Montag, 22. November 2010

RECM KONUSU

RECM KONUSU

(Bu bildiride, yazarımız Hakkı Hakperest'in, www.mustafaakyol.
org sitesinde bir kısım tartışmacıya verdiği cevapları bulacaksınız.)

Türkiye'deki müslümanlar, kendi rejimlerini kurabilecekleri bir
özgürlüğe kavuştuklarında, Kur'anda olmayan "recm cezası"nı
uygulamak zorunda değillerdir. Ancak Kur'anın emrettiği "sopa
cezası"nı tatbik edebilirler. Bu cezanın şeklinin de eski çağlardaki
gibi olması gerekmez. Çünkü Allah, yalnız geçmiş zamanın değil,
gelmiş ve gelecek zamanın da Allah'ıdır. Burada önemli olan, "hak'
a ve adalete uygun" bir cezanın verilmesidir. İslâm toplumu, bu ce-
zanın şeklinin nasıl olması gerektiğini kendi aralarında kararlaştıra-
bilir. Bu cezayı başka şekilde vermek mümkünse, o şekil uygula-
nır. Meselâ bu şekil, "hapis cezası" olabilir. Eğer zina suçunda hak-
sızlığa ugrayan eş veya aile dâvâcı olmazsa, suçluya ceza da veril-
meyebilir, suçlunun cezası Allah'a havale edilir. Ancak devlet, top-
lumun ahlâkını korumak adına suçluya bir ceza verilmesini kanun-
laştırabilir. Kanunlaştırdığı takdirde de, vereceği cezanın hak'a ve
adalet'e uygun olması gerekir.

İkinci mesele: "Kur'anda recm cezası varmış da, ilgili ayetler sonra-
dan yok edilmiş" gibi belirsizlik ve şüphe bataklarına düşmemek
gerekir. Çünkü biz, şimdiki Kur'anda ne varsa ona bakarız. Allah
yeni bir ayet göndermedikçe de bu bakışımızdan şaşmayız. Ancak
Hazret-i Peygamber'in bu konudaki uygulamasından yararlanırız.
Eğer o: "Zina edenler her zaman recmedilmelidir" şeklinde bir emir
bıraktıysa, onun emrine uyulur. Bırakmadıysa, Kur'andakine uyula-
cak demektir. Kur'andakine uyulurken de, hak ve adaletten şaşma-
mak gerekir. Yani: Kur'andaki ceza şekil ve miktarları haksızlık ve
adaletsizliğe sebep oluyorsa, o şekil ve miktarların bırakılması ve
haksızlık ve adaletsizliğe meydan vermeyecek şekil ve miktara ge-
çilmesi farz olur. Çünkü, esas olan: "Adalet"tir. Hak ve Adalet ilke-
sine göre de: Şartların değismesiyle hükümler de değişir. Hükümler-
in değiştiği bir yer ve zamanda da, cezanın şekil ve miktarının değiş-
mesi şart olur.

Allah, adalet ve merhameti emreder. Vahşeti emretmez. Din de in-
sanlara, (Yaratan'a ibadetten sonra) onları vahşet ve ilkellikten çı-
karmak için gönderilir. Yoksa din göndermenin bir anlamı kalmaz.
Vahşet ve ilkellikten çıkarmanın yolu da, insanları hakka, adalete ve
dürüstlüğe sokmaktır. Eğer bir kısım müslümanlar, dinlerini vahşete
dönüştürmüşse, onların uygulamasına uyulmaz. Aksine, onların uya-
rılması gerekir.

Zaman: Yeni Çağ'ın onu, Kasım sonu.
Mekan: Avrupa.
Makam: Cevaplama.
Boyut: Muranizm.

YAYINLAYAN
AVRUPA MURANİSTLERİ
* * *

Keine Kommentare: