için
söz vermiştir.
Eğer
bu hesabı engelleyecek bir gücünüz ve
ölümsüz-
lüğünüz varsa, sorulacak hesaptan belki
kurtulabi-
lirsiniz.
Eğer
gerekli gücünüz yoksa -ki hiçbir zaman
olmayacaktır- o halde haksızlık ve adâletsizlikten ve
Tanrı'nın ateşli hapishanesinden sakınınız! Eğer
evrenin
ve içindekilerinin
tek ve ortaksız
sahibi olan
ve çocuğu bulunmayan Tanrı'nın hak ve adâletine
boyun eğerseniz, sizin için ölümden sonra güzel bir
gelecek
vardır.
Tüm gönderilmiş
Peygamberler ve
onları tasdikleyen yüzbinlerce evliya da
bunu tasdik
eder.
Güzel bir geleceğe
niçin
talip olmayasınız?
Çünkü
ömrünüz tükenmek üzere ve kıyamet de çok
yakın!
Eğer zulüm ve haksızlıklarınıza devam ederseniz,
yakında Tanrı'nın kahrıyla tokatlanacaksınız. Bu to-
kat ve
darbe tepenize inmek üzere, haberiniz
olsun!
Not 2: Bu
bildiri, uluslararası diplomatik platformda
paylaşılmıştır.
Not 3: İnsanlığa hizmet etmek isteyenler bu
bildiriyi
yabancı dillere çevirip AB ve ABD'li siyasetçilere
ve medyacılara gönderebilirler ve göndermelidirler.
İmza:
Mehdiyet Makamı.
Tanrı
tektir.
İsa, Musa ve Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.
Zaman: Yeni Çağ'ın
onsekizi,
Şubat başı.
Mekan: Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut: Muranizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen