Montag, 14. September 2015

EY PKK TERÖRÜNE MARUZ KALMIŞ TÜRKİYE HALKLARI!



         EY PKK TERÖRÜNE MARUZ KALMIŞ
                       TÜRKİYE HALKLARI!

    savaş zamanında savaşan ve barış zamanında
       barışan müslümanları seven ve düşmanları
                     kahreden ALLAHın adıyla

Size barış nutku çekecek durumda değiliz.   Çünkü
Türkiye düşmanı PKK'lılar, kararlarını vermiş ve he-
deflerini belirlemiş durumdadırlar. Hedefleri de:
Sizlerin çoğunluk oyuyla iktidara getirdiğiniz AK
Parti hükümetini iktidardan düşürmek ve onu iktidar-
dan uzaklaştırıp Türkiye'yi rehin almaktır. PKK'nın
partisi HDP eliyle AK Parti'yi iktidardan düşürmeyi
başardılar. Şimdi de PKK terörüyle hedeflerinin di-
ğer yarısı olan AK Parti'yi iktidardan uzak tutmayı
başarmanın gayreti içindedirler. Bunu da başarırlar-
sa, Türkiye'yi rehin almış olacaklardır. Türkiye'yi
onlara rehin vermemek ve onlara teslim etmemek
sizin elinizdedir. Bunu da ancak çoğunluk oylarınız-
la AK Parti'yi tekrar iktidara getirerek başarabilirsi-
niz. Eğer PKK teröründen korkarak bu başarıya ça-
lışmazsanız, kendinizi PKK'ya teslim etmiş olursu-
nuz. Fakat kendinizi ve Türkiye'yi PKK'ya teslim et-
memek, boynunuzun borcudur. Bu borcu ödemeli-
siniz. Çünkü 7 Haziran seçimlerinin sonucunda gör-
dünüz: Yüzde 60'lık muhalefet, bir iktidar çıkarmayı
beceremedi. Bu durumda AK Parti, tek başına ikti-
dar olmayı haketmiyor mu? Bu hakkı görmelisiniz!
Hem AK Parti'den başka Türkiye'yi bölgesel ve kü-
resel güç yapabilecek ve Türkiye'ye ondan daha iyi
hizmet edecek bir parti var mı? Bunu da 1 Kasım'
da oy verirken iyi düşünmelisiniz.

Ey Türkiyeliler! PKK, Türkiye'nin düşmanıdır. Siz
de onu düşman bilin. Fakat ne yazık görüyoruz ki,
içinizde ona dostluk gösterenler vardır. Ona dost-
luk gösterenler, Türkiye'nin dostu olamazlar! PKK'
ya olan dostluğunuzu terketmelisiniz, eğer Türkiye'
ye dost olduğunuzu iddia ediyorsanız.

PKK bu konuda; "hayır, biz Türkiye'nin düşmanı de-
ğil, AK Parti'nin düşmanıyız. Biz onu devirmeye ça-
lışıyoruz" diyerek sizi ikna etmeye çalışacaktır. A-
ma onun bu sözlerine kesinlikle aldanmamalısınız.
Çünkü AK Parti, sizin çoğunluk oylarnızla iktidara
geldi ve yine sizin hür iradenizle iktidara gelecektir.
Sizin iktidara getirdiğiniz bir partiye ve liderlerine
düşmanlık etmek, sizin hür iradenize düşmanlıktır.
Bu düşmanlığı kabul etmemelisiniz, reddetmelisi-
niz. Hem PKK, eğer Türkiye'nin düşmanı olmasay-
dı, Türkiye'nin polis ve askerine kurşun sıkar mıy-
dı? PKK, Türkiye'nin polis ve askerine kurşun sıktı-
ğı müddetçe bilinmelidir ki o, Türkiye'nin düşmanı-
dır! O halde siz de onu düşman bilin.

Bu düşmana destek verenler de Türkiye'nin düş-
manıdır! O halde Türkiye devleti ve hükümetinin
bu düşmanlar karşısında yapacakları şunlardır: E-
ğer PKK, Eylül ayının sonuna kadar barışa yanaş-
mazsa, bütün PKK şüphelileri ve PKK'ya destek
veren HDP'liler ve KCK'lılar tutuklanmalıdır ve bu
tutukluluk müddeti de PKK mutlak barışı kabul e-
dene kadar sürmelidir.

PKK'nın 1 Kasım seçimlerinden sonra yapacağı
bir barış ilânı asla kabul edilmemelidir. Çünkü PKK'
nın hedefi, AK Parti'nin iktidarını önlemektir. Fakat
AK Parti, önümüzdeki seçimlerde tekrar iktidara
gelecek ve PKK hedefine varamayacaktır. Bu ba-
şarısızlığından sonra onun ilân edeceği barışın an-
lamı yoktur. Bu yüzden PKK'ya açılmış savaş, o
yok edilene kadar sürmek zorundadır. O halde
PKK barış istiyorsa, gerekli ilânı Eylül sonuna ka-
dar hemen yapmalıdır.

Eğer PKK bu barışı kabul ederse,Abdullah Öcalan'
ın serbest bırakılması ve Doğu ve Güneydoğu böl-
gelerine özerklik verilmesi düşünülebilir. Bu düşü-
nülebilirliğin şartları da şunlardır: Eğer o bölgelerin
halk çoğunluğu, PKK'nın hiçbir baskısı olmadan ö-
zerklik talep ederlerse, bu talep karşılanır. Eğer
Kürt halk çoğunluğunun böyle bir talebi olmazsa,
PKK bu arzusundan vazgeçmelidir. Fakat halkın da
râzı olduğu demokratik başka bir sistem isteyebilir.
Ve eğer PKK, kendini liderlik konumundan mutlak
surette indirip Öcalan'ın mutlak liderliğini kabul e-
derse, Öcalan serbest bırakılır. Eğer bu serbest
bırakılmadan sonra PKK tekrar teröre dönerse, Ö-
calan da tekrar tutuklanmak zorundadır. Ve ayrıca
PKK, Kürt çoğunluğunun bulunduğu bölgede de-
mokratik ilkelere harfiyen uymak zorundadır. Bu zo-
runluğu kabul ettiği takdirde, PKK'nın bütün önder-
lerine ve bütün PKK'lılara af çıkarılabilir. Bu aftan
yararlanmak isteyenler, Eylül ayının sonuna kadar
kararlarını vermelidirler. Aksi halde PKK yok edile-
ne kadar savaş sürecek ve ona destek verenler de
tutuklanacaktır.

Bu arada tekrar edelim: Savaş esnasında PKK'ya
destek verenler, Türkiye'nin düşmanıdırlar. O hal-
de basın özgürlüğü yanlış yorumlanmamalıdır. Ya-
ni, Türkiye düşmanı bir örgüte destek vermek, ba-
sın özgürlüğü değildir. Demokratik particilik değil-
dir. Kim onlara dostluk gösterirse ve destek verir-
se, otomatikman Türkiye'nin düşmanı olurlar ve
desteksel eylemleri de suç kabul edilir. Suçu sa-
bit olanlar da, tutuklanmak zorundadır ve tutukla-
nacaklardır. Bu tutuklamalara Avrupa ülkeleri de i-
tiraz edemez, etmeye hakları yoktur. Eğer PKK'ya
ve destekçilerine destek verirlerse ve onları sa-
vunmaya kalkarlarsa, "Türkiye'nin düşmanı" olarak
muamele göreceklerdir.

Ey Türkiye'yi çok seven Türkiye halkları! "PKK, si-
zin düşmanınızdır" dedik.Bu düşmana karşı savaş-
mak sizin de arzunuz ve hakkınızdır. Fakat PKK si-
zin karşınıza erkekçe çıkamaz. O sizi ancak haince
arkadan vurur. Sizinle savaşmaya cesaret edemez.
Bu yüzden PKK ve destekçilerine karşı savaş, Ül-
kenizin polis ve askerine aittir. Bu savaşı onlara bı-
rakmalısınız. Eğer barış olmazsa ve gerekli olursa,
kendinizi askere kaydettirerek bu savaşa katılabilir-
siniz. Bunun dışında söylenti ve provokasyonlara
ve tahriklere kapılarak hiç bir eyleme girişmemeli-
siniz. Ancak yasal ve demokratik yürüyüş ve eylem-
lerinizi yapabilirsiniz. PKK'nın iç savaş çıkarma ar-
zusuna yem ve araç olmamanız, sizin Türkiye'ye
yapabileceğiniz en büyük iyiliktir. Bu iyilikten sap-
mamalısınız.

Ey PKK'ya destek veren Türkiye'nin dinli ve dinsiz
iç hainleri! AK Parti ve Erdoğan düşmanlığıyla giriş-
tiğiniz bu ihanetle Türkiye'nin kuyusunu kazmaktası-
nız. Ve siz de bunun farkındasınız. Ama "niyetinizin
iyi olduğu" düşüncesiyle Türkiye'yi katletmeyi şey-
tanî bir fetvayla içinize sindirebilmekte ve kendinizi
"haklı" görmektesiniz. Fakat haksızsınız! Ve zulüm
içerisindesiniz! Zâlimler ile yaptığınız ittifakla katlet-
mekte olduğunuz polis ve askerler, yarın âhirette
sizin yakanıza yapışacaktır. Bu dünyada da umdu-
ğunuza eremeyecek, kazdığınız kuyuya düşeceksi-
niz. Çünkü AK Parti'yi ve Erdoğan'ı devirmek için
meydana getirdiginiz terör ve millet iradesine karşı
giriştiğiniz suikast, hedef ve isteğinizin tam aksini
netice verecek ve AK Parti'yi tek başına iktidara,
Erdoğan'ı da başkanlığa getirecektir. Bunu da 2
Kasım'da göreceksiniz! Ve Türkiye'nin temeline
döşediğiniz iyi niyet mayınları, ellerinizde patlaya-
cak ve kazandığınız hainlik de rütbeniz olacaktır!

Ey Türkiye'nin büyümesini ve bölgesel ve küresel
bir güç olmasını çok isteyen Türkiyeliler!

PKK'nın AK Parti'yi devirmek için terör çıkarması-
nın sebebini merak eder, sorabilirsiniz. Bunun ce-
vabı şudur: Çünkü dış düşmanların ve iç hainlerin
kukla ve maşası olan PKK, kendine ve keyfine bo-
yun eğecek bir iktidar istiyor. AK Parti iktidarı ise,
ona boyun eğecek bir iktidar değildir. Onu iktidar-
dan uzaklaştırdıklarında ise, Türkiye'yi kendilerine
boyun eğdirmiş ve onu teslim almış olacaklardır.
Bu teslim alınışın sonucu ise, Türkiye'nin bölünme-
si ve bölgesel ve küresel güç olmasının engellen-
mesidir. Yani hesap çok büyüktür! İşte AK parti ve
iktidarı da buna karşı mücâdele vermektedir. Bu
mücâdelenin içeriği olarak AK Parti ve iktidarı, de-
mokratik olmayan bir PKK barışını kabul edemez
ve etmeyecektir. Bu sebeple PKK, demokratik ilke-
lere boyun eğmek zorundadır, eğer barış istiyorsa.
Barış istemediği takdirde ise, o yok edilene kadar
savaş sürecek ve destekçileri de tutuklanacaklar-
dır; ister siyasî olsun, ister basın mensubu!

Bu tutuklamalar karşısında bilinmelidir ki, savaş es-
nasında PKK'ya ve terörüne destek verenler, maz-
lûm Yahudi değil, Türkiye düşmanıdırlar! Söz, yazı,
ve eylemleriyle harekete geçmiş bu düşmanları
saf dışı etmek de, Türkiye devletinin ve devlete ait
olan polis ve askerlerin hakkıdır. Bu hak engellene-
mez.

Ey Türkiye'nin kahraman polis ve askerleri! PKK
terörüne karşı savaşınızda büyük Allah, sizlerden
şehidler ve gaziler edinecek ve edinmektedir. Va-
tan ve millet için tatlı canlarınızı feda etmeniz ise
cennetle ödüllendirilecek ve ödüllendirilmektedir.
Allah, din, vatan ve millet uğrunda vermekte oldu-
nuz canların kazandırdığı cennet ve Allah katında
rızıklanacak olmanız, geride bıraktığınız ve bıraka-
cağınız yakınlarınızın üzüntülerini silip süpürmelidir
ve süpürecektir. O halde sizlerin de gözü arkada
kalmamalı ve vatan ve millet için gereken fedakârlı-
ğınız devam etmelidir. Zaten düşman altedilmedik-
çe de hayatta kalmanın fazla bir kıymeti yoktur. Siz-
ler ise, kıymete talip olmalısınız. Değersiz bir haya-
ta talip olmadığınız için de, Türkiye'nin kahramanla-
rısınız!

Ey müslüman dindarlar ve İslâm cemaatleri! Allah'
ın Mehdisi gelmiş ve aranızdadır. Allah'ın Mehdisi
Mehmed Nur'an, dünyadaki bütün müslümanların
lideri ve halifesidir. Bundan sonra bu halifeye itaat
etmek, dinsel sorumluluğunuzdur. Ona itaat etme-
yecek olanlar, Allah'a da itaatsizlik etmiş olacaklar
ve zarara uğrayacaklardır. Âhiretinizi tehlikeye ata-
bilecek bu zarara uğramak istemezseniz, ona ita-
at ediniz, kurtuluş bulasınız. Kurtuluşunuz elbette ki,
yüce Allah'tan yardım ve destek gören seçilmiş ve
bilgilendirilmiş Allah Mehdisi'ne itaatinizdedir. Allah'
ın Mehdisi de, sizden Kur'an ve Muhammedî eylem
ve söylemlerden ve onlara uygun olanlardan baş-
kasının dışında birşey talep etmez, zorlamada bu-
lunmaz. Bununla birlikte Allah'ın Mehdisi, yirminci
asrın İmamı Bediüzzaman'dan ve daha önceki İ-
mamların bilgi ve ölçülerinden faydalanır, fakat on-
ların kendi zamanlarına uygun yapılmış içtihadları-
na uymak zorunda değildir. Bunun için Allah'ın
Mehdisi, kendi zamanının gerektirdiği içtihadı ken-
disi yapar ve o içtihada göre hareket eder. Hak ve
adâletin gereği de budur. Bu sebeple Allah'ın Meh-
disi, sizin tabi olduğunuz imamlardan farklı bir içti-
hadda bulunduğu zaman ona muhalefet etmemeli-
siniz. Çünkü her İmamın (yani dinsel başkanın) bu-
lunduğu zaman şartları farklıdır. Bu fark kabul edil-
mediği takdirde, zulüm ortaya çıkar. Bunu da hiç bir
dindar kabul edemez. O halde Allah'ın Mehdisi'ne
itaat şarttır. Eğer sizi kuvvetli yapacak olan birlik ve
bütünlük istiyorsanız, bu ancak Allah'ın Mehdisi'nin
imamlığını kabul ederek gerçekleşebilir.

İmza: Mehdiyet Makamı.

Not 1: Bu bildiri yayınlandıktan itibaren bütün PKK
destekçilerinin yurt dışı seyahatleri, PKK geçerli
bir barış ilân edene kadar yasaklanmalıdır.

Not 2: HDP, teröre son vermesi için PKK'ya çağrı-
da bulunmalı ve ondan emir almaya ve ona destek
vermeye son vermelidir. Ona destek vermeye de-
vap eden HDP'liler hakkında da yasal işlem başla-
tılmalıdır. HDP'nin, yasal ve demokratik bir parti o-
larak, Türkiye devletiyle savaşta olan terör örgütü
PKK'ya destek verme hakkı yoktur. Aksi halde,
terör örgütüyle eşitlenmiş olur.

Not 3: AK Parti'yi devirmeye çalışan ve ona oy ver-
mekten kaçan muhalifler iyi düşünsün: AK Parti ikti-
dardan düştüğünde, onun yerine getirecek ondan
daha iyi bir parti var mı elinizde? Hangi partiyi geti-
receksiniz? 7 Haziran seçimlerinin sonucunda da
onun yerine koyacak bir partinizin olmadığını apa-
çık gördünüz! Türkiye'ye diğer partilerden daha iyi
hizmet edecek ve ülkenizi bölgesel ve küresel güç
haline getirecek AK Parti'den daha iyi bir parti bu-
lunmadığını da iyi biliyorsunuz! O halde? Yanlış he-
saplarla ve haksız düşmanlıklarla Türkiye'ye kötülük
etmeyiniz! Türkiye'ye kötülük etmemek, vatandaşlık
borcunuzdur. Borcunuzu ödeyiniz, haksızlıktan kur-
tulunuz!

                     Allah'tan başka ilah yoktur.
          Mehdi ve Mesih O'nun kulu ve elçisidir.

Zaman:  Yeni Çağ'ın onbeşi, 11 Eylül'ü.
Mekan:  Avrupa.
Makam: Halka hitap, Hakka dâvet.
Boyut:   Muranizm.

                                                   YAYINLAYAN
                                       AVRUPA  MURANİSTLERİ
                                       *   *   *

Keine Kommentare: