Sonntag, 5. Dezember 2010

ATEŞ İÇİNDE HAYAT MÜMKÜN MÜ?

ATEŞ İÇİNDE HAYAT MÜMKÜN MÜ?

(Yazarımız Hüseyin Avdıç cevaplıyor.)

Bu sualin cevabını verebilmek için önce, 2010 Aralık ayında gaze-
telerde yayınlanan şu haberi okuyalım:

"Amerikan Jeofizik Enstitüsü Astrobiyoloji profesörü Felisa Wolfe-
Simon, Mono Gölü’nden çıkardığı tortul çekirdeği örneklerini ince-
lemeyi sürdürürken ortaya çıkardığı bakterinin arsenikle hem bes-
lendiği, hem de DNA’sında fosfor yerine bu zehirli maddeyi yapı-
taşı olarak kullandığını saptadı.

Bu keşif, dünyadaki yaşamın altı elemente bağlı olduğu kuralını yı-
karak, zenginleştiriyor... Tüm canlıların DNA’sının sadece karbon,
hidrojen, azot, oksijen, fosfor ve kükürt olduğuna dair “bilimsel i-
nanç” yıkıldı... Buna arsenik de eklendi... Diğer gezegenlerde ha-
yat olasılığı güçlendi.

Şimdi Mars’ın keşfi planı bile yeniden gözden geçirilecek. Çünkü
bu keşif, dünya dışındaki yaşamla ilgili araştırmalara yeni bir ivme
kazandıracak."

Bazı bakterilerin zehir içinde yaşamasının mümkün olmasından baş-
ka, asitli sularda bazı balık türlerinin veya onlara benzer canlıların
da yaşayabildiği daha önce tesbit edilmişti.

Buradan şu sonuca varabiliriz: Zehir ve asit içinde yaşam mümkün-
se, ateş içinde de yaşam olabilir. Nitekim Kur'an da, tâ onbeş asır
öncesinden "cehennemliklerin ateşte ebediyen yaşayacaklarını ve
cehennemin dibinden çıkan bir bitkiyle besleneceklerini" söyliyerek,
"ateşte hayat bulunduğunu" bize haber vermiş bulunuyor. Asitin de
bir nevi "yakıcı ve kaynar su" olduğunu düşünürsek, yakıcı ateşin
içinde de yaşamın mümkün olabileceğini çıkartabiliriz.

Eğer zehir ve asit içinde hayat mümkünse, ateş içinde de hayat pek-
âlâ mümkündür. Çünkü Kur'an, "ateşten yaratılmış varlıklar olan
cinler"den de haber vermiştir. Bu ateşten yaratılmış varlıklar, yerkü-
re henüz ateş halinde iken Dünya'nın halifesi yapılmışlar. Kötülükçü
varlıklar olmaya başlayınca da halifelikten düşürülmüşler.

Peki, cinler şimdi nerededirler? -Onların yeri, ancak ateş olabilir.
Halifelikten düşürülenler de ancak yerin dibine atılır. Yerin dibi de,
yerkürenin merkezi olan "mağma tabakası"dır. Yani cinler şu anda
yerkürenin göbeğindeki ateş tabakasında yaşamaktadırlar. Tabi
onlar "canlı varlık" oldukları için, yeryüzüne kadar çıkmaları ve ı-
sılarıyla vücudumuza nüfuz edip yerleşmeleri mümkündür.

Demek; şu dünyada balıklar suda, cinler ve şeytanlar ateşte, insan-
lar da hava (oksijen) içinde yaşatılırken; âhirette de zalim, günah-
kâr ve Allah inkârcısı insanlar, cehennem ateşi içinde yaşatılacak-
lardır.

Bunlardan da anlaşılıyor ki: Bilim ilerledikçe, Kur'anın verdiği ha-
berler bir bir çıkıyor ve Kur'an tasdiklenmiş oluyor. Bu tasdikle
de, Kur'anın; "bilim üstünde çok büyük bir bilim olduğu" açıkca
görülüyor.

Kur'anı bize gönderen yüce Allah'a hamdolsun!

Zaman: Yeni Çağ'ın onu, Aralık başı.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *

Keine Kommentare: