Sonntag, 26. März 2017

CHP'LİLER REFERANDUMDA NİÇİN HAYIR NİÇİN EVET DEMELİDİRLER?




                CHP'LİLER REFERANDUMDA
   NİÇİN HAYIR NİÇİN EVET DEMELİDİRLER?

     iyi işler yapanları seven yüce ALLAHın adıyla

Siz CHP'liler herşeyden önce neye niçin hayır de-
meniz gerektiğini iyi bilmek zorundasınız. Bildiğiniz
gibi önümüzdeki 16 Nisan'da yapılacak referan-
dumda, Anayasanın 18 maddesi değişecek ve bu
değişecek maddelerin en önemlisi de, başbakanın
aradan kaldırılıp, ülkenin, Cumhurbaşkanı tarafın-
dan yönetilecek olmasıdır. Yani ikibaşlılık kalkmış
olacak, yönetimde teklik gelecektir. Bu Cumhurbaş-
kanı, meclis tarafından değil, halk çoğunluğu tara-
fından seçilecek ve 5 yıl yönetimde kalacaktır. Tek-
rar seçildiğinde bir 5 yıl daha ülkeyi yönetmeye de-
vam edebilecektir. Bu Cumhurbaşkanı, yaptıkların-
dan sorumlu olacak, sorumsuzluğu kalkacaktır. Ya-
ni onun hakkında soruşturma açılabilecektir. Yani:
"Keyfim nasıl istiyorsa ben ülkeyi o şekilde yöne-
tirim" diyemiyecektir. Yani diktatörlük yapamaya-
caktır. Hatta Atatürk ve İnönü gibi dahi olamaya-
caktır.

Gördüğünüz gibi seçimler iptal edilmiyor. Partiler
kapatılmıyor. Yani demokrasi ortadan kaldırılmıyor.
Çoğulculuk olan Cumhuriyet de ortadan kalkmıyor.
Çünkü bu sistemde azınlığın veya gücü yetenin ve-
ya yönetimde olanın önerdiği değil, halk çoğunluğu-
nun seçtiği kişi Cumhurbaşkanı olacaktır.Aynı şekil-
de lâiklik de ortadan kalkmıyor. Çünkü Türkiye dinî
bir yasa ile değil, beşerî bir yasayla yönetilecektir.
Türkiye beşerî bir yasayla yönetilecekse, laiklik ka-
pı dışarı edilmiyor demektir.

Şimdi siz bu Cumhuriyet'e, Demokrasi'ye, Laiklik'e,
Hukuk Devleti'ne ve İnsan Hakları'na aykırı olmayan
yasa değişikliğinin nesine hayır diyeceksiniz?Elbet-
te siz bu değişikliğe Türkiye hesabına bakarsanız,
hayır diyecek bir nokta bulamazsınız. Ama partiniz
ve egonuz hesabına bakarsanız, hayır demenizi
gerektirecek bir nokta bulursunuz. O nokta da: Bu
sistemde koalisyonlarla yani parti ortaklığıyla, gen-
sorularla ve darbelerle iktidara gelinemiyecek olma-
sıdır. Şimdiki sistemde partiniz CHP'nin koalisyonla
iktidara gelebilme ihtimali vardır. Fakat yeni sistem-
de bu ihtimal ortadan kalkıyor.

Şimdi siz eğer bu Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne
"hayır" derseniz, bu hayırınız, egonuz ve partiniz i-
çin olacaktır. Yani "Türkiye için" değil, sırf partinizin
iktidar olabilme ihtimalini kaybetmemesi için, yani
benliğiniz için olacaktır. Yani bu "hayır"ınızla, benli-
ğinizi "Türkiye içinciliğin" önüne geçirmiş olacaksı-
nız. Yani egoistliğinizi göstermiş olacaksınız.

Eğer bu egoistliğe düşmek istemezseniz şu soruya
cevap bulmak zorunda kalacaksınız: BİZ CHP'Lİ-
LER REFERANDUMDA NİÇİN EVET DEMELİ-
YİZ?

Eğer bu soruyu kendinize sorar ve gerekli doğru
cevaba göre hareket ederseniz, egoistliğe düş-
mekten kurtulur, "Türkiye içincilik"e veya "Türkiyeci-
lik"e yükselirsiniz. O halde biz de soruyoruz: Yük-
selmek ister misiniz?

Madem istersiniz, öyle ise işte istediğiniz cevap:
Evet, bu sistemde partiniz CHP'nin koalisyonlarla ik-
tidar olma ihtimali ortadan kalkıyor. Bu da, sizin bu
sisteme (bencilliğiniz açısından) "hayır" demenizi
gerektiriyor. Fakat bu sistem, partiniz CHP'nin tek
başına iktidar olma ihtimalini yok etmiyor. Bu gerçe-
ği de görmek zorundasınız. Bu gerçeği görmeyi
göz ardı ederseniz, bencilliğinizden çıkamazsınız.
Türkiyeciliğe yükselemezsiniz. Türkiyeciliğe yüksel-
mek isterseniz, bu gerçeği görecek ve gereğini ye-
rine getireceksiniz. Madem bu yeni Cumhurbaşkan-
lığı Sistemi, partiniz CHP'nin tek başına iktidar ol-
ma ihtimalini yok etmiyor, o halde bu ihtimale neden
sahip çıkmayasanız? Neden sizin partiniz de tek
başına iktidar olmasın? Neden bir avuç elitin, seç-
kinin partisi olmaya ve hep muhalefette kalmaya
mahkûm kalsın partiniz?

Eğer partinizin bu mahkûmiyetten kurtulmasını, ço-
ğunluğun partisi olmasını isterseniz, bu halde şu
gerekleri yerine getirmeniz gerekecektir: Sizler ve
partiniz ve particileriniz herşeyden önce milletin ya-
ni Türkiyelilerin değerleriyle barışmalıdır. Bu değer-
ler de, onların dini ve tarihidir.Bu değerlere yabancı
kaldığınız müddetçe sizler ve partiniz de millet ço-
ğunluğu tarafından "yabancı" olarak görülecek ve
güvenilmeyeceksiniz. Bu güvensizlik ve yabancılık
durumu da partinizin iktidar olmasına imkân ve ola-
nak vermeyecektir ve vermiyor.

Şimdi kendinize ve partililerinize sormalısınız:"Ken-
dinizi milletinizin, halklarınızın dinine ve tarihine ya-
bancı olmaya ve kalmaya niçin mahkûm ediyorsu-
nuz? Bu mahkûmiyete mecbur musunuz? Kim sizi
mecbur ediyor? Bu mecburiyet sürerse, partiniz
nasıl iktidar olacaktır? Türkiyelileri müslümanlıktan
çıkararak mı? Böyle bir şeyi kıyamete kadar başa-
rabilir misiniz? Madem başaramazsınız, o halde
Türkiye çoğunluğunun diniyle barışmanız gerek-
mez mi?"

O halde bu yabancılık derhal son bulmalıdır! Bu ko-
nuda ciddî olmaya karar verirseniz, (meselâ Aya-
sofya'nın ibadete açılmasına öncülük ederek veya
"Meclis'in açılışına Nisa 58 ve Maide 8 âyetlerinin
türkçesi okunarak ve hatta dualarla başlansın" şek-
linde bir teklif getirerek), bu ciddiyetinizi gösterebi-
lirsiniz. Bununla birlikte câmi, ezan, başörtüsü düş-
manlığınızı da sona erdirmelisiniz. İşte bu şekilde
millet çoğunluğunun güvenini kazanmaya başlaya-
bilirsiniz. Eğer samimi olursanız, gerekli güveni
mutlaka kazanacaksınız.

Tabii millet çoğunluğunun güvenini kazanmak yeter-
li değildir. Güven kazanımı ile birlikte partinizin "Tür-
kiye için çalışan en iyi parti" olduğunu da kanıtlamak
zorundasınız. Bu kanıt için de, Türkiye'nin yenilen-
mesini, güçlenmesini, büyümesini ve ilerlemesini
gerçekleştirecek bir teziniz, öneriniz ve harıl harıl
bir çalışmanız olmalıdır.Ancak böyle bir çalışmayla
partinizin "en iyi partilerden biri" olduğunu kanıtla-
mış olursunuz. Bu kanıtla da AK Parti'yi geçmeniz
mümkün olabilir. Ve bu şekilde partinizin iktidar ol-
ması gerçekleşir. Yani, sizin ve partinizin AK Parti'
yle bir yarışa girmesi gerekiyor. Bu yarışa var mısı-
nız?Eğer "bu yarışa varız" diyorsanız, işte o zaman
siz ve partiniz, "Türkiye'nin partisi" olursunuz. Şu
anda partiniz, Türkiye'nin partisi değil, egonuzun
partisidir. Bu bir buz parçası gibi olan egonuzu Tür-
kiye havuzunun içine atıp eritmezseniz, partiniz hiç
bir zaman iktidar yüzü göremeyecek ve 16 Nisan'
dan sonra yok olup gidecektir, (eğer referandum'
da "hayır" derseniz.)

Ama siz CHP'liler bu yok oluşu durdurabilirsiniz.
Bunun için de, referandumda "güçlü, yeni, büyük
ve ilerleyen bir Türkiye için evet" diyerek, partinize
ve partililerinize bir kamçı vurmalısınız. Ancak bu
kamçı ve kırbaç ile partiniz ve partilileriniz yeni bir
uyanışa geçebilir ve partiniz yokluğa mahkûm ol-
maktan kurtulur.

Ey CHP'liler! Var mısınız kurtarıcılığa?

Eğer "yokuz" derseniz, şu an Türkiyelilerin yüzde
66'sı Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne "evet" demeye
hazırdır. Bu yüzde 66'lık oran, sizin "hayır"ınızı 16
Nisan'da çöpe atacaktır. Siz de, Türkiye'nin tarafın-
da değil, egonuzun tarafında kala kalacaksınız. Ya-
ni ne partiniz için ne de Türkiye için olumlu bir adım
atmamış olacaksınız. Sadece demokratik hakkınızı
kullanmış olmakla kalacaksınız. Bunu yeterli mi gö-
receksiniz? Bu gayretsizliği kendinize yedirebile-
cek misiniz? Eğer "yediremeyiz" diyorsanız, sizden
16 Nisan'da istenen cevap şudur: "Güçlü, büyük,
yeni ve ilerleyen bir Türkiye için evet mi, hayır mı?"
Eğer "evet" derseniz,Cumhurbaşkanlığı Sistemi'yle
çlü, büyük, yeni ve ilerleyen Türkiye'nin önündeki
engellerin kaldırılmış olmasına hizmet etmiş ola-
caksınız. Aksi halde Türkiye'nin önünde takoz ol-
maya devam edeceksiniz. Bu takozluğunuz da, par-
tinizi eritip bitirecektir.Yani zararınız yalnız Türkiye'
ye değil, kendinize de olacaktır. Bu zarara râzı mı-
sınız? Gelin, bu zarara râzı olmayın! Hem kendiniz,
hem de Türkiye için faydalı olmayı seçin. Karar si-
zindir!

İmza: Mehdiyet Makamı.


Not 1: Siz CHP'liler eğer "referandum" denilen halk
oylamasında "evet" derseniz, partinizin geleceğine
yatırım yapmış olacaksınız. Eğer partinizin AK Parti
ile yarışabilen bir parti seviyesine yükselmesini is-
terseniz, bu yatırımı yapmak zorundasınız. Bu yatı-
rımı yaptığınız takdirde AK Parti'ye oy veren vatan-
daşlar diyecekler ki: "Artık CHP'liler de yeni, güçlü,
büyük ve ilerleyen bir Türkiye istiyor." Bu durumda
-tabii partiniz de sizin yöneliminize karşı çıkmazsa-
AK Parti'ye oy verenlerin CHP korkusu ortadan kal-
kacak ve partiniz CHP'yi, "Türkiye'nin önemli ve gü-
venilir bir partisi" olarak görmeye başlayacaktır. O
halde, Erdoğan düşmanlığıyla bir yere varamayaca-
ğınızı görmeli, partinizin Türkiyeli çoğunluğun güve-
nebileceği bir parti haline gelmesi için gayret gös-
termelisiniz.

Not 2: 16 Nisan'daki Halk Oylaması'nda "evet" de-
meyi kararlaştırmış olan MHP'liler, kendi partilerinin
geleceğine büyük bir yatırım yapmış ve partilerini
"Türkiye için ikinci güvenilir parti" seviyesine çıkar-
mış olacaklardır. Eğer CHP'liler MHP'yi geçmek
isterlerse, Halk Oylaması'nda "evet" oyunu kullan-
maları gerekecektir. Aksi halde MHP'nin aşağısına
şeceklerdir.

Not 3: Ey CHP'liler! Kesinlikle bilmelisiniz ki, değiş-
tirilmek istenen 18 madde ve getirilmek istenen
Cumhurbaşkanlığı Sistemi; Cumhuriyet'e, Laiklik'e,
Demokrasi'ye ve İnsan Hakları'na aykırı değildir. E-
ğer böyle olduğu halde Halk Oylaması'nda "hayır"
derseniz, hiçbir kazancınız olmayacaktır. Bununla
birlikte -eğer "hayır"lar çoğunluk olursa-, Erdoğan
da iktidarda ve Cumhurbaşkanlığında kalmaya yine
devam edecektir. Sizler ise, Türkiye'nin düşmanı
olan ve Türkiye'nin yenilenmesini, güçlenmesini,
büyümesini ve ilerlemesini istemeyen ve bunlara
engel olmaya çalışan HDP, PKK, DAEŞ ve FETÖ'
nün seviyesine düşeceksiniz. Bu düşüşe de hazır
mısınız? Erdoğan düşmanlığıyla doğru bir yere va-
ramayacağınızı görebiliyor musunuz? Erdoğan gi-
derse, onun yerine yine onun misyonunu ve vizyo-
nunu üstlenmiş olanlar gelecektir. Çünkü AK Partili-
ler ve onlara oy veren Türkiyeliler, gidecekleri yolu
bilmiş ve belirlemiş ve planlarını çizmişlerdir. He-
defleri de: Türkiye'yi "Süper Güç" yapmaktır. Bir
Süper Güç için de "Başkanlık" gerekmez ve yaraş-
maz mı? Sizin "hedefiniz" nedir? Üstün bir hedefi
olmayan bir partinin geleceği olabilir mi? İşte siz,
"hayır" demeden önce bunların cevabını verin!

Not 4: CHP'liler şunu da bilmelidirler ki,Cumhurbaş-
kanlığı Sistemi sırf Erdoğan için değil, iktidar olma-
yı başardıklarında sizin liderleriniz de bu sistemden
faydalanacaklardır. Onların da halk tarafından seçil-
miş Cumhurbaşkanı olarak yönetime gelmesi müm-
kündür. Bütün mesele, iktidar olmayı başarmaktır.
Bunun da yollarını yukarıda anlattık. Yani: Partiniz
"oy isteyen" olduğu için, partilileriniz Türkiyeli ço-
ğunlukla barış içinde olmak zorundadır.Bu zorunluk
olmazsa, partiniz tek başına iktidar olamaz. İktidara
gelebilmek için de, partililerinizin Türkiyeli çoğunlu-
ğun dinine ve tarihine karşı hiç bir düşmanlığı bu-
lunmamalıdır. Bununla birlikte partinizin egosu için
degil, "Türkiye için" çalışan ve "iyi işler" yapan bir
parti olduğunuzu da  samimiyetinizle ve "doğru mu-
halefetçilik"inizle gösterebilmelisiniz.


Not 5: Eğer bu Halk Oylaması'nda "bölünme" olma-
sın isterseniz, oyunuz "evet"e olmalıdır. Bu evetle,
bu konudaki birliği korumuş olursunuz. Ve eğer; de-
ğiştirilecek maddelerin ve getirilecek sistemin Cum-
huriyet'e, Demokrasi'ye, Hukuk'a, Laiklik'e ve İnsan
Hakları'na bir aykırılığı varsa, bunu önceden söyle-
yin ve isbatlayın. İsbatınız yoksa, "hayır" demenizin
de bir haklılığı kalmayacaktır.

Siz CHP'liler bilmelisiniz ki, iktidardaki Partinin, dar-
beci Kenan Evren'den kalma şimdiki Anayasa'nın
Cumhuriyet'e, Demokrasi'ye, Hukuk'a, Laiklik'e ve
İnsan Hakları'na zıt maddelerinden temizlemeye
hakkı ve yetkisi vardır.Mecliste de yeterli oyu almış-
sa, bu hakkını kullanır ve kullanmaktadır. Eğer siz
bu kullanıma ve yapılacak değişikliklere "hayır" der-
seniz, Kenan Evren kalıntısı Anayasa'ya "evet" de-
miş olacaksınız. Bu da sizin gerçek kimliğinizi ve is-
teğinizi gösterecektir. Şunu da unutmayın ki, yapıla-
cak Anayasa değişiklikleri, gelecekte Türkiye'nin
başına geçecek "liderler" içindir, tek bir "lider" için
değildir. Çünkü Erdoğan dünyada ebedî kalmaya-
caktır. "Ama uzun müddet kalacaktır" derseniz, o-
nun ne kadar kalacağını ancak yasalar ve halk ço-
ğunluğu karar verir. Millî İrade olan halk çoğunluğu-
nun kararına karşı mı çıkacaksınız? Siyasette "hâ-
kimiyet, kayıtsız şartsız milletin" değil mi? Lütfen!
Gayretsizliğinizin suçunu başkalarının üzerine yık-
mayın ve bu yıkım üzerinden düşmanlık üretmeyin.
Bu üretimle de bozguncu olmayın! Tabii partinizin
iktidar olmasını isterseniz.

Not 6: Ey CHP'liler! "Cumhurbaşkanlığı Sistemi dik-
tatörlük getirecek" deyip sizi aldatmaya çalışan li-
derlerinizin sözüne aldanmayın. Onları televizyonda
konunun tarafsız uzmanları önünde iddialarını isbat-
lamaya dâvet edin. Değiştirilecek Maddeler'in yeri-
ne gelecek olanlara bizzat kendiniz bir göz atarsa-
liderlerinizin yalan söylediğini kendi gözlerinizle
görürsünüz. Bunu gördükten sonra sizi aldatmaya
çalışan liderlerinizi "lider" olarak kabul etmemelisi-
niz. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz. Yalancı
olmayı kabullenebilecek misiniz?

Ey iç savaşa karşı olan (veya öyle sandığımız)
CHP'liler! Lideriniz Kılıçdaroğlu, Referandumda
"evet" diyecek olanları: "Böyle bir başkanlık siste-
mini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsi-
niz. Açık ve net" diyerek tehdit etti. Siz onun bu teh-
didine uyarak ve PKK'lıların, Fetöcülerin ve Batılı-
ların peşine takılarak iç savaş çıkarmaya çalışma-
malı ve liderinizi bu sözlerini geri almaya çağırma-
lısınız. Eğer bu sözlerini geri almazsa, onun hak-
kında dâvâ açılabilir ve bu bir haktır. Lideriniz bu
tehditle, partiniz CHP'nin Türkiyeliler için güvenil-
mez olduğunu gösteriyor. Halbuki güvenilir bir par-
tinin lideri, tehdit etmez; bir haksızlık varsa, huku-
ka müracaat eder. Eğer lideriniz hukuk yerine teh-
dide başvuruyorsa, ona itibar etmemeli ve onun
"iç savaş çıkarma" arzusuna da "hayır" demelisiniz.
Hiç Suriyelilerin durumuna düşmek ister misiniz?
İstemezseniz, sizler de iç savaş arzu etmemelisi-
niz. Dolayısıyla çoğunluğun "evet"ine boyun eğmek
zorundasınız. Tabii demokrasiye ve milletin kayıt-
sız şartsız hâkimiyetine inanıyor ve onları kabul e-
diyorsanız.

Ey hakkı ve hukuku çok seven veya çok sevdiğini
iddia eden CHP'liler! Cumhuriyet, Demokrasi ve
Lâiklik gibi siyasal değerler, toplumları yönetmek
içindir ve hukukun ve İnsan Hakları'nın üstüne çı-
kamazlar, çıkarılamazlar. Temel olan; haktır, hukuk-
tur, İnsan Hakları'dır. Siyasal değerler, bu temele
uygun olmak zorundadır. Uymuyorsa, onların uy-
gunsuz yönlerini ve maddelerini değiştirmek bir
haktır. Bu hakkı çiğnememelisiniz, çiğnetmemeli-
siniz. Dolayısıyla şimdiki darbe Anayasası kalıntısı-
na "hayır", değiştirilmek istenen maddelerine ve
getirilen teklife de "evet" demelisiniz. Tabii hakkı
ve hukuku seviyorsanız, istiyorsanız. İstemiyorsa-
nız, "hayır"ınızın bir önemi yoktur, olamaz!

Şunu da biliniz ki, geçmişteki liderler ve yaptıkları
devrimler; hakkın, hukukun, adâletin üstüne çıka-
mazlar ve çıkarılamazlar. O halde geçmişteki önder
ve liderleri; hakkı, hukuku ve adâleti çiğneyen Ana-
yasa maddelerinin değiştirilmesine engel yapma-
yınız, hakkınız yoktur. Üstün olan; haktır, hukuktur
ve adâlettir. Ve bu değerlere uyanlardır. Bu değer-
lere uymayanlara kutsallık ve üstünlük vermemeli-
siniz.

Ey "demokrat" olduğunu iddia eden CHP'liler! Eğer
15 Temmuz'da darbeci Gülen Cuntası başarılı ol-
saydı, şimdiki Anayasayı istediği gibi değiştirecek
ve size de zorla evet dedirtecekti. Ve sizler de bun-
dan kaçamayacak, kuzu kuzu evet diyecektiniz. Can
korkusundan isyana kalkışamayacaktınız. Şimdi ise
darbeci Evren'in yaptırmış olduğu bir Anayasanın
bazı kalıntılarından kurtulmak için bir yasa değişikli-
ği önünüze geliyor. Sizler ise bu değişikliklere "ha-
yır" diyerek, Darbecinin yasa maddelerine "evet"
demektesiniz. Türkiye'nin önünün açılmasını, vesa-
yetten kurtulmasını istememektesiniz. Yoksa sizin
demokratlığınız bu mu? Yoksa Anayasayı illa dar-
beciler mi değiştirmelidir? Yoksa darbeciler millî
iradeden, millet çoğunluğunun oyundan daha mı
değerlidir?

Ey Anayasayı "Tanrısal Metin" olarak görmekte o-
lan CHP'liler! Kesinlikle bilmelisiniz ki, Anayasalar
Tanrısal Metin değildir. Tanrısal Metin değilse, o-
nun "değiştirilemez" maddesi olmaz. Şartlar gerek-
tiriyorsa, onun her maddesi değiştirilebilir. Hak ve
adâlet de bunu gerektirir. Aksi halde adâletsizlik
baş gösterir. Bu da denge ve düzeni bozar. Şimdi-
ki Türkiye Anayasası'nın ilk üç maddesine darbeci-
ler tarafından kilit vurulmuştur. Sizler de bu kilidin
kırılmamasını istemektesiniz. Fakat böyle bir istek,
darbecilere bağlanmaktır. Bu bağlılığınızı sona er-
dirmelisiniz. Çünkü darbecilere bağlanarak Cumhu-
riyet, Demokrasi ve Lâiklik korunmaz. Bu üç siyasal
değer ancak hukukun üstünlüğünü kabul ederek ve
millet iradesini egemen yaparak korunabilir. Eğer
Anayasaya "değiştirilemez" bir madde koymak ge-
rekirse, o da şu olabilir: "Türkiye Cumhuriyeti Dev-
leti; haksızlığa, hukuksuzluğa ve adâletsizliğe daya-
namaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti; hakka, hukuka
ve adâlete dayanmak zorundadır." Sizler eğer Ana-
yasada bir kilit olsun istiyorsanız, o kilit ancak bu
sözler olabilir. Çünkü Cumhuriyet, Demokrasi ve
Laiklik; hak, hukuk ve adâlet'in üstüne çıkamazlar.
Ama darbeci Evren'in şimdiki Anayasaya vurdur-
muş olduğu kilit, yukarıdaki üç siyasal değeri, hak-
kın, hukukun ve adâletin üstüne çıkarmaktadır. Ve-
ya onlarla eşitlemektedir. Bu eşitleme ve çıkarmayı
reddetmelisiniz. Eğer "demokratız" diyorsanız. E-
ğer hakkın, hukukun ve adâletin üstünlüğünü kabul
ediyorsanız. Şunu da unutmayınız ki, bir darbeci,
bir diktatör geldiği zaman "değiştirilemez madde"
tanımaz. Millet iradesi niçin tanısın?

(CHP'liler geçen paragraftaki temel gerçekleri ka-
bul etmeden yani radikalizmi terketmeden daha
doğrusu darbecilerin vurduğu kilidi reddetmeden,
onlarla yeni bir Anayasa yapılamaz ve yapılama-
maktadır. Eğer CHP'liler yeni bir Anayasa yapılma-
sına taraftar iseler, Halk Oylaması'nda "evet" de-
meliler ki, onların, darbecilerin yaptığı Anayasa'ya
onay vermedikleri anlaşılsın. Ancak bundan sonra
yeni bir Anayasa yapımına gidilebilir. O halde CHP'
liler referandumda "evet" demek zorundadırlar. Ye-
ni bir Anayasa ancak referandumda "evet"in galip
gelmesiyle gündeme gelebilir.)

Ey Atatürk'ün ve İnönü'nün demokrasiye dayanma-
yan tek adamlıklarına lâf söyletmeyen, fakat Erdo-
ğan'ın Cumhuriyet'e, Demokrasi'ye ve Laiklik'e da-
yanan güçlendirilmiş liderliğine karşı çıkan ve Cum-
huriyet'e, Demokrasi'ye, Laiklik'e aşıkmış gibi ha-
reket eden CHP'liler! Okursanız göreceksiniz ki,
AK Parti'nin değiştirilmesi için halk oyuna sunduğu
18 Anayasa maddesine girecek yeni teklifleri;
Cumhuriyet yerine krallık ve padişahlık, Demokrasi
yerine diktatörlük ve Laiklik yerine de şeriat getirmi-
yor. Tam aksine o üç siyasal değeri yani Cumhuri-
yet, Demokrasi ve Laikliği koruyor, güçlendiriyor.
Böyle olduğu halde sizin "hayır"ınızda ne hayır ola-
bilir? "Evet"e yönelmeniz gerekmez mi?

Ey evet ile hayır arasında kararsız kalan CHP'liler!
Kararsızlıktan kurtulmak isterseniz, kendinize şu
suali sorunuz: "Eğer bugün iktidarda Erdoğan yeri-
ne Kılıçdaroğlu olsaydı bu yasa değişimine evet mi
derdiniz, hayır mı?" Elbette ki "evet" derdiniz! O
halde şimdi de evet demelisiniz. Çünkü sayın Er-
doğan iktidara zorbalıkla gelmedi. Millet çoğunlu-
ğunun seçimiyle, özgür iradesiyle geldi. Millet onu
beğenmeseydi veya ondan iyi icraatta bulunan bi-
ri olsaydı, onu iktidara getirmezdi. Bu durumda e-
ğer demokrasiye inanıyorsanız, ona düşmanlığınız
olmamalı. Ona (yani Lider'e) düşmanlığınız, milletin
iradesine düşmanlık olur.Bu düşmanlıkta bulunmak,
demokrasi taraftarı olduğunu iddia eden siz CHP'li-
lere yakışmaz. O halde yasa değişikliğine "evet" di-
yerek bu düşmanlığı kaldırdığınızı gösteriniz ki, de-
mokratlığınızı göstermiş olasınız.

Eğer; "yapılacak değişikliklere evet dersek, Erdo-
ğan daha da güçlü bir liderliğe sahip olacak" diye
korkuyorsanız, bu korkunuz boşunadır. Çünkü onun
sahip olacağıç, sonsuz ve sorumsuz olmayacak
ve bu güçlü liderliğe, iktidarı kazandığında partinizin
başkanı da sahip olabilecektir. Bu durumda sizin
yapacağınız iş, korkmak ve "hayır"cılık değil, parti-
nizi iktidara taşıyacak iyi çalışmalar yapmaktır. Tür-
kiye'yi ilerletmede ve daha güçlü yapabilmede AK
Parti'yle yarışa girebilmektir. Siz bu yarıştan kaçar-
sanız, kendinizi muhalefette kalmaya mahkûm kılar-
sanız, daima korku içinde yaşamaya ve Türkiye'nin
önünü kapatmaya mecbur kalırsınız. Bu ise, yalnız
kendinize değil, Türkiye'ye de kötülük olur. Siz bu
kötülüğe düşmemelisiniz. "Güçlü, büyük, yeni ve
ileri bir Türkiye için AK Parti'yle yarışa varız" diye-
bilmelisiniz. Eğer bunu diyemezseniz ve gerekeni
yapamazsanız, partiniz batacaktır!

Partiniz CHP'in batmasını istemezseniz, onu, se-
vimli ve güvenilir bir parti haline getirmelisiniz. Şu
anda partiniz, Türkiyeli çoğunluğun nazarında "se-
vimsiz" ve "güvenilmez"dir. (Aynı zamanda "tehlike-
li"dir. Çünkü partiniz millete değil, terör örgütlerine
dayanmaktadır.) Onun sevimli ve güvenilir olması
için de, particileriniz, yıkıcı muhalefeti bırakıp, yapı-
cı muhalefete geçmeli ve terör örgütlerine dayan-
maktan da vazgeçmelidir. Yapıcı muhalefete geçil-
diğinde partiniz hemen iktidar olamayacak olsa da,
Türkiyeli çoğunluğun nazarında sevimli ve güvenilir
bir mevki kazanacaktır. Ama partiniz yıkıcı muhale-
fete devam ederse, kendisini hep muhalefette kal-
maya demirlemiş olacak ve iktidar nimetinden ebe-
diyen mahrum kalacaktır. Bu mahrumiyet de eninde
sonunda partinizi bitirecektir ve bitirmektedir. Artık
"hayır"ınızda hayır olmadığını görebiliyor musu-
nuz?

O halde sizler, "hayır"cılığı bırakıp, partinizi önce 4
kusurundan yani sevimsizliğinden, güvenilmezliğin-
den, tehlikeliliğinden ve yıkıcı muhalefetçiliğinden
kurtarmaya çalışmalısınız. Referandumda "evet"
çiliğinizle beraber bu çalışmaya başlamazsanız,
son şansınızı da kaybetmiş olacaksınız. Bu son
şansı kaybetmemelisiniz. "Hayır"cılık sizi ebediyen
kaybettirecektir. İşte bu kayba râzı olmamalısınız.
Unutmayın! "Hayır"da kazancınız yoktur. Çünkü
MHP, "evet" safındadır. "Evet" derseniz, partinizin
geleceği kazanacaktır. Eğer "hayır" derseniz, MHP'
yi birinci ana muhalefet seviyesine çıkarmış, kendi
partinizi de ikinciliğe düşürmüş olacaksınız. Çünkü
"hayır" dediğinizde MHP, Türkiyeli çoğunluk naza-
rında güvenirlik kazanacaktır. Bu da onu yükselte-
cek, sizinkini düşürecektir. Düşüş yaşamamak için
sizler de "evet" demek zorundasınız. Tabii MHP'
nin altına düşmek istemiyorsanız...

Eğer derseniz: "Bizim partimiz AK Parti'yle yarışa-
maz. Biz partimizin hep muhalefette kalmasını isti-
yoruz." Aslında bunu hiç dememelisiniz! Çünkü bu
sözler; yenilgiyi, umutsuzluğu baştan kabul etmek-
tir ve sizin ve partinizin hiçliğini ifade eder. Böyle
bir parti kendini kapatsın gitsin daha iyidir! Onun
yerine hiç olmazsa AK Parti'yle yarışabilecek yeni
bir parti kurulur. Partinizi kapatmaya râzı değilseniz,
yarışmayı kabul etmeli ve iktidar olmayı istemelisi-
niz. Partinizin iktidara gelebilmesi için de, onun
"halk partisi" değil, "halkların partisi" olmasını sağ-
lamalısınız. Bunun için deTürkiyeli çoğunluğun di-
niyle barışmalısınız. Onların dinlerine ve dindarlık-
larına karşı bir düşmanlığınız olmamalı. Aksi halde
"halkların partisi" olamazsınız. Eğer illa muhalefet-
te kalmayı seçerseniz, o zaman Türkiye'nin önünü
kapatan değil, açan bir muhalefet izlemelisiniz.
Yoksa partiniz daha fazla hayatta kalamaz.

Ey partilerini çok seven ve onun iktidar olmasını
çok isteyen CHP'liler! Şu ölçüyü çok iyi belleyiniz:
Doğru muhalefet, kötülüğe engel olmak ve iyiliğe
yol vermektir. Eğer getirilmek istenen Cumhurbaş-
kanlığı Sistemi'nde ve değiştirilmesi teklif edilen
Anayasa maddelerinde bir kötülük varsa ve bu kö-
tülük yüzde elliyi aşıyorsa, bunu engellemek hak-
kınızdır. Fakat bu hakkı kullanmadan önce o kötü-
ğün kötülük olduğunu isbatlamalısınız. İsbatınız
yoksa, ona engel olma hakkınız yoktur; iyiliğe yol
vermek zorundasınız. Eğer iyiliğe engel oluyorsa-
nız, kötü yoldasınız demektir. Bu da sizin, Türkiye
ve Türkiyeli çoğunluk için değil, partiniz ve egonuz
için hareket ettiğinizi gösterir. Bu gösterim de sizi,
Türkiyeli çoğunluk karşısında sevimsiz ve itici ya-
par. Bu iticiliğiniz de sizi, iktidara gelmekten mah-
rum eder. Mahrum olmak istemiyorsanız, yapıcılı-
ğa yöneliniz. Yapıcılığınız da, "evet"tedir.

Ey CHP'liler! 16 Nisan'da artık darbelerden, vesa-
yetlerden ve terör örgütlerinden, kaos ve bozgun-
culuktan medet beklemediğinizi, iktidarı millî irade
çoğunluğundan istediğinizi, bölünme ve iç savaş
istemediğinizi, barıştan yana olduğunuzu "evet"iniz-
le gösteriniz. Bu gösterim, partiniz için en iyi reklâm
ve propagandadır. "Hayır"a ihtiyacınız yoktur!

Ey yalanı sevmesi mümkün olmayan CHP'liler! Re-
ferandumda kullanacağınız "hayır" oyu, sizin partini-
zin geleceğini bile kurtarmaz ki, Türkiye'nin gelece-
ğini kurtarsın! Dolayısıyla referandumda "geleceği-
miz için hayır" dediğinizde, koskoca bir yalan söy-
lemiş olacaksınız. Bu yalancılığa düşmemelisiniz.
Sizin doğruluğunuz "evet"tedir. O halde "Evet"ten
şaşmamalısınız. Şaşmamalısınız, şaşmamalısınız,
o kadar!

Not 7: Ey CHP'liler! Bu oylama sonucunda, çıkan
sonuçlarda neye oy verdiğiniz belli olacak ve bunu
bütün Türkiye görecektir. Vereceğiniz görüntüye
göre de, partiniz, Türkiyeliler nazarında bir değer
kazanacak veya kaybedecektir. Siz, değer kazan-
dıran olmalısınız. Olmalısınız ki, partiniz güvenil-
mezlikten kurtulsun. Tabii kurtuluş isterseniz!

Not 8: Ey Halk Oylaması'nda "evet" oyu verecek o-
lanlar! Dikkatli olunuz! Bu oylamada "hayır" demeye
hazır olan HDP, PKK, DAEŞ ve FETÖ gibi Türkiye
ve millî irade düşmanları ve onların taraftarları da
dönüp "evet" oyu vermeye veya "verecekmiş gibi
yapmaya" kalkabilir. Ama onlar bunu, Türkiye'yi
sevdikleri için veya onun önündeki engellerin kalk-
ması için değil, sırf sizin "evetiniz"i engellemek için
yapacaklardır. Onlar ne yaparsa yapsın, siz hedefi-
nizden şaşmamalısınız. Çünkü sizin hedefiniz:
çlü, büyük, yeni ve ilerleyen bir Türkiye için
"evet"tir. Bu evetinizle böyle bir Türkiye'nin önün-
deki Cumhuriyet'e, Demokrasi'ye, Hukuk'a, Laiklik'
e ve İnsan Hakları'na zıt engelleri kaldırmış olacak-
sınız. Türkiye'nin düşmanları ise, elbette ki bu en-
gellerin ortadan kalkmasını istemez. Sizler isteye-
ceksiniz. Çünkü Türkiye'nin gerçek dostlarısınız.
Darbe, diktatörlük ve vesayet altında kalan bir Tür-
kiye'ye râzı olmayacaksınız. Olamazsınız!

Ey "değişikliğe evet dediğimizde Erdoğan'dan
sonra kötü birisi iktidara gelirse ne olacak" diyen
endişeliler! Endişeniz boşunadır. Çünkü siz Türki-
yeliler, "akıllı" insanlarsınız. Başınıza kötü bir lider
getirmezsiniz. Bakınız! 15 Temmuz'da darbecileri
bile devirdiniz. Siz istemedikten sonra sizin başını-
za kötü bir lider veya diktatör gelemez. Erdoğan'ı
geçecek bir performans sergilemeden ve Türkiye'
yi süper güç yapma aşkıyla yanıp tutuşan bir tavır
ortaya koymadan Kılıçdaroğlu'na hiç iktidar verir
misiniz? O halde endişe etmeyiniz!

"Evet"iniz hayırlı olsun!

Not 9: Türkiye'nin, süper güç olmaya gidebilmesi
için, siyasal istikrarı kazanması gerekiyor. Bu ka-
zanım için de referandumda evet oylarının ağır
basması şarttır. Avrupa ülkeleri ise, Türkiye'nin sü-
per güç olmasını kabul edemeyecekleri için (yani
çıkarlarına ters olduğu için), "hayır" safında yer ala-
caklardır. 15 Temmuz darbe girişimine destek ver-
miş olan ülkeler, Türkiye'nin hayrını istemezler. Bu
sebeple Türkiyeliler, onların sözlerine itibar etme-
melidirler, onları dost olarak görmemelidirler. Tür-
kiye'nin "en güçlü" olabilmesi için ne gerekiyorsa,
onu yapmalıdırlar. Türkiye'nin büyük güçlerce yu-
tulmaması için de onun en güçlü olması şarttır. Bu
güce ulaşmanın yolunun açılması için de siyasal
istikrarın en kısa zamanda kazanılması gerekiyor.
İşte referandumdaki "evet" oyları bu kazanımı sağ-
layacaktır. O halde bütün Türkiyeliler bir kaç yüzyıl-
dır sürmekte olan devirler uykusundan uyanmalıdır-
lar. Şimdi zaman, iş başına geçme zamanıdır, ha-
reket zamanıdır, aksiyon zamanıdır! Türkiyeli genç-
lerin şimdi tek derdi ve düşüncesi: "Türkiye'yi nasıl
süper güç yapabiliriz?" olmalıdır. Çünkü bu yapıl-
mazsa, Türkiye'nin büyük güçler tarafından yutul-
ması veya parçalanması ihtimali büyüktür.

Not 10: Türkiye'ye hizmet etmek isteyenler bu bildi-
rimizi bütün CHP'lilere ulaştırmaya çalışmalıdır.

İmza: Mehdiyet Makamı.


                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onyedisi, Mart başı.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Uyarı ve Hakka dâvet.
Boyut:    Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *